Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/748 E. 2022/513 K. 20.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE … MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/01/2020
NUMARASI ….
DAVA TARİHİ : 09/11/2018
KARAR TARİHİ : 20/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 20/04/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptaline ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı … … … arasında genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesi, business kart üyelik sözleşmesi imzalandığını, davalı …’in müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzaladığını, kullandırılan kredilerin geri ödenmemesi üzerine hesapların kat edildiğini, borçlu ve kefiline gönderilen ihtarnameye rağmen alacağın ödenmediğini, bunun üzerine davalılar hakkında genel haciz yoluyla takibe geçildiğini, davalılar hakkında Ankara 27.İcra Müdürlüğünün 2018/11953 esas sayılı takip dosyası ile takibe geçildiğini, davalıların icra dosyasında borca ve ferilerine haksız olarak itiraz ettiklerini iddia ederek itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; icra dosyasında takibin dayanağı olan kat ihtarnamesindeki kat ihtarının neye ilişkin olduğunun anlaşılmadığını, toplam 289.560,72 TL borç tahakkuk ettirildiğini, muaccel bir borç bulunmadığı halde 05/10/2018 tarihinde noterden gönderilen ihtarname ile nakdi kredi ve gayri nakdi kredi alacağın kat edilerek 3 gün içerisinde ödenmesinin ihtar edildiğini, kat ihtarına yasal sürede itiraz edilmesine rağmen icra takibi başlatıldığını, takibe konu genel kredi sözleşmesinin her sayfasının müvekkili tarafından imzalanmadığını, müvekkilinin sözleşme koşullarında davacı banka ile mutabakata varılmadığının buradan anlaşıldığını, mutabakata varılmadan müvekkiline ait kredinin kat edilmesinin mümkün olamayacağını, müvekkilinin geçikmiş taksiti olmamasına rağmen kendi hesaplarını kat ederek mağdur duruma düşürdüğünü, davacının kötü niyetle hareket ettiğini, müvekkili …’in imzalı kefalet sözleşmelerinin icra dosyasına sunulmadığını, geçerli bir kefalet sözleşmesinin olup olmadığı, limit ve kapsamı ile ilgili itiraz haklarının bulunduğunu, davacı alacaklı ile müvekkili şirket arasındaki ticari ilişkiye istinaden farklı tarih ve miktardaki tahsil amaçlı müşteri senetlerinin hesap kat tarihinden sonra tahsil edildiğini, 30/10/2018 vade tarihli ve diğer vadeli 3.şahıslara ait senetlerin davacı tarafından tahsil edildiğini ve müvekkili hesaplarına nasıl yansıtıldığının bilinmediğini ve alacak borç ilişkisinin tespit edilemediğini, davacının hesabı kat etmesine rağmen yedinde bulunan senetleri teslimden sarfı nazar ettiğini, tahsil etmesine rağmen krediye yansıtmadığını belirterek açılan davanın reddi ile %20 oranında kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; genel kredi sözleşmesine istinaden davacı tarafından davalı şirkete verilen kredilerden dolayı icra takibinden sonra davadan önce bir kısım tahsilatların yapıldığı, bu nedenle bilirkişiden tahsilatlarda dikkate alınarak dava tarihi itibariyle asıl ve feriler yönünden aldırılan rapora göre davacının davalılardan 225.150,88 TL asıl alacak, 2.703,94 TL işlemiş akdi faiz, 3.401,42 TL temerrüt faizi, 305,27 TL BSMV ve 820,16 TL noter masrafı olmak üzere toplam 232.381,67 TL alacağın bulunduğu anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacı tarafından davalılar aleyhine Ankara 27.İcra Müdürlüğünün 2018/11953 esas sayılı dosyası ile yapılan takibe davalıların vaki itirazının, 225.150,88 TL asıl alacak, 2.703,94 TL işlemiş akdi faiz, 3.401,42 TL temerrüt faizi, 305,27 TL BSMV, 820,16 TL noter masrafı olmak üzere toplam 232.381,67 TL yönünden iptali ile takibin takip talebindeki koşullarda devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, 52.800,00 TL çek riski depo bedelinin davalı asıl borçlu … … San.Ltd.Şti’den tahsili ile davacı bankada açılacak faizsiz bir hesapta depo edilmesine, bu kalem yönünden davalı kefil … aleyhine açılann davanın reddine, hüküm altına alınan alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 46.476,33 TL icra inkar tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının kötü niyeti ispatlanamadığından davalıların koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; muaccel hale gelen hiçbir borç olmamasına rağmen davacı alacaklı tarafından hiçbir uyarı ve ihtara lüzum görülmeksizin Ankara 35. Noterliğinin 05/10/2018 tarih ve … yevmiye no ile 280.654,10 TL nakti kredi alacağı ve 52.800,00 TL gayrinakti kredi alacağının kat edildiği ve 3 gün içerisinde borcun ödenmesinin ihtar edildiğini, tebellüğ edilen hesap kat ihtarına yasal süre içerisinde itiraz edilmiş olmasına rağmen itirazları değerlendirilmeksizin ve temerrüt oluşmaksızın icra takibinin başlatıldığını, ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunda takip dayanağı olan sözleşmenin her sayfasının müvekkilleri tarafından imzalı olmadığı tespit edilmiş olmasına rağmen taraflarınca anlaşılmayan ve hukuken geçerli olmayan bir sebeple imzalı olmayan maddelere dayanılarak itirazlarının reddedildiğini, genel kredi sözleşmesi incelendiğinde işbu sözleşmenin açıkça düzenlenen genel işlem koşullarına aykırılık teşkil ettiği yasanın betimlediği tek tip sözleşme içeriğine sahip olduğunun görüleceğini, müvekkili …’in genel kredi sözleşmesinin 14.2 maddesi gereği kefili sıfatı ile takip borcundan sorumlu tutulmuş ise de, sözleşmenin son sayfasında bulunan imzanın genişletilerek paraf dahi bulunmayan diğer maddeler gereği sorumluluk izafe edilmesinin hukuken mümkün olmadığını, kaldı ki ilk derece mahkemesine sunulan genel kredi sözleşmesi hakkında müvekkiline hiçbir bilgi verilmediğini, sadece şirket ortağı olarak imzalanmasının gerekli belgeler olarak beyanda bulunulduğunu, müvekkilinin davacıya banka nezdinde genel kredi sözleşmesi imzalandığına ilişkin bir malumatının dahi olmadığını, ilk derece mahkemesince davacının açıkça kötü niyetli olduğunun kanıtlanmadığı gerekçesiyle iptal edilen tutar yönünden kötü niyet tazminatının reddine karar verildiğini, bankanın basiretli bir tacir olarak bir müşterideki alacak rakamını tespit edememesi mümkün olmadığını, davacı banka takip tarihinde borç tutarını belirleyemezken müvekillerinin alacağın likit olduğu gerekçesiyle icra inkar tazminatına hükmetmesinin açıkça hukuka aykırı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin kısmen red kararına dayanak olan bilirkişi raporunda masraf makbuzlarının dava dosyasına sunulması ile alacak toplamına ilavesi gerektiğinin bildirildiğini, takip talebinde yer alan 820,16 TL’lik noterlik masraf makbuzunun dosyaya ibraz edildiğini, anılan masraf kaleminin de alacak toplamına ilavesinin talep edilmesine rağmen bu yapılmadığını, dava tarihi itibariyle yapılan hesaplama tablosunda temerrüt faizi hesaplanmasının 21 gün üzerinden hesaplanması gerekirken 4 gün üzerinden eksik hesaplandığı, ayrıca 09/11/2018 dava tarihi itibariyle alacak tutarı hesaplanmasında söz konusu kartonlara 15/10/2019-19/10/2019 tarihleri arasında hesaplanan faiz tutarının dahil edilmediğinden alacak toplamına ilave edilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda yer alan kefilin gayri nakdi risklerden çek depo talebinden sorumlu olamayacağı yönündeki tespitinin de kabulünün mümkün olmadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacı banka ile davalı şirket arasında tanzim edilen genel kredi sözleşmesi ve şirket kredi kartı sözleşmesine istinaden asıl borçlu ve kefil hakkında yapılan takibe davalıların vaki itirazının iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Taraflar arasında imzalanan 10/11/2012 tarihli genel kredi sözleşmesi, 26/03/2012 tarihli business card sözleşmesi, Ankara 27. İcra Müdürlüğünün 2018/11953 Esas sayılı dosyası, hesap kat ihtarnamesi, noter masraf dekontu, hesap ve kredi kartı özeti, bilirkişi raporu vs.deliller dosya arasında mevcuttur.
Ankara 27. İcra Müdürülüğünün 2018/11953 esas sayılı dosyasının incelemesinde; alacaklı … A.Ş. tarafından borçlular … … … …. ve kefil … aleyhine nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesine istinaden toplam 289.560,72 TL’nin tahsili ve 52.800,00 TL çek riskinin depo edilmesi için takip yapıldığı, borçluların borca ve ferilerine itiraz üzerine takibin durduğu, işbu itirazın iptali davasının İİK’nın 67.maddesinde öngörülen bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
26/08/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı banka ile davalı … … … şirketi arasında 10/11/2012 tarihli 525.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalanmış olup davalı …’in müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, şahsın aynı zamanda asıl borçlu şirketin ortağı olduğu, ayrıca 28/10/2014 tarihinde GKS limitinin 1.000.000,00 TL’ye yükseltildiği, sözleşme kapsamında verilen kredilerin ödenmemesi nedeniyle hesabın kesilerek davalılara 09/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği, 12/10/2018 tarihinde temerrüde düştükleri, yasa ve sözleşmeye göre akdi faizin yıllık %38, temerrüt faizinin sözleşme uyarınca akdi faizin iki katı olan %76 olduğu, davalı tarafından davacı bankaya kullandırılan 0051072 numaralı çek iştirak kredisine karşılık teminat olarak alınan çeklerden 10.000,00 TL ve 15.000,00 TL çeklerin takipten önce tahsil edildiği, … numaralı çek iştirak kredisine karşılık teminat olarak alınan çeklerden 20.000,00 TL ve 25.000,00 TL çeklerin takipten önce tahsil edildiği, icra takibinden sonra ise 20.000,00 TL, 10.000,00 TL ve 15.000,00 TL’lik teminat çeklerinin davacı banka tarafından tahsil edilerek bakiye borç miktarından düşüldüğü, bunlara göre yapılan hesaplama sonucunda 19/10/2018 takip tarihi itibariyle davacının davalılardan 279.373,32 TL asıl alacak, 2.027,95 TL birikmiş akdi faiz, 3.087,66 TL temerrüt faizi, 255,78 TL BSMV olmak üzere toplam 284.744,71 TL alacağının bulunduğu, sözleşmede açık hüküm bulunmadığından teminat mektubu ve diğer garanti bedellerinin depo edilmesinin kefilden talep edilmesinin mümkün olmadığı, takip tarihi itibariyle ödeme tarihine kadar takip talebindeki farklı kalemler yönünden %76 ve %33 oranında temerrüt faizi uygulanmasının doğru olduğu bildirilmiştir.
02/12/2019 tarihli bilirkişi ek raporunda özetle; müteselsil kefalete ilişkin 9.11 ile 12.5 maddelerinde kefilin tazmin olmayan gayri nakdi kredilerin bedellerini depo etmesi gerektiğine dair bir hükmün bulunmadığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin içtihatlarında belirtildiği üzere özel hüküm bulunmadığında gayri nakdi bedellerin depo edilmesinin kefillerden istenemeyeceği, ancak zorunlu karşılıkları ödenen çek bedellerinden kefillerin sorumlu olduğu, borçlu ve kefilin basiretli tacir sıfatıyla sözleşmeyi önceden teslim alarak okuduğu ve sözleşme hükümleri hakkında bilgilendirildiği, son sayfasındaki kredi limitlerinin olduğu bölümlerin kendi el yazısıyla doldurup imzalamak suretiyle koşulları kabul ettiği, genel işlem koşulları ve kefalet koşullarına yönelik itirazlarının yerinde olmadığı, takipten sonra yapılan ödemenin hesaptan düşülerek yeniden hesaplama yapıldığı, buna göre takipten sonra davadan önce tahsil edilen 20.000,00 TL, 10.000,00 TL ve 25.000,00 TL bedelli çekler mahsup edildiğinde 09/11/2018 dava tarihi itibariyle toplam asıl alacağın 225.150,88 TL, birikmiş akdi faizin 2.703,94 TL, temerrüt faizinin 3.401,42 TL, BSMV’nin 305,27 TL olduğu, buna takip tarihinden ödeme tarihine kadar %76 ve %33 oranlarında temerrüt faizi uygulanması gerektiği, davalı asıl borçlunun 52.800,00 TL çek riski bedelini depo etmesi gerektiği bildirilmiştir.
Dosya kapsamından, davalı şirket ile davacı arasında 10/11/2012 tarihli 525.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi akdedildiği, sözleşme limitinin 28/10/2014 tarihinde 1.000.000,00 TL’ye yükseltildiği, davalı …’in sözleşmede müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, yine 26/03/2012 tarihinde business card üyelik sözleşmesi akdedildiği, davalı …’in bu sözleşmede de müteselsil kefil sıfatıyla yer aldığı, davacı bankaca sözleşmeler kapsamında asıl borçlu şirkete krediler kullandırıldığı ve tahsis edilen kredi kartı ile harcamalar yapıldığı, çek karneleri verildiği, kredi ve kredi kartı borçlarının ödenmemesi üzerine davacı bankaca hesabın kat edilerek gönderilen ihtarnamenin davalılara 09/10/2018 tarihinde tebliğ edildiği, verilen 3 günlük atıfet süresi ile temerrüdün 13/10/2018 tarihinde gerçekleştiği, borcun ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibinin davalıların itirazı üzerine durduğu, icra takibinde davacı yanca davalı asıl borçlu şirketin çek kredisi borcu, iskonto iştira senedi borcu, borçlu cari hesap kredisi, ticari kredi kartı hesabı ve ticari kredili mevduat hesaplarından kaynaklanan borç kalemleri ayrı ayrı gösterilmek ve farklı oranlarda temerrüt faizi talep edilmek suretiyle toplam 289.560,72 TL nakit alacağın tahsili ve 52.800,00 TL gayri nakit çek bedelinin depo edilmesini teminen icra takibi başlatıldığı, ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporu doğrultusunda takip talebinde belirtilen kredi alacakları ayrı ayrı belirtilmeksizin toplam alacak miktarları gösterilmek suretleriyle hüküm kurulduğu anlaşılmaktadır.

Davalılar vekilinin istinaf itirazları yönünden yapılan incelemede; mahkemece aldırılan bilirkişi raporlarında tespit edildiği üzere asıl borçlu şirkete verilen çek yapraklarına ilişkin asgari sorumluluk tutarlarının ödenmediği, bir kısım çeklerin karşılıksız çıktığı, borçlu cari hesap kredisinin devre faizi, komisyon ve vergilerinin ödenmediği, kredi kartının son ekstresinin ödenmediği, bunun üzerine bankaca kredi hesaplarının kat edildiği ve böylelikle muacceliyetin gerçekleştiği, takip konusu genel kredi sözleşmesinin kredi limiti, kefalet limiti, sözleşme ve kefalet tarihi gibi belirleyici unsurların yer alan sayfasında davalıların asıl borçlu kefil sıfatıyla imzaları bulunmakta olup, tüm sayfalarının imzalanmamış olmasının davalıların sorumluluğunu etkilemeyeceği, yine genel kredi sözleşmesinin son sayfasında sözleşme hükümlerine ilişkin olarak davacı banka yetkililerince asıl borçlu şirkete bilgi verildiği yazılı olup, davalı …’in asıl borçlu şirketin ortağı olması karşısında davalıların sözleşme içeriği ve koşullarına dair bilgi sahibi oldukları, takip konusu alacağın likit (bilinebilir, belirlenebilir) olduğu ve davacı bankanın takipte kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı anlaşılmakla davalılar vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf itirazlarının incelenmesinde ise; hükme esas alınan bilirkişi raporunda dava tarihi itibariyle yapılan hesaplamada usulsüzlük bulunmadığı ve mahkemece hükümde takip talebinde yer alan 820,16 TL’lik noter masrafının da alacak kalemine dahil edildiği, takip konusu sözleşmede kefilin çek bedellerini depo edilmesinden sorumlu olduğuna dair açık hüküm bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf itirazlarının da reddi gerekmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 355.maddesinde, istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı, ancak, bölge adliye mahkemesinin kamu düzenine aykırılık gördüğü takdirde bu re’sen gözeteceği düzenlenmiştir.
İtirazın iptali davası, takip talebine itiraz edilen alacaklının itirazın tebliğ tarihinden itibaren 1 sene içerisinde borçluya karşı açtığı bir eda davasıdır. Her davada olduğu gibi itirazın iptali davasında da davacı alacaklının bu davayı açmakta hukuki yararı bulunmalıdır. Bu bir dava şartıdır ve dava açıldığı anda var olmalıdır ve HMK’nın 355.maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık nedeniyle istinaf aşamasında re’sen gözetilecek hususlardandır. İtirazın iptali davası da, yargılama usulü bakımından genel hükümlere tabidir. (İİK 67/1). Alacaklı, alacağının varlığını HMK’na göre caiz olan her türlü delil ile ispat edebilir. Dava, aynı anda tahsil istemini de barındırmakta, burada borçlunun takip sonrası yaptığı ödemelerin de nazara alınması ve alacaklının dava tarihi itibari ile talep edebileceği alacak miktarı üzerinden hüküm kurulması gereklidir. Takibe konu borcun kısmen ödendiği durumlarda, ödenmeyen borcun tutarına yönelik itirazın iptali davasında, itirazdan sonra ödenmiş olan miktar bakımından itirazın iptali istenilmesinde hukuki yarar bulunmamaktadır. Bu durumda takip tarihinden sonra ve itirazın iptali davası açılmadan önce borçlu tarafından yapılan ödemeler düşüldükten sonra kalan miktar üzerinden dava açılması gereklidir.
Davacı yan dava konusu icra takibinde, asıl borçlu … … … Ve … … Şirketinin çek kredisi borcu için 1.600,00 TL asıl alacak, 70,76 TL işlemiş temerrüt faizi, 3,54 TL BSMV olmak üzere toplam 1.674,30 TL; iskonto iştira senedi borcu için 55.000,00 TL asıl alacak, 2.303,89 TL işlemiş temerrüt faizi, 115,19 TL BSMV olmak üzere toplam 57.419,08 TL; borçlu cari hesap borcu için 98.319,28 TL asıl alacak, 4.113,99 TL işlemiş temerrüt faizi, 205,70 TL BSMV olmak üzere toplam 102.638,97 TL; ticari kredi kartı borcu için 19.990,10 TL asıl alacak, 348,16 TL işlemiş temerrüt faizi, 17,41 TL BSMV olmak üzere toplam 20.355,67 TL; ticari kredili mevduat hesabı için 104.742,71 TL asıl alacak, 1.818,89 TL işlemiş temerrüt faizi, 90,94 TL BSMV, 820,16 TL masraf olmak üzere toplam 107.472,70 TL olmak üzere tüm kalemlerin toplamı olan 289.560,72 TL nakdi alacak talebinde bulunmuş, 52.800,00 TL çek riskinin de depo edilmesini talep etmiştir. Eldeki davayı da takip talebinde belirttiği toplam 289.560,72 TL nakdi alacağın tahsili, 52.800,00 TL gayrinakdi alacağın depo edilmesini teminen itirazın iptaline karar verilmesi istemiyle açmıştır.
Ne var ki mahkemece alınan bilirkişi raporunda, banka kayıtları üzerinde yapılan incelemede davalı asıl borçlu firmanın tahsile verdiği toplam 55.000,00 TL tutarındaki 3 adet çekin icra takip tarihinden sonra ve fakat dava tarihinden önce 09/10/2018 tarihinde tahsil edilmesi üzerine davacı bankaca 0051072 ve 0050124 no’lu çek iştira kredisi (takip talebinde iskonto iştira senedi borcu olarak belirtilen) borçlarından 02/11/2018 tarihinde mahsubu neticesinde takip talebinin 2.sırasındaki alacak kalemi yönünden dava tarihi itibariyle 777,56 TL asıl alacak, 1.721,49 TL işlemiş akdi faiz, 86,07 TL BSMV borcunun kaldığı, yapılan ödemenin mahsubu neticesinde de dava tarihi itibariyle tüm alacak kalemleri dikkate alınarak 225.150,88 TL asıl alacak, 2.703,94 TL işlemiş akdi faiz, 3.401,42 TL işlemiş temerrüt faizi, 305,27 TL BSMV olmak üzere toplam takip alacağının 231.561,51 TL olduğu tespit edilmiştir. Bu durumda takip tarihinden sonra ve fakat dava tarihinden önce yapılan toplam 55.000,00 TL ödeme mahsup edildikten sonra bakiye miktar üzerinden dava açılması gerektiği, aşan miktar yönünden işbu davanın açılmasında hukuki yarar bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Bundan başka, 6100 sayılı HMK’nun 297/2. maddesi “Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” düzenlemesini içermektedir. Hükmün infazda tereddüt oluşturup oluşturmadığının incelenmesi kamu düzeni ile ilgilidir.
Yukarıda açıklandığı üzere, dava konusu icra takibinde çek kredisi, iskonto iştira senedi, borçlu cari hesap kredisi, ticari kredi kartı ve ticari kredili mevduat hesaplarından kaynaklanan asıl alacak, işlemiş temerrüt faizi ile BSMV miktarları ve takipten önce işletilen ve takip tarihinden itibaren asıl alacak kalemleri yönünden talep edilen temerrüt faiz oranları ayrı ayrı gösterilmek suretiyle ve fakat harca esas miktarın belirtilmesi açısından tüm alacak kalemleri toplamı olan 289.560,72 TL yazılarak tahsil talebinde bulunmasına rağmen, mahkemece takip talebinde ayrı ayrı belirtilen alacak kalemleri ve talep edilen temerrüt faiz oranları dikkat alınmaksızın bilirkişi raporunda tüm alacak kalemlerinin toplamı olarak belirlenen miktarlar üzerinden takibin devamına karar verilmesi infazda tereddüt yaratacak nitelikte olduğundan hükmün bu yönden de kaldırılması gerekmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 26/1.maddesinde “Hakim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir.” hükmü düzenlenmiştir. Buna göre hakim tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğundan talebi aşar şekilde hüküm kurulması yasaya aykırılık teşkil edecektir.
İtirazın iptali davaları takibe sıkı sıkıya bağlı olup takipte istenilmeyen bir miktara hükmedilemez. Davacı banka icra takibinde her bir alacak kalemi yönünden asıl alacak, işlemiş temerrüt faizi ( çek kredisi borcu, iskonto iştira senedi borcu ve borçlu cari hesap borcu yönünden %76 oranında; ticari kredi kartı borcu ve ticari kredili mevduat hesabı borcu yönünden % 33 oranında), BSMV ve masraf kalemlerinden oluşan toplam 289.560,72 TL alacağın tahsilini talep etmiştir. Anılan talepten anlaşılacağı üzere davacının icra takibinde talep ettiği işlemiş faiz temerrüt faizi olup ayrı alacak kalemi olarak işlemiş akdi faiz talebi bulunmamaktadır. HMK’nun 26. maddesi uyarınca talep aşımının re’sen gözetilmesi gerekecektir.
Hal böyle olunca mahkemece, davacının takipte ayrı işlemiş akdi faiz alacak kalemi talebi bulunmadığı gözetilerek hüküm kurulması gerekirken, bilirkişi raporundaki işlemiş akdi faiz hesabı esas alınarak toplam 2.027,95 TL işlemiş akdi faiz ve bunun sonucu 135,19 TL BSMV’nin de nakdi alacak miktarına dahil edilmesi HMK’nun 26. Maddesi uuyarınca talep aşımı niteliğindedir.
Öte yandan, ticari kredi kartı borcu ile ticari kredili mevduat hesabı borcuna ilişkin asıl alacaklar yönünden takip talebinde takip tarihinden itibaren %33 oranında,diğer alacak kalemleri yönünden ise %76 oranında temerrüt faizi işletilmesi talep edilmesine rağmen, hükümde hangi kalemlere ilişkin asıl alacaklar yönünden %76 oranında, hangileri yönünden %33 oranında temerrüt faizi uygulanacağı belirtilmeksizin “takibin kakip talebindeki koşullarda devamına” denilmiş olması infazda tereddüt yaratacak nitelikte olduğu gibi, takip tarihinden itibaren uygulanacak temerrüt faiz oranının % 76 olduğunun kabulü halinde de ticari kredi kartı borcu ve ticari kredili borcuna ilişkin işletilecek faiz oranı yönünden talep aşımı niteliğinde olup HMK’nın 26. ve 297/2.maddelerine aykırılık teşkil ettiğinden kamu düzeni gözetilerek hükmün bu nedenle de kaldırılması gerekmiştir.
Yine, davacı yan dava dilekçesinde nakdi ve gayrı nakdi alacağa yönelik başlatılan icra takibine davalının haksız itirazının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Bir başka anlatımla davacının dava dilekçesinde icra takibi dışında, nakde dönüşen gayri nakti alacağın ayrıca tahsil edilmesi, gayri nakdi alacağın ayrıca depo edilmesi yönünde bir talebi bulunmamaktadır. Mahkemece ise, gayrinakit alacak yönünden davalı şirketin sorumlu olduğu belirtilerek 52.800,00 TL çek sorumluluk bedelinin davalı asıl borçlu şirketten tahsili ile banka nezdinde açılacak faizsiz bir hesaba depo edilmesine karar verilmiştir. Bu durum itirazın iptali kararının sonucu olan takip dolayısıyla depo, tazmin edilmesi halinde tahsil kararından ayrı bağımsız bir tahsil ve depo kararı niteliğini taşıdığından usul ve yasaya aykırıdır.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesi davacı vekili ile davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni gözetilerek kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜ ile;
2-Ankara 4. Asliye … Mahkemesinin 15/01/2020 tarih ve 2018/802 Esas 2020/25 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1).b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davalıların Ankara 27.İcra Müdürlüğünün 2018/11953 esas sayılı icra takibinde nakit alacağa yönelik itirazlarının kısmen iptali ile takibin;
Çek kredisi borcundan kaynaklanan 1.600,00 TL asıl alacak, 13,51 TL işlemiş temerrüt faizi, 0,68 TL BSMV,
İskonto iştira senedi borcundan kaynaklanan 777,56 TL asıl alacak, 1.721,49 TL işlemiş temerrüt faizi, 86,07 TL BSMV,
Borçlu cari hesabından kaynaklanan 98.285,00 TL asıl alacak, 829,96 TL işlemiş temerrüt faizi, 41,50 TL BSMV,
Ticari kredi kartı borcundan kaynaklanan 19.745,65 TL asıl alacak, 72,40 TL işlemiş temerrüt faizi, 3,62 TL BSMV,
Ticari kredili mevduat hesabından kaynaklanan 104.742,71 TL asıl alacak, 384,06 TL işlemiş temerrüt faizi, 19,20 TL BSMV ve 820,16 TL masraf olmak üzere toplam 229.143,57 TL üzerinden devamına,
Asıl alacağın 100.662,56 TL ( çek kredisi, iskonto iştira senedi ve borçlu cari hesap borçlarının toplamı)’lik kısmına takip tarihinden itibaren yıllık % 76 oranında,
Asıl alacağın 124.488,36 TL (ticari kredi kartı ve ticari kredili mevduat hesabı borçlarının toplamı)’lik kısmına takip tarihinden itibaren yıllık % 33 oranında temerrüt faizi ve faizin BSMV’si uygulanmak suretiyle takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine,
3-Hüküm altına alınan toplam 229.143,57 TL nakit alacağın %20’si oranında hesaplanan 45.828,71 TL icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
4-Davalıların kötüniyet tazminatı talebinin reddine,
5-Gayri nakit alacağa ilişkin davanın davalı şirket yönünden KABULÜNE,
Davalı şirketin gayri nakit alacağa yönelik itirazının iptaline, takibin 52.800,00 TL gayri nakit alacağın depo edilmesini teminen takip talebindeki koşullarla devamına,
6-Nakdi alacak için alınması gerekli 15.652,80 TL ile gayri nakdi alacak için alınması gerekli 80,70 TL maktu harçtan peşin alınan 3.497,18 TL harç ile icra dosyasına yatırılan 1.447,80 TL harcın mahsubu ile eksik kalan 10.707,82 TL harcın (davalı kefil …’in sorumluluğu 10.627,12 TL ile sınırlı olmak üzere) davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile hazineye gelir kaydına,
6-Davacı tarafından peşin yatırılan 35,90 TL başvurma harcı ile 3.497,18 TL peşin/nispi harç ile icra dosyasına yatırılan 1.447,80 TL harç olmak üzere toplam 4.980,88‬ TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine,
7-Davacı tarafından yapılan 118,00 TL tebligat posta gideri ve 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.118,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranına göre hesaplanan 884,73 TL’sinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacı tarafa ödenmesine, geri kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalılar tarafından yapılan masraf bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
9-Davacı taraf kendini vekille temsil ettirdiğinden nakdi alacak yönünden A.A.Ü.T.uyarınca hesaplanan 24.490,05 TL’nin davalılardan müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Gayri nakdi alacak yönünden A.A.Ü.T.uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekalet ücretinin davalı … … … Ve … … Şirketi’nden tahsili ile davacıya verilmesine,
10-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen nakdi A.A.Ü.T.uyarınca hesaplanan 8.654,23 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara ödenmesine,
11- Davalı kefil … hakkında gayri nakdi alacak yönünden açılan dava reddedildiğinden A.A.Ü.T.uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalı …’e ödenmesine,
12-Davacı tarafından yatırılan gider avansından arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
C)1-Davalılar tarafından istinaf karar harcı olarak alınan 3.967,00 TL harcın talep halinde davalılara iadesine,
2-Davacı tarafından istinaf karar harcı olarak alınan 54,40 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
3-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın istinafa gönderim giderinin 51,50 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 200,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.20/04/2022

….
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.