Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/362 E. 2022/1105 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/362 Esas 2022/1105 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/362
KARAR NO : 2022/1105

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2019
NUMARASI : 2018/164 Esas 2019/1053 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
İHBAR OLUNAN :

DAVA : Rücuen Tazminat (Kasko Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 27/02/2018
KARAR TARİHİ : 27/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 04/10/2022

Taraflar arasındaki rücuen tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya duruşmalı olarak incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kasko sigortacısı olduğu aracın trafikte seyir halinde iken davalı şirketin maliki, diğer davalının sürücüsü olduğu araç ile karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğradığını, hasar bedelinin sigortalıya ödendiğini, davalı aracına ait ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi tarafından 33.000,00 TL ödeme yapıldığını, bakiye miktardan davalıların sorumlu olduğunu belirterek şimdilik 17.850,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu kazadan önce müvekkili aracının karıştığı trafik kazası sonrasında müvekkili sürücünün aracın arkasına yolun işlek ve kavşak noktası olması sebebiyle diğer sürücülerin görebileceği şekilde reflektör koyduğunu, trafik ekibinin beklendiği sırada davacının sigortalısına ait aracın yüksek hızla ve taşıdığı malzemenin yükleme sırasında gerekli önlemlerin alınmaması nedeniyle ani fren ile taşıdığı yükün yıkılacak, yola savrulacak olmasından dolayı ani frenden kaçınarak, reflektörü ve duran araçları geç görmesi sonucu, frene basmakta geç kaldığından dava konusu kazanın meydana geldiğini, ikinci kazadaki tüm kusurun sigortalı araç sürücüsüne ait olduğunu, sigortalı aracın müvekkilinin aracına arkadan çarptığını, avans faizi talep edilemeyeceğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün herhangi bir kusurunun bulunmadığı, dava konusu kazada sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu, davacının davalıdan tazminat talep hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; karara dayanak alınan adli tıp kurumu raporunda aksi belirtilmiş ise de, kazanın hemen sonrasında olay yerine gelen trafik ekiplerinin kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, karara dayanak adli tıp raporu ve bilirkişi raporunun olaydan çok sonra hazırlandığını, eksik ve yetersiz incelemeye dayalı olduğunu, gerekli önlemlerin tam anlamıyla zamanında alınmış olmadığını, bu nedenle davalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunun belirtilmesinin abesle iştigal ettiğini, olaydan sonra bağımsız sigorta eksperinin zarar tespiti yaptığını, pert total bedeli düştükten sonra belirlenen zarar bedelinin sigortalıya ödendiğini, davalıya ait aracın ZMMS şirketi tarafından bir kısım ödeme gerçekleştirildiğini, kalan tutar için ise bu davanın açıldığını, davalının kazada asli kusurlu olması nedeniyle talep edilen tutarın tamamından sorumlu olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; TTK’nun 1472. maddesi uyarınca kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek, eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Kaza tespit tutanağı, kaza yeri fotoğrafları, kasko sigorta poliçesi, araç fotoğrafları, davacı ödeme dekontları, yargılama aşamasında makine mühendisi, trafik kusur uzmanı bilirkişi heyetinden alınan 11/03/2019 tarihli rapor, 3 kişilik Karayolları Genel Müdürlüğü teknik elemanından oluşan bilirkişi heyetinden alınan 09/09/2019 tarihli bilirkişi heyeti raporu, Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından alınan 30/10/2019 tarihli rapor, istinaf aşamasında 3 kişilik Karayolları Genel Müdürlüğü teknik elemanından oluşan bilirkişi heyetinden alınan 16/06/2022 tarihli bilirkişi heyeti ek raporu, sigortalı araç ruhsatı dosya içerisinde yer almaktadır.
Kaza tespit tutanağı ile, davalı sürücünün trafikte seyir halinde iken köprü altına geldiğinde aracının ön tarafı ile ön ilerisinde bulunan araca çarpıp, çarpmanın şiddeti ile öndeki aracın savrularak yolun en sağ kısmında yolun kenarında bulunan beton bariyere çarpıp savrularak daha sonra duruşa geçtiği, sigortalı araç sürücüsünün kaza yaptıktan sonra kaza ile ilgili reflektörünü tedbir amacıyla aracının arka kısmına yakın mesafeye (iki metre) koyduğundan dolayı geri istikametinden aynı şeritten gelen sigortalı araç sürücüsü kendi şeridinde davalının aracını görünce 14 metre fren tedbirini alsa da aracının ön tarafı ile daha önce kaza yapan davalı aracına arkadan çarpıp, çarpmanın şiddeti ile davalı aracının savrulduğu, bu sırada sol şeritte ve kendi yol bölümünde seyreden başka bir araca çarparak duruşa geçtiği, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün 2019 sayılı Karayolları Trafik Kanunu Yönetmeliğinin 135. maddesi (kazadan sonra kaza ile ilgili gerekli emniyet tedbirini almamak) kuralını ihlalle asli kusurlu olduğu, sigortalı araç sürücüsünün aracının hızını, trafik güvenliği, aracın yük ve teknik özelliklerine göre yol ve trafik durumunun gerektirdiği şartlara uydurmadığından 52/1.b kuralını ihlalle tali kusurlu olacağı tutanağa bağlanmıştır.
Yargılama aşamasında alınan birinci bilirkişi heyeti raporunda; davacı sigortalısının meydana gelen trafik kazasında %85, davalı sürücünün ise araca iki metre mesafede reflektör koyması nedeniyle %15 oranında kusurlu bulunduğu, sigortalı aracın pert olup, kaza tarihindeki ikinci el rayiç değerinin 87.000,00 TL olduğu, sovtaj bedeli olan 19.200,00 TL mahsup edildiğinde tazminat tutarının 67.800,00 TL olarak hesaplandığı, davacının araç malikine 54.450,09 TL ödediği, kusur oranlarına göre davalının kusuruna isabet eden kısmın 10.170,00 TL olduğu tespit edilmiştir.
Alınan ikinci bilirkişi heyeti raporunda, davalı sürücünün kusursuz, sigortalı araç sürücüsünün ise %100 oranında kusurlu olduğu, davalı sürücünün iki metre geriye reflektör koymak dışında alabileceği bir tedbir bulunmadığı yönünde kanaat bildirilmiştir.
Ankara Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi Başkanlığından alınan raporda da, davalı araç sürücüsünün kusursuz, sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında kusurlu olduğu tespit edilmiştir.
İstinaf aşamasında ikinci bilirkişi heyetinden alınan ek raporda, davalı sürücünün kamyonun arkasında kullandığı reflektörün yönetmeliğin 135. maddesindeki şartlara uygun engel işaret olup olmadığının dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden tespitinin mümkün olmadığı, kazanın hava ve görüşün açık olduğu gündüz koşullarında meydana geldiği, kazaya karışıp duran aracın büyük araç olması nedeniyle uzak mesafelerden dahi durduğunun görülebileceği, aracın arkasında reflektör bulunduğu da dikkate alındığında dava konusu aracın arkasında kullanılan reflektörün arızi durumlarda otomobillerin arkasında kullanılan reflektör ve/veya büyük araçların arkasında kullanılmak zorunda olan engel işaret olup olmamasının dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde etkisinin olmayacağı tespit edilerek, kök rapordaki görüş tekrar edilmiştir.
Davacı yan kasko sigortalı aracın trafikte seyir halinde iken davalı şirkete ait araç ile karıştığı trafik kazası sonucu hasara uğradığını, sigortalıya ödenen hasar bedelinden kusuru oranında davalıların sorumlu olduğunu, bir kısım hasar bedelinin davalı araç ZMMS sigorta şirketi tarafından karşılandığını iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacının kasko sigortacısı olduğu aracın davalıya ait araç ile trafik kazasına karıştığı, sigortalı aracın hasara uğradığı, hasar bedelinin davacı tarafından sigortalıya ödendiği, davalıya ait aracın ZMMS şirketi tarafından davacıya 33.000,00 TL ödeme yapıldığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, meydana gelen trafik kazasında davalı araç sürücüsünün kusurunun bulunup bulunmadığı, kusuru var ise sigortalı araçta oluşan hasar miktarı, davalının sigortalı araçta oluşan hasar nedeniyle davacının yaptığı ödemeden sorumlu olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, kasko sigorta poliçesi kapsamında sigortalısına hasar nedeniyle ödeme yapan davacının TTK’nun 1472. maddesi uyarınca halefiyet ilkesine dayalı olarak hasarın oluşmasında kusurlu olan taraflara rücu etme hak ve yetkisi bulunmaktadır. Bir başka anlatımla davacının ödediği bedeli davalıdan talep etmesi davalının meydana gelen trafik kazasında kusurlu olması halinde mümkündür.
Kaza tespit tutanağında davalı araç sürücüsünün asli kusurlu, sigortalı araç sürücüsünün ise tali kusurlu olduğu belirtilmiş, yargılama aşamasında alınan birinci bilirkişi heyeti raporu ile sigortalı araç sürücüsünün %85 oranında kusurlu olduğu, davalı araç sürücüsünün ise %15 oranında kusurlu bulunduğu tespit edilmiştir. Alınan ikinci bilirkişi heyeti raporunda ise davalı sürücünün kusursuz, sigortalı araç sürücüsünün ise %100 oranında kusurlu olduğu belirtilmiş, Ankara Adli Tıp Kurumundan alınan raporda da benzer yönde kusur tespiti yapılmıştır. İstinaf itirazları kapsamında istinaf aşamasında ikinci bilirkişi heyetinden alınan bilirkişi ek raporunda da davalı sürücünün kusursuz, davacı sigortalı araç sürücüsünün ise %100 oranında kusurlu bulunduğu tespit edilmiştir.
Her ne kadar kaza tespit tutanağında davalı sürücünün asli kusurlu, davacı sigortalı aracının ise tali kusurlu olduğu belirtilmiş ise de, yargılama aşamasında alınan ikinci bilirkişi heyeti kök ve ek raporu ile adli tıptan alınan rapordan davalı araç sürücüsünün kusursuz olduğu tespit edilmiştir.
Kaza tespit tutanağında davalı araç sürücüsüne asli kusur yüklenmesinin sebebi Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 135. maddesi uyarınca kazadan sonra kaza ile ilgili gerekli emniyet tedbirini almamak kuralını ihlal etmesi olarak gösterilmiştir. Kaza tespit tutanağında davalı araç sürücüsünün, dava konusu trafik kazasından önce karıştığı trafik kazası nedeniyle duruşa geçtiği, aracının arka kısmına yakın olacak şekilde, iki metre mesafeye reflektör koyduğu belirtilmiş, reflektörün niteliğine ilişkin ise herhangi bir belirlemeye yer verilmemiştir.
Yargılama aşamasında alınan ikinci bilirkişi heyeti raporunda, davalı araç sürücüsünün dava konusu kazadan önce karıştığı kaza sonucu aracın duruşa geçtiği, yerleşim yeri içinde, gündüz şartlarında, görüşün açık olduğu olay yerinde kazalı aracının arkasının iki metre mesafesine reflektör koyduğundan davalı araç sürücüsünün alabileceği başkaca herhangi bir tedbir bulunmadığı açıkça belirtilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf itirazları kapsamında, Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 135/3. Maddesi uyarınca davalı aracının kamyon olduğu gözetilerek normal hava şartlarında en az 150 metreden net olarak görülecek şekilde 150×25 cm ebatında Avrupa Birliği Direktifleri ve Ekonomik Komisyonu Regülasyonlarından ECE 70’deki teknik şartlara uygun engel işaretinin konulmasının mecburi olduğu, davalı araç sürücüsünün bu hükme uygun tedbir alıp almadığı hususunda ikinci bilirkişi heyetinden ek rapor alınmıştır. Alınan ek raporda davalı aracının arkasına konulan reflektörün niteliği, tanımı, boyutlarına ilişkin dosya içerisinde herhangi bir bilgi bulunmadığı, kaza mahallindeki engel işaretin anılan yönetmelik hükmündeki teknik şartlara uygun olup olmadığının dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden tespitinin mümkün bulunmadığı belirtildikten sonra kazanın hava ve görüşün açık olduğu gündüz koşullarında meydana geldiği, kazaya karışıp duran aracın büyük araç olması nedeniyle uzak mesafelerden dahi durduğunun görülebileceği, aracın arkasında reflektör bulunduğu da dikkate alındığında dava konusu aracın arkasında kullanılan reflektörün arızi durumlarda otomobillerin arkasında kullanılan reflektör ve/veya büyük araçların arkasında kullanılmak zorunda olan engel işaret olup olmamasının dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde etkisinin olmayacağı açıkça değerlendirilmiştir.
İstinaf aşamasında alınan bilirkişi heyeti ek raporu ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli niteliktedir.
Hal böyle olunca, mahkemece kazanın hava ve görüşün açık olduğu gündüz koşullarında meydana geldiği, kazaya karışıp duran aracın büyük araç olması nedeniyle uzak mesafelerden dahi durduğunun görülebileceği, aracın arkasında reflektör bulunduğu da dikkate alındığında dava konusu aracın arkasında kullanılan reflektörün arızi durumlarda otomobillerin arkasında kullanılan reflektör ve/veya büyük araçların arkasında kullanılmak zorunda olan engel işaret olup olmamasının dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde etkisinin olmayacağı, davacı sigortalı araç sürücüsünün meydana gelen kazada %100 oranında kusurlu olduğu, davalı araç sürücüsünün ise kusurunun bulunmadığı, bu nedenle sigortalısına ödeme yapan davacının kazada kusuru bulunmayan davalı yana halefiyete dayalı olarak rücu edemeyeceği gözetilerek bu gerekçe çerçevesinde davanın reddine karar verilmesi gerekirken, reflektörün niteliği ve olay üzerindeki etkisi üzerinde durulmadan eksik gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında gerekçe yönünden isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında bir kısım gerekçe yönünden isabet görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının gerekçe yönünden kaldırılmasına, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden kabulüne,
2-Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/11/2019 gün, 2018/164 Esas 2019/1053 Karar sayılı kararının gerekçe yönünden kaldırılmasına,
3-Davanın reddine,
4-Alınması gerekli 80,70 TL harcın peşin alınan 304,84 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 224,14 TL’nin talep halinde davacıya iadesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden AAÜT gereğince hesap ve takdir edilen 9.200,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
8-Gider avansından arta kalan masrafın yatıran tarafa iadesine,
B)1-Kararın gerekçe yönünden kaldırıldığı gözetilerek davacıdan alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL maktu istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye irat kaydına,
2-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin, kararın gerekçe yönünden kaldırıldığı gözetilerek, davacı üzerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında birden fazla duruşma açılmış ise de kararın gerekçe yönünden kaldırıldığı gözetilerek davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalılar vekilinin yokluğunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca uyuşmazlık konusu miktar itibariyle kesin olmak üzere kusura ilişkin başkanın karşı oyu ile oy çokluğu ile karar verildi. 27/09/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …

(Karşı Oy)

KARŞI OY

Davalı sürücünün Karayolları Trafik Yönetmeliğinin A3 bendindeki ECE 70 standatlarında teknik şartlara uygun engel işaretini koyduğu ispatlanamadığından kusurlu olduğu, ancak zarar tutarı ile kusur oranı gözetildiğinde ZMMS’den tahsil edilen 33.000,00 TL’nin istenebilecek zarar tutarı olan 10.170,00 TL’den fazla olması nedeniyle davacının davasının bu nedenle reddi gerektiği kanısında olduğumdan sayın çoğunluğun görüşüne katılamamaktayım.

Başkan …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.