Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/418 E. 2022/396 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

…..

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

…..

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/09/2019
NUMARASI :….
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 21/11/2016
KARAR TARİHİ : 31/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 13/04/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davalılar… ve… hakkındaki davanın reddine, davalı … hakkındaki davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalıların icra takibine itirazının iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalılar… ve… vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkillerinin davacı bankaya borcu bulunmadığını, banka tarafından verilen belgelerin ne sıfatla imzaladıklarını bilmeden imza attıklarını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Davalı …’a dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen anılan davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacı tarafından açılan taksitli kredinin daha sonra kullandırılan yeni bir taksitli kredi ile tasfiye edildiği, ilk sözleşmede davalılar… ve…’in kefalet imzalarının bulunduğu, bu sözleşme kapsamında kullandırılmış olan taksitli kredinin tamamen tahsil edilerek kapatıldığı, ikinci sözleşmede ise davalılar… ve…’in kefalet imzalarının mevcut olmadığı, davaya konu olan alacağın ikinci sözleşme kapsamında kullandırılmış olan taksitli krediden kaynaklandığı, asıl borçlu davalı …’a, 2015 yılında yeni bir sözleşme kapsamında kullandırılan krediden, 2010 yılında düzenlenen sözleşmede imzaları bulunan davalı kefiller… ve…’in sorumlu tutulmalarının mümkün olmadığı, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile takip tarihi itibariyle davacının davalı asıl borçlu …’dan olan alacak miktarının tespit edildiği gerekçesiyle davalılar… ve… yönünden davanın reddine, davalı …’a yönelik davanın kısmen kabulüne, anılan davalının icra takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin 21.436,00 TL asıl alacak, 822,98 TL temerrüt faizi, 41,15 TL BSMV, 235,07 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 22.535,20 TL üzerinden devamına, asıl alacağın %20’si oranında olan 4.287,20 TL icra inkar tazminatının davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; takip tarihinden ödeme tarihine kadar işleyecek temerrüt faizi oranına hükümde yer verilmediğini, infazda tereddüt oluşacağını, işleyecek %49,50 temerrüt faizi oranı üzerinden hüküm kurulması gerektiğini, davalı kefiller… ve…’in asıl borçlunun imzalarının bulunduğu sözleşmeden sonra kullanmış olduğu ürünlerden kaynaklı sorumluluğunun devam edeceğini, davalılar tarafından 2010 tarihli sözleşmeye ilişkin verilen kefaletin asıl borçlunun borçlandığı veya borçlanacağı tüm risklere kefil olunduğundan sonradan imza edilen sözleşmelerden kaynaklı sorumluluğun devam ettiğinin kabul edileceğini, davalıların kefaletten caydığına ilişkin bir ihtarnamelerinin bulunmadığını, davalı kefillerin kendilerine gönderilen ihtarname ve hesap ekstresine yasal süre içerisinde itiraz etmediklerini, borcun kesinleştiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Genel kredi sözleşmeleri, hesap kat ihtarı, Ankara 10. İcra Müdürlüğünün 2016/9847 sayılı takip dosyası, yargılama aşamasında bankacı ve uzman bilirkişi heyetinden alınan 05/03/2017 tarihli kök, 22/05/2019 tarihli ek rapor, davalı … adına düzenlenen banka hesap ekstresi, ödeme planı dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava Ankara 9. Tüketici Mahkemesinde açılmış olup, asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle verilen 2016/1575 Esas 2016/1528 Karar sayılı görevsizlik kararının kesinleşmesi ve davacı vekilince süresinde dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talebi üzerine dosya Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmiştir.
Ankara 10. İcra Müdürlüğünün 2016/9847 sayılı takip dosyası ile, davacı banka tarafından davalı borçlular aleyhine toplam 26.792,64 TL alacağın asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık %49,50 temerrüt faizi ve %5 BSMV ile birlikte tahsili talebi ile icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlulara 23/05/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlu …’ın 7 günlük itiraz süresi içerisinde 30/05/2016 tarihinde takibe konu borca itiraz ettiği, diğer davalı borçluların 7 günlük itiraz süresi içerisinde 27/05/2016 tarihinde takibe konu borca itiraz ettiği, işbu itirazın iptali davasının İİK’nun 67. maddesi uyarınca, itiraz dilekçesinin alacaklı/vekiline tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı dosya içeriğiyle sabittir.
Davacı banka ile davalı … arasında 2010 tarihli 100.000,00 TL limitli akdedilen genel kredi sözleşmesinde diğer davalılar… ve…’in aynı limit ile müteselsil kefil olduğu, kefaletin sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan mülga BK’nun 484 vd. maddelerindeki şekil koşullarına uygun olduğu, 17/02/2015 tarihli bila limitli sözleşmede ise davalılar… ve…’in kefaletlerinin bulunmadığı görülmüştür.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi heyeti kök raporunda, 12/11/2010 tarihinda açılan 29.124,00 TL tutarındaki taksitli krediden kalan borcun 17/02/2015 tarihinde kullandırılan 20.750,00 TL’lik yeni bir taksitli kredi ile tasfiye edildiği, 17/02/2015 tarihli sözleşmenin dosyada bulunmadığı tespit edilmiş, ek raporda ise 2010 yılında imzalanan ilk sözleşmede davalılar… ve…’in kefil olduğu, sözleşme kapsamında kullandırılan kredinin tamamen tahsil edilerek kapatıldığı, 17/02/2015 tarihli sözleşmede ise davalılar… ve…’in kefaletinin bulunmadığı, dava konusu alacağın 17/02/2015 tarihli sözleşme kapsamında kullandırılan krediden kaynaklandığı, davalılar… ve…’in borçtan sorumlu olmadıkları, akdi ilişkide uygulanan faizin %17,40 olup, sözleşmenin 9.2. maddesi uyarınca %50 ilavesiyle temerrüt faiz oranının %26,10 olacağı, takip tarihi itibarıyla taleple bağlı kalınarak davacının davalı asıl borçludan 21.436,00 TL asıl alacak, 822,98 TL temerrüt faizi, 41,15 TL BSMV, 235,07 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 22.535,20 TL alacaklı olduğu, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %26,10 temerrüt faiz oranı uygulanacağı yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı yan genel kredi sözleşmelerinden kaynaklanan kredi alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalılar… ve… davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi ek raporu da hükme esas alınmak suretiyle dava konusu icra takibi ile tahsili talep edilen alacağın davalılar… ve…’in kefaletinin bulunmadığı genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı gerekçesiyle davalılar… ve… hakkında açılan davanın reddine, diğer davalı hakkında açılan davanın yukarıda açıklandığı şekilde kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacı banka ile davalı … arasında iki adet genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalılar… ve…’in 2010 tarihli sözleşmede müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, 17/02/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinde ise davalılar… ve…’in kefaletlerinin bulunmadığı, kredi borcunun ödenmemesi üzerine davacı tarafından kredi hesabının kat edildiği, kredi alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların itiraz ettiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, dava konusu icra takibi ile tahsili talep edilen alacağın hangi genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, takip tarihi itibarıyla davacının davalılardan itiraza uğrayan alacak nedeniyle talep edebileceği herhangi bir alacak bulunup bulunmadığı, var ise miktarı, davalıların icra takibine itirazlarının yerinde olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde; yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporuyla icra takibi ile tahsili talep edilen alacağın davacı ile davalı asıl borçlu … arasında akdedilen 17/02/2015 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı tespit edilmiştir. Davalılar… ve…’in ise anılan genel kredi sözleşmesinde kefalet imzaları bulunmamaktadır. Bilirkişi davalılar… ve…’in kefalet imzalarının bulunduğu 2010 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun tahsil edilerek kapatıldığını saptamıştır.
Davalılar …ve… ancak kefaletlerinin bulunduğu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun bulunması halinde kefil sıfatıyla borçtan sorumlu olacaktır. Kefaletin asıl borçlunun doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olması sadece imzanın bulunduğu sözleşme için geçerlidir. Bir başka anlatımla, kefil imzasının bulunmadığı genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçtan sorumlu değildir.
Bu durumda mahkemece, davacının takip tarihi itibarıyla davalılar …ve…’in kefaletlerinin bulunduğu genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan herhangi bir alacağı bulunmadığı, alacağın kaynaklandığı sözleşmede ise davalılar …ve…’in kefaletinin bulunmadığı, anılan davalıların borçtan sorumlu olmadıkları gözetilerek davalılar …ve… hakkında açılan davanın reddine karar verilmesi isabetlidir.
Öte yandan, hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda akdi ilişkide uygulanan faizin %17,40 olup, sözleşmenin 9.2. maddesi uyarınca %50 ilavesiyle temerrüt faiz oranının %26,10 olacağı tespit edilmiştir. Davacı vekilince aşamalarda davalı asıl borçlunun temerrüt tarihinde bankanın fiilen daha yüksek oranda akdi faiz uyguladığına yönelik bir itirazı bulunmadığı gibi bu yönde dosyaya herhangi bir delil de ibraz etmemiştir. Bilirkişi %26,10 oranını esas almak suretiyle takip tarihi itibarıyla davacının davalı …’dan olan işlemiş faiz alacağını hesaplamıştır. Davacı yanın da bilirkişi ek raporuna dayalı olarak davalı … hakkında verilen davanın kısmen kabulü kararına yönelik açık bir istinaf itirazı bulunmamaktadır.
Dava konusu icra takibinde davacı banka takip tarihinden itibaren asıl alacağa %49,50 temerrüt faizi, faizin %5 gider vergisi uygulanmasını talep etmiştir. Mahkemece, hükmün gerekçesinde %26,10 oranında yıllık temerrüt faizi uygulanacağı belirtildiği halde hükümde asıl alacağa takip tarihinden itibaren işletilecek temerrüt faizi oranına yönelik olumlu veya olumsuz herhangi bir hükme yer verilmemiştir. Bu durum ise HMK’nun 297. maddesi uyarınca infazda tereddüt yaratacak nitelikte olup, kamu düzenine de aykırılık oluşturan bu hususa yönelik davacı vekilinin istinaf itirazı yerindedir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan incelemeyi içermemekte ise de, davacı vekilinin istinafında rapora yönelik herhangi bir itirazı bulunmamaktadır. Davacı vekilinin istinaf itirazı davalılar… ve…’in 2010 tarihli genel kredi sözleşmesindeki kefalet imzaları nedeniyle 17/02/2015 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan krediden de sorumlu olduklarına, takip tarihinden sonra işleyecek faiz oranının hükümde belirtilmemesine yöneliktir. Bu durumda istinaf itirazı gözetilerek bilirkişi raporunun banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yaptırılarak alınmaması eleştirilmekle yetinilmiştir.
İİK’nun 67/1. maddesi uyarınca hüküm altına alınan toplam alacak üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekmekte ise de, hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden davacı yararına icra inkar tazminatına hükmedilmesi isabetsiz ise de, davacı vekilinin anılan hususa yönelik açık bir istinaf itirazı bulunmadığından bu husus da eleştirilmekle yetinilmiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davalı … hakkında açılan davanın kısmen kabulüne yönelik verilen kararda isabet görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık da gözetilerek kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının davalı … yönünden kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin davalı … hakkındaki karara yönelik istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık da gözetilerek KABULÜNE, davacı vekilinin davalılar… ve… hakkındaki karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine,
2-Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/09/2019 tarih ve 2017/49 Esas 2019/593 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1).b-2 maddesi uyarınca kamu düzenine aykırılık da gözetilerek davalı … yönünden KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın davalılar… ve… yönünden REDDİNE,
2-Davalı …’a yönelik davanın KISMEN KABULÜNE, anılan davalının Ankara 10. İcra Müdürlüğünün 2016/9847 sayılı takip dosyasında yaptığı itirazın kısmen iptaline, takibin 21.436,00 TL asıl alacak, 822,98 TL temerrüt faizi, 41,15 TL BSMV, 235,07 TL ihtarname masrafı olmak üzere toplam 22.535,20 TL üzerinden, 21.436,00 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren %26,10 oranında temerrüt faizi ve faizin %5 BSMV’si uygulanmak suretiyle devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Aleyhe istinaf itirazı bulunmadığından asıl alacağın %20’si oranında olan 4.287,20 TL icra inkar tazminatının davalı …’dan alınarak davacıya verilmesine,
3-Alınması gerekli 1.464,29 TL harçtan peşin alınan 366,08 TL harç ile 133,96 TL icra harcının mahsubu ile bakiye 964,25 TL harcın davalı …’dan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
4-Peşin alınan 366,08 TL harç ile 133,96 TL icra harcının davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine,
5-Davacı vekille temsil edildiğinden AAÜT hükümleri uyarınca hesaplanan takdiren 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine,
6-Davalılar… ve… kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden AAÜT gereğince hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak anılan davalılara verilmesine,
7-Davacı tarafından davalı … hakkında yapılan 666,00 TL bilirkişi ücreti, 175,31 TL posta ve tebligat masrafı olmak üzere toplam 841,31 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranı gözetilerek 707,62 TL’sinin davalı …’dan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Arta kalan gider avansının karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
C)1-Davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
2-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında davalı … hakkında posta masrafı olarak yapılan 76,75‬ TL yargılama masrafının davadaki haklılık durumu gözetilerek 62,81 TL’sinin davalı …’dan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davacı ve davalılar… ile… yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 31/03/2022

…..

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.