Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/711 E. 2022/466 K. 11.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi .
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
.
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

.

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE … MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/11/2019
NUMARASI ….
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 10/10/2018
KARAR TARİHİ : 11/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/04/2022

Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptaline ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin 3000/12000 pay sahibi olduğunu, davalı şirketin 16.08.2018 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında alınan 3.gündem maddesinde görüşülen envanter ve bilançonun onaylanması ile 4.gündem maddesinde görüşülen yönetim kurulu üyeliğine seçim ve 5.gündem maddesinde görüşülen davalı şirketin tasfiyeden dönüşüne ilişkin alınan kararların yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırılık nedeniyle iptaline, TTK 449. maddesi uyarınca 16.08.2018 tarihinde alınan ve hakkında iptal davası açılan tüm maddelerinin icrasının geri bırakılması konusunda tedbir kararı verilmesine karar verilmesini istemiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mahkemece 2017/232 esas 2018/14 karar sayılı dosyasıyla şirket ortağı … tarafından mevcut tasfiye memurunun görevinden azli ile yerine davalı şirket ile ortaklık bağı olmayan ikisi mali müşavir ve diğeri hukukçu olmak üzere 3 kişilik tasfiye memuru atanmasının talep edildiğini, mahkemece yapılan yargılama sonucunda davalı şirkete …. tasfiye memuru olarak atanmasına karar verildiğini, fesih kararının geri alınmasının sadece bir amaç değişikliği anlamına gelmediğini ve böylece şirketin sınırlı olan tasfiye amacından aktif faaliyet amacına geri dönmüş olduğunu, şirketin genel kurul toplantısının 5.maddesinde alınmış olan tasfiyeden dönme kararının 548.maddede belirtilen tüm şartları taşıdığını, davacı tarafın iptal sebeplerinin tümüyle soyut olup takip edilen amacın iyi niyet kurallarına aykırı olduğu iddiasından öteye gitmediğini, tasfiye memurlarının bilanço ve envanteri diğer ortaklara göndermesinin yasal zorunluluk olmadığı gibi finansal tablolar ve diğer belgelerin genel kurul toplantısından 15 gün önce şirketin merkez ve şubelerinde pay sahiplerinin bilgi edinmelerine açık tutulacağını açıkça hükme bağlandığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dava konusu edilen genel kurul toplantısının 3 ve 4 no’lu gündem maddeleri ile alınan kararların yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına uygun olduğu, 5 no’lu gündem maddesi ile alınan karar ise her ne kadar yasa, ana sözleşmeye uygunsa da şirketin öz sermayesini yitirmesi, bunun düzeltilmesi için herhangi bir açıklama yapılmaması, şirketin uzun zamandır faal olmaması nedeniyle söz konusu kararın iyi niyet kurallarına aykırı olduğu gerekçesiyle dava konusu 3 ve 4 no’lu genel kurul kararları yönünden davanın reddine, 5 no’lu genel kurul kararı yönünden ise davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin 16.08.2018 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurulunun 5.gündem maddesinde alınan kararın iptaline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu genel kurulun 3 no’lu gündem maddesinde hazırlanan envanter ve bilanço müzakereye açılmadan, genel kurulda okunmadan ve ortaklara bilgi verilmeden onaya sunulmasının mümkün olmadığını ve müzakere edilmeden onaylanmasının da mümkün olmadığını, müvekkilinin genel kurul öncesi finansal tablolara ulaşamadığını, bilgi sahibi olamadığını, yönetim kurulu üyeliğinden alınan …. Mahkemesinin 2017/232 Esas sayılı dosyasında yapılan yargılamada tasfiye memuru olarak görev yaptığı dönemde şirketi zarara uğrattığı belirlendiğinden yeniden yönetim kurulu üyesi olarak seçilmesinin iyiniyet kuralına aykırı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 3 ve 4 no’lu gündem maddelerinin de iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; olağanüstü genel kurul toplantı tutanağının 5 numaralı maddesinde alınan, şirketin tasfiyeden dönülmesine ilişkin genel kurul kararının yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına uygun olduğunu, davacı tarafça, tasfiye kararından dönüş için gerekli haklı nedenlerin bulunması gerektiğini, TTK’nın 548.maddesi uyarınca tasfiyeden dönme kararı alınmasının ahlak ve iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil ettiğini, kar etme amacı gütmeyen bir şirketin tasfiyeden döndürülmesinde herhangi bir ekonomik ve sosyal menfaat bulunmadığını, bu kararla takip edilen amaç veya saikin iyi niyet kurallarına aykırı olduğu iddia edilerek 5. maddenin iptalinin talep edildiğini, mevcut haliyle şirket borca batık durumda olmamakla amaç değişikliği gerçekleşmiş ve şirket sınırlı olan tasfiye amacından aktif faaliyet amacına geri döndüğünü, hükme esas alınan bilirkişi raporunun bilirkişinin görev sınırlarını aşmış olması nedeniyle kabulünün mümkün olmadığını, şirketin kar elde etme ve varlığını sürdürme amacının devam ettiğini, dava dışı … … Tic. Ve San. A.Ş. İsimli şirketin 17/01/2019 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısının 5.maddesinde… 31/12/2018 tarihi itibariyle çıkacak bilançosuna göre şirketimizle birleşme prosedürlerinin devretme devralma iş ve işlemlerinin hazırlanması hususunda yönetim kuruluna yetki verilmesine 2.370.000 adet payın olumlu oyu ile …’ın 30.000 adet payın olumsuz oyuna karşın oy çokluğu ile kabul edildi.” şeklinde karar alındığını, anılan kararla tasfiye halindeki müvekkili şirketin üçüncü bir şirketle birleşerek faal hale getirilmesinin söz konusu olduğunu, ancak müvekkili şirket ortaklarından ve aynı zamanda birleşme yapılacak şirket olan … … A.Ş.’nin ortağı …’ın rahatsızlanarak hastaneye kaldırılması ve alınan karardan yaklaşık 2 ay sonra vefat etmesi nedeniyle kendisine şirket hisselerinin mirasçılara intikal işlemleri yapılamamış ve vefat nedeniyle birleşme işlemlerinin de tamamlanamadığını, şirket hisselerinin intikalinin sağlanmasından hemen sonra, birleşme işlemleri tamamlanacak, şirket genel kurulu yapılacak ve sermaye arttırımı yoluna gidileceğini, dolayısıyla bu noktda şirketin öz sermayesini yitirdiğinden bahsetmenin mümkün olmayacağı gibi, bu tespitin hukuksal hiçbir geçerliliği de kalmayacağını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının 5.maddenin iptali yönüyle kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davalı şirketin 16.08.2018 tarihli genel kurulunda alınan 3, 4, 5 numaralı kararlarının iptali davasıdır.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dava konusu genel kurul toplantı tutanağı, … … kayıtları, Eskişehir Asliye … Mahkemesinin 2017/232 Esas 2018/14 Karar sayılı kararı, Eskişehir Asliye … Mahkemesinin 2016/46 Esas 2017/96 Karar sayılı kararı vs.deliller dosya arasında mevcuttur.
Dava konusu 16/08/2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağının incelenmesinde; 3.maddesinde envanter ve bilançonun onaya sunulduğu ve onaya sunulduğu şekilde davacı vekilinin olumsuz oyuna karşı oy çokluğu ile kabul edildiği; 4.maddesinde yönetim kurulu üyelerine … AŞ, … ve …’ın 3 yıl süre için seçildikleri kararın davacının olumsuz oyuna karşı oy çokluğu ile kabul edildiği; 5. maddesinde TTK’nın 548.maddesi kapsamında şirketin tasfiyeden dönülmesine karar alındığı, kararın davacının olumsuz oyuna karşı oy çokluğu ile kabul edildiği, davacının iptali istenen tüm gündem maddeleri yönünden usulüne uygun muhalefet şerhini tutanağa yazdırdığı görülmüştür.
03.04.2019 tarihli 1. bilirkişi raporunda özetle ; davaya konu 16.08.2018 tarihli genel kurul toplantı tutanağında bulunan 3,4 ve 5.gündem maddelerinin şirket sermaye pay oranlarının %25 red oyuna karşılık %75’ine tekabül eden oy çokluğu ile alındığı, 16.08.2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısı şirketin ana sözleşme ve yasa hükümlerine uygun olarak toplantı çağrısının sürelerinde yapıldığını ve ilan edildiği, toplantıya katılan ortakların şirket sermaye pay oranının %100’ünü oluşturduğu ve toplantı nisabı ve karar yeter sayısının sağlandığı, yapılan olağanüstü genel kurul toplantısının ve toplantı tutanağında bulunan gündem maddelerindeki alınan kararların yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına uygun olarak yerine getirildiği bildirilmiştir.
17.06.2019 tarihli 2.bilirkişi raporunda özetle; davaya konu tasfiye heyeti tarafından 16.08.2018 tarihinde yapılması kararı alınan olağanüstü toplantı kararının süresinde yayınlatılarak ilan edildiği, olağanüstü genel kurul toplantısına çağrının usulüne uygun yapıldığı, toplantı nisabının sağlandığı, davacının vekaleten temsil edildiği ve iptali istenen kararlara muhalefet şerhi koyduğu, davalı şirketin 16.08.2018 tarihinde gerçekleşen olağanüstü genel kurul toplantısında tasfiye heyeti tarafından sunulan üçüncü maddesindeki bilanço rakamlarını içeren raporu şirket faaliyetlerini ve rakamsal olarak (defter kayıtları ile uyumlu olduğu) doğruyu yansıttığından yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olmadığından söz konusu kararın iptali koşullarının oluşmadığı, 4. maddesindeki “yönetim kurulu üyeleri seçimi kararının” seçilen yönetim kurulu üyelerinin birinin iflasına karar verilmemiş olması, ehliyetinin kısıtlanmamış olması yada bir üyenin üyelik için gerekli kanuni şartları yahut esas sözleşmede öngörülen nitelikleri kaybetmemiş olması nedeniyle yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırı olmadığından söz konusu kararın iptali koşullarının oluşmadığı, 5. maddesindeki “tasfiyeden dönme kararının” ana sözleşmenin 12.maddesine uygun olduğunu, TTK hükümlerine uygun olduğunu, ancak m.2.açısından iyi niyet kurallarına uygun olmadığı bildirilmiştir.
30.10.2019 tarihli 3. bilirkişi raporunda özetle; davalı şirketin 16.08.2018 tarihinde gerçekleştirilen olağanüstü genel kurul toplantısında tasfiye heyeti tarafından genel kurul toplantısına sunulan üçüncü maddedeki bilanço rakamlarının ticari defter kayıtları ile uyumlu olduğu, toplantıya ait davet Kanun ve ana sözleşmede öngörüldüğü üzere gündemi de ihtiva edecek biçimde TTS gazetesinin 19.07.2018 tarih ve 9624 sayılı nüshasının 897.sayfasına 16.08.2018 tarihinde yapılacak toplantıdan 28 gün önce süresinde ilan edilmek suretiyle yayınlatıldığı, ilanda “Finansal tablolar, konsolide finansal tablolar, yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu, denetleme raporları ve yönetim kurulunun kar dağıtım önerisinin genel kurul toplantısından en az on beş gün önce şirket merkezinde ve şubelerinde pay sahiplerinin incelenmesine hazır bulundurulacağının” açıkça belirtildiği, bu nedenle yasa, ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil etmediğinden söz konusu kararın iptal koşullarının oluşmadığı, gündemin döndüncü maddesindeki “yönetim kurulu üyeleri seçimi kararının” seçilen yönetim kurulu üyelerinin iflasına karar verilmemiş olması, ehliyetinin kısıtlanmamış olması ya da bir üyenin üyelik için gerekli kanuni şartları yahut esas sözleşmede öngörülen nitelikleri kaybetmemiş olması nedeniyle yasa , ana sözleşme ve iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil etmediğinden söz konusu bu kararın da iptal koşullarının oluşmadığı, gündemin beşinci maddesindeki “tasfiyeden dönme kararının” davacı vekilinin %25 olumsuz oyuna karşılık %75 oy çokluğu ile kabul edildiğini, şirketin mal varlığının pay sahipleri arasında dağıtılmadığının, tasfiye heyeti raporu ile sabit olması nedeniyle yasa ve ana sözleşmede istenen şekil şartını taşıdığı, ancak şirketin öz sermayesini yitirdiği ve bunun düzeltilmesi yönünde genel kurulda bir beyanın olmadığı, bu sebeple MK’nın 2.maddesi açısından iyi niyet kurallarına aykırı olduğu, böylelikle bu kararın iptal koşullarının oluştuğu, davacı vekilinin 01.07.2019 tarihli bilirkişi raporuna itiraz ve beyanında; “davalı şirkete ait taşınmazların yönetim kurulu üyeleri tarafından 3.kişinin borcu için emlak bankasına satıldığı ve bu şekilde şirketin zarara uğratıldığı” yönünden beyanının mahkemece dikkate alınması halinde davalı şirketin tekrar kar elde etme ve varlığını devam ettirme amacından uzaklaştığı bildirilmiştir.
Dosya kapsamından, davalı şirketin 24/11/1995 tarihinde Eskişehir … … Müdürlüğüne tescil edilerek kurulduğu, davacının şirkette % 25 oranında hissesinin bulunduğu, dava konusu olağan kurul toplantısına ilişkin davetin yasa ve ana sözleşmede öngörüldüğü gibi gündemi ihtiva edecek şekilde … … gazetesinin 19/07/2018 tarih ve 9624 sayılı nüshasının 897.sayfasında toplantıdan 28 gün önce süresinde ilan edilmek suretiyle yayınlandığı, çağrı mektubunun, ilan ve toplantı bildirimi hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az 2 hafta önce 23/07/2018 tarihli taahhütlü posta gönderileri ile pay sahiplerine gönderilerek tebliğ edildiği, toplantıda tüm pay sahiplerinin vekaleten temsil edildikleri, dolayısıyla toplantı nisabının sağlandığı, dava konusu 3, 4 ve 5 no’lu kararların davacı vekilinin olumsuz oyuna karşı oy çokluğu ile alındığı, davacı vekilinin iptali istenilen kararlara usulüne uygun olarak muhalefet şerhi koyduğu anlaşılmaktadır.
TTK’nın 445. maddesinde; “(1) 446 ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye … mahkemesinde iptal davası açabilirler.” hükmü düzenlenmiştir.
446. maddesinde ise; “(1) a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten,
b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri,
c) Yönetim kurulu,
d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.” düzenlemesi mevcuttur.
Buna göre, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı olup genel kurul kararlarına karar tarihinden itibaren 3 ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye … Mahkemesinde toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten pay sahibi genel kurul kararının iptali istemiyle dava açabilecektir.
Öncelikle, dava konusu genel kurul toplantısının yapıldığı 16/08/2018 tarihinden itibaren 3 aylık hak düşürücü sürede, 10/10/2018 tarihinde açılmış, TTK’nın 446/1. maddesi gereği davacı ortak iptalini talep ettiği dava konusu genel kurul kararlarına karşı usulüne uygun olarak muhalefet şerhini sunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda dava konusu olağanüstü genel kurulun 5 no’lu gündem maddesinde alınan kararın iptaline, 3 ve 4 no’lu gündem maddelerinde alınan kararların iptali talebinin reddine karar verilmiş, taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Davalı vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesinde; davalı şirketin 20/06/2014 tarihli olağan genel kurul toplantısının 6 no’lu gündem maddesinde alınan karar ile “Şirketin yıllardır gayri faal oluşu, bundan böyle de faaliyet geçmesinin mümkün olamayacağının anlaşılması üzerine” tasfiyeye girmesine karar verildiği, tasfiye kararının 04/01/2017 tarihli … … … Gazetesinde tescil edildiği, dava konusu genel kurulun 5 no’lu gündem maddesi ile de TTK 548.maddesi kapsamında şirketin tasfiyeden dönülmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
TTK’nın 548.maddesinde, şirketin süresinin dolmasıyla veya genel kurul kararı ile sona ermiş olması halinde pay sahipleri arasında şirket mal varlığının dağıtımına başlanılmış olmadıkça, genel kurulun şirketin devam etmesini kararlaştırabileceği, devam kararının sermayenin en az %60’ının oyu ile alınması gerektiği, esas sözleşme ile bu nisabın ağırlaştırılabileceği ve başkaca önlemler öngörülebileceği, tasfiyeden dönülmesine ilişkin genel kurul kararının tasfiye memurunca tescil ve ilan ettirileceği düzenlenmiştir.
Davalı şirketin mal varlığının pay sahipleri arasında dağıtımına henüz başlanılmadığı ve dava konusu genel kurulun 5 no’lu gündem maddesinde alınan karar ile tasfiyeden dönülmesine karar verildiği, kararın şirket sermayesinin % 75’inin oyu ile alındığı anlaşılmış ise de, mahkemece alınan bilirkişi raporunda tespit edildiği ve dosyadaki beyanlardan anlaşıldığı üzere şirketin 16/08/2018 tarihli bilançosuna göre 579.126,46 TL varlığına karşılık 1.037.200,87 TL borcunun bulunduğu, şirketin mevcut ve kayıtlı sermayesinin borçlarını ödemeye yetmediği, şirketin uzun süreden beri gayri faal olduğu, toplantı tarihi itibariyle öz sermayesini yitirdiği, ortakların ana sözleşmedeki faaliyetlerini devam ettirebilmek adına tekrar sermaye koyma niyeti içinde olduklarına dair herhangi bir beyanda bulunmadıkları anlaşılmakla, tasfiyeden dönmeye ilişkin 5 no’lu karar ana sözleşme ve TTK’nın 548.maddesine uygun ise de, Medeni Kanunun 2.maddesi açısından dürüstlük kurallarına uygun olmadığından TTK’nın 445.maddesinde belirtilen iptal şartları oluşmakla ilk derece mahkemesince gündemin 5 no’lu maddesinde alınan kararın iptaline karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin istinaf itirazları yönünden yapılan incelemede ise; dava konusu genel kurul gündemin 4.maddesinde davalı şirketin yönetim kurulu üyeliklerine 3 yıl süre ile … A.Ş., … ile … seçilmiş olup, davacı yanca, yönetim kurulu üyeliğine seçilen …’ın tasfiye memuru olduğu dönemde şirket zararına hareket ettiğinden yönetim kurulu üyeliğine seçilmesinin dürüstlük kuralına aykırı olduğu ileri sürülmektedir.
Türk … Kanunun 359/3.maddesinde, yönetim kurulu üyelerinin nitelikleri düzenlenmiştir. Buna göre, yönetim kurulu üyelerinin ve tüzel kişi adına tescil edilecek gerçek kişinin tam ehliyetli olması dışında yönetim kurulu üyesi olmak için başkaca bir şart öngörülmemiş, aynı maddenin 4.fıkrasında da, üyeliği sona erdiren sebeplerin seçilmeye de engel olduğu belirtilmiştir. TTK’nın 363/2.maddesinde ise, yönetim kurulu üyelerinden birinin iflasına karar verilmesi, ehliyetinin kısıtlanması veya bir üyelik için gerekli kanuni şartları veyahut esas sözleşmede öngörülen nitelikleri kaybetmesi halinde bu kişinin yönetim kurulu üyeliğinin herhangi bir işleme gerek olmaksızın kendiliğinden sona ereceği düzenlenmiştir. Buna göre, 4 no’lu gündem maddesi ile davalı şirketin yönetim kurulu üyeliğine seçilen …’ın iflasına karar verilmemiş ve ehliyetinin kısıtlanmamış olması, üyelik için gerekli kanuni şartları ya da esas sözleşmede öngörülen nitelikleri kaybetmemiş olması nedeniyle …’ın yönetim kurulu üyeliğine seçilmesi iyi niyet kurallarına aykırılık teşkil etmediğinden davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Gündemin 3. maddesinde, envanter ve bilançonun onaya sunulduğu ve onaya sunulduğu şekilde oy çokluğu ile onandığı belirtilmiş ise de,
Anonim şirketlerle ilgili TTK’nın 409/(1). maddesinde, “Genel kurullar olağan ve olağanüstü toplanır. Olağan toplantı her faaliyet dönemi sonundan itibaren üç ay içinde yapılır. Bu toplantılarda, organların seçimine, finansal tablolara, yönetim kurulunun yıllık raporuna, kârın kullanım şekline, dağıtılacak kâr ve kazanç paylarının oranlarının belirlenmesine, yönetim kurulu üyelerinin ibraları ile faaliyet dönemini ilgilendiren ve gerekli görülen diğer konulara ilişkin müzakere yapılır, karar alınır.” hükmünü içermektedir. Buna göre, genel kurul toplantılarında faaliyet dönemini ilgilendiren ve özellikle mali konuları içeren hususlara ilişkin müzakere edilmek suretiyle karar alınması gereklidir. Ne var ki, dava konusu genel kurul envanter ve bilançonun onaylanmasına ilişkin 3 no’lu gündem maddesinde şirketin envanter ve bilançosunun müzakere edilmeden onaylandığı anlaşılmaktadır. Bu durumda envanter ve bilançonun onaylanmasına dair alınan karar usul ve yasaya aykırı olduğundan 3 no’lu gündem maddesinin de iptaline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi isabetli görülmemiş davacı vekilinin bu yöne ilişkin istinaf itirazının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 80,70 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
B)1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.2 maddesi uyarınca KISMEN KABULÜ ile Eskişehir Asliye … Mahkemesi’nin 27/11/2019 tarih ve 2018/916 Esas 2019/861 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KISMEN KABULÜNE,
Davalı şirketin 16/08/2018 tarihli genel kurul toplantısının 3. no’lu gündem maddesinde alınan kararının iptaline, 4 no’lu gündem maddesi yönünden talebinin reddine,
3-Alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davalıdan tahsil edilerek hazineye irat kaydına,
4-Davacılar tarafından yapılan 35,90 TL peşin harç, 35,90 TL başvurma harcı ile 5,20 TL vekalet harcı olmak üzere toplamı 77,00 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 2.750,00 TL bilirkişi masrafı, 225,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere 2.975,50 TL yargılama giderinin takdiren 2/3’ü olan 3.336,70 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince; 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince; 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine,
8-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
B)1-Davacılar tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talebi halinde davacılara iadesine,
2-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
3-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 11/04/2022

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.