Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/44 E. 2022/138 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR


İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/10/2019
NUMARASI …
DAVA TARİHİ : 18/12/2017
KARAR TARİHİ : 16/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/02/2022

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde ayrı ayrı istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı tarafın ….. kurucu ortakları olduğunu, taraflar arasında 27/02/2014 tarihinde adi devir sözleşmesi imzalandığını, davalı tarafin müvekkil davacıya sözleşme hükümlerine göre 11/06/2015 tarihinde 100.000,00 TL ödemeyi taahhüt ettiğini, vade tarihinde davalı tarafça ödeme yapılmadığını, Ankara 4. İcra Müdürlüğünün 2015/20104 Esas sayılı dosyası ile alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın borca itiraz ettiğini ve takibin durdurulduğunu, itirazın iptali için yasal süresi içerisinde taraflarınca dava açılmadığı için mevcut alacak davası açıldığını, hisse devrinin gerçekleşmesine rağmen ödenmeyen devir bedeli alacağının fazlaya ilişkin haklarının saklı kalması kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL kısmının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 25/01/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile 10.000,00 TL olarak açtıkları davalarını 90.000,00 TL artırarak talebini 100.000,00 TL’ye yükseltmiş ve 100.000,00 TL’nin muacceliyet tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacı tarafın hisse devri sözleşmesi olarak dayandığı belgenin en fazla ön görüşme ve pazarlık maddelerinin metne yazılması niteliğinde olabileceğini, noterde devir sözleşmesinden önce taraflar arasında karşılıklı pek çok şart ve satış bedeli ileri sürülerek pazarlık yapıldığını, anlaşmaya nihai şeklin noter sözleşmesi ile verildiğini, bunun haricinde geçerli bir belge olmadığını, bu belgeye göre de müvekkilinin borçlu olmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; taraflar arasında hisse devir bedelinin 100.000,00 TL olarak kararlaştırıldığı, usulünce hisse devrinin gerçekleştirildiği, noterde yapılan hisse devrine göre 50.000,00 TL’nin ödendiği, bakiye 50.000,00 TL’nin 11/06/2015 olarak kararlaştırılan tarih itibari ile ödenmediğinden davanın kısmen kabulü ile 50.000,00 TL’nin 11/06/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davacı ile davalının ortak bulundukları hisse devrini gerçekleştirmek amacıyla 27/02/2014 tarihinde sözleşme imzaladıklarını ve gerçek iradelerini ortaya koyduklarını, sözleşmede kararlaştırılan bedelin 100.000,00 TL olduğunu, noterde yapılan sözleşmenin ise şekli bir sözleşme olup tarafların gerçek iradesini yansıtmadığını, noter ücretinin daha az ödenmesi için ve şirket esas sermayesinin 100.000,00 TL olmasından ötürü şekil şartını sağlamak amacıyla değerin 50.000,00 TL olarak gösterildiğini, davalının duruşmada “noter satış senedindeki 50.000,00 TL’yi ödedim” şeklindeki beyanının hayatın olağan akışına ve hakikate aykırı olduğunu, 27/02/2014 tarihli sözleşme kapsamında müvekkiline 100.000,00 TL ödenmediğini, 27/02/2014 tarihinde ve halen davalı ile arasında birçok hukuki ve cezai uyuşmazlıklar bulunduğunu, müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Bilirkişi raporundaki eksiklikler giderilmeden karar verildiğini, karar harcının tamamının müvekkiline yükletilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davacının kendisinin dahi asıl sözleşme olduğunu iddia ettiği dava konusu adi belgenin taslak olarak kaldığını beyan ettiğini, tanığın da bu hususu doğruladığını, davacı tarafça bir başka belgenin de taslak sözleşme olarak dosyaya sunulduğunu, aynı başlığı taşıyan iki belgenin daha sözleşmede mevcut olduğunu, 3 farklı devir olmayacağına göre hiçbirisinin gerçek sözleşme olmadığını, bilirkişi raporunda davanın haksız olarak açıldığının tespit edildiğini, şirket borçlarının dahi müvekkili tarafından ödendiğini, vergi borçlarının davacının şirket müdürü olduğu döneme ait olup, müvekkili tarafından borçlar ödendiği için davacının 6183 Sayılı Kanun kapsamında icra takibinden kurtulduğunu, noterde devir işlemleri yaparak devir bedelinin ödendiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; taraflar arasında gerçekleşen şirket hisse devri nedeniyle alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
27/02/2014 tarihli “… Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin incelenmesinde, sözleşmenin taraflarının … ile … olduğu, şirketin iki ortaklı olup, …’ın %50 hissesini …’a Noterde devredeceği, şirketin ayni ve nakdi değerinin ortaklar arasında 200.000,00 TL olarak belirlendiği, …’ın %50 hisse karşılığı 100.000,00 TL ödeyeceğinin kararlaştırıldığı,
Ankara 18. Noterliğinin 28/02/2014 tarih ve …. yevmiye no’lu Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesinin incelenmesinde; devir edenin …, devir alanın … olup, … Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nde ki (100.000,00 TL sermaye değerli) 2.000 adet hissesi karşılığı 50.000,00 TL’nin … tarafından …’a ödendiği, devir bedelinin nakden ve tamamen alındığının kabul edildiği görülmüştür.
Senet tanığı olarak dinlenen …, 27/02/2014 tarihli sözleşmedeki imzanın kendisine ait olup, tarafları tanıdığı gibi söz konusu şirketin eski ortağı olduğunu, tarafların yanında konuşup anlaştıktan sonra bu sözleşmenin imzalandığını, söz konusu senet imzalandıktan sonra davacının yeni bir sözleşme getirerek imzalatmak istediğini, …’in bunu kabul etmeyerek, yarın notere giderek bu işi bitirelim dediğini, kendisinin notere gitmediği için orada olan biten hakkında bilgi sahibi olmadığını, senede konu bedelin ödenip ödenmediğini de bilmediğini belirtmiştir.
Somut olaya gelince, …..ki %50 hissesinin noterde devredilmesine rağmen 27/02/2014 tarihli sözleşme kapsamında belirlenen 100.000,00 TL hisse devir bedelinin ödenmediğinden bahisle hisse devir bedelinin tahsiline yönelik olarak işbu dava açılmıştır.
Taraflar arasında 28/02/2014 tarihinde noterde davacının ortak olduğu … Sanayi Ticaret Limited Şirketi’nde ki %50 hissesinin davalıya devri yönünde hisse devir sözleşmesi düzenlenmiş ve devir bedeli olarak bu sözleşmede 50.000,00 TL olarak gösterilmiş ise de, taraflar arasında bir gün önce düzenlenen 27/02/2014 tarihli hisse devir sözleşmesi ile şirketin ayni ve nakdi değerinin 200.000,00 TL olarak belirlenerek %50 hisse devrine karşılık davalının davacıya 100.000,00 TL ödeyeceğine dair adi yazılı sözleşme düzenlendiği, bu hale göre taraflar arasında noterde düzenlenen 28/02/2014 tarihli limited şirket hisse devir sözleşmesinde tarafların bedelde muvazaa yaptığı ve bu bedellerin 50.000,00 TL’sinin noterde ödendiği, aksinin davacı yanca yazılı bilgi belge ile ispatlanmadığından, ilk derece mahkemesince 50.000,00 TL’nin adi yazılı belgede kararlaştırılan 100.000,00 TL’den mahsubu ile bakiye kısmı olan 50.000,00 TL’nin davalıdan tahsiline yönelik kararı usul ve yasaya uygun olmakla taraf vekillerinin istinaf başvurularına itibar edilmemiştir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 30/11/2015 tarih ve 2015/5077 Esas 2015/12712 Karar sayılı, yine aynı Daire’nin 30/10/2013 tarih ve 2013/3050 Esas 2013/19136 Karar sayılı emsal içtihatları).
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabul kısmen reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı ve davalı vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 59,30 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 14,90 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalıdan alınması gerekli olan 3.415,50 TL harçtan peşin alınan 854,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.561,1‬0 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Taraflarca yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 16/02/2022

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.