Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/645 E. 2022/689 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk … .
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK …

.

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE … MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/03/2020
NUMARASI :….
DAVA : Tazminat (Şirket Tasfiye Memurlarının Sorumluluğundan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 17/05/2018
KARAR TARİHİ : 25/05/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 25/05/2022

Taraflar arasındaki şirket tasfiye memurunun sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının … … ….AŞ.den işçilik alacaklarının tahsili amacıyla Ankara 1 İş Mahkemesinin 2007/966 Esas sayılı dosyasında açtığı davasının kabul ile sonuçlandığını, 2009/413 Karar numarasını aldığını, bu kararın temyiz edilmeksizin kesinleştiğini, şirket aleyhine Ankara 13. İcra Müdürlüğü’nün 2013/5280 Esas sayılı dosyasında alacağın tahsili amacıyla takibe girişildiğini, bu sırada davalı şirketin 22.05.2012 tarihinde tasfiyeye girdiğini, tasfiye memuru olarak davalının atandığını, 30.05.2016 tarihinde tasfiye kapanışı yapılarak şirketin sicilden kaydının silindiğini, davalının Ankara 13 İcra Müdürlüğü’nün 2013/1280 Esas sayılı dosyası ile takibe konulan alacaktan sorumlu olduğunu, TTK’nun 541, 553, 542, 543, 544 maddeleri kapsamında davalının sorumluluğu bulunduğunu, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak belirsiz alacak davası olarak şimdilik 1.000,00 TL.nin tasfiye kapanış tarihinden itibaren en yüksek meduat faiz oranıyla davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davacı vekili tarihli ıslah dilekçesinde özetle; 1.000,00 TL olarak açtıkları davalarını 41.802,08 TL artırarak talebini 42.802,08 TL’ye yükseltmiş ve 42.802,08 TL’nin tasfiye kapanış tarihinden itibaren en yüksek meduat faiz oranıyla davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, öncelikle alacağın zamanaşımına uğradığını, tasfiye açılışının 22.05.2012 olduğunu, iki ve beş yıllık zamanaşımı sürelerinin dolduğunu, davanın süresinde açılmadığını, tasfiye memurunun 25.05.2012 tarihinden itibaren … … Gazetesinde alacaklıların başvurması için usulüne uygun ilanları yaptığını, davalının herhangi bir başvurusunun bulunmadığını, kaldı ki davacının ilk takibini Ankara 13 İcra Müdürlüğünün 2011/3266 Esas sayılı dosyasında takibe koyduğunu, bu dosyayı takipsiz bıraktığını, yenileme üzerine Ankara 13 İcra Müdürlüğünün 2013/5280 Esas sayısını alan dosyanın ise kendilerine tebliğ edilmediğini, tasfiye memurunun davacı alacağı yönünden kusurlu davranışı olmadığını, tasfiye sürecinin usulüne uygun olarak sonuçlandırıldığını, haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davalının şirket borca batıkken iflasını istemek yerine tasfiyeyi yürüttüğü, böylece şirketi, iflasın sonuçlarından azade kıldığı dosya kapsamı ile sabit ve yaptığı hatalı olmakla birlikte, tasfiye edilen şirketin ihyası da mümkün olduğundan, tasfiye memurunun sorumluluğunun doğabilmesi için ayrıca, tasfiye memurunun haksız olarak ödedikleri paralardan söz edilmesi gerektiği, iflasın açılmasından bir yıllık süreden önce doğmuş işçilik alacakları imtiyazlı olmadığı, işçi iflas tarihinden önce işten ayrılmışsa, iflas tarihinden geriye doğru bir yıllık sürenin başlangıcından işçinin işten ayrılma tarihine kadar olan süredeki ücret alacağı imtiyazlı olduğu (23. Hukuk … 2016/1272 e.-2018/5629 k.,aynı dairenin 2015/6010 e.-2017/2776 k. ), iflasın açılmasından bir yıl önce işten ayrılan işçinin işçilik hakları imtiyazlı olmadığından adi alacaklarla birlikte dördüncü sırada işlem göreceği buna bağlı olarak, davacı alacağı iflasta birinci sırada değerlendirilemeyeceğinden, yapılan ödemeler yönünden haksız ödeme sonucuna varılamayacağı, nitekim dosyaya getirtilen kayıtlardan ve diğer dosyalarda alınmış olan bilirkişi raporlarından şirketin borca batık olduğu, … ve SGK borçlarını dahi ödeyemediği dikkate alındığında iflas kararı verilmiş olsaydı dahi davacıya ödeme yapılamayacağı, bu haliyle davacının talebinin yerinde olmadığı, davacının davasının yerinde bulunmadığı anlaşılmakla reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere tasfiye memurunun iflas halindeki şirket hakkında iflas bildirimi yapmayıp tasfiye işlemini gerçekleştirdiğini, ayrıca tasfiye memurunun davacı alacağından haberdar olmasına rağmen alacak karşılığını depo etmeden tasfiye işlemini gerçekleştirdiğini,
Davalı tasfiye memurunun bilerek davacıyı zarara uğrattığını, tasfiye sonucunda defterler ve tasfiyeye ilişkin olanlar da dahil belgeleri TTK’nın 82.maddesi uyarınca saklanması gerektiği halde gereken bilgi ve belgelerin dosyaya sunulmadığından açılan davada haklılıklarının ortaya konulduğunu,
Davalı tasfiye memurunun davacıya ödemesi gereken alacağının belirlenmesini sağlamamakla üstlendiği görevi kötüye kullandığını, şirkete ait tesis, makine ve cihazları KDV dahil 56.640,00 TL’ye satıp, bunun da şirketin şahsi sorumlusu olan ortakların … borçlarını ödemede kullandığını,
Kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla sabit olan işçi alacaklarının, yine kesinleşmiş icra takipleri uyarınca öncelikle ödenmesinin yasanın amir hükmü olduğunu, tasfiye memurunun sorumluluğu yönünden davacının davalının tasfiye memuru olduğu dönemde başvurusunun bulunmadığı ifadesiyle ulaşılmak istenen sonucu hiçbir hukuk düzeninin tanımadığını, aksinin kabulünün davacının hakkının gasp anlamına geleceğini,
Tasfiye memurunun şirketin alacağının tespiti ve bu alacağın tahsili için gerekli işlemleri yapmak olduğu halde bu yönde herhangi bir girişimde bulunmadığını,
Tasfiye memuru tarafından sermaye payı miktarlarının ortaklar tarafından ödenip ödenmediği hususunda bir inceleme veya işlem yapılmadığını, ortakların sermaye koyma borcunu yerine getirmemesi halinde şahsi sorumluluklarına gidilebileceğini ve şirkete aktif katkı sağlanabileceğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davalı tasfiye memurunun 6102 sayılı yasanın 541. maddesinin yollaması ile aynı yasanın 553. maddesine göre tazminat sorumluluğu iddiası ile açılan alacak talebine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara … … Müdürlüğü’nün 17.12.2014 tarihli cevabi yazısında; şirketin tasfiyeye girdiği ve davalının tasfiye memuru olarak 22.05.2012 tarihinde atandığı, tasfiye sürecinin 30.05.2016 tarihli genel kurul ile sona erdirildiği ve … kaydının silindiği,
… Müdürlüğünün 21/12/2018 tarihli yazısında tasfiye halindeki … … ….AŞ.’nin 6736 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun kapsamında 18 eşit taksitle ödenmek üzere … borcunun yapılandırıldığı, 12 taksit ödemesinin süresinde yapıldığı, vadesi geçmiş borcun bulunmadığı, ancak vadesi gelmemiş 134.163,84TL … borcunun bulunduğu,
… … … Müdürlüğünün 04/01/2019 tarihli yazısında tasfiye halindeki … … ….AŞ.’nin 6736 Sayılı Bazı Alacakların Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Kanun kapsamında 18 eşit taksitle ödenmek üzere … borcunun yapılandırıldığı, 9 taksit ödemesinin süresinde yapıldığı, 9 taksitinin kaldığı, toplam 54.752,80 TL … borcunun bulunduğu belirtilmiştir.
Ankara 1. İş Mahkemesinin 21.07.2009 tarih ve 2007/966 Esas 2009/413 Karar ilamının incelenmesinde; davacısının …, davalısının … … ….AŞ. Olup, 31/10/2007 tarihinde işçi alacağından kaynaklı olarak açılan davada mahkemece 21/07/2009 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verildiği,
Ankara 13. İcra Müdürlüğünün 2013/5280 Esas sayılı takip dosyası incelenmesinde; Ankara 1. İş Mahkemesinin 21.07.2009 tarih ve 2007/966 Esas 2009/413 Karar ilamı gereğince 21.572,07 TL alacak üzerinden ilamlı takip yapıldığı, icra dosyasında İİK’nın 89.maddesi gereğince tasfiye memuru …’a gönderilen haciz ihbarnamesine tasfiye memuru vekilince 29/06/2011 tarihinde itiraz edildiği, dosyada bulunan … … kaydına göre şirketin tasfiyeye girdiği ve tasfiye memuru olarak …’un atandığı, dosyanın 08/02/2013 tarihinde işlemden kaldırıldığı, yenileme talebi üzerine dosyanın 09/04/2013 tarihinde yenilendiği anlaşılmıştır.
… oluşan bilirkişi heyetinden alınan rapor ve ek raporda özetle; Ankara 6. Asliye … Mahkemesinin 2018/382 Esas sayılı dosyasında bilirkişi heyetinin raporunda, borçlu şirketin ticari defterlerinde ( 2012 yılı ibraz edilmediğinden inceleme 2013 yılından itibaren yapılmış olup) 2013 yılının açılış fişinde alacaklı …adına bir kayıt bulunamadığı, ancak; 31.12.2013 tarih ve 24 no.lu yevmiye kaydında; ‘431-Ortaklara Borçlar Hesabı’ndan karşılanmak suretiyle ‘335-Personele Borçlar Hesabı’ 20.331,66 TL. alacaklandırılarak davacı …’e borçlanıldığı, nitekim 2013, 2014 yıllanna ait bilançolarda Pasif (Kaynaklar) tarafında ‘Kısa Vadeli Yabancı Kaynaklar’ başlığı ve ‘C-Diğer Borçlar’ alt başlığındaki 4-Personele Borçlar kısmında toplam 147.253,07 TL olarak göründüğü, yine 01.01.2015 tarih ve 2 no.lu yevmiye kaydında; ‘431-Ortaklara Borçlar Hesabı’ndan karşılanmak suretiyle ‘Personele ödenen’ açıklamasıyla ‘335-Personclc Borçlar Hesabı’ 20.331,66 TL. borçlandırılarak hesap kapatıldığı, ancak, muhasebe kaydı olarak hesabın kapatılmasına rağmen dosya kapsamında gerçekte bir ödemenin yapıldığına dair bir dekonta ya da banka işlem hareketini gösteren bilgi ya da belgeye rastlanmadığı dolayısıyla kayıtlar üzerinde ödeme yapılmış gibi gösterilerek kayıtların kapatıldığı belirtildiğini, bu tespitin dava dosyasıyla tespit ile uyumlu olduğunu, davalının sunduğu yevmiye defterinin kaydının incelendiğinde davacı … tarafından da kaydın aynı şekilde tutulduğunun anlaşıldığını, dava dışı şirketin borca batık olduğu açık olmasına rağmen davalı tasfiye memurunun kanun gereği görevi olmasına rağmen iflas bildiriminde bulunmadığını, dosya kapsamından davalı tasfiye memurunun işçi alacaklarından haberdar olduğuna ilişkin taahhütlü mektup veya bildirimde bulunma yükümlülüğünü yerine getirdiğine dair bilgi ve belgenin mevcut olmadığını, dosya kapsamından tasfiye işlerinin kanunda öngörüldüğü şekilde yapıldığı sonucuna varılmasının da mümkün olmadığını, tasfiye memurunca tasfiye sürecinin bilançosu ve eklerinin sunulmadığını, davalı tasfiye memurunun alacaktan haberdar olduğunun düşünülmesi halinde depo yükümlülüğünün açık olmakla davacı alacağının depo etmediğinin de dosya kapsamıyla sabit olmakla birlikte dava dışı şirketin iflasına karar verilmiş olması halinde dahi davacının alacaklarını tahsil edebileceği sonucuna dosyanın mevcut kapsamıyla varılamadığını, davacı alacağının da iflasta 4.sırada olduğundan davalı tasfiye memurunun haksız olarak ödediği para bulunmadığı sonucuna dosya kapsamından ulaşılamadığı belirtilmiştir.
Bilindiği üzere dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı TTK’nın Limited şirketlere ilişkin 644.maddesine atfı ile tasfiye memurlarının sorumluluğuna ilişkin uygulanması gereken TTK’nın 553.maddesi gereğince tasfiye memurları kanundan ve esas sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini kusurları ile ihlal ettikleri takdirde alacaklılara verecekleri zarardan sorumludurlar.
Madde metninden de anlaşılacağı üzere tasfiye memurlarının sorumluluğu bir çeşit kusur sorumluluğu olarak düzenlenmiştir. Tasfiye memurlarının sorumlu tutulabilmesi için kanundan ve esas sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmemiş olmaları ve bu yerine getirme olgusunun da kusurlarıyla oluşması gerekir. Tasfiye memurlarının sorumlu tutulabilmeleri için görevlerini kusurlarıyla ihlal etmeleri yeterli olmayıp aynı zamanda bu kusurlu eylem nedeniyle bir zararında doğmuş olması gereklidir. Kusur ve eyleme rağmen zarar doğmamış ise tazminattan söz edilemez.
Davacının, davalı tasfiye memurundan uğradığını iddia ettiği zararı talep edebilmesi için, öncelikle dava dışı borçlu tasfiye halinde … … ….AŞ.’nden alacaklı olduğunu ve var olan alacağını davalının kusuru nedeniyle borçlu şirketten tahsil edemediğini ispatlaması gereklidir.
Dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyetinin rapor ve ek raporunda belirtildiği, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de açıklandığı üzere, dava dışı … … ….AŞ.’nin 14/04/2012 tarihli genel kurul kararı ile şirketin tasfiyesine ve davalının tasfiye memuru olarak atanmasına karar verildiği, 30/05/2016 tarihli genel kurulda da tasfiye kapanışının yapıldığı ve şirketin … kaydının silindiği dosya kapsamıyla sabittir.
Yargıtay 23. Hukuk …’nin emsal içtihatlarında da belirtildiği üzere, iflasın açılmasından 1 yıllık süreden önce doğmuş işçilik alacakları imtiyazlı olmadığından işçi iflas tarihinden önce işten ayrılmışsa, iflas tarihinden geriye doğru 1 yıllık sürenin başlangıcından işçinin işten ayrılma tarihine kadar olan süredeki ücret alacağının imtiyazlı olduğu, iflasın açılmasından 1 yıl önce işten ayrılan işçinin işçilik haklarının ise imtiyazlı olmadığından adi alacaklar ile birlikte 4.sırada işlem göreceği, bu kapsamda somut olaya gelindiğinde davacının işçilik alacağının da iflasta 1.sırada değerlendirilmesinin söz konusu olamayacağından davalı tasfiye memuru tarafından şirkete ait bir kısım demirbaşın satılarak şirketin … borcunun ödenmiş olmasının haksız ödeme olarak değerlendirilmesi söz konusu olamayacağı gibi dosya kapsamında yer alan bilgi ve belgeler ile aynı konuya yönelik olarak diğer mahkemelerde alınan ve dosyaya sunulan bilirkişi raporlarından da anlaşılacağı üzere dava dışı şirketin borca batık olduğu, … ve SGK borçlarını dahi ödeyemediği, davalı tasfiye memurunun borca batık olan dava dışı şirketin iflasını istemek yerine tasfiyeyi yürütmüş olması hatalı ise de, dava dışı şirket hakkında iflas kararı verilmiş olması durumunda dahi davacıya herhangi bir ödeme yapılamayacağı dosya kapsamıyla sabit olduğundan açılan davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.25/05/2022
….
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.