Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/635 E. 2022/337 K. 16.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/635 Esas 2022/337 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/635
KARAR NO : 2022/337

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/12/2019
NUMARASI : 2019/62 Esas 2019/911 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/02/2019
KARAR TARİHİ : 16/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH :16/03/2022

Taraflar arasındaki İtirazın İptaline ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın … Şubesi kredi müşterisi olan davalı … Enerji İnşaat Turizm San. ve Tic. A.Ş.’ne davalı gerçek kişilerin müteselsil kefaletiyle krediler kullandırıldığını, firmanın kredi hesaplarının 15.10.2018 tarihinde kat edilerek borçlulara gönderilen ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi nedeniyle, borçlular hakkında Eskişehir 1.İcra Müdürlüğünün 2018/10623 Esas sayılı dosyasından genel haciz yoluyla icra takibine geçtiklerini, borçluların borca ve fer’ilerine itiraz ettiğini, takibin durduğunu, iddia ederek fazlaya dair talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla davalıların Eskişehir 1.İcra Müdürlüğünün 2018/10623 Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine vaki haksız itirazının iptali ile takibin devamına, gayrinakdi alacağın depo edilmesine, alacak miktarının %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davacı bankaya belirtilen miktarlarda borcu bulunmadığını, bankanın yapılan ödemeleri dikkate almadan yapılan hesaplamalarda söz konusu takibi başlattığını, davaya konu olay incelenirken emredici hüküm niteliğinde olan 6098 sayılı TMBK’nın 88 ve 120.maddeleri ile tüketicinin korunması hakkında kanun hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğini, davacı banka tarafından müvekkillerine gönderilen ihtarname ile belirtilen miktarda borcun ödenmesi için 24 saat gün süre verildiğini, iyi niyet kuralları gereği verilen sürenin makul bir süre olmadığını, belirtilen miktarda borcun 24 saat içerisinde ödenmesinin beklenmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, bu hususunda mahkemece dikkate alınmasını istediklerini, yasaya aykırı olarak başlatılan takip ile %91 temerrüt faizi işletilerek takip edilen miktar nedeniyle takibe itiraz edildiğini, hukuka aykırı olarak belirlenen faiz oranı talebiyle açılan dayanaktan yoksun haksız ve mesnetsiz davanın reddi gerektiğini bildirerek davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı ile davalı … A.Ş. arasında 30.10.2014 tarihli 750.000,00 TL limitli ve 06.04.2017 tarihli 2.000.000,00 TL limitli süresiz genel kredi ve teminat sözleşmeleri imzalandığı, diğer davalıların bu sözleşmeleri müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladıkları, bu sözleşmeler kapsamında, davacı tarafından davalı asıl borçluya 2 adet taksitli ticari kredi ve gayri nakdi çek kredisi kullandırıldığı, kullandırılan ilk kredinin 5.taksidinin gecikmeli ödendiği ve bundan sonra başkaca ödeme yapılmadığı, daha sonra kullandırılan kredinin ise ilk 3 taksidinin gecikmeli ödendiği, bundan sonra da cüzi tahsilatlar yapıldığı, davacı alacaklı tarafından davalıların sözleşme hükümlerine uymaması nedeniyle hesabın kat edildiği, tanınan sürede davalılarca kredi borcunun ödenmediği, bunun üzerine davalılar aleyhine takip başlatıldığı, davalıların takibe de itirazda bulundukları, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri ve davacının Merkez bankasına bildirdiği en yüksek faiz oranı ve taraflar arasındaki sözleşmenin temerrüt başlıklı maddesinde %30 fazlasının temerrüt faizi olarak yürütülmesi gerektiği, bu husus gözetildiğinde temerrüt faiz oranının %91 değil, yıllık %46,80 oranında olması gerektiği, yine taraflar arasında yapılan sözleşmenin 10.13.maddesinde gayri nakdi kredilerin tazmin edilmesi halinde ve deposu durumunda davalı kefillerinin sorumluluğunun doğduğu, TTK’nın 8 ve 9.maddeleri ticari işler bakımından özel hüküm niteliğinde olduğundan TBK’nın 80 ve 120.madde hükümlerinin ticari işlerde uygulanamayacağı, bu nedenle faiz oranının haksız şart niteliğinde olmadığı ve %46,80 oranındaki faizin sözleşme hükümlerine uygun olduğu gerekçeleriyle bilirkişi ek raporunda ayrıntılı belirtildiği üzere icra takip tarihi itibarıyla davacının davalılardan 560.029,41.-TL asıl alacak, 21.841,33.-TL temerrüt faizi (%46,80 oranında) 2.537,18.-TL BSMV, 620,79.-TL masraftan oluşan toplam 585.028,71.-TL’lik nakit alacağının doğduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, davalıların Eskişehir 1. İcra dairesinin 2018/10623 Esas sayılı dosyasında 560.029,41.-TL asıl alacak, 21.841,33.-TL temerrüt faizi (%46,80 oranında) 2.537,18.-TL BSMV, 620,79.-TL masraftan oluşan toplam 585.028,71.-TL’lik nakit alacağa yaptıkları itirazın iptali ile takibin bu nakit alacak üzerinden devamına, temerrüt faiz oranının yıllık %46,80 olarak takipte uygulanmasına, yine davalıların 3.200,00.-TL’lik gayri nakit alacağa yaptıkları itirazın da iptali ile takibin bu yönden de devamına, devamına karar verilen nakit asıl alacağın %20’si oranındaki 112.005,88.-TL icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından talep edilen % 91 oranındaki temerrüt faizinin yasa ve sözleşme hükümlerine uygun olup, bilirkişi raporunda % 46,80 oran üzerinden yapılan hesaplamaya göre hüküm tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müvekkili bankanın mevzuat gereğince TCMB’ye bildirdiği kredi faiz oranlarında temerrüt tarihinde yürürlükte olan en yüksek kredi faiz oranına bu oranın % 50 ilavesiyle bulunacak oran üzerinden temerrüt faizi uygulanması gerektiğini, davalıların temerrüde uğradığı tarihin ihtarnamenin gönderildiği 08/09/2017 olup, alacağın muaccel hale gelmesi için hesap kat ihtarnamesinin keşide edilmesinin yeterli olduğunu, bu nedenle bilirkişi raporunda temerrüt tarihinin hatalı tespit edildiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi ve kefalet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan takibe itirazın iptali ve icra inkar tazminatının tahsili davasıdır.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Eskişehir 1. İcra Müdürlüğünün 2018/10623 Esas sayılı dosyası, genel kredi ve kefalet sözleşmeleri, ödeme belgeleri, borçlunun cari hesap ekstreleri, bilirkişi raporu vs.deliller dosya arasında mevcuttur.
Eskişehir 1. İcra Dairesinin 2018/10623 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davacı alacaklı tarafından davalılar aleyhine 562.027,83.-TL asıl alacak, 48.313,21.-TL muacceliyetten takip tarihine kadar yıllık %91 tem.faiz, 2.415,65.-TL faizinin %5 gider vergisi, 620,79.-TL masrafdan oluşan 613.377,48.-TL nakit toplamı ile 3.200,00.-TL gayrinakit toplamı (depo talep edilen) olmak üzere toplam 616.577,48.-TL alacağın tahsili için ilamsız takip yapıldığı, ödeme emrinin borçlulara tebliği üzerine davalıların süresinde itirazları ile takibin durduğu, işbu davanın İİK’nın 67.maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
24/09/2019 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacı banka ile davalı borçlu ….A.Ş. Firmasının 03.10.2014 gün 750.000,00.-TL limitli ve 06.04.2017 gün 2.000.000,00.-TL limitli, süresiz, genel kredi ve teminat sözleşmelerini imzaladıkları, diğer davalı gerçek kişilerin bu sözleşmeleri müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla kefil sıfatıyla kefil olunan limiti kendi el yazıları ile yazarak imzaladıkları, ayrıca davalıların genel kredi ve teminat sözleşmesi ön bilgi formunu da imzaladıkları, davalı …Şti’nin 583.844,95.-TL + 3.200,00.-TL (2 adet çek yaprağı bedeli) = 587.044,95.-TL’den , diğer davalı kefillerin sözleşmede çek yaprak bedellerinin “kefilden depo talebinde bulunabilmesi” ile ilgili bir hüküm bulunmaması nedeniyle 2 adet çek yaprağı bedeli 3.200,00.-TL’nin depo edilmesinden sorumlu olmadıkları, sadece nakdi kredilerden kaynaklanan toplam 583.844,95.-TL’den sorumlu oldukları bildirilmiştir.
05.11.2019 tarihli ek bilirkişi raporunda özetle; temerrüt faiz oranının ve tarihinin doğru olarak tespit edildiği, kefil tazmin edilen (nakde dönüşen) çek yaprak bedelinden sorumlu olmakla birlikte dava konusu edilen çek yaprak bedellerinin depo edilmesinden sorumlu olmadıkları, davalı borçlu şirketin toplam 585.028,71.-TL + 3.200.-TL = 588.228,71.-TL sorumlu olduğu, diğer davalıların 585.028,71.-TL’den sorumlu olduğu bildirilmiştir.
Dosya kapsamından; davacı ile davalı … A.Ş. arasında 30.10.2014 tarihli 750.000,00.-TL limitli ve 06.04.2017 tarihli 2.000.000,00.-TL limitli süresiz genel kredi ve teminat sözleşmeleri akdedildiği, diğer davalıların bu sözleşmeleri müşterek borçlu müteselsil kefil olarak imzaladıkları, bu sözleşmeler kapsamında davacı tarafından davalı asıl borçluya 2 adet taksitli ticari kredi ve gayri nakdi çek kredisi kullandırıldığı, kullandırılan ilk kredinin 5.taksidinin gecikmeli ödendiği ve bundan sonra başkaca ödeme yapılmadığı, daha sonra kullandırılan kredinin ise ilk 3 taksidinin gecikmeli ödendiği, bundan sonra da cüzi tahsilatlar yapıldığı, kredi hesaplarının kat edilerek gönderilen ihtarnamede tanınan sürede davalılarca kredi borcunun ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibinin davalıların itirazı üzerine durduğu, ilk derece mahkemesince bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davacı vekilinin istinafı temerrüt tarihinin yanlış tespit edildiği ve % 46,80 oranı yerine % 91 oranında temerrüt faizi uygulanması gerektiğine ilişkindir.
Hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı bankaca dava konusu 2 adet taksitli kredi için aylık % 1,40 ve yıllık % 16,80 ticari faiz oranı uygulandığı, bankaca TCMB’ye hitaplı 24/10/2018 tarihli 577 no’lu yazı ekinde gönderilen “En Yüksek Faiz Oranı Bildirimi” faiz oranları tablosunda, 24/10/2018 tarihinden geçerli olmak üzere TL kredileri için en yüksek faiz oranının % 36 olarak bildirildiği tespit edilmiştir.
Somut olayda kredi alacağına uygulanacak temerrüt faiz oranının taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi hükümlerine göre tespiti gerekir. Akdedilen genel kredi sözleşmelerinde kararlaştırılan bir temerrüt faizi oran olarak gösterilmemiştir. Sözleşmenin “TEMERRÜT” başlıklı 11/b maddesinde, temerrüt faiz oranının tespitinde, TL borç için, Bankanın TCMB’ye TL krediler için bildirmiş olduğu muacceliyet tarihi itibariyle geçerli olan en yüksek kredi faiz oranının % 30 fazlası dikkate alınacağı düzenlenmiş olup, bilirkişi raporunda da söz konusu sözleşme hükmü ve bankanın 24/10/2018 tarihli 577 no’lu yazısında belirtilen faiz oranı dikkate alınarak temerrüt faizi oranı tespit edilmiş ve bu orana göre hesaplama yapılmıştır. Bu durumda davacının dava konusu icra takibinde talep ettiği temerrüt faiz oranı banka faiz genelgelerinde yer alan en yüksek faiz oranı esas alınarak hesaplanmıştır.
Davacı banka tarafından her ne kadar takip talebinde asıl alacağın % 91 temerrüt faizi ile birlikte tahsili talep edilmiş ise de, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin emsal içtihatları gereğince sözleşmede açıkça temerrüt faiz oranı belirtilmemiş ise temerrüt tarihi itibariyle davacı bankanın fiilen uyguladığı en yüksek faizin temerrüt faizi hesabında dikkate alınması gerekmektedir. Temerrüt tarihinde fiilen uyguladığı en yüksek cari faiz oranını ispat etme külfeti alacaklı davacı üzerindedir. Davacı bankaca yargılama aşamasında borçlu hesaplara fiilen uygulanan en yüksek cari faiz oranını gösterir herhangi bir bilgi ve belge ibraz etmediği gibi, istinaf aşamasında da sunulan herhangi bir belge bulunmamaktadır. Bu hale göre ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere sözleşme hükümleri ile bankanın TCMB’ye bildirdiği faiz oranları esas alınarak hesaplama yapılan bilirkişi raporu doğrultusunda yazılı şekilde verilen kararı usul ve yasaya aykırı ise de istinafa davalı taraf gelmediğinden usulü kazanılmış hak korunması gerektiğinden (aleyhe hüküm yasağı) ilk derece mahkemesi kararı kaldırılmamıştır. Davacı banka ilk derece mahkemesince uygulanan faiz oranından fazla bir faiz oranı uygulanması gerektiğini ispatlayamadığından bu yöne ilişkin istinaf istemi reddedilmiştir.
Davacı vekilinin temerrüt tarihinin hatalı tespit edildiğine ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesine gelince, davacı yanca davalılara hitaplı olarak keşide edilen 15/10/2018 tarihli hesap kat ihtarnamesi davalıların tamamına 19/10/2018 tarihinde tebliğ edilmiş olup, davalılar ihtarname ile borcun ödenmesi için verilen 24 saatlik sürenin sonunda 21/10/2018 tarihinde temerrüde düşmüş olmakla birlikte bilirkişi raporunda temerrüt tarihinin 20/10/2018 olarak tespit edilmesi hatalı olmakla birlikte davalıların istinaf başvurusu bulunmadığından bu husus Dairemizce davacı aleyhine değerlendirilmemiş, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 16/03/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.