Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/394 E. 2022/383 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/394 Esas 2022/383 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/394
KARAR NO : 2022/383

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/12/2019
NUMARASI : 2018/548 Esas 2019/1001 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Rücuen Alacak (İHDS’den Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/07/2018
KARAR TARİHİ : 31/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/03/2022

Taraflar arasındaki rücuan alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … ‘ın 02/04/2004 tarih ve 2004/22 sayılı özelleştirme yüksek kurulunun kararı kapsamında dağıtım sisteminin 20 farklı bölgeye ayrıldığını, buna göre müvekkilinin tüzel kişiliği ve sermayesinin özel hukuk hükümlerine tabi bir şirket olduğunu, taraflar arasında 24.07.2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi imzalandığını, dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde meydana gelen olay nedeniyle, üçüncü kişi durumundaki sigorta şirketi tarafından Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/476 esas sayılı dava dosyasında açılan rücuan tazminat davasının kabulüne dair karar verildiğini, kararın Yargıtay 11. HD’nin 2007/5792 E., 2008/7677 K. Sayılı kararıyla onandığını, ve karar düzeltme talebinin aynı Dairenin kararıyla reddedilerek kesinleştiğini, mahkemece hükmolunan bedelin Mersin 6. İcra Müdürlüğü’nün 2007/302 E. Sayılı dosyasına ödendiğini syasında hükmolunan bedelin müvekkili tarafından Gaziantep 9. İcra Müdürlüğü’nün 2011/3280 Esas sayılı dosyasına ödendiğini, ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili tarafından ödenen şimdilik 34.332,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle davanın BK’nın 73. maddesine dayalı rücu alacağı davası olup 2 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu ve ödeme tarihine göre süresinde açılmadığından davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, aksi halde davacının, davasının 24/07/2006 tarihli İHDS ile Hisse Satış Sözleşmesi ve devir bilançoları gereğince davaya konu alacağın bilançolarda yer almasından ötürü esastan reddine, yine davaların ve takibin kendilerine bildirilmediğinden faiz, icra gideri ve icra vekalet ücretinde sorumlu da olmadıklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; dava, taraflar arasında imzalanan işletme hakkı devir sözleşmesi (İHDS) hükümleri gereğince İhds’den önce yapılan iş ve işlemlerden davalı … sorumlu olduğundan bahisle davacının ödemek zorunda kaldığı tazminatın İHDS hükümleri gereğince rücuen tazmini istemine ilişkin olup somut uyuşmazlıkta, işbu davaya dayanak olan Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin davasında davalı aleyhine hükmedilen alacağın, 24/07/2006 tarihli İHDS öncesi dönemi kapsadığı, dayanak davaya konu olayın 30/05/2005 tarihinde gerçekleştiği, yapılan yargılama sonunda sigortalı şirkete ait otelde meydana gelen elektrik kesintisi sebebiyle hasar gören sigortalı cihazlara ilişkin ödemelerin davalıdan rücuen tahsiline karar verildiği, iş bu davaya dayanak davadaki uyuşmazlığın İHDS öncesine ilişkin olmasına göre, karar vermeye elverişli bilirkişi raporunda yapılan değerlendirme uyarınca, İHDS’nin imzalanması tarihinden önceki dönemden kaynaklanan olaydan davalının sorumlu olduğu kanaatine varılmakla davanın kabulüne karar vermek gerektiği, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olduğundan ve davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden alacağa ödeme gününden itibaren tarafların tacir olması sebebiyle avans faizi işletildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile 34.332,00 TL rücuen alacağın ödeme tarihi olan 01/08/2008 tarihinden itibaren işleyecek olan avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince zamanaşımı def’i değerlendirilmeden karar verildiğini, işbu davaya dayanak mahkeme ilamı müvekkili … Genel Müdürlüğü adına olduğundan, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre zamanaşımı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, rücu davasına konu mahkeme kararında bahsi geçen alacak türünün …’a bırakılan alacaklardan olmadığını, özelleştirmeye ilişkin iş ve işlemleri yerine getirmekle yükümlü olan …’ın 24/07/2006 tarihinde şirketlerle imzalamış olduğu İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin ihale şartnamesi ve hisse devir sözleşmesi ile birlikte yorumlanması gerektiğini, elektrik dağıtım şirketinin tüzel kişiliği, hakları, borçları ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişiklik olmaksızın sadece hisselerinin el değiştirmesinin söz konusu olduğunu, davacının dava dilekçesinde kabul ettiği üzere 01.03.2005 tarihinden itibaren bölgede dağıtım faaliyetine başladığından 24/07/2006 tarihinden önceki dönemde dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü iddiasının gerçek dışı olduğunu, Özelleştirme İdare Başkanlığı’nın 04/04/2012 tarihli yazısında; devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden geçmiş yıllara ilişkin olarak …’tan herhangi bir talepte bulunamayacağının açıkça belirtildiğini, bu durumda davacının müvekkili kurumdan herhangi bir alacağının kalmadığını, özelleştirme modeli gereği şirketin devre esas bilanço düzenlemeleri çerçevesinde … …’ın birikmiş tüm borçları … tarafından üstlenildiğini ve şirketin bilançosuna sermaye arttırımı yoluyla … tarafından kaydi olarak kaynak sağlandığını, dağıtım şirketinin bilançosundaki tüm unsurların özelleştirme bedeli içerisinde değerlendirildiğini, bu itibarla … tarafından tekrar ödenmesi halinde mükerrer ödeme söz konusu olacağını, işletme hakkının devri sözleşmesi, hisse devir sözleşmesi, ihale şartnamesi ve bilanço düzenlemeleri birlikte değerlendirilmeksizin salt işletme hakkı devir sözleşmesine istinaden karar verilmesinin doğru olmadığını, ihale şartnamesinin 22. ve hisse satış sözleşmesinin 9. maddesine göre davacının açmış olduğu rücuen alacak davasının kabulünün doğru olmadığını, ayrıca … …’ın kuruluş tarihi olan 01.03.2005’ten önce davacı şirketin faaliyet bölgesinde yer alan il ve ilçelerinde elektrik dağıtım faaliyetlerinin, müvekkili şirketten ayrı bir tüzel kişiliğe sahip elektrik dağıtım müesseseleri tarafından yürütüldüğünü, dolayısıyla işletme hakkı devir sözleşmesinden önceki sorumluluğun bu elektrik dağıtım müesseselerine ait olduğunu, işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.2 maddesi uyarınca bildirim yükümlülüğünü yerine getirmeyen davacının faiz ve icra dosyasına ilişkin giderleri talebinin yerinde olmadığını, savunarak açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davacı vekili, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacının işletme devir hakkı sözleşmesi hükümlerine istinaden davalıya karşı rücuan alacağın tahsili istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamında yer alan Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 10.06.2008 tarihli ve 2007/5792 E.-2008/7677 K .sayılı onama ilamına karşı … … tarafından başvurulan karar düzeltme istemiyle ilgili olarak aynı dairenin 02.04.2009 tarihli ve 2008/12053 E.-2009/3979 K. Sayılı davacı şirketin karar düzeltme talebinin reddine dair kararıyla kesinleşen dava konusu rücuya esas Silifke 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 23.11.2006 tarih ve 2005/476 Esas-2006/397 Karar sy. Dava dosyasında davacı sigorta şirketine sigortalanmış bulunan otelde 30.05.2005 tarihinde elektriklerin aniden kesilip gelmesi sonucunda sigortalı cihazların zarar görmüş olması sebebiyle sigortalının uğramış olduğu zararın rücuan tazmini istemiyle açılan davada davanın kabulü ile 15.398,00 YTL alacağın 07.09.2005 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, karar verilmiştir.
Öncelikle davalı vekili, rücuya esas dayanak davanın davalısı … olduğundan, davacı tarafından müvekkili kurum adına yapılan ödeme tarihinden itibaren sebepsiz zenginleşme hükümleri gereği iki yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan davanın reddi gerektiğini ileri sürmüştür. Rücuya esas Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/476 Esas sayılı dava dosyasında davacı … Sigorta AŞ tarafından davalı …-Silifke aleyhine rücuan tazminat istemiyle açılan davada … Elektrik Dağıtım AŞ-Mersin Müessese Müdürlüğü tarafından yargılama sürecinde cevap verildiği, Mahkemece … aleyhine verilen 23.11.2006 tarihli ve 2005/476 E.-2006/397 K. Sayılı karara karşı … Elektrik Dağıtım AŞ tarafından başvurulan temyiz kanun yolunda Yargıtay 11. HD’nin 10.06.2008 tarihli ve 2007/5792 E.-2008/7677 K. Sayılı ilamıyla” davada gerçek hasmın … … olmasına ve vekilin de bu davalı lehine savunmada bulunmasına ve ayrıca karar başlığında mümeyyizin adının yazılmamasının HUMK’nun 80. Maddesi gereğince mahallinde düzeltilebilir olmasına göre davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmeyerek hükmün onanmasına karar verilmiş, davalı … …’ın karar düzeltme istemi de reddedilmiştir. Bu durumda davalının … … olduğu ve ödemelerin de anılan kurum tarafından yapıldığı anlaşılmış olmakla davalı vekilinin bu yöndeki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce hüküm altına alınan rücuan tazminat bedelinin tahsili için alacaklı sigorta şirketi tarafından Mersin 6. İcra Müdürlüğü’nün 2007/302 Esas sayılı icra takip dosyasında … … tarafından 04.08.2008 tarihinde 34.332,00 TL alacaklı dava dışı 3. kişi olan sigorta şirketi hesabına ödenmiştir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı 24/07/2006 tarihinden önceki döneme isabet eden 30.05.2005 tarihinde meydana gelen olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Silivri 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davanın davacısı sigorta şirketi de bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığına göre işbu sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 818 sy. BK’nın 125. (TBK’nın 146. maddesindeki) maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin davacının ödeme yaptığı 04.08.2008 tarihi itibarıyla dolmadığı anlaşılmış olmakla davalı vekilinin zamanaşımı def’ine itibar edilmemiştir.
Öte yandan, hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik istinaf itirazlarına itibar edilmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davalı vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sy. Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri uyarınca istinafa başvuran davalı taraftan alınması gereken 2.345,22 TL karar harcından başlangıçta alınan 586,31 TL karar harcının mahsubu ile 1.758,91 TL bakiye istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
3-Yapılan istinaf yargılama giderlerinin davalı üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi.31/03/2022.

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.