Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/694 E. 2022/540 K. 21.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/694 Esas 2022/540 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/694
KARAR NO : 2022/540

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/02/2020
NUMARASI : 2017/344 Esas 2020/193 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/05/2017
KARAR TARİHİ : 21/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 21/04/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile davalılar arasında imzalanan Genel Kredi Sözleşmesine istinaden kendilerine müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla ticari krediler kullandırıldığını, kredi ödemelerinin aksaması üzerine ihtarname keşide edildiğini, ihtarnameye rağmen ödeme yapılmaması üzerine alacağın tahsili amacı ile girişilen icra takibine davalılar tarafından haksız itiraz edildiğini ileri sürerek davalılarca yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı bankanın müvekkillerini usulüne uygun şekilde temerrüde düşürmediğini, bankanın tüm alacaklarının muaccel hale gelmediğini, bu nedenle temerrüt faizi uygulamasının hukuka aykırı olduğunu, icra inkar tazminat talebinin reddi gerektiğini savunarak davanın usulden ve esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla kredi borçlusu ve müteselsil kefiller aleyhine başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemiyle açılan davada; davaya dayanak Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2017/758 E sayılı alacaklı vekili tarafından imzalanmış takip talebinde toplam asıl alacak miktarının 769.449,05 TL, toplam asıl alacak faizinin 23.978,12 TL, işlemiş faizin 9.712,49 TL olduğu böylelikle takip talebindeki toplam faiz tutarının 33.690,61 TL olduğu, ödeme emrinde ise asıl alacağın 790.807,19 TL, işlemiş faizin 23.978,12 TL olup, takip talebi ve ödeme emrindeki asıl alacak ve faiz tutarlarının birbirinden farklı olduğu, takip talebi alacaklı tarafından ve ödeme emri takip talebine uygun şekilde icra dairesi tarafından doldurulduğu, takip talebine aykırı şekilde düzenlenen ödeme emrinin hukuki sonuç doğurmayacağı, bu anlamda dava dayanağı takip dosyasında davalı-borçlulara takip talebine uygun şekilde düzenlenmiş bir ödeme emri tebliğ edilmediği göz önüne alınarak itirazın iptali davasının dava şartı olan “usulüne uygun düzenlenen ve borçluya tebliğ edilen ödeme emrine karşı yapılmış bir itirazın bulunması” hususunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine dair karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; takip talebi ve ödeme emri arasında toplam alacak tutarı bakımından herhangi bir farklılık bulunmamakta olup ödeme emrinde borçlu aleyhine sonuç doğuracak şekilde takip talebinden fazla bir alacak talep edilmediğini, dolayısıyla takip talebinde ve ödeme emrinde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığını, HMK’nın 25. Maddesi gereği davanın taraflarca getirilme ilkesine tabi olduğunu, gerek icra takibine itiraz dilekçesinde gerekse cevap dilekçesinde davalılarca takibin usulsüzlüğüne ilişkin bir itiraz ileri sürülmediği gibi bu hususta icra mahkemesi nezdinde şikayet yoluna da başvurulmadığını, icra hukuk mahkemesi tarafından halihazırda ödeme emrinin usule aykırı olduğundan bahisle verilmiş herhangi bir iptal kararı da bulunmadığını, bu durumda taraflarca ileri sürülmeyen bir hususun mahkemece re’sen ele alınarak ödeme emrinin usulsüz olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, kaldı ki ödeme emrinin usulsüz olduğu dolayısıyla ortada hukuka uygun şekilde düzenlenen ve borçlulara tebliğ edilen ödeme emrinin bulunmadığının kabulü halinde davanın reddine değil davanın konusuz kalması sebebiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına (bkz. Yrg. 19. HD’nin 19.12.2005 tarihli ve 2369/12736) karar verilebileceğini, dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda da müvekkili bankanın alacaklı olduğunun, davalıların itirazının haksız olduğunun tespit edildiğini, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan davalılara karşı kredi alacağının tahsili amacıyla başlatılan ilamsız icra takibine haksız itirazın iptali ile takibin devamı istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Davaya dayanak Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2017/758 E sayılı icra takip dosyasındaki takip talebi incelendiğinde; 121.963,29 TL asıl alacak, 1.313,59 TL asıl alacak faizi, 17.497,84 TL asıl alacak, 226,60 TL asıl alacak faizi, 629.987,92 TL asıl alacak, 22.437,93 TL asıl alacak faizi, 9.712,49 TL işlemiş faiz, 485,63 TL BSMV(ihtarname öncesi), 11.160,00 TL gayrinakdi alacak, 1.216,82 TL noter masrafı, 1.198,91 TL BSMV olmak üzere toplam 817.201,02 TL tutarlı talep olduğu, ödeme emri incelendiğinde ise; 790.807,17 TL asıl alacak, 23.978,12 TL işlemiş faiz, 1.216,82 TL noter masrafı, 1.198,91 TL BSMV ücreti olmak üzere toplam 817.201,02 TL miktarlı ödeme emri düzenlendiği, takip talebindeki asıl alacak miktarı ile ödeme emrindeki asıl alacak miktarlarının ve işlemiş faiz miktarlarının farklı olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda davalı borçlulara usulüne uygun bir ödeme emrinin gönderildiğinden söz edilemeyeceğine göre, itirazın iptali davasının HMK’nın 114/2. Maddesi anlamında özel dava şartı niteliğinde olan borçlular aleyhine usulüne uygun ilamsız icra takibi yapılmış olması koşulu da gerçekleşmemiştir. O halde, ilk derece mahkemesince davalı-borçlular aleyhine usulüne uygun olarak başlatılmış bir ilamsız icra takibi bulunmadığı gözetilerek HMK’nın 114/2. Maddesi kapsamında özel dava şartı niteliğindeki itirazın iptali davasında usulüne uygun ilamsız icra takibinde bulunma koşulu gerçekleşmediğinden aynı Yasa’nın 115/2. Maddesi gereğince davanın usulden reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun görülmüş, davacı vekilinin istinaf sebeplerine itibar edilmemiştir. (bkz. Aynı yönde Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 24/05/2018 tarih ve 2016/18382 Esas 2018/2979 Karar sayılı emsal içtihatı ve aynı Dairenin 20/03/2017 tarih ve 2016/7479 Esas 2017/2240 Karar sayılı emsal içtihatları).
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.21/04/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.