Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/734 E. 2022/647 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR


İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :…
DAVA TARİHİ : 07/06/2016
KARAR TARİHİ : 18/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/05/2022

Taraflar arasındaki ortaklıktan çıkma ve ayrılma akçesinin tahsili istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin ortağı olduğunu, müvekkilinin, ortak olduğu tarihten beri davalı şirketin işleyişi hakkında bilgi ve belgeleri alamadığını, diğer ortaklarca şirkete dahi alınmadığını, müvekkilinin bu nedenle şirket hissesini devretmek istediği kişiyle birlikte davalı şirkete gittiğinde diğer ortaklarca saldırıya uğradığını, bu olay hakkında Ankara 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/652 esasında kayıtlı kamu davasının açılıp derdest olduğunu, şirketin diğer ortaklarının asılsız suçlamaları nedeniyle davacı hakkında Ankara 29. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/142 esasında kayıtlı davanın açıldığını, davalı şirketin müdürlerinin davalı şirketi sürekli olarak borçlandırarak zarara uğrattıklarını, kamu alacaklarının ödenmemesi nedeniyle davacının alacaklı olduğu icra dosyasındaki alacaklarına kamu haczi uygulandığını ileri sürerek davalı şirket ortaklığından çıkmasına ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL ayrılma akçesinin tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacının davalı şirketin gerçek ortağı olmadığını, davacı iddialarının asılsız olduğunu, davalı şirketin mali durumunun iyi olmadığını savunarak davasının gayri yasal sebeplerle edindiği şirket hissedarlığından çıkarılmasını , diğer taleplerinin reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; İddia, savunma toplanan deliller, hüküm kurmaya ve denetime elverişli bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacı ve davalı şirketin diğer ortakları arasında derdest ceza davasının bulunduğu, bu durumun ortaklar arasındaki güven ilişkisinin ortadan kaldırdığı, davacının ortak olduğu tarihten itibaren ortaklar kurulu toplantısı yapılmadığı, davalı şirketin borca batık olup öz sermayesini kaybettiği, tüm bu hususlar nazara alındığından davacının ortaklıktan çıkması için haklı nedenlerin oluştuğunun kabulü gerekiği, ancak davalı şirketin öz sermayesini kaybetmesi, borca batık olması nedeniyle davacının ayrılma akçesi olarak talep edebileceği bir miktar bulunmadığı anlaşıldığından davanın kısmen kabulü ile davacının davalı ….ortaklığından çıkmasına, davacının ayrılma akçesinin tahsili talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
İlk derece mahkemesinin vermiş olduğu bu kararının gerekçesinde, davalı şirketin öz sermayesini kaybetmesi, borca batık olması nedeniyle davacının ayrılma akçesi olarak talep edebileceği bir miktar bulunmadığını belirttiğini, oysa ki bu şirketin ticari faaliyetlerine devam etmekte ve Ankara … semtinde … binasının karşısında bulunan “… …” isimli işletmeyi çalıştırmaya devam ettiğini,
İlk derece mahkemesinin eksik inceleme ile sadece bilirkişi marifetiyle ticari defterleri inceletmek suretiyle bu karara vardığını, bilirkişi raporunun hükme elverişli olmadığını,
Mahkemenin o adreste başka bir ticari şirketin var olup olmadığını, var ise o şirketin ortak ve yetkililerinin kim olduğunu araştırmadığını, davalı şirketin bulunduğu yerdeki ticari işletmenin günlük binlerce lira ciro yapan içerisinde sürekli müşteri olan bir işletme olduğunu, böyle bir şirketin borca batık olmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu,
Dava dilekçelerinde de bahsettikleri üzere, davalı şirkete gönderilmiş olan ihtarnameden de anlaşılacağı gibi, müvekkiline ortağı olduğu şirketin iş ve işleyişi ile bilgi ve belgeler verilmemiş şirketin ticari defterleri ve bilançoları gösterilmediğini, şirketten içeri alınmadığını ve kar payı verilmediğini, şirket müdürlerinin şirketi bilerek ve isteyerek kağıt üzerinde borca batık hale getirdiklerini, şirketin … ve … Dairesi borçlarının ödenmediğini, hatta şirkette gerçekte çalışmayan kişilerin bile bu şirket üzerinden sigortalı yapıldığını,
Şirketin …’ya olan borçları nedeniyle, … tarafından 100.000,00-TL tutarlı kamu haczi uygulandığını, ancak talep etmiş olmalarına rağmen TTK’nun 638/2. maddesinin müvekkili açısından uygulamadığını, bu maddeyi uygulamayan ve müvekkiline ayrılık akçesi de vermeyen ilk derece mahkemesinin, şirketin … ve … dairesine olan borçlarından hangi tarihten itibaren ya da sorumlu olup olmadığı hususunda her hangi bir hüküm kurmadığını, dolayısı ile şirketten haklı nedenle çıkan müvekkilinhin hem şirketin … ve … Dairesi borçlarından doğan sorumluluğu devam ettiğini, hem de her hangi bir ayrılık akçesi alamadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; limited şirket ortaklığından çıkma ve ayrılma akçesinin tahsili istemine ilişkindir. istemine ilişkindir.
Ankara 29. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/142 sayılı dosyasının UYAP kaydının incelenmesinde; davalı şirketin ortakları….katılan olarak , davacının sanık olarak yer aldığı dava dosyasında davacı sanık hakkında tefecilik suçundan kamu davası açıldığı ve davanın halen derdest olduğu,
Ankara 35. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/652 sayılı dosyasının UYAP kaydının incelenmesinde; mahkeme dosyasında davacı olan …’in katılan sanık olarak yer aldığı dava dosyasında müşteki olan ve davalı şirketin ortağı İbrahim’in babası …’na karşı kasten yaralama suçundan dava açılıp davanın derdest olduğu, dava açılmadan önce yapılan soruşturmada davalı şirketin diğer ortakları hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği anlaşılmıştır.
Bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; davalı şirket orakları arasında derdest ceza davalarının söz konusu olduğu, güven ilişkisinin telafisi imkansız bir şekilde ortadan kalktığı davalı şirketin bugüne kadar yapılmış ortaklar genel kurul toplantısına rastlanılmadığı, davalı şirketin 31/12/2016 tarihli mizanı üzerinden çıkarılan bilanço ve bilanço varlıklarının incelenmesi sonucu şirketin aktif varlıklar toplamının 76.133,51 TL, kısa vadeli yabancı kaynaklar toplamının 1.374.691,15 TL olup, öz varlığının -1.298.457,64 TL olduğu, şirketin sermayesinin tamamının yitirilmiş durumda olduğunu, şirketin aktif varlıklarının borçlarını karşılayabilme imkanı bulunmadığını, davalı şirketin borca batık durumda olduğu, ek raporda ise davalı şirketin 2018 yılı ticari defter ve kayıtlarının incelendiği, defter ve belgelerdeki kayıtların usulüne uygun tutulduğu, defter ve kayıtların birbirini takip ettiği ve doğruladığı, ticari defterlerin kanuna uygun şekilde tutulduğunu, davalı şirketin 31/12/2018 tarihli bilançosunda yer alan verilere göre aktif varlıklar toplamının 161.250,39 TL, kısa ve uzun vadeli yabancı kaynaklar toplamının 2.052.166,13 TL olduğunu, davalı şirketin öz varlığının -1.890.915,74 TL tutarında olduğundan davalı şirketin öz varlığının mevcut olmadığı, bu nedenle davacı ortağın şirketten çıkması neticesinde davacıya ödenecek ayrılma payının bulunmadığı belirtilmiştir.
Somut olaya gelince, davacı yanca, ortağı olduğu davalı limited şirketten haklı nedenle çıkma ve çıkma bedelinin tespiti ve tahsiline yönelik olarak işbu dava açılmış olup, dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyetinin rapor ve ek raporunda da belirtildiği üzere şirket ortakları arasına açılmış karşılıklı ceza davaları bulunduğu, ortaklar arasındaki güven ilişkisinin zedelendiği gibi davacının ortak olduğu tarihten itibaren davalı şirketin ortaklar kurulu toplantısının da yapılmadığı, davalı şirketin borca batık olup, öz sermayesini yitirdiği anlaşıldığından davacının davalı şirketten çıkması için haklı nedenlerin oluştuğu, ancak davalı şirketin borca batık durumda olup, öz sermayesini yitirdiğinden davacıya ayrılma akçesi olarak ödenebilecek bir miktar bulunmadığından açılan davanın kısmen kabulü ile davacının davalı …ortaklığından çıkmasına, davacının ayrılma akçesinin tahsili talebinin reddine yönelik verilen karar usul ve yasaya uygundur.
HMK’nın 26.maddesinde taleple bağlılık ilkesi düzenlenmiş olup 26.maddede hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, ancak duruma göre talep sonucunun daha azına karar verilebileceği, HMK’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297/2.maddesinde ise, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği ve 6100 Sayılı HMK’nın “Duruşma yapılmadan verilecek kararlar” başlıklı 353/(1)-a.6.maddesinde de (Değişik: 22/7/2020-7251/35 md.) Mahkemece, uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması halinde duruşma yapılmadan karar verileceği düzenlenmiştir.
Davacı yan, ortağı olduğu davalı limited şirketten haklı nedenle çıkma ve çıkma bedelinin tespiti ve tahsiline yönelik olarak işbu davayı açmış olup, ilk derece mahkemesince de yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile davacının davalı şirket ortaklığından çıkmasına, ayrılma akçesi talebinin ise reddine karar verilmiştir.
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin emsal içtihatlarında da belirtildiği üzere davacı şirket ortağının şirket ortaklığından çıkarılmasına karar verilmesi halinde TTK’nın 641.maddesi gereğince davalı yanın çıkarılmadan kaynaklı çıkma payının karar tarihine yakın değerinin tespiti ile tespit edilen bu değerin davalı yana ödenmesi gerekmektedir. Her ne kadar ilk derece mahkemesince bilirkişi heyetinden alınan raporda davacı şirketin borca batık olduğu tespiti yapılmış ise de, raporun mali müşavir ve öğretim görevlisinden oluşan heyetten alındığı, şirketin bilançosunda tesis, makine ve cihazların bulunduğu, tesis, makine ve cihazlar üzerinde keşif yapılmak suretiyle heyete alanında uzman bilirkişiler dahil edilmek suretiyle şirket envanterinde yer alan tesis, makine ve cihazlar değerinin karar tarihine yakın değerlendirilmediği anlaşılmakla alınan raporun bu yönüyle denetim ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince çıkma payının belirlenmesi yönünde karar tarihine yakın şirketin bilançosunda yer alan tesis, makine ve cihazların tespiti ile alanında uzman bilirkişi heyetinden karar tarihine yakın değer belirlemesi yapılarak davalının çıkma payı bedelinin tespiti gerekirken ilk derece mahkemesince bu yönde araştırma yapılmadan hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli nitelikte davaya konu delillerin toplanmadığı ve değerlendirilmediği anlaşılmakla 6100 Sayılı HMK’nın 22/07/2020 tarih ve 7751 Sayılı Yasa’nın 35.maddesi ile değişik 353/(1)-a.6.maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/09/2019
tarih ve 2016/533 Esas 2019/856 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya tarafa iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 ve 362/(1)-g.maddeleri uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/05/2022

….

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.