Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/348 E. 2022/385 K. 31.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : KONYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2018
NUMARASI …
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 06/04/2017
KARAR TARİHİ : 31/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 12/04/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalılar vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalıların icra takibine itirazının iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı bankaya borcu olmadığı gibi olan borcu da yapılan ödemeler, satılan araç ve teslim edilen müşteri evraklarından tahsil edilen bedellerle kapandığını, temerrüt koşulları oluşmadan takip yapıldığını, kefalet koşullarının oluşmadığını, takibin asıl borçluya başvurulmadan gerçekleştirildiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalılar … ve …’ın davalı asıl borçlu şirketin ortağı oldukları, eş rızası koşulu aranmadığı, kefalet koşullarının oluştuğu, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporuyla davacının takip tarihi itibarıyla davalılardan alacaklı olduğu miktarın tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıların icra takip dosyasına yaptığı itirazın davalı …. yönünden şirket kredi kartı yönünden 18.085,06 TL asıl alacak, 438,38 TL işlemiş faiz, 21,92 TL BSMV olmak üzere, çek bedeli kredisi yönünden 6.450,00 TL asıl alacak, 130,89 TL işlemiş faiz, 0,21 TL BSMV olmak üzere, BCH kredisi yönünden 219,94 TL anapara, 4,29 TL işlemiş akdi faiz, 0,21 TL BSMV olmak üzere toplam 25.357,24 TL üzerinden iptali ile davalı şirket yönünden bu miktar üzerinden devamına, davalı … ve … yönünden şirket kredi kartı yönünden 18.085,06 TL asıl alacak, 438,38 TL işlemiş akdi faiz, 21,92 TL BSMV olmak üzere, çek bedeli kredisi yönünden 6.450,00 TL asıl alacak, 130,89 TL işlemiş faiz, 0,21 TL BSMV olmak üzere, BCH kredisi yönünden 219,94 TL asıl alacak 4,29 TL işlemiş akdi faiz, 0,21 TL BSMV olmak üzere, taksitli ticari taşıt kredisi yönünden 19.018,25 TL asıl alacak, 415,97 TL işlemiş akdi faiz, 20,80 TL BSMV olmak üzere toplam 44.812,26 TL üzerinden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, kabul edilen 44.812,26 TL alacak üzerinden %20 oranında hesaplanan 8.962,45 TL icra inkar tazminatının (davalı şirketin sorumluluğu 25.357,24 TL ile sınırlı olması kaydıyla) davalılardan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin borcunun yapılan ödemeler, satılan araç ve teslim edilen müşteri evraklarından tahsil edilen bedellerle kapandığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda müşteri evraklarının değerlendirilmediğini, eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, müvekkili şirketin borcunun kapandığını, kefalet sözleşmesinin yazılı şekilde yapılmadıkça ve kefilin sorumlu olacağı azami miktar ile kefalet tarihi belirtilmedikçe geçerli olmayacağı, davacı tarafından sunulan kredi sözleşmelerinde limit belirtilmiş ise de, bu limitin şekli olup, gerçeği yansıtmadığını, müvekkili şirket geri ödeme yaptığı nispette tekrar kredi kullandırıldığını, dolayısıyla sözleşmede belirtilen limitin çok üzerinde kredi kullandırıldığını, bu durumda kefilin sorumlu olduğu azami miktarın net olarak belirlendiğinin söylenemeyeceğini, doğmuş ve doğacak borçlara kefaletin geçersiz olduğunu, müvekkillerinin başlangıçta kefil olduğu miktarın müvekkili şirket tarafından ödendiğini, halen borç var ise bu borcun sonradan kullandırılan kredilere ilişkin olduğunu, bu nedenle kefil olan müvekkillerinin sorumluluğunun bulunmadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Konya 6. İcra Müdürlüğünün 2016/9239 sayılı icra takip dosyası, takip dayanağı genel kredi sözleşmeleri, hesap kat ihtarı, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 26/01/2018 tarihli bilirkişi raporu, alacak temlik sözleşmesi, davalı asıl borçlu şirketin ortaklarını gösterir ticaret sicil gazetesi dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Konya 6. İcra Müdürlüğünün 2016/9239 sayılı icra takip dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı borçlular aleyhine kredi alacağının tahsili talebi ile icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlular … ve …’a 09/08/2016 tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirkete bila tebliğ olduğu, davalıların 7 günlük itiraz süresi içerisinde 16/08/2016 tarihinde takibe konu borca itiraz ettikleri, işbu itirazın iptali davasının İİK’nun 67. maddesi uyarınca, itiraz dilekçesinin davacı alacaklı vekiline tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre olan 06/04/2017 tarihinde açıldığı dosya içeriğiyle sabittir.
İcra dosyasında yer alan alacak temlik sözleşmesi ile davacı … tarafından … A.Ş.’ye dava konusu icra takibine konu alacak, işbu karar tarihinden sonra, 25/12/2019 tarihinde temlik edilmiştir. Karar tarihi itibarıyla alacak temlik edilmediğinden karar başlığında temlik alan … A.Ş.’ye yer verilmemiştir.
Davacı ile davalı şirket arasında akdedilen 01/11/2012 tarihli 500.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinde diğer davalıların müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, 05/05/2011 tarihli 500.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinde de diğer davalıların müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının yer aldığı, kefalet tarihinde davalılar … ve …’ın davalı asıl borçlu şirketin ortağı olduğu, 05/05/2011 tarihli kefaletin sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan mülga BK’nun 484. vd. maddelerinde, 01/11/2012 tarihli kefaletin sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan TBK’nun 583 vd. maddelerinde yer alan şekil koşullarına uygun bulunduğu görülmüştür.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılarak hazırlanmış olup, anılan raporda davacının takip tarihi itibarıyla davalı şirketten kredi kartı nedeniyle 18.085,06 TL asıl alacak, 438,38 TL işlemiş faiz, 21,92 TL BSMV olmak üzere, çek bedeli kredisi yönünden 6.450,00 TL asıl alacak, 130,89 TL işlemiş faiz, 0,21 TL BSMV olmak üzere, BCH kredisi yönünden 219,94 TL anapara, 4,29 TL işlemiş akdi faiz, 0,21 TL BSMV, davalılar … ve …’tan şirket kredi kartı nedeniyle 18.085,06 TL asıl alacak, 438,38 TL işlemiş akdi faiz, 21,92 TL BSMV olmak üzere, çek bedeli kredisi yönünden 6.450,00 TL asıl alacak, 130,89 TL işlemiş faiz, 0,21 TL BSMV olmak üzere, BCH kredisi yönünden 219,94 TL asıl alacak , 4,29 TL işlemiş akdi faiz, 0,21 TL BSMV olmak üzere, taksitli ticari taşıt kredisi yönünden 19.018,25 TL asıl alacak, 415,97 TL işlemiş akdi faiz, 20,80 TL BSMV alacaklı olduğu, kredi kartı asıl alacağına takip tarihinden itibaren %48,48, BCH kredi asıl alacağına takip tarihinden itibaren %37, taşıt kredisi asıl alacağına takip tarihinden itibaren %27,60, çek bedeli kredisi asıl alacağına takip tarihinden itibaren %36 oranında temerrüt faizi talebinin taraflar arasında akdedilen sözleşme hükümlerine uygun olduğu tespit edilmiştir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiklerini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yukarıda özetlendiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında banka ile davalı asıl borçlu şirket arasında genel kredi sözleşmeleri imzalandığı, diğer davalıların sözleşmelerde müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının bulunduğu, banka tarafından kredi hesabının kat edildiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, takip tarihi itibarıyla davacının genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunup bulunmadığı, var ise miktarı, alacağın davalı asıl borçlu ve kefillerden talep edilip edilemeyeceği, davalıların icra takibine itirazlarının haksız olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalılar vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, davalı şirket banka ile akdedilen iki adet genel kredi sözleşmesinde asıl borçlu, diğer davalılar ise sözleşmelerde müteselsil kefildir. Yukarıda açıklandığı üzere sözleşmelerde yer alan kefalet sözleşme tarihlerinde yürürlükte bulunan yasanın aradığı şekil koşullarına uygundur.
Genel kredi sözleşmesi çerçeve niteliğinde bir sözleşmedir. Bu nedenle kredi borcunun herhangi bir tarihte sıfırlanmış olması sözleşmede yer alan kefillerin kefalet borcunu sona erdirmeyecek, kefiller sözleşmede yer alan kefalet limitleri kapsamında kredi borcundan sorumlu olmaya devam edecektir.
Öte yandan, davalı yan yargılama aşamasında ve istinaf dilekçesinde şirket tarafından borcun ödendiğini savunmuş ise de, istinaf aşamasında borcun ödendiğine ilişkin herhangi bir belge ibraz etmediği gibi, yargılama aşamasında banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda da borcun ödendiğine ilişkin bir kaydın bulunduğu tespit edilmemiş, takip tarihi itibarıyla davacının davalılardan alacaklı olduğu miktar hesaplanmıştır. Alınan rapor ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli niteliktedir.
Hal böyle olunca, mahkemece denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılardan alınması gerekli olan 3.061,12 TL istinaf karar harcından peşin alınan 765,28 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.295,84‬ TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 31/03/2022

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.