Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/723 E. 2022/687 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/723 Esas 2022/687 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/723
KARAR NO : 2022/687

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2020
NUMARASI : 2017/704 Esas 2020/160 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 18/10/2017

BİRLEŞEN ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2018/344 ESAS
SAYILI DAVA DOSYASINDA
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
KARAR TARİHİ : 25/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/05/2022

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
ASIL DAVADA DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı ile davalı arasında 24/07/2006 tarihli İHDS imzalandığını, 28/05/2013 tarihinde kamuya ait davacı şirket hisselerinin özelleştirildiğini ve kamuya ait davacı şirketin hisselerinin … Enerji Dağıtım ve Perakende Satış Hizmetleri A. Ş.’ye devredildiğini, uyuşmazlığın İHDS’den doğduğunu, İHDS imza tarihinden önceki her türlü iş ve işlemlerden dolayı bütün sorumluluğun …’ta olacağının İHDS’de düzenlendiğini, dağıtım faaliyetlerinin davalı … tarafından yürütüldüğü dönemde 04/10/2013 tarihinde gerçekleşen kazada hayatını kaybeden dava dışı üçüncü kişi işçinin hak sahiplerinin maddi ve manevi zararının tazmini talebi ile müvekkili şirkete Bakırköy 29. İş Mahkemesi’nin 2013/440 Esas sayılı dosyasında karara bağlanan maddi ve manevi tazminat davası açıldığını ve temyiz incelemesi neticesinde onanarak kesinleşen ilam uyarınca icra dosyasına 12/01/2017 tarihinde 246.139,37 TL, 13/07/2017 tarihinde 895,67 TL, 01/07/2015 tarihinde 213,70 TL temyiz harcı(maktu), 14/07/2015 tarihinde 6.870,00 TL temyiz harcı(nispi), 03/03/2017 tarihinde 5.418,90 TL bakiye karar harcı, 20/01/2017 tarihinde 13.794,60 TL onama harcı ödediğini; İHDS 7.4 maddesine göre, Dağıtım Faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen her türlü iş ve işlemlerin bütün sorumluluğunun …’a ait olduğunu beyanla, toplam 273.332,24 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı …’tan tahsilini talep ve dava etmiştir.
ASIL DAVADA CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davanın rücu davası olup Borçlar Kanunun 73’üncü maddesi gereğince zaman aşımına uğradığını, fazla ödenen bir miktarın bulunmadığını, dava konusu edilen rücu talebine konu ödemelerin davacı ve davalı şirketin bilançosuna yansımış olmasına bağlı olarak davalı … tarafından yapılmış bir ödeme anlamına geleceğinden mükerrer ödemenin söz konusu olacağını, davacının sözleşmeden kaynaklanan bir talep hakkının bulunmadığını, bir an için davacının haklı olduğu kabul edilse dahi müvekkili kurumun yalnızca mahkeme kararında belirtilen tutardan sorumlu olup icra takibine ilişkin giderlerden, vekalet ücretinden, karara ilişkin olarak yapılan diğer masraflar ve faizden sorumlu olmadığını, bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVADA DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 24.07.2006 tarihinde İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalandığını ve işletme hakkının müvekkili şirkete devredildiğini, davalı şirket bünyesinde çalışan …’ın 04.10.2003 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle hayatını kaybettiğini ve Bakırköy 29.İş Mahkemesinin 2013/440 esas sayılı dosyasının derecattan geçerek kesinleşmesi nedeniyle hak sahiplerine 40.738,32 TL ödendiğini bu bedelden davalının sorumlu olduğunu belirterek fazlaya dair tüm hakları saklı kalmak kaydıyla, 40.738,32 TL’nin ödeme tarihi olan 28.11.2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; taraflar arasındaki uyuşmazlığın kendine özgü bir sözleşme olan İHDS kapsamında çözülmesi ve rücuen tazminat isteminin de üçüncü kişiye yapılan ödemenin dayanağı olan olayın İHDS 7 inci maddesi kapsamında, başka deyişle dağıtım faaliyetinin yürütülmesi amacıyla gerçekleştirilen iş ve işlemler ile dağıtım tesislerinin mülkiyetinden ve işletilmesinden doğan üçüncü kişilere karşı sorumluluk kapsamında değerlendirilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi, yalnızca 7.2 uygulamasında maddede düzenlenen ihbar mükellefiyetinin de gözetilmesi gerektiği yerleşik içtihatlar (Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi, Esas No:2016/87, Karar No: 2017/10, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi, 27.09.2017 tarihli ve Esas No: 2017/586, Karar No: 2017/580 sayılı kararında 24/07/2006 tarihli İHDS’den sonra tahsil edilen ve haksız faturaya dayanan bedeller yönünden ana para ve faizinin rücu edilmesine karar verilmesi halinde davacının sebepsiz zenginleşeceğine hükmetmiştir.) ile de anlaşılmakla esas davanın kabulü ile 246.139,37 TL’nin 13/01/2017, 895,67 TL’nin 13/07/2017, 213,70 TL’nin 01/07/2015, 6.870,00 TL’nin 14/07/2015, 5.418,90 TL’nin 03/03/2017, 13.794,60 TL’nin 20/01/2017 olan ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, birleşen Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/344 esas sayılı davasının kısmen kabulü ile 17.271,02 TL’nin 28/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine ve fazlaya dair talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin birleşen dava yönünden verilen kısmen kabul kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Rücu istemine konu dava gereği ödenen bedellerinin herhangi bir kesintiye tabi tutulmadan tümünün üzerinden kabul edilmesi yerine birleşen davada ilamdan doğan alacağın belirlenmesinde kök davada lehe hükmedilen vekalet ücreti, yargılama giderleri ile bu alacakların işlemiş faizinin mahsubu ile davanın kısmen kabulüne yönelik verilen kararın hatalı olduğunu,
Davalının asıl sorumlu olarak ödemesi gereken bedellerin iki taraf arasında imzalanmış bulunan sözleşme hükümleri gereği rücuen tahsili talebiyle açılmış bulunan işbu davada ilk derece mahkemesine asıl alacaklı oldukları ve her biri ödeme dekontu ile ispat edilen miktarlar yerine hüküm altına alınan bedel üzerinden birleşen davada davanın kısmen kabul edilmiş olması usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda müvekkili şirketin yürüttüğü davada lehine hükmedilen vekalet ücreti ile işlemiş faizinin re’sen mahsup edilmek suretiyle hesaplama yapılmış olması ile mamelekinde azalma olmayacağı değerlendirmesinden hareketle kök davada lehe hükmedilen vekalet ücretini hüküm altına almadığını, ancak belirtilen değerlendirme ve bu değerlendirme doğrultusunda mahsuba dahi konu edilmeyen bedel yönünden tesis edilen hükmün hukuka aykırı olduğunu,
Yargıtay 21. Hukuk Dairesi düzelterek onama üzerine dava dışı kendi adına asaleten … ve …’a velayeten … tarafından Saray İcra Müdürlüğü 2015/595 Esas sayılı dosyası ile ilamda hükmedilen manevi tazminat yönünden başlatılan takip neticesinde müvekkili şirket tarafından icra dosyasına 12.01.2017 tarihinde 246.139,37-TL ödeme; yine aynı ilamda davacı lehine hükmedilen yargılama giderleri yönünden başlatılan takip neticesinde müvekkili şirket tarafından Saray İcra Müdürlüğü 2017/264 Esas icra dosyasına 13.07.2017 tarihinde 895,67-TL ödeme yapıldığını, asıl davada dava davacıları tarafından bu kez maddi tazminatın tahsili amacıyla Saray (Tekirdağ) İcra Müdürlüğü’nün 2017/918 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, kesinleşen ilama istinaden icra dosyasına 28.11.2017 tarihinde 40.738,32-TL ödeme yapıldığını, icra takibine konu bedelin tamamının müvekkili şirket tarafından icra dosyasına ödenmiş olmasına karşılık hükme esas alınan raporunda dayanak ilamdaki lehe hükmedilen vekalet ücretinin bu bedelden mahsup edilmesinin gerekçesinin anlaşılamadığını, müvekkili şirket tarafından ödendiği sabit olan 40.738,32-Tl bedel yerine 17.271,02-TL’nin rucuya esas miktar olarak hesaplanması ve bu bedelin hükme esas alınması açıkça hatalı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının birleşen dava yönünden kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davanın zaman aşımına uğradığını, sadece İHDS hükümleri esas alınarak uyuşmazlığın giderilemeyeceğini, rücuya konu ödemelerin davacıya ait kamu hisselerinin satışına ilişkin sözleşmenin imzalanmasından önce yapıldığını, müvekkilinin bu bedeli yeniden ödemesi durumunda mükerrer ödemenin söz konusu olacağını, devre esas bilançolarla geçmişe dönük alacak ve borç işlemlerinin kesinleştirildiğini, hisse satış sözleşmesi hükümlerinin değerlendirilmesi gerektiğini, rücuya dayanak kararda geçen alacağın müvekkiline bırakılan alacaklardan olmadığını, müvekkilinin dağıtım ve perakende satış lisansı olmadığından davanın muhatabı olamayacağını, dayanak davada hükmedilen vekalet ücretinin düşülmesi gerektiğini, müvekkiline ihbar yapılmadığından icra takibine ilişkin giderler, vekalet ücreti, karara ilişkin masraf ve faizlerden sorumlu olunmadığını, avans faizine hükmedilemeyeceğini, ödeme tarihlerinden itibaren faize hükmedilmesinin isabetsiz olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini, ayrıca davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Bakırköy 29. İş Mahkemesinin 24/06/2015 tarih ve 2013/440 Esas 2015/235 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacısının … ve müşterekleri, davalısının …, …, … olup, 04/10/2013 tarihinde meydana gelen iş kazasında sigortalı …’ın yüksek gerilim hattına ait bakım yaptığı sırada elektrik çarpması sonucu ölümü nedeniyle sigortalının hak sahiplerine gelir bağlanması ve ödeme yapılması sonucu uğranılan kurum zararının tahsili için açılan davanın davalı … yönünden açılan davanın reddine, davalılar … ve … yönünden açılan davanın kısmen kabulüne karar verildiği, kararın taraf vekillerince temyiz üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesi’nin 18/10/2016 tarih ve 2015/16984 esas ve 2016/12743 karar sayılı düzelterek onanmasına karar verildiği, karar düzeltme talebinin aynı Dairenin 30/10/2017 tarih ve 2017/1207 Esas 2017/8478 karar sayılı ilamı ile reddine karar verildiği görülmüştür.
Saray ( Tekirdağ) İcra Müdürlüğünün 2015/595 Esas sayılı sayılı takip dosyası ile Bakırköy 29. İş Mahkemesinin 24/06/2015 tarih ve 2013/440 Esas 2015/235 Esas sayılı ilamına dayalı olarak alacaklı … ve müşterekleri tarafından borçlular …, …, aleyhine 75.000,00 TL manevi tazminat, 8.400,00 TL ilam vekalet ücreti, 119.562,77 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 202.962,77 TL’nin tahsili için tarihinde icra takibi başlatıldığı, icra dosyasına 12/01/2017 tarihinde 246.139,37 TL ödendiği, Saray ( Tekirdağ) İcra Müdürlüğünün 2017/264 Esas sayılı sayılı takip dosyası ile Bakırköy 29. İş Mahkemesinin 24/06/2015 tarih ve 2013/440 Esas 2015/235 Esas sayılı ilamına dayalı olarak alacaklı … ve müşterekleri tarafından borçlular …, …, aleyhine toplam 25.133,96 TL ilam ve vekalet ücreti 1.619,35 TL yargılama gideri, 4.115,08 işlemiş faiz, 265,13 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 31.133,52 TL’nin tahsili için 18/04/2017 tarihinde icra takibi başlatıldığı,
Saray ( Tekirdağ) İcra Müdürlüğünün 2017/918 Esas sayılı sayılı takip dosyası ile Bakırköy 29. İş Mahkemesinin 24/06/2015 tarih ve 2013/440 Esas 2015/235 Esas sayılı ilamına dayalı olarak alacaklı … ve müşterekleri tarafından borçlular …, … aleyhine, … yönünden 11.299,51 TL maddi tazminat , 20.362,03 TL işlemiş faiz, … yönünden 317.599,76 TL maddi tazminat, 572.323,47 TL işlemiş faiz, 2.445,20 TL harç alacağı, 526,35 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 924.556,32 TL’nin tahsili için tarihinde icra takibi başlatıldığı, 28/11/2017 tarihinde davacı kurum tarafından 40.738,32 TL ödendiği,
Davacı … tarafından icra takip dosyalarına, 12/01/2017 tarihinde 246.139,37 TL, 13/07/2017 tarihinde 895,67 TL, 28/11/2017 tarihinde 40.738,32 TL, …’ın bu ilamdan doğan bakiye harç ve temyiz harçları için 01/07/2015 tarihinde 163,70 TL temyiz başvuru ve karar (maktu) harcı, 01/07/2015 tarihinde 50,00 TL temyiz posta gideri, 14/07/2015 tarihinde 6.870,00 TL temyiz karar harcı (nispi), 20/01/2017 tarihinde 13.974,60 TL bakiye onama harcı, 15/02/2017 tarihinde 5.418,90 TL bakiye karar harcı ödediği anlaşılmıştır.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve taraf vekillerinin istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; dava dışı … ve müşterekleri tarafından iş kazası sonucu vefat eden işçinin uğradığı zararın tahsili talebine yönelik olarak davalı … vs aleyhine açılan rücuen alacak davasında yapılan yargılama sonunda Yargıtay’ın düzelterek onama kararı ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği, davacının yargılama giderlerine ve vekalet ücretine mahkum edildiği, dava dışı … ve müştereklerinin mahkeme ilamını icra takibine koyması sonucu davacının icra dosyalarına 13/01/2017 tarihinde 246.139,37 TL, 13/07/2017 tarihinde 895,67 TL, 28/11/2017 tarihinde 40.738,32 TL, …’ın bu ilamdan doğan bakiye harç ve temyiz harçları için 01/07/2015 tarihinde 163,70 TL temyiz başvuru ve karar (maktu) harcı, 01/07/2015 tarihinde 50,00 TL temyiz posta gideri, 14/07/2015 tarihinde 6.870,00 TL temyiz karar harcı (nispi), 20/01/2017 tarihinde 13.974,60 TL bakiye onama harcı, 15/02/2017 tarihinde 5.418,90 TL bakiye karar harcı ödediği dosya içeriğiyle sabittir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta asıl davada davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Bakırköy 29. İş Mahkemesi’ndeki davanın davacısı da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının asıl davada icra dosyasına, temyiz harcı ve karar ilam harcı olarak ödediği tüm bedel olan 246.139,37 TL’nin 13/01/2017, 895,67 TL’nin 13/07/2017, 213,70 TL’nin 01/07/2015, 6.870,00 TL’nin 14/07/2015, 5.418,90 TL’nin 03/03/2017, 13.794,60 TL’nin 20/01/2017 olan ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de yoktur. Bu nedenle davalı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Birleşen dava yönünden ise, somut uyuşmazlıkta davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Bakırköy 29. İş Mahkemesi’ndeki davanın davacısı da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının birleşen davada icra dosyasına 28/11/2017 tarihinde yatırılan 40.738,32 TL’yi davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de yoktur. Bu nedenle birleşen davanın tam kabulü yerine yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olduğundan davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Öte yandan, asıl ve birleşen davada Hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik savunmalarına Dairemizce itibar edilmemiştir.
Davalı vekilinin asıl ve birleşen davada avans faizi uygulanamayacağına yönelik istinaf itirazına gelindiğinde, tarafların tacir olması karşısında davacı yan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı). Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesinin kararında hüküm altına alınan alacağa avans faizine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Davalı vekilinin asıl ve birleşen davada zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle asıl ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının birleşen dava yönünden kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Asıl ve birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl davada davalıdan alınması gerekli olan 18.671,32 TL harçtan peşin alınan 4.667,83 TL harcın mahsubu ile bakiye 14.003,49‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Birleşen davada davalıdan alınması gerekli olan 1.179,78 TL harçtan peşin alınan 121,02 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.058,76‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Asıl ve birleşen davada davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B)1-Birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/02/2020 tarih ve2017/704 Esas 2020/160 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1).b-2 maddesi uyarınca birleşen dava yönünden KALDIRILMASINA,
C)1-Asıl davanın KABULÜ ile;
246.139,37 TL’nin 13/01/2017, 895,67 TL’nin 13/07/2017, 213,70 TL’nin 01/07/2015, 6.870,00 TL’nin 14/07/2015, 5.418,90 TL’nin 03/03/2017, 13.794,60 TL’nin 20/01/2017 olan ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 18.671,32 TL karar harcının davacı tarafça peşin yatırılan 4.667,84 TL harç ile bakiye olarak yatırılan 14.003,48 TL harcın mahsubu harç alınmasına yer olmadığına,
3-Yargılama gideri olan bilirkişi ücreti 700,00 TL, posta ve tebligat masrafı 153,50 TL, 4.667,84 TL peşin harç, başvurma harcı 31,40 TL olmak üzere toplam 5.552,74 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
4-AAÜT uyarınca 27.583,25 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
D)1-Birleşen Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/344 esas sayılı davasının KABULÜ ile;
40.738,32 TL’nin 28/11/2017 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
2-Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.782,83 TL karar harcının davacı tarafça yatırılan (Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/209 Esas sayılı dosyasında yatırılan) 695,71 TL peşin harç ile 484,07 TL bakiye karar harcının mahsubu ile eksik kalan 1.603,05‬ TL karar harcının davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına, harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde taraflara iadesine,
4-AAÜT uyarınca 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine,
E)1-Asıl ve birleşen davada davacı taraftan istinaf karar harcı olarak alınan 54,40 TL harcın talep halinde birleşen davada davacıya iadesine,
2- Birleşen davada davacı tarafça istinaf aşamasında yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile dosyanın istinafa gönderim giderinin 39,70 TL yargılama gideri olmak üzere toplam 188,30 TL’nin asıl ve birleşen davada davalıdan alınarak birleşen davada davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.25/05/2022

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.