Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/673 E. 2022/663 K. 18.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi .
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

.

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/03/2020
NUMARASI ….
DAVA TARİHİ : 13/07/2018
KARAR TARİHİ : 18/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 18/05/2022

Taraflar arasındaki işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin elektrik hizmetlerinin özelleştirilmesi amacıyla 4046 sayılı Özelleştirme Kanunu hükümleri uyarınca kamu tüzel kişiliğinin nevi değiştirilmesi yoluyla kurulduğunu, özelleştirme işlemleri gereği davalı … mülkiyetinde bulunan dağıtım sisteminin işletme hakkını müvekkil şirkete 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi ile devrettiğini, müvekkili şirkete karşı Antalya 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/291 Esas sayılı dosyasında, dava dışı müteveffa …’ın yakınları tarafından açılan iş kazası nedeni ile tazminat davasında, davanın ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verildiğini, verilen kararın Yargıtay 3.Hukuk Dairesi’nin 2015/13250 Esas, 2015/14776 Karar sayılı kararı ile onandığını ve kesinleştiğini, ardından Antalya 16.İcra Müdürlüğü’nün 2012/25976 Esas ve Antalya 16.İcra Müdürlüğü’nün 2014/291 Esas sayılı dosyalarında müvekkili tarafından ödeme yapıldığını, müvekkili ile davalı … arasında akdedilen 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.4 maddesi uyarınca ödenen bedelden davalının sorumlu olduğunu ileri sürerek, 246.200,72 TL tazminat tutarı ile, 13.227,74 TL yargılama giderinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, zaman aşımı nedeni ile davanın reddi gerektiğini, rücu davasına konu alacağın davacı şirket tarafından talep edilmesinin mümkün olmadığını, faiz ve icra giderlerinin kendilerinden tahsiline ilişkin talebin reddi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dava dışı müteveffa …’ın yakınları tarafından açılan iş kazası nedeni ile tazminat davasında, kesinleşen mahkeme kararı gereğince, davacı tarafından Antalya İcra Müdürlüğü’nün 2012/25976 Esas ve 2014/291 Esas sayılı dosyalarında, farklı tarihlerde olmak üzere toplam 259.428,46 TL ödeme yapıldığı, taraflar arasında tanzim edilen sözleşme hükümleri gereğince, davacının ödemiş olduğu ve belgelendirdiği bedeli davalıdan talep hakkı bulunduğu, rücuen tazminat talebinin başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelen tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilmenin, ödeme tarihinde gerçekleşmiş olduğundan davanın kabulüne, 259,428,46 TL’nin, 246.200,72 TL’sinin 30.11.2015 tarihinden, 120,00 TL’sinin 04.12.2014 tarihinden, 1.728,90 TL’sinin 08.12.2014 tarihinden, 6.563,59 TL’sinin 22.07.2015 tarihinden itibaren, 4.815,15 TL’sinin 10.05.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasya aykırı olduğunu,
Alacağın zaman aşımınına uğradığını, gerekçeli kararda dilekçelerde yer alan bilanço düzenlemelerine ilişkin yapılan açıklamaların dikkate alınmadığını,…. 04/04/2012 tarihli yazısında; devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden geçmiş yıllara ilişkin olarak …’tan herhangi bir talepte bulunamayacağının açıkça belirtildiğini, bu durumda … tarafından tekrar ödenmeleri halinde mükerrer ödeme yapılmış olacağını, işletme hakkının devri sözleşmesi, hisse devir sözleşmesi, ihale şartnamesi ve bilanço düzenlemeleri birlikte değerlendirilmeksizin salt işletme hakkı devir sözleşmesine istinaden karar verilmesinin doğru olmadığını, ihale şartnamesinin 22. ve hisse satış sözleşmesinin 9. maddesine göre davacının açmış olduğu rücuen alacak davasının kabulünün doğru olmadığını, ayrıca …’ın kuruluş tarihinden önce davacı şirketin faaliyet bölgesinde yer alan Antalya, Burdur, Isparta illeri ve ilçelerinde … faaliyetlerinin, müvekkili şirketten ayrı bir tüzel kişiliğe sahip Antalya, Burdur ve Isparta … müesseseleri tarafından yürütüldüğünü, davacı ile müvekkili kurum arasında dava dosyalarına ilişkin düzenlenen ve her iki şirketin yönetim kurulunun onayından geçen tespit tutanağında belirlenen ve işletme hakkı devir sözleşmesinin 7. maddesindeki kriterler esas alındığı bu tutanakta dava konusu alacağa ilişkin dava dosyasının bulunmadığını, bu tutanağın derdest dava ve icra takiplerine ilişkin olduğunu, dolayısıyla hisse devir tarihinden önce tamamlanmış dosyaların bu kapsamda değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, zira dava konusu edilen tutarın …’ın %100 hissesinin …’a ait olduğu dönemde gerçekleştirilmiş olup devre esas bilanço kayıtlarında söz konusu bedelin davacı şirket lehine alacak olarak yer almadığını, davacının de söz konusu tespit tutanağına bir itirazı bulunmadığı halde işbu davayı açmış olmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.2 maddesi uyarınca bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacının faiz ve icra takip dosyası giderleri talebinin yerinde olmadığını, müvekkili kurumun yalnızca dayanak mahkeme ilamındaki hükmedilen bedelden sorumlu olduğunu, icra takibine ilişkin giderlerden, vekalet ücretinden ve karara ilişkin olarak yapılan diğer masraflardan ve faizden sorumlu olmadığını, rücu davasına konu mahkeme kararında bahsi geçen alacağın davacı şirket tarafından yalnızca müvekkili kurumdan talep edilmesinin haksız olduğunu, davacının müteselsilen sorumlu tutulduğu diğer davalılara karşı dava açıp para tahsil edip etmediğinin araştırılması gerektiğini, bakiye karar harçlarının faiz başlangıçlarının hatalı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Antalya 7.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 26/09/2014 tarih ve 2014/291 Esas 2014/306 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacılarının … ve müşterekleri, davalılarının … … A.Ş., … … Müdürlüğü, … Belediye Başkanlığı olup, davacıların kardeşi ve kızları olan …’ın 30/12/2004 tarihinde evlerinin önünde elektrik telinin kopup sonucu üzerine düşmesi sonucu elektrik akımına kapılarak vefat ettiğinden bahisle maddi ve manevi tazminat istemli açılan davalarda asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verildiği, kararın Yargıtay 3. Hukuk Dairesi’nin 2015/13250 Esas 2015/14776 Karar sayılı sayılı ilamı ile onandığı görülmüştür.
Antalya 16. Müdürlüğü’nün 2015/12028 Esas sayılı takip dosyasının örneğinin incelenmesinde; alacaklı … ve müşterekleri tarafından borçlu … … aleyhine Antalya 7.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 26/09/2014 tarih 2014/291 Esas 2014/306 Karar sayılı dosyası ilamına dayalı olarak icra takibi başlatıldığı, … … A.Ş. tarafından 30/11/2015 tarihinde 233.613,81 TL, 30/11/2015 tarihinde 3.843,33 ve 30/11/2015 tarihinde 8.743,58 TL olmak üzere 246.200,72 TL ödediği ve ayrıca Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/291 Esas sayılı dosyasına 22.07.2015 tarihinde 6.563,59 TL bakiye karar harcı, 08.12.2014 tarihinde 1.728,90 TL temyiz karar harçları, 04.12.2014 tarihinde 120,00 TL temyiz gider avansı ve 10.05.2016 tarihinde 4.815,15 TL onama harcı ödendiği anlaşılmıştır.
Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve davalı vekilinin istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; dava dışı …’ın vefatı nedeniyle maddi ve manevi tazminat talebi ile … aleyhine açılan tazminat davasında yapılan yargılama sonunda asıl ve birleşen davaların kısmen kabulüne karar verildiği, bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, dava dışı … müştereklerinin mahkeme ilamını … … A.Ş. aleyhine icra takibine koyması sonucu davacının 30/11/2015 tarihinde 233.613,81 TL, 30/11/2015 tarihinde 3.843,33 ve 30/11/2015 tarihinde 8.743,58 TL olmak üzere 246.200,72 TL ödediği ve ayrıca Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/291 Esas sayılı dosyasına 22.07.2015 tarihinde 6.563,59 TL bakiye karar harcı, 8.12.2014 tarihinde 1.728,90 TL temyiz karar harçları, 04.12.2014 tarihinde 120,00 TL temyiz gider avansı ve 10.05.2016 tarihinde 4.815,15 TL onama harcı ödediği dosya içeriğiyle sabittir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Antalya 7. Asliye Hukuk Mahkemesindeki davanın davacısı ve bu davacı tarafından ödeme yapılan işçi de bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının icra takibi nedeniyle ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.
Öte yandan, hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin öncelikle uygulanacaktır.
Davalı vekilinin açılan davada ödeme tarihinden itibaren avans faizi uygulanamayacağına yönelik itirazına gelindiğinde, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı). Buna göre ilk derece mahkemesinin kararında ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Ayrıca, bakiye 4.815,15 TL onama harcının ödendiği tarihin 19/03/2019 tarihi olduğu halde faiz başlangıcının 10/05/2016 tarihi alınmasının hatalı olduğu iddia edilmiş ise de, davacı yanca bakiye harcının dosyaya sunulan Ziraat Bankası ödeme dekontuna göre 10/05/2016 tarihinde yatırıldığı dosya kapsamıyla sabit olduğundan davalı yanın buna yönelik istinaf başvurusuna itibar edilmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 17.721,50 TL istinaf karar harcından peşin alınan 4.430,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 13.291,12‬ TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.18/05/2022

…..

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.