Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/581 E. 2022/740 K. 02.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi …
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
….
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/11/2019
NUMARASI ….
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 06/06/2018
KARAR TARİHİ : 02/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 27/06/2022
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirketin hissedarı olduğunu, şirketin kuruluşundaki ana sözleşmenin 10. maddesinde yönetim kurulunun ne şekilde teşekkül edeceğinin hükme bağlandığını, davalı şirketin 08/03/2018 tarihli olağanüstü genel kurul kararıyla şirket ana sözleşmesinin 10. maddesini değiştirerek müvekkilinin yönetim kurulu üye sayısını 2’den 1’e indirdiğini, müvekkilinin yönetim kuruluna seçilmek üzere aday gösterme hakkının ana sözleşmede ismen tanınmış bir hak olduğunu, bu hakkın pay nedeniyle tanınan imtiyaz hakkı olmadığını, müvekkilinin bu değişikliğe yönelik muvafakatinin bulunmadığını belirterek davalı şirket ana sözleşmesinin 10. maddesinde değişiklik yapılarak müvekkili sendikaya ismen tanınmış yönetim kurulu sayısının indirilmesine ilişkin genel kurul kararının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin sermayesinin yarısından fazlası … Belediyesine ait olduğundan 6102 sayılı Kanunda yapılan değişiklik kapsamında 25/03/2013 tarihli olağan genel kurul toplantısıyla yönetim kurulu üyelerinin pay sahiplerini temsilen değil, bireysel olarak seçildiğini, alınan kararların oy birliğiyle alındığını, bu genel kurul kararının iptali için dava açılmadığını, davacının kanun gereği imtiyazlı bir payının olmadığını, dava konusu genel kurul kararıyla yönetim kurulu üye sayısının 6’dan 7’ye çıkarıldığını, davacının iddia ettiği gibi kendisine ismen tanınan bir hakkın değiştirilmesinin söz konusu olmadığını, davacının yapılan genel kurul toplantılarında esas sözleşmenin 10. maddesinin değiştirilmesi teklifine kabul oyu kullandığını, işbu davayı açamayacağını bildirerek davanın reddini istemiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, TTK’da imtiyazlı hisse senetleri ve imtiyazlı paylar maddelerinde yapılan değişiklerle …nın imtiyazının söz konusu olamayacağı, müktesep hakkın kanun değişikliği ile kaldırılması durumunda bunun artık müktesep hak niteliği kalmayacağı, kanundaki değişiklikler dikkate alınarak yönetim kurulunda temsile hakkı olan kamu tüzel kişilerinin imtiyazlı payları dikkate alınarak yönetim kurulu oluşturulan genel kurulun iptalini talep etmekte davacının haklı olmadığı, davacının TTK’nun 446. maddesinde sayılan kişilerden de olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının şirket ana sözleşmesinin 10.maddesinde değişiklik yaptığını, müvekkilinin ismen tanınan yönetim kurulu üye sayısını indirdiğini, ana sözleşmedik hakkın kişisel akdi bir hak olduğunu, müvekkilinin davalının daha önceki girişimlerine de muvafakat etmediğini, değişiklik için TTK’nun getirdiği ilkelerin değil, TBK’nun öngördüğü kuralların uygulanacağını, müvekkilinin genel kurulda alınan kararlara muhalif kalmasa da dava açabileceğini, ana sözleşme ile tanınan hakların tek taraflı olarak genel kurul kararıyla değiştirilemeyeceğini, hukuksuz şekilde 08/03/2018 tarihli genel kurul kararıyla yönetim kurulu üye sayısının indirildiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kurul kararının iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dava konusu 08/03/2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantı tutanağı, davalı şirket ana sözleşmesi, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2001/325 Esas 2011/569 Karar sayılı ilamı, anılan ilamın onanmasına ilişkin Yargıtay kararı, davalı şirket ticaret sicil kaydı, … İstanbul yazı cevabı, davalı şirket 25/03/2013 tarihli, 04/01/2018 tarihli genel kurul toplantı tutanakları, yargılama aşamasında hukukçu bilirkişiden alınan 26/08/2019 tarama tarihli rapor dosya içerisinde yer almaktadır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda, davalı şirket ana sözleşmesinde yönetim kurulu üye sayısının 9 kişi olduğu, 2’sinin davacının gösterdiği temsilciler arasında seçileceğinin belirtildiği, anılan maddenin değiştirilmesine ilişkin 24/04/2001 tarihli genel kurul kararının mahkemece iptal edildiği, 20/03/2002 tarihli genel kurul ile yönetim kurulu üye sayısı 11 kişiye çıkarılarak 2 üyenin davacının gösterdiği temsilciler arasında seçileceği de belirtilerek ana sözleşmenin 10. maddesinin değiştirildiği, kanun gereği yapılması gereken değişikliklere müktesep hakkın engel olmayacağı, TTK’nun 478. Maddesi değişikliği ile davacının imtiyazının söz konusu olamayacağı, müktesep hakkın kanun değişikliği ile kaldırılması durumunda bunun artık müktesep hak niteliği kalmayacağı yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı yan 08/03/2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında ana sözleşmenin 10. maddesinin değiştirilmesine yönelik kararın iptali gerektiğini ileri sürmüş, davalı yan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlık, dava konusu 08/03/2018 tarihli davalı şirket olağanüstü genel kurul toplantısında gündemin 3. maddesi ile alınan esas sözleşmenin 10. maddesinin değişikliğine ilişkin kararın butlana mı yoksa iptale mi tabi olduğu, butlana tabi ise butlan koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği, iptale tabi ise davacının işbu iptal davasını açıp açamayacağı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde; dava konusu 08/03/2018 tarihli davalı şirket olağanüstü genel kurul toplantısında gündemin 3. maddesi ile alınan esas sözleşmenin 10. maddesinin değişikliğine ilişkin karar ile yönetim kurulu üye sayısı, kimlerin temsilcilerinden seçilmesi gerektiğine ilişkin herhangi bir ayrıma yer verilmeksizin 6 kişi iken 7 kişiye çıkarılmasına karar verilmiştir. Davacı yan anılan toplantıya katılarak karara ilişkin olumlu oy kullanmış, alınan karar toplantıya katılanların oy birliğiyle alınmıştır.
Davalı şirketin ana sözleşmesinin 10. maddesinde şirket yönetim kurulunun 9 üyeden oluştuğu belirtildikten sonra 2 üyenin davacının, 6 üyenin … Belediyesinin, 1 üyenin ise … Genel Müdürlüğünün temsilcilerinden seçileceği hükme bağlanmıştır. Anılan maddede yer alan üye sayısı yapılan değişiklik ile 11 kişiye çıkarılmış, davacı temsilcilerinden 2 üyenin seçileceği düzenlenmiştir.
Davalı şirketin 25/03/2013 tarihli genel kurul toplantısında 11 kişilik yönetim kurulu üyesi TTK’nun 363. maddesi gereğince görevlerinden istifa etmeleri üzerine yerlerine aynı kişiler hangi ortak temsilcisi oldukları belirtilmeden yeniden yönetim kurulu üyesi olarak seçilmişler, şirket ana sözleşmesinin 6102 sayılı TTK hükümlerine uygun hale getirilebilmesi için yapılan değişiklikler genel kurul tarafından oy birliği ile kabul edilmiştir.
Anılan genel kurul tarihinden sonra 04/01/2018 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında esas sözleşmenin 10. maddesinde yer alan yönetim kurulu üye sayısı hangi ortakların temsilcilerinden seçileceğine ilişkin herhangi bir ayrım yapılmadan 6 üyeden oluştuğu kabul edilerek 10. madde değiştirilmiş, karar oy birliğiyle alınmıştır.
04/01/2018 tarihli anılan genel kurul karar tarihinden sonra işbu dava konusu 08/03/2018 tarihli genel kurulda yönetim kurulu üye sayısı 6 kişiden 7 kişiye çıkarılmış, tüm oyların temsil edildiği genel kurulda alınan karar oy birliğiyle alınmıştır.
İşbu dava konusu genel kurul kararı kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, adaba aykırı olmadığı gibi imkansız olması durumu da söz konusu olmadığından butlan yaptırımına tabi değildir.
Bu durumda genel kurul kararının iptali hükümlerinin incelenmesi gerekir.
TTK’nun 445. maddesi hükmü uyarınca, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı olan genel kurul kararlarına karşı, karar tarihinden itibaren 3 ay içinde şirket merkezinin bulunduğu yerdeki Asliye Ticaret Mahkemesinde iptal davası açılabilir. TTK’nun 446/1.a maddesinde de toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren, bu muhalefetini tutanağa geçirten pay sahibinin genel kurul kararının iptali istemiyle dava açabileceği düzenlenmiştir.
Dava konusu genel kurul toplantısının yapıldığı 08/03/2018 tarihinden itibaren 3 aylık hak düşürücü sürede 06/06/2018 tarihinde dava açılmış ise de, davacı ortak adına toplantıya katılan temsilcisi, iptalini talep ettiği dava konusu genel kurul toplantısında gündemin 3. maddesi ile alınan karara karşı olumlu oy kullanmış olup, alınan karar oy birliğiyle alınmıştır.
Bu durumda mahkemece, dava konusu genel kurul kararının iptal yaptırımına tabi olduğu, davacının TTK’nun 446/1.a maddesi uyarınca 08/03/2018 tarihli olağanüstü toplantısında gündemin 3. maddesi ile alınan kararın iptalini talep edemeyeceği gözetilerek açılan davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 02/06/2022

….
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.