Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/667 E. 2022/451 K. 11.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :….
DAVA TARİHİ : 02/04/2014
KARAR TARİHİ : 11/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/04/2022

Taraflar arasındaki şirket yöneticilerinin sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın müvekkili ile birlikte hissedarı olduğu, … … … Ltd. Şti.’nin kuruluşundan itibaren şirket müdürü olduğunu, bu şirketin Rusya’ya … ihracatına yönelik ticari faaliyette bulunduğunu, davacının işlerin büyümesi ve ticari bağlantıların kurulması için sürekli yurt dışında bulunduğunu, davalı …’ın davacının imzasını taklit ederek, habersiz şekilde 09/12/2009 tarihinde şirketin adresini değiştirdiğini ve şirketi bu yeni adrese taşıdığını, şirketin işlerinin artmasına ve önemli bağlantılar içine girmesine rağmen bu durum şirket hesaplarına ve ortaklara maddi bir yarar olarak yansımadığını, müvekkilinin bunun sebebini öğrenmek amacı ile şirket hesaplarını incelemek istemesine rağmen davalı …’tan bilgi alamadığını, noterden ihtar çekmesine rağmen davalının cevap vermediğini, davalı …’ın 02/04/2013 tarihinde bir yazı göndererek şirketi tasfiye edeceğini, ancak istenirse üçüncü bir şahsa devretmek sureti ile ortaklığı sona erdirmek istediğini belirttiğini, bu amaçla 15/04/2013 tarihinde toplantı yapılmasının istenilmesi üzerine davalının gösterdiği adrese gidildiğinde, … şirketi yerine … … …. Ltd. Şti. adlı firmanın olduğunun görüldüğünü, davalı …’ın toplantıda ortaklık ilişkisini sürdürmek istemediğini, tüm müşteri ilişkilerini sonradan ortağı ve müdürü olduğu … …’a aktardığını, ihracat belgesi olmadığı için bugüne kadar beklediğini, ihracat belgesi aldıktan sonra … firmasına ihtiyacının kalmadığını, bu sebeple firmayı tasfiye ya da devretmek istediğini bildirdiğini, müvekkilinin ticari defterleri ve muhasebe kayıtlarını incelemesine izin vermediğini, davalı …’ın …’in müdürlüğünü yaptığı sırada aynı adreste ve aynı iş kolunda başka şirkete ortak ve müdür olduğunu, ticari ilişkilerini ve müşteri portföyü ile piyasa bağlantılarını bu şirkete aktararak … firması ile haksız rekabet içerisine girdiğini, bu sebeple oluşan maddi ve manevi zararın tazmini için bu davayı açtıklarını, buna göre haksız rekabet teşkil eden tüm ticari faaliyetlerin … … Ltd. Şti. hesabına sayılarak şimdilik 10.000,00 TL maddi, 50.000,00 TL manevi tazminatın, ihlalin başladığı tarihten işleyecek ticari reeskont faizi ile davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı yana ödenmesinin talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 20/04/2017 tarihli ıslah dilekçesinde özetle; 10.000,00 TL olarak talep edilen maddi tazminat taleplerini 366.993,49 TL artırarak 376.993,49 TL maddi tazminat ile 50.000,00 TL manevi tazminatın davalılardan müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacı yana ödenmesinin talep etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacının kendi fast-food işleri için yurt dışına gittiğini, şirket işleri ile ilgilenmediğini, 09/12/2009 tarihinde şirketin yeni adresine taşındığını, bu işlemin taraflarca kararlaştırıldığını, kararlar için imzaların önceden alınıp işlemin sonradan yapıldığını, davacının Türkiye’ye gelişinde şirket hakkında bilgi verildiğini, davacının şirket hakkında herhangi bir faaliyet yapmaksızın, gönderdiği ihtarnameler ile davalıyı zan altında bıraktığını, şirketin gayrifaal durumda olduğunu, defter ve kayıtları incelemesi için şirkete davet edilmesine rağmen gelmediğini, kayıtların kendisine verilmesini istediğini, bunun yasal olarak mümkün olmadığını, davacıya buna yönelik şirket merkezinde inceleme yapması için noterden ihtar çekildiğini, davacının incelemeye gelmediğini, … … ile … şirketinin kuruluş ve faaliyet tarihlerinin birbirine yakın olduğunu, davacının … … faaliyetinden haberdar olduğunu, … şirketinin ihracata yönelik işlemler yapmasına rağmen … … ihracat yapmadığını, birbirinin alanına girmediğini, rekabette bulunmasının söz konusu olmadığını, bu sebep ile haksız rekabetin oluşmayacağını, davacının ortak oldukları şirkete katkı sağlamadığını, başından yana kendi fast-food işleri ile uğraştığını, şirketin ilk kuruluşundan bu yana mal varlığının bulunmadığını, bu sebeple davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davanın başından bu yana davanın davacı ortak adına açıldığı, dava dilekçesinde şirketi temsilen açıldığı ibaresi yazılmışsa da, davacının şirketi temsil yetkisinin bulunmadığı, somut uyuşmazlığa uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nin 613/2. maddesinde ortakların, şirketin çıkarlarını zedeleyebilecek davranışlarda bulunamayacakları ve özellikle, kendilerine özel bir menfaat sağlayan ve şirketin amacına zarar veren işlemler yapamayacakları; 626/2. maddesinde de müdürlerin şirketle rekabet oluşturan bir faaliyette bulunamayacakları düzenlendiği, rekabet yasağı nedeniyle oluşan zararın, doğrudan zarar niteliğinde olmayıp, dolaylı zarar olup, zararın tazmini için dava dışı şirket talepte bulunabileceği, davacı ortağın doğrudan tazminatın kendisine ödenmesi istemli dava açamayacağı gözetilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Huzurdaki davanın … ve Tasfiye Halinde … …… adına açıldığını,
Dava dilekçesinde görüleceği üzere müvekkili … kendi adına ve … … …….Şti.’ni temsilen vekili aracılığıyla dava açtığını, dava dilekçesinde açıkça görüleceği üzere, şirket adına dava açma iradesinin bulunduğu açık olduğunu, taraf sıfatının bulunduğu konusunda tereddüt bulunmadığınmı,
TBK’nda düzenlenen yetkisiz temsile ilişkin hükümler uygulanması gerektiğini, TBK 46. maddesi uyarınca yetkisiz temsil halinde, temsil edilenin işlemi onaması durumunda işlemin temsil olanı bağlayacağını, müvekkili … adına takip ettikleri davada, dava dilekçesinde …’un kendi adına asaleten ve … … …..temsilen dava açmış olduğunu, her ne kadar müvekkili …’un dava açıldığı tarihte şirket adına temsil yetkisi olmasa da şirket adına temsilci sıfatıyla hareket ettiğini, dosyada davacı … … …adına yer alan vekalet eksikliği de taraflarınca 18/06/2019 tarihinde giderildiğini, … … ……. adına sundukları vekaletname ile … … … şirketinin kendi adına diğer davacı … tarafından açılan davaya ilişkin hukuki işlemi onadığını, bu durumda işlemin şirket tarafından da hukuki geçerlilik ve bağlılık kazandığının açık olduğunu, ilk derece mahkemesince davanın taraf teşkilini sağlattıktan sonra davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine yönelik verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davacı şirketin ve ortak yönünden maddi-manevi tazminat taleplerinin de kabulüne karar verilmesi gerektiğini,
Gerekçeli kararda, rekabet yasağı nedeniyle oluşan zararın doğrudan zarar niteliğinde olmayıp, dolaylı zarar olduğunu, zarar tazmini için davacı ortağın doğrudan talepte bulunamayacağı kanaatine yer verildiğini,
Davanın, davacılar adına davalıların rekabet yasağına aykırı işlemlerinden kaynaklı maddi-manevi tazminat taleplerine ilişkin olup, dosyaya sunulan bilirkişi raporlarıyla da sübut bulduğu üzere; davalıların müvekkili …’un ortağı bulunduğu … … … şirketini toplamda 352.710,62 TL maddi zarara uğrattıklarının tespit edildiğini, uğranılan bu zarar gerek şirkete gerek de ortağı olan müvekkiline aynı oranda yansıdığını
Müvekkili …’un, ortağı davalı …’ün hukuka aykırı eylemleri nedeniyle hem gelir kaybına uğradığını, hem de kurduğu şirketine ortak ettiği davalı tarafından saf dışı bırakılarak güven sarsıcı davranışları sonucunda manevi olarak da büyük çöküntüye uğradığını, müvekkili …’un uğradığı zararların dolaylı zarar olarak nitelendirilemeyeceğini, TBK 112. maddesi hükmünü kıyasla, müvekkilinin davalıların rekabet yasağına aykırı eylemlerinden kaynaklı uğradığı zararları doğrudan dava açarak talep edebileceğini, doktrinde de ortakların doğrudan dava açabileceklerinin kabul edildiğini,
Davalı şahısın ve şirketin rekabet yasağına aykırı ve güven sarsıcı davranışları, davalı şirket müdürü …’ün şirketin zararına yönelik faaliyetlerde bulunması nedeniyle müvekkili … … … … şirketinin feshi ve tasfiyesi için Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/440 Esas Sayılı dosyasıyla dava açıldığını, anılan mahkemenin 21/04/2015 tarihli kararı ile ortaklar arasındaki güven ilişkisinin zedelenmesi ve bu durumun şirketin devamını imkansız kılması nedeniyle … … ….. tasfiyesine karar verildiğini, davalı …’ün rekabet yasağına ve hukuka aykırı işlemleri ve eylemleri sonucunda müvekkilinin ortağı olduğu şirket hem büyük zarara uğradığını, hem de davalının güven sarsıcı eylemleri sonucunda tasfiye edilmek zorunda kaldığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini ve ayrıca davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının vekalet ücreti yönünden ve yargılama giderleri yönünden usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Maddi tazminat açısından nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, dava dilekçesinde davacı olarak … ve … … …Gösterildiğini, bu davada aslında 2 davacı bulunduğunu, bu hususun dava dilekçesindeki; “… (asaleten ve … … … temsilen” ibaresinden açıkça anlaşıldığını,
27.03.2019 tarihli celsede davcıya tazminatın kimin adına talep edildiğinin açıklanması için süre verildiğini, davacı vekiliinin 18.06.2019 tarihli dilekçesinde davada … … taraf olmadığını ve şirket açısından hakların saklı tutulduğunu belirterek tazminatın davacıya ödenmesini talep ettiğini, söz konusu açıklama dilekçesinde davacı olarak sadece … bulunduğunu,
Davacı olarak belirtilen … ….. açısından ilk derece mahkemesinin değerlendirmesinin isabetli olduğunu,
27.03.2019 tarihli celsede davacı vekili tarafından; “Davacı şirkete ait eksik vekaletnameyi dosyaya sunmak… üzere süre talep ediyorum.” denildiğini, ilk derece mahkemesince bu talep üzerine davacıya duruşma gününden 1 hafta öncesine kadar süre verildiğini, bu hususun dava şartı olup, şirket adına dosyaya duruşmadan 1 hafta öncesine kadar vekalet sunulmadığını, bu nedenle davanın şirket açısından dava şartı yokluğundan reddi ve dolayısı ile maktu vekalet ücreti hükmedilmesi gerektiğini,
Davanın … açısından esastan reddi gerektiğini, yargılama sırasında davacı vekili tarafından verilen 20.04.2017 tarihli dilekçe ile dava değeri maddi tazminat açısından 366.993,49-TL’ye ıslah edildiğini, …’un davacı sıfatıyla yer aldığı işbu davada tazminatın kendisine ödenmesini istediğini, bu hususun usulden değil esastan reddi gerektir bir durum olduğunu, davacı asilin müvekkilinden dava konusu uyuşmazlık ile ilgili bir alacak hakkı olup olmadığı davanın esasına ilişkin olduğundan … açısından davanın esastan reddi ve vekalet ücreti ile harçların da buna göre nispi olarak belirlenmesi gerekirken maktu vekalet ücretine ve maktu harca hükmedilmesinin hatalı olduğunu,
Manevi tazminat açısından vekalet ücretine hükmedilmediğini, davacı taraf işbu davada 50.000,00 TL manevi tazminat talebinde de bulunduğunu, ilk derece mahkemesi tarafından maddi tazminat açısından vekalet ücretine hükmedilmiş ise de manevi tazminat açısından vekalet ücretine hükmedilmediğini, oysa ki manevi tazminat ve maddi tazminat taleplerinin ayrı talepler olup davaların yığılması hükümlerine tabi olduğundan manevi tazminat açısından da vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken bu yönde hüküm kurulmaması hatalı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini ve ayrıca davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; TTK’nun 626/2 maddesi uyarınca rekabet yasağına aykırı davranışı sebebi şirket yöneticisinin sorumluluğundan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
Gümrük ve Ticaret Başmüfettişi, mali müşavir ve hukukçudan oluşan heyetten alınan 04/03/2018 tarihli bilirkişi heyeti raporunda özetle; davalı gerçek kişinin faaliyet konuları benzer iki şirketin aynı zamanda müdürü olması, kendisine bu konuda TTK 626/2 maddesi gereğince yazılı olarak izin verilmemiş olduğundan, davalının rekabet yasağını ihlal ettiği, her iki şirketinde yurt dışına … maddesi satma ehliyetine sahip olması nedeni ile pazarı bölmenin rekabet yasağına aykırı davranmama kuralını ortadan kaldırmayacağı, davacı … şirketinin 2009 ve 2013 yılında zarar ettiği, cirosunun 2010, 2011 ve 2012 yılında azaldığı, davalı firmanın ise cirosunun sürekli arttığı, … … yaptığı ciroyu … … yapmış olsaydı yaklaşık karı hesaplandığında …’in elde edebileceği maddi tazminat tutarının 352.710,62 TL olacağı belirtilmiştir.
TTK’nın 553. maddesinde; kurucuların, yönetim kurulu üyelerinin, yöneticiler ve tasfiye memurlarının, kanundan ve esas sözleşmeden doğan yükümlülüklerini kusurlarıyla ihlal ettikleri takdirde, hem şirkete hem pay sahiplerine hem de şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarardan sorumlu olacakları, kanundan veya esas sözleşmeden doğan bir görevi veya yetkiyi, kanuna dayanarak, başkasına devreden organlar veya kişilerin, bu görev ve yetkileri devralan kişilerin seçiminde makul derecede özen göstermediklerinin ispat edilmesi hâli hariç, bu kişilerin fiil ve kararlarından sorumlu olmayacakları, hiç kimsenin kontrolü dışında kalan, kanuna veya esas sözleşmeye aykırılıklar veya yolsuzluklar sebebiyle sorumlu tutulamayacığını; bu sorumlu olmama durumunun gözetim ve özen yükümü gerekçe gösterilerek geçersiz kılınamayacağı,
TTK’nın 555/(1). maddesinde; şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibi isteyebileceği, pay sahiplerinin tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilecekleri,
6100 Sayılı HMK’nın 22/07/2020 tarih ve 7751 Sayılı Yasa’nın 35.maddesi ile değişik 353/(1)-a.6.maddesi uyarınca uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması.” halinde duruşma yapılmadan karar verileceği düzenlenmiştir.
Düzenlemeler ile birlikte somut olaya gelince; davalı …’ün dava dışı … … … …. Ltd. Şti.’nin ortağı ve müdürü olmasına rağmen faaliyet konuları benzer diğer davalı şirketin müdürlüğünü yapmak suretiyle haksız rekabetine yol açtığından bahisle şirket müdürünün sorumluluğundan kaynaklı maddi ve manevi tazminatın tahsiline yönelik olarak işbu dava açılmıştır.
HMK’nın 26.maddesinde taleple bağlılık ilkesi düzenlenmiş olup 26.maddede hakimin tarafların talep sonuçlarıyla bağlı olduğu ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremeyeceği, ancak duruma göre talep sonucunun daha azına karar verilebileceği, HMK’nın “Hükmün Kapsamı” başlıklı 297/2.maddesinde ise, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların sıra numarası altında açık, şüphe ve terdide tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerektiği belirtilmiştir.
Somut davada ise, ilk derece mahkemesince dava konusu zararın dolaylı zarar olup, zararın tazmini için dava dışı şirketin talepte bulunabileceği, davacı ortağın doğrudan tazminatı kendisine ödenmesini istemesi mümkün bulunmadığından açılan davanın reddine karar verilmiştir. Eldeki davada, tarafların ortak oldukları dava dışı limited şirketin müdürlüğünü yürüten davalının haksız rekabet yasağına aykırı davranışı suretiyle şirkete verdiği zararların tahsili yanında ayrıca manevi tazminat da talep edilmiştir. İlk derece mahkemesince ise, davacı yanın manevi tazminat talebi hakkında olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. Bu nedenle davacının manevi tazminat talebi bakımından olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediğinden bu talepler yönünden Dairemizce de denetim yapılması mümkün değildir (Emsal mahiyette Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 19/12/2014 tarih ve 2014/13889 Esas 2014/20116 Karar sayılı ve aynı Dairenin 16/05/2013 tarih ve 2011/6692 Esas 2013/10066 Karar sayılı içtihatları).
Öte yandan, dava dilekçesinde davacı yanca kendi adına asaleten şirket adına davanın temsilen açıldığı belirtilmiştir. Vekil ile takip edilen davalarda vekaletnamenin ibrazını düzenleyen 6100 sayılı HMK’nun 76. vekaletnamesiz dava açılması ve işlem yapılması halini düzenleyen HMK’nun 77. ve dava şartlarını düzenleyen HMK’nun 114/f maddeleri uyarınca usulüne uygun düzenlenmiş vekaletnamenin dosya içerisinde bulunması zorunludur. Davacı yan, her ne kadar 18/06/2019 tarihli beyan dilekçesi ile şirket adına alınan vekaletnameyi dosyaya sunmuş ise de, beyan dilekçesinde şirketin davada taraf olmadığını ve şirket açısından hakların saklı tutulduğunu belirtmiş olmakla şirket yönünden açılan dava yönünden ilk derece mahkemesince HMK’nın 77 ve devamı maddeleri gereğince olumlu olumsuz bir karar verilmemesi de usul ve yasaya aykırıdır.
Kabule göre de, davacı yanın açılan davada hem maddi ve hem de manevi tazminat talebi bulunmakla davanın kabulü halinde davacı yararına hem maddi tazminat hem de manevi tazminat yönünden vekalet ücretine hükmedilmesi, reddi halinde ise, ayrı ayrı davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken ilk derece mahkemesince bu yönde değerlendirme yapılmaması da isabetli değildir.
Hal böyle olunca, 6100 Sayılı HMK’nın 22/07/2020 tarih ve 7751 Sayılı Yasa’nın 35.maddesi ile değişik 353/(1)-a.6.maddesi gereğince taraf vekillerinin diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf başvurularının kamu düzeni gözetilerek kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve taktiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince ayrı ayrı KABULÜNE,
2-Ankara 6. Ticaret Mahkemesi’nin 04/12/2019 tarih ve 2014/1253 Esas 2019/789 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan toplam 54,40 TL istinaf maktu karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-Davalılar tarafından yatırılan toplam 54,40 TL istinaf maktu karar harcının istek halinde davalıya iadesine,
6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi ve HMK’nın 362/g.maddesi uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.11/04/2022

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.