Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/467 E. 2022/384 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/467 Esas 2022/384 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/467
KARAR NO : 2022/384

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/11/2019
NUMARASI : 2018/754 Esas 2019/816 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/11/2018
KARAR TARİHİ : 31/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/03/2022

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının davalı bankanın İvedik şubesinden kullandığı ticari iş yeri kredisi sebebiyle davalı tarafından davacının rızası ve onayı dışında Hesap işletim ücreti, Kredi Tahsis ve değerlendirme ücreti, kredi açılış ücreti, devre tahsis ücreti, kredi devralma ücreti, ipotek tesis ve fek ücreti ve çeşitli isimler altında haksız kesintiler yapıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500,00 TL’nin tahsil tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili 13/09/2019 tarihinde dava değerini 4.148,45 TL üzerinden ıslah etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu tahsilatların davacı tarafa davalı bankanın vermiş olduğu bankacılık hizmetlerinin karşılığı olarak alınmış hizmet bedeli olduğunu, Bankacılık Kanunu, Bakanlar Kurulu Kararı, TCMB tebliği, Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu ilgili maddeleri ve davacının imzalayarak kabul etiği sözleşme hükümleri uyarınca yansıtılacak bankacılık işlem ücretlerini kabul etmiş olduğunu, davacının tacir olduğu sözleşmelerde kendisi için aleyhe olan hususları gördükten sonra kredi sözleşmelerini imzalamama hakkının bulunduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; haksız tahsil edilen bankacılık işleminden kaynaklı alacakların tahsili istemiyle açılan davada, taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmeleri ve sözleşmeler uyarınca kullandırılan krediler dolayısıyla dava dilekçesinde de belirtildiği üzere dava tarihi itibariyle zamanaşımına uğrayan kısımlar hesaplamaya dahil edilmeyerek bilirkişi raporunda yapılan hesaplama doğrultusunda, davalı banka tarafından alınan hesap işletim ücretinin diğer bankalarla kıyaslandığından makul düzeyde olduğu, ancak kredi devralması, kredi açılış komisyonu, kredi tahsis ve değerlendirme ücreti, devre tahsis ücreti adı altında alınan bedellerin hiçbirisinin davalı banka tarafından yayınlanan hizmet komisyonları tablosunda yer almaması ve kredinin kapandığı 20/06/2012 tarihinden sonra da kredi tahsis ve değerlendirme ücreti alınmaya devam edilmesi nedeniyle krediye bağlı çeşitli isimler altında alınan bu masraf ve komisyonlar toplamı 3.123,75 TL’nin alınmasının haklı olmadığı, bir ödeme planına bağlanarak vade sonunda bitecek kredilerde vade içerisinde yeniden ekspertiz yapılmasının taksitli kredi türünün doğasına ters düşmesi ve dosya kapsamında ekspertiz işlemine ait herhangi belge yahut faturanın da bulunmaması nedeniyle (284,97 TL ücret ve 214,73 TL komisyon olmak üzere toplam) 499,70 TL’nin de haksız olarak alındığı ve nihayetinde 525,00 TL ipotek fek ücretinin de bankanın hizmet komisyonları tablosunda karşılığının bulunmaması nedeniyle ipotek fek ücreti alınmasının da haksız olduğu, bilirkişi raporunda her ne kadar dava tarihi itibariyle zamanaşımına ilişkin değerlendirme yapılmışsa da, ıslah edilen miktar yönünden davalının herhangi bir zamanaşım def’i ileri sürmemesi karşısında davacının davasının ıslah talebi doğrultusunda kabulü gerektiği gerekçesiyle, ıslah edilen davanın kabulü ile 4.148,45 TL’nin 500,00TL’sine 06/11/2018 tarihinden, 3.648,45 TL’sine 13/09/2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu tahsilatların davacı tarafa davalı bankanın vermiş olduğu bankacılık hizmetlerinin karşılığı olarak alınmış hizmet bedeli olduğunu, Bankacılık Kanunu, Bakanlar Kurulu Kararı, TCMB tebliği, Türk Ticaret Kanunu ve Borçlar Kanunu ilgili maddeleri ve davacının imzalayarak kabul etiği sözleşme hükümleri uyarınca yansıtılacak bankacılık işlem ücretlerini kabul etmiş olduğunu, davacının tacir olduğu sözleşmelerde kendisi için aleyhe olan hususları gördükten sonra kredi sözleşmelerini imzalamama hakkının bulunduğu, davacının 2007 yılında kullanmış olduğu ticari kredi sebebiyle alındığını ileri sürdüğü masrafların da 2007 yılında tahsil edildiğini, bu masrafların iadesi için 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu, ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacının davalı bankadan kullanmış olduğu kredi sebebiyle kendisinden haksız olarak kesildiği iddiasıyla, hesap işletim ücreti, kredi tahsis ve değerlendirme ücreti, kredi açılış ücreti, devre tahsis ücreti, kredi devralma ücreti, ipotek tesis ve fek ücreti ve çeşitli isimler altında yapılan kesintilerin iadesi istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanun’un 41. maddesi ile değiştirilen 341/2. fıkrasında öngörülen kesinlik sınırı üç bin Türk Lirasıdır. 01/01/2019 tarihinden itibaren ise bu sınır 4.400,00 TL’dir. İlk derece mahkemesince alacak davasında davanın kabulü ile toplam 4.148,45 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş olması nedeniyle 12/11/2019 tarihli karar kesin niteliktedir. Kesin olan kararlara karşı HMK’nun 346/1. maddesi hükmü uyarınca ilk derece mahkemesince istinaf dilekçesinin reddine karar verilebileceği gibi, HMK’nun 352. maddesi gereğince yapılan ön inceleme neticesinde Bölge Adliye Mahkemesince de bu yönde karar verilebilir. Bu karar usule ilişkin nihai bir karardır. (Tolga Akkaya, Medeni Usul Hukukunda İstinaf sayfa 176)
Tüm bu nedenlerle HMK’nın m.352’deki düzenleme gereğince mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar vermek gerekmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince verilen bu usulden red kararına karşı miktar gözetildiğinden temyiz yolu açık değildir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 05/01/2018 tarih ve 2017/3597 Esas 2018/5 Karar sayılı ilamı).

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-İlk derece mahkemesi hükmü, HMK’nun 341/2. maddesi gereğince, miktar itibarıyla kesin olduğundan davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352. Maddesi uyarınca USULDEN REDDİNE,
2-İstinafa başvuran davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf başvuru harcı ile 70,85 TL istinaf nispi karar harcının, talep halinde yatıran tarafa iadesine,

3-İstinafa başvuran tarafından yapılan istinaf giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nun 362(1)-a maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 31/03/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.