Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/493 E. 2022/436 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/493 Esas 2022/ 436 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/493
KARAR NO : 2022/436

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/12/2019
NUMARASI : 2017/358 Esas 2019/1147 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 12/05/2017
KARAR TARİHİ : 07/04/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/04/2022

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; … Kadın ve Çocuk Sağlığı Hizmetleri Ltd. Şti’nin müdürü olan davalının aynı zamanda iki ortaklı olan anılan şirketin diğer ortağı olduğunu, 13/03/2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısına ait toplantı tutanağında davacının, daha önceki tarihlerde şirket defter ve belgeleri üzerinde sakladığı, 26 kalemden oluşan usulsüzlüğü soru olarak şirket müdürüne yöneltilmiş ise de davalı şirket müdürünün soruları cevaplamak yerine cevaplarını belgeleri ile birlikte yazılı olarak tutanak mukabilinde karşı tarafa vereceğini taahhüt ettiğini, maddenin oylamasına geçildiğinde; şirket müdürünün bilanço ve ekleriyle kar ve zarar hakkındaki öneriyi onayladığını bildirdiğini, müvekkilinin red oyu kullandığını ve dava açacağını genel kurul kararına yazdırdığını, daha sonra ilan edilen gündemde; ikinci kez 4 madde olarak yazılmış olan şirket müdürünün ibrası ve yeni müdür seçimi maddesinin görüşülmesine geçildiğini, müvekkilinin maddenin tartışılmasını sağladığını, hakkında sorumluluk davası, azil davası ve ortaklıktan çıkma davası bulunan ve bilançoları onanmamış bir müdürün ibrasını kabul etmediklerini, olumsuz oy kullandığını beyan ederek bu açıklamasını genel kurul toplantı tutanağına yazdırdığını, ibra konusunda, oylama yapılarak sonucunun tutanağa işlenmediğinin tutanak incelendiğinde görüldüğünü, gündemin 4. maddesi olarak ilan edilen her iki 4. maddeye ilişkin olarak genel kurulda alınan kararların iptali istemiyle dava açıldığını, işbu davanın limited şirket müdürünün sorumluluk davası olduğunu, ekte sundukları genel kurul toplantı tutanağında şirket müdürünün şirketi zarara uğratan eylemlerinin tek tek sayıldığını ancak bunlardan somut bir zarar tayininin mümkün olmadığını, bilirkişiler aracılığıyla zararın saptanmasında zorunluluk bulunduğunu belirterek belirsiz alacak davası kapsamında şimdilik kaydı ile 30.000,00-TL’nin dava tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsili ile şirkete gelir kaydedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının, müvekkiline isnat ettiği tüm eylemleri gerçekleştiren kişi olduğunu Ankara Asliye 10. Ticaret Mahkemesinin 2014/734 esas sayılı dosyasıyla davacının şirkete ait hastaları kendi kliniğine ortaklığı sırasında yönlendirerek kazanç sağlamak suretiyle menfaat temininin davanın konusunu oluşturduğunu, davacının kendi kusurunu bertaraf etmek adına müvekkiline huzurundaki isnatları atfettiğini, müvekkilinin basiretli bir yönetici olarak gerekli özen ve şirketin çıkarları doğrultusunda yöneticiliğini icra ettiğini savunarak haksız davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; davalı limited şirket müdürünün sorumluluğu istemiyle açılan davada, uyuşmazlığın, davalının şirketi zarara uğratıp uğratmadığı, sorumluluğunun bulunup bulunmadığı varsa ne miktarda olduğu hususlarında toplandığı, 6102 sayılı TTK’nun 644/a maddesi yollamasıyla 553.maddesi ve 555. Maddeleri kapsamında davacı şirket ortağının davalı şirket müdürünün şirkete verdiği zararın şirket adına tazmin edilmesi koşuluyla işbu davayı açabileceğinin düzenlendiği, şirketin incelenen ve kapanış tasdiki bulunan 2016 yılı yevmiye defterindeki 2016 hesaplarındaki 26 kalem uyumsuzlukla ilgili yapılan değerlendirmede; 26 kalem hususla ilgili olarak şirketin zarara uğrama durumunun kanıtlanamadığı, şirket harcamalarını yapması adına şirket çalışanı … üzerinde 2016 dönem sonunda mevcut 507.271,04 TL’lik avans tutarının makul bir tutar olmadığı, şirket çalışanı … üzerinde avans tutarının 2017 yılında 713.501,04 TL olup dönem içinde şirket adına yaptığı harcamaların tenzili ile 2017 dönem sonunda …’ndan alacak bakiyesi 456.048,97 TL ise de ve bu miktar şirketin gelir kaybı mevcut ise de avans olarak verilen miktar olup süreçler içerisinde daha önce verilen kısımların kapatıldığı, bu miktarın da 01/01/2018 tarihinde kapatıldığı, bu haliyle şirketin zarara uğradığına ilişkin bir tespit yapılamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dışı şirketin 13.03.2017 tarihli bilançosunda ve ticari defterlerinde yer alan bilgilere göre şirket çalışanı …’na yaklaşık 750.000,00 TL avans verdiğinin bilirkişi raporlarıyla belirlendiğini, ancak bilirkişi raporlarında TTK’nın 64/2. Maddesine aykırı olarak …’nun şirkete vermiş olması gereken bir belgenin olup olmadığını araştırmadığını, böylece yasaya aykırı bir kaydın raporda yer almasına neden olduklarını, ayrıca şirket çalışanı olan ve avans olarak 750.000,00 TL para aldığı iddia edilen …’nun Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/577 Esas sayılı dosyasında 10.07.2018 tarihli yeminli ifadesinde şirketten böyle bir avans almadığını beyan ettiğini, bu beyanın ekte sunulduğunu, paranın bu kişiye şirket işlerinde kullanılmak üzere verildiğini, mahkemece bu paranın geri ödendiğinin kabul edildiğini, 05.03.2019 tarihli bilirkişi raporunun üçüncü sayfası 5 nolu paragrafında “Yevmiye defterinde 01.01.2016 tarihinde … Sağlık Danışmanlığa 121.200,00 TL ödeme yapıldığı, mizanda 136 diğer çeşitli alacaklar başlığı altında … adına 206.230,00 TL alacak olduğunun gösterildiğini, …’ya yapılan ödemenin hangi gerekçeyle yapıldığının, ödemenin nasıl ve hangi kurallara göre yapıldığının ve alacağın neden tahsil edilemediğinin belirtilmediğini, … Sağlık-… firması … AŞ. ile grup firması olup 206.230,00 TL’lik avansın tamamının 10.01.2017 tarihinde şirkete iade edildiği ve şirket harcamalarını yapmak üzere şirket çalışanı …’na avans olarak aktarıldığı” ifadesinin yer aldığını, raporun beşinci sayfası 18 nolu paragrafında “Mizanda 136 Diğer Çeşitli Alacaklar Hesabı altında 136.05 hesapta …’na 741.325,0 TL ödeme yapıldığı, 234.536,96 TL tahsil edildiği ve halen 507.271,04 TL alacaklı olduğunun görüldüğünü, …’nun kim olduğunu, bu yapılan ödemelerin gerekçesinin neler olduğunu, ödemelerin nasıl, kimin talimatı ve ne yöntemle yapıldığının, tahsil edilen alacaklardan tahsil edilen miktarın nasıl tahsil edildiğinin, geri kalan alacakların neden tahsil edilemediğinin tespit edilmediğini, … şirket çalışanı olup, şirket ortağının talimatları doğrultusunda şirket adına harcamalar yapması göreviyle üzerinde avans bulundurulduğunun beyan edildiğini, raporda yer alan ifadelere göre 741.325 TL’nin şirket çalışanı üzerinde, şirket harcamalarını karşılamak için nakit olarak bulundurulduğunun, yıl sonunda bile 507.271.04 TL nin bu kişinin hesabında kalması için şirket müdürünün talimat verdiğinin anlaşıldığını, ayrıca yüksek meblağlı bu ödemelerin hiçbirinin banka üzerinden yapılmadığını, söz konusu raporun ikinci sayfasında yer alan 2/a,b,c ve d paragraflarında; dört ayrı kişiye avans verildiği bu avansların verilebilmesi için müdür olan ortağın şirkete borç para verdiği ve avansları tahsil edilemediğinin görüleceğini, raporun ilgili bölümü “b-) Müteahhit …: verilen 25.000,00 TL’lik avans hesabının 2018 dönem sonu itibariyle halen açık olduğu, hastanenin tadilat işlerini yapan kişiden fatura alınarak hesabın kapatılacağının beyan edildiği, finansmanın ortak tarafından karşılandığı, c-) …; verilen 11.375,00 TL’lik avans hesabının 2018 dönem sonu itibariyle halen açık olduğu, lazer işi yapan kişiden fatura alınarak hesabın kapatılacağının beyan edildiği, finansmanın ortak tarafından karşılandığı, d-) …: verilen 13.000,00 TL’lik avans hesabının 2018 dönem sonu itibariyle halen açık olduğu, laboratuvar işleri yapan firmadan fatura alınarak hesabın kapatılacağının beyan edildiği, finansmanın ortak tarafından karşılandığı, e-) …: verilen 15.400,00 TL’lik avans hesabının 2018 dönem sonu itibariyle halen açık olduğu, müteahhit … ile birlikte hastanenin tadilat işlerini yapan kişiden fatura alınarak hesabın kapatılacağının beyan edildiği, finansmanın ortak tarafından karşılandığı,” şeklinde olduğunu, belgeye dayanmayan bu kaydın inandırıcı olmadığını, çünkü, hiçbir ortağın, tedarikçilere verilmek üzere bu kadar parayı avans olarak vermeyeceğini ve avansların aylarca tedarikçilerde kalmasına olanak tanımayacağını, üstelik sözleşme olmadan avans da verilemeyeceğini, zira avans verildiğinde, söz konusu kayıtla birlikte yapılan sözleşme ve buna dayalı avans verilmesini gösterir belgenin, hesap ekinde yer alması gerektiğini, raporun ikinci sayfanın 2/a paragrafında “… AŞ: taraflar arasında mevcut ticari ilişki kapsamında 2016 dönem başında … AŞ’nin devreden 73.352,00 TL alacak bakiyesi ile dönem içinde düzenlediği toplam 194.567,10 TL bedelli faturaları ile oluşan alacaklarına karşılık 10.12.2016 tarihine kadar oluşan yapılan toplam 74.000,00 TL’lik ödemenin mahsubu ile 10.12.2016 tarihince … AŞ’nin bakiye (73.352,00 + 194.567,10 – 74.000,00) = 193.919,10 TL alacaklı olduğa 30.12.2016 tarihinde yapılan (254.974,80 + 300.000,00 + 159.000,00) = 713.974,80 TL’IİK ödeme ile 31.12.2016 dönem sonunda şirketin … AŞ’den bakiye (193.919 10 – 713.974,80) = 520.055,70 TL alacaklı olduğu, işbu 30.12.2016 tarihinde verilen avansların epilasyon cihazı için verildiğinin beyan edildiği, 20.03.2017 tarih/ 322538 nolu 399.600,00 TL bedelli epilasyon cihazı faturası düzenlenmiş olup kalan (520.055,70 – 399.600,00) = 120.455,70 TL’sinin şirkete iade edildiği, epilasyon cihazının duran varlıklar hesabında kayıtlı olduğu, 30.12.2016 tarihinde yapılan toplam (254.974,80 + 300.000,00 + 159.000,00) = 713.974,80 TL’lik ödemenin ortak … tarafından finanse edildiğine dair kayıtların mevcut olduğu, finansmanın ortak tarafından karşılandığı,”nın ifade edildiğini, kadın ve çocuk sağlığı ile “epilasyon cihazının ne ilgisi olduğu ve şirket amacına uygun bir harcama mı olduğu tartışılması gereken bir konu olduğu, üstelik bu alım için, şirket ortağı müdürün şirkete borç verdiğini, bu kaydın da inandırıcı olmadığını, ayrıca bütün bu işlemler için, bilirkişilerin şirket defterleri arasında yani yevmiye, kebir ve envanter defterleri arasında bir birini teyit edip etmediği yolunda bir araştırma yapılmadığını, eğer işlem tarihleri raporda yer alsa idi ve bunlar arasında çelişki olup olmadığı araştırılsa idi, tüm avans işlemlerinin, müdür olan ortak tarafından şirkete borç olarak verilen paranın gerçek mi yoksa gerçek dışı mı olduğunun görülebileceğini, bilirkişilerin HMK’nın 222/2 maddesine uygun inceleme yapmadıklarından bu hususların rapordan anlaşılamadığını, 2017 yılında, yatılı hasta almayan bir hastane için, 1.102.749.63 TL’lik sarf malzemesi alımının hiçbir şekilde kayda alınmamasını, kullanımın ayrı bir hesapta tutulmamasını, hayatın olağan akışı ile bağdaştırmanın mümkün olmadığını, ilk derece mahkemesi gerekçeli kararını yazarken, HMK 297/c maddesinde yer alan, çekişmeli vakıaların neler olduğunu, bunlar için hangi delillerin toplandığını gerekçeli kararında yazmadığı gibi, delilerin hangilerin neden kabul hangilerinin neden ret edildiğini de gerekçeli kararında belirtmediğini, HMK’nın 297/c maddesinin doğumuna neden olan HMK’nın 137/1 maddesini uygulamayarak, davalı tarafından sunulan ve uyuşmazlıkla ilgisi olmayan gereksiz delillerin dosyaya sunulmasına olanak vermiş ve yargılamanın makul sürede bitmemesine neden olduğunu, kayıtlarda yer alan bu gerçek dışı işlemlerin TTK 562/1.b, 562/5.b ve 562/8 maddelerine göre ceza hukuku açısından da suç teşkil ettiğini, ileri sürerek yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, TTK’nın 644/a maddesinde yapılan atıfla aynı Yasa’nın 553. Ve 555. Maddeleri gereği limited şirket müdürü olarak görev yapan davalının görev yaptığı süreçte şirketi zarara uğrattığı iddiasına dayalı olarak açılmış bulunan sorumluluk davası niteliğinde olup, mahkemece yazılı gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamında yer alan; Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/284 esas, 2016/193 sayılı karar örneğinin incelenmesinde, davacının … davalıların … Kadın ve Çocuk Sağlığı Hizmetleri Ltd Şti, … olup davalı …’nin yönetim görevinden azli istemiyle açılan davada yapılan yargılama sonucu davanın kabulü ile davalı …’nin davalı şirketteki müdürlük görevinin kaldırılmasına ilişkin 30/03/2016 tarihli karar verildiği, kararın temyiz edildiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesi ilamı ile onandığı, aynı dairenin 03/12/2019 tarih 2019/7750 karar sayılı ilamı ile davalı şirket hakkındaki davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı belirtilerek bu yönden bozulduğu anlaşılmıştır.
Yine Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/734 esas, 2016/650 sayılı karar örneğinin incelenmesinde, davacılar … Kadın ve Çocuk Sağlığı Hizmetleri Ltd Şti, … tarafından davalı …’ın haklı sebeple ortaklıktan çıkarılması istemiyle açılan davada yapılan yargılama sonucunda davalı … tarafından açılan davanın sıfat yokluğundan reddine, davacı şirket yönünden açılan davanın esastan reddine karar verildiği, Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 21. Hukuk Dairesinin 19/10/2017 tarih 2017/425 esas, 2017/689 sayılı kararıyla davacı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı şirket vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verildiği ve kararın 29/11/2017 tarihinde kesinleştiği, anlaşılmıştır.
Ankara Asliye 2. Ticaret Mahkemesinin 2016/539 esas sayılı dosyasında; davacısı … tarafından davalısının … olduğu Limited Şirket Müdürlüğünden kaynaklı şirkete zarar verildiği iddiasıyla şimdilik kaydıyla 20.000,00 TL’nin davalıdan tahsili ile şirkete gelir olarak kaydedilmesi istemiyle açılan davanın derdest olduğu anlaşılmıştır.
Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/555 esas sayılı dosyada; davacının …, davalının … Kadın ve Çocuk Sağlığı Hizmetleri Ltd Şti olup 23/05/2016 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısının butlan ile batıl olduğunun tespiti, bu talebin kabul görmemesi halinde kararların iptali istemiyle açılan davada, yapılan yargılama sonucu davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle reddine ilişkin 30/10/2017 tarih 2017/710 sayılı karara karşı başvurulan istinaf kanun yolu incelemesi sonunda Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 21. Hukuk Dairesinin 29/03/2018 tarih 2018/78 esas 2018/294 sayılı kararıyla açılan davada davacının hukuki yararının bulunduğu gözetilerek mahkeme kararının kaldırıldığı, mahkemenin 2018/344 esasına kayıtla yapılan yargılama sonucu 20/09/2018 tarih 2018/571 sayılı kararla davalı şirketin 23/05/2016 tarihli olağan genel kurul toplantısında gündemin 3.maddesiyle alınan bilanço ve kar/zarar hesaplarının tasdikiyle 4.gündem maddesiyle alınan şirket müdürünün ibrasına ilişkin kararların yok hükmünde olduğunun tespitine, 5.gündem maddesiyle alınan geçmiş yıllar karlarının dağıtılmaması ve sermayeye ilave edilmemesine ilişkin kararın iptaline, 6.gündem maddesiyle şirket sermayesinin artırılmasına ilişkin ana sözleşmenin tadiline ilişkin alınan karar hakkında açılan dava konusuz kaldığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, karara karşı istinaf yoluna başvurulduğu, istinaf isteminin esastan reddine ilişkin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nce 24/01/2019 tarih 2019/94 esas, 2019/88 sayılı kararın verildiği, kararın temyiz edildiği, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 11/12/2019 tarihli ilamıyla 23/05/2016 tarihli genel kurul toplantısında bilanço ve kar ve zarar hesaplarının tasdikine dair 3.maddenin iptal isteminin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin doğru görülmediği belirtilirek bu hususa ilişkin bozulduğu anlaşılmıştır.
Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/218 esas sayılı dosyada; davacının …, davalının … Kadın ve Çocuk Sağlığı Hizmetleri Ltd Şti, davalı şirketin 13/03/2017 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptali istemiyle açılan davada yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulü ile davalı şirketin 13/03/2017 tarihli genel kurul toplantısında gündemin 4.2 maddesiyle alınan kararın batıl olduğunun tespitine, 6.maddenin iptaline,3,4/1 ve 5. maddenin iptal istemin reddine karar verildiği karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğu, anlaşılmıştır.
Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/577 esas sayılı dosyada; davacısının …, davalının … olup haklı nedenle limited şirket ortaklığından çıkarılma istemiyle açılan davada yapılan yargılama sonucu 10/07/2018 tarih 2018/633 sayılı kararla davanın aktif husumet ehliyeti yokluğundan reddine karar verildiği, karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğu anlaşılmıştır.
İlk derece mahkemesince yargılama sırasında tarafların ortağı bulunduğu … Kadın ve Çocuk Sağlığı Hizmetleri Ltd Şti’nin ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 05/03/2019 tarihli raporda; dava dışı limited şirketin 2016 yılına ait yevmiye, defteri kebir ve envanter defterlerinin açılış tasdiklerinin, yevmiye defterinin kapanış tasdikinin de bulunduğu, defter kayıtlarının birbirini teyit ettiği, 2017 dönem sonu itibariyle şirket çalışanı …’nda 456.048,97 TL avansın bulunduğu, bu miktarın 6102 sayılı TTK ve tek düzen hesap planı çerçevesinde makul olmadığı, bu miktarın şirkete iade edilmemesi halinde şirketin zarara uğrayacağı bildirilmiştir.
Taraf vekillerinin işbu rapora karşı itirazlarının değerlendirilmesi için bilirkişi heyeti üyelerinden birinin noter olarak atanması nedeniyle ilk derece mahkemesince yerine başka bir bilirkişi seçilerek alınan 11/11/2019 tarihli heyet raporunda; şirketin zarara uğradığına ilişkin bir tespit yapılamadığı, ancak mahkemece şirket ortağı/müdürün şirkete borç verdiği tutarın şirket çalışanına tahsis olunan iş avansının ve yine dava dışı …’ya verilen sipariş avansının uzun süre kapatılmaması sebebiyle faizden mahrum kalındığı kanaati hasıl ise, ödemelerin yapıldıı tarihlerin raporda belirtildiği, hangi tutara hangi tarihler arasında uygulanacak faiz oranı hususunda takdir ve değerlendirmenin mahkemeye ait olduğunu bildirmişlerdir.
Bilindiği üzere, 6102 sayılı TTK’nın 553. maddesinde belirtilen hallerde, şirkete, pay sahiplerine veya şirket alacaklılarına karşı vermiş oldukları zarardan kusurları dahilinde sorumlu olurlar. Aynı Yasa’nın 555. maddesinde ise şirketin uğradığı zararın tazminini, şirket ve her bir pay sahibinin isteyebileceği, pay sahiplerinin tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilecekleri düzenlenmiştir.
Somut olayda dava dışı iki ortaklı … Kadın ve Çocuk Sağlığı Hizmetleri Ltd Şti’nin ortağı olan davacı, 13.03.2017 tarihli genel kurul toplantısına ait toplantı tıtanağının 4/1 maddesinde yer verilen şirketin diğer ortağı ve aynı zamanda müdürü olan davalının, dava dışı limited şirketin 2016 yılına ait ticari defter ve kayıtları üzerinde yapılan incelemelerde belirlenen 26 kalem usulsüz işlemleri sebebiyle dava dışı limited şirketi zarara uğrattığını iddia ederek söz konusu zararın tazmin edilerek şirkete ödenmesini talep etmiştir. Davacı vekili 21.06.2017 tarihli dilekçesi ile davasını somutlaştırarak dava dışı limited şirkete ait defter ve ve belgelerde yer alan bilgiler ışığında genel kurula sorulan soruların 18. Maddesinde yer alan şirket çalışanı … verilen borç nedeni ile, alınan borçlar için ödenen faizden ve … alınmayan faizden ötürü şirketin kaybının ne olduğu, tutanakta 17. Maddede belirtilen hesaplar arası çelişkinin kaynağının ve bu çelişki için düzenlenmesi gereken kaydın ne olması gerektiğini, bu çelişki sebebiyle gelir kaybının söz konusu olup olmadığı, 21. Ve 22. Maddelerde yer alan şirket müdürü olan davalının şirketle yapmış olduğu borç ve alacak işlemlerinden ötürü şirkete bir zarar verilip verilmediği, verilmişse miktarı, 5. Maddedeki dava dışı …Ltd. Şti’nin alacaklı olmasına rağmen, dava dışı … Sağlık Danışmanlığa neden ödeme yapıldığı, bundan kaynaklanan şirketin zararının ne olduğu, 2.,3.,4.,6.,7. Ve 13. Maddelerindeki mal alımlarının neden stok giriş kayıtlarının yapılmadığı, bu mallar alınmadan ödeme yapılmış ise şirkete verilen zararın belirlenmesi istenmiştir. Davalı şirket müdürü ise davacının başka hastanelerde ve kendi özel kliniğinde tedavi ettiği, hastaları ilk tanışma sırasında başka hastanelere ve özel kliniğine yönlendirmek suretiyle kendi adına çıkar ve menfaat temin ettiğini, davalının müdür olarak üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirdiğini savunmuştur. Dosya kapsamında ilk derece mahkemesince iki kişiden oluşan bilirkişi heyetinden alınan kök ve ek raporlarda davacının gerek 13.03.2017 tarihli genel kurul toplantı tutanağında 26 madde halinde yer alan sorular gerekse yargılama sırasında 21.06.2017 tarihli dilekçesinde özellikle açıklanmasını istediği davasını somutlaştırdığı sorunlar tek tek irdelenmiş olup sonuçta kök raporda; 2017 dönem sonu itibariyle şirket çalışanı …’nda 456.048,97 TL avansın bulunduğu, bu miktarın 6102 sayılı TTK ve tek düzen hesap planı çerçevesinde makul olmadığı, bu miktarın şirkete iade edilmemesi halinde şirketin zarara uğrayacağı belirtilmiş, taraf vekillerinin itirazları üzerine alınan 11.11.2019 tarihli ek raporda ise; Davalı tarafça 20.08.2016 tarihinde 370.000,00 ve 22.12.2016 tarihinde 714.000,00 TL olmak üzere toplam 1.084.000,00 TL borç verdiği, 30.12.2016 tarihlerinde şirkete verilen borçların aynı gün ve aynı tutarlarla … ve … AŞ’ye yapılan ödemeler için kullanıldığı, sarf malzemelerinin 740-Hizmet Üretim Maliyeti hesaplarında izlendiği ve 31.12.2016 dönem sonunda hesabın 1.102.749,63 TL alacak bakiyesi ile kapatıldığı, 150-Ticari Mallar (stoklar) veya 180-Gelecek Aylara Ait Giderler veya 280-Gelecek Yıllara Ait Giderler hesaplarına kaydedilmemiş olan sarf malzemelerinde yapılan alımların hangi ihtiyaç için alındığı ve yapılan alımların gerçek ihtiyaçları için kullanılıp kullanılmadığının bu aşamada tespit edilemediği, …’nun parayı avans olarak aldığına ve şirkete geri ödediğine ilişkin dayanak belge sunulmadığı, bilirkişi heyetine “… avans verilmemiş olup şirket kayıtlarında avans hesaplarında böyle bir avans olmadığı, şirket harcamalarını düzenli olarak yapan … yetkili kişi olup aynı zamanda şirket ortağının vermiş olduğu borç nedeniyle bu borcun takibini de yaptığını, şirket ortağının vermiş olduğu borca ilişkin parasal hesaplar şirket işlemlerinden ayrı takip edildiğini, şirkete ait bir paranın avans olarak verilmediğini ve Burcu’nun şirket ortağı tarafından verilen borç paranın da takibini yaptığı” beyan edildiği, Diğer Çeşitli Alacaklar hesabına ait tabloda detayları görüleceği üzere 2016 dönem içinde … bankadan talimatla toplam 741.625,00 TL ödeme yapılmış olup Burcu tarafından yapılan harcamaların tenzili ile dönem sonunda şirketin … 507.271,04 TL alacak kaydının bulunduğu, 10.01.2016 tarih/… nolu yevmiye kaydı gözetildiğinde Burcu tarafından “maaş ödemesi, senet ödemesi” gibi şirket harcamaları yapıldığının anlaşıldığı, ancak … bankadan talimatla yapılan ödemeler içindeki en büyük tutarı oluşturan ve “sermaye artırımı” açıklamasıyla davalı ortak tarafından gönderilen 20.08.2016 tarihli 370.000,00 TL’lik ödemenin halen Burcu üzerinde kaldığı, şirketin … 31.12.2016 dönem sonunda 507.271,04 TL alacaklı olduğu, … AŞ. ile grup firması olan … Sağlık-…’ya verilen avanslardan dolayı 31.12.2016 dönem sonunda şirketin …’dan olan 206.230,00 TL avans alacağının tamamı 10.01.2017 tarihinde şirkete iade edilmiş olup şirket harcamalarını yapmak üzere şirket çalışanı …’na avans olarak aktarıldığı, yapılan tediyelerin mahsubu ile 12.05.2017 dava tarihinde şirketin … alacak bakiyesi 536.477,27 TLolup, 31.12.2017 dönem sonunda 456.048,97 TL olduğu, 01.01.2018 dönem başında Burcu üzerinde mevcut avans tutarının tamamı kasaya aktarılarak Burcu hesabının kapatıldığı, dosyaya alınan (Ek-5) 2018 dönem 100-Kasa hesap muavin kayıtlarında da görüleceği üzere 456.048,97 TL’nin bankaya aktarılmadığı ve dönem sonuna kadar kasadan cari ödemelerin yapıldığı, bu miktarda paranın banka yerine kasada tutulmasının muhasebe tekniği ve ilgili mevzuat hükümleri yönünden uygun olmadığı, … AŞ. üzerindeki 120.455,70 TL avans tutarı 31.03.2017 tarihinde ve … üzerindeki 456.048,97 TL avans tutarı 01.01.2018 tarihinde şirkete iade edildiği, davalı tarafından şirkete yapılan 370.000 TL tutarında ödemeye ilişkin olarak dekontta “sermaye artırımı sebebiyle” açıklaması yapıldığı, ancak dosya içerisinde şirketin sermaye artırım kararı almadığının belirlendiği, bu halde şirketin bu parayı davalıya iadesi gerekirken, davalının da talimatı ile bu para çalışan Burcu üzerinde kaldığı, bu para şirketin sermaye artırımına gitmemesi sebebi ile şirket uhdesinde değerlendirilemeyeceğinden şirketin bir zararından söz edilemeyeceği, dosya içeriğinden anlaşıldığı üzere şirket müdürü/ortağın sermaye artırımı söz konusu olmamasına rağmen bu parayı iade almayarak şirket çalışanı uhdesinde tutmasının amacı şirketin finansal ihtiyaçlarının karşılanması için avans olarak verilmesi olduğu, davalı tarafından şirket çalışanına yapılan 370.000,00 TL ödeme sebebiyle şirketin vergisel veya başka bir zararına rastlanmadığı, sonuç olarak şirketin zarara uğradığına dair herhangi bir tespit yapılamadığı, ancak Mahkemece şirket ortağı/müdürün şirkete borç verdiği tutarın şirket çalışanına tahsis olunan iş avansı ve yine dava dışı …’ya verilen sipariş avansının uzun süre kapatılmaması sebebi ile faizden mahrum kalındığı kanaati hâsıl ise, ödemelerin yapıldığı tarihler yukarıdaki tabloda belirtilmiş olup, mali yönden yapılan incelemelerde açıklanan hangi tutara hangi tarihler arasında uygulanacak faiz oranı hususunda takdir ve değerlendirmenin mahkemeye ait olduğu, belirtilmiştir.
Davacı vekilinin 1. ek rapora karşı ileri sürmüş olduğu istinaf dilekçesindeki itirazlarını ilk derece mahkemesindeki yargılamada ne anılan rapora karşı itiraz dilekçesinde ne de alınan 2. Ek rapora karşı itiraz dilekçesinde bildirmediğinden HMK’nın 357. Maddesi gereği artık bu aşamada ileri sürmesi mümkün değildir.
Dosya kapsamında ilk derece mahkemesince usul ve yöntemine uygun olarak alınan Dairemizce objektif, hüküm kurmaya ve denetime elverişli, ayrıntılı bulunan bilirkişi kök ve ek raporlarında açıkça dava dışı … Ltd. Şti’nin incelenen 2016 yılı ticari defterlerinin, yevmiye, defteri kebir ve envanter defterinin açılış tasdiklerinin ayrıca yevmiye defterinin kapanış tasdikinin bulunduğu, defter kayıtlarının birbirini teyit ettiği belirtilmiş olmakla davalı şirket çalışanı … davalı şirket ortağı ve müdürü tarafından karşılanan avanstan şirketin maaş ödemeleri ve diğer ödemelerini yapması karşılaşılan bir uygulama değilse de bu ödemelerin şirketin anılan çalışanına iş avansı olarak verildiği, borç olarak verilmediğinin ek raporda belirlenmiş, yapılan bu ödemeler sebebiyle şirketin herhangi bir zararının doğmadığı de tespit edilmiştir. Şu halde, bilirkişi ek raporunda da saptandığı üzere … AŞ. ile grup firması olan … Sağlık-…’ya verilen avanslardan dolayı 31.12.2016 dönem sonunda şirketin …’dan olan 206.230,00 TL avans alacağının tamamı işbu dava açılmadan önce 10.01.2017 tarihinde şirkete iade edilmiş olup şirket harcamalarını yapmak üzere şirket çalışanı …’na davalı şirket ortağı ve müdürü tarafından avans olarak aktarıldığı, yapılan tediyelerin mahsubu ile dava tarihi olan 12.05.2017 dava tarihinde şirketin … alacak bakiyesi 536.477,27 TLolup, 31.12.2017 dönem sonunda 456.048,97 TL olduğu anlaşılmış, 01.01.2018 dönem başında yani yargılama sırasında Burcu üzerinde mevcut avans tutarının tamamı kasaya aktarılarak Burcu hesabı kapatılmıştır. Bu durumda davalı şirket yetkili müdürünün dava dışı limited şirketi zarara uğrattığının dosya kapsamı itibarıyla kanıtlanamamış olduğu anlaşılmış olmakla, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,3 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalılar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 07/04/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.