Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/333 E. 2022/200 K. 23.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi …

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2019
NUMARASI …….
DAVA TARİHİ : 12/07/2018
KARAR TARİHİ : 23/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/02/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptaline ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın ……… arasında imzalanan sözleşmeleri ……. müteselsil kefil olarak imzaladığını, kredi borcunun 17/01/2018’de kat edilerek nakdi ve gayrinakdi kredi borç tutarının depo edilmesi talebiyle ihtarname tebliğ edildiğini, borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsilini teminen Ankara 17. İcra Dairesi’nin 2018/661 Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine davalıların itiraz ettiğini, davalı……lehine verilen 13/10/2016 tarihli 21.500 TL ve 05/10/2015 tarihli 238.500 TL tutarındaki teminat mektubunun 24/04/2018 tarihinde tazmin edildiğini, 260.000 TL tutarındaki depo talebi şeklindeki alacağın, nakdi alacağın tahsili talebiyle devam ettiğini iddia ederek itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın alacak talebinin gayri nakdi kredi 1.451.220 TL meri teminat mektubu bedeli ve 4.230 TL çek yaprağı bedeli ile 1.855,32 TL nakdi alacak olduğunu, teminat mektuplarının iş tamamlandığında iade olacağı, çek bedellerinin de muaccel olmadığını, nakit tutarın ise yanlış hesaplandığı ve hatalı faiz uygulandığını, davalı kefil …’ın şahsi bir borcu olmadığını, davalı kefillerin kefalet beyanları usule aykırı alındığından geçerli kefalet olmadığını, kefillerin kendi temerrütlerinden sorumlu olduğunu, kefillerden talep edilen tutarın haksız olduğunu, TBK 583 maddede belirtildiği, faiz oranının fahiş olduğunun dikkate alınması gerektiğini, Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 17.5.2007 tarihli 2007/8243 K sayılı kararında bu hususun belirtildiğini bildirerek davanın reddine, asıl alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacının bilirkişi raporunda belirtilen nakit alacağa, teminat mektuplarının nakde çevrilmesi nedeniyle doğan nakit alacağa tüm davalıların, nakde çevrilmeyen meri teminat mektuplarının ve çek sorumluluk tutarlarının depo talebinden ise krediyi kullanan borçlu şirketin sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalıların 1.853,62 TL asıl alacağa yapmış oldukları itirazın iptaline, kabul edilen bu miktara takip tarihinden itibaren yıllık %22 ,10 temerrüt faizi ve faizin BSMV uygulanarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, kabul edilen asıl alacak miktarının %20’si oranında hesaplanan 370,72 TL inkar tazminatının davalılardan alınmasına, 21.500,00 TL’lik ve 238.500,00 TL’lik teminat mektuplarının nakde çevrilmesi nedeniyle 260.000,00 TL’nin tazmin tarihi olan 24/04/2018, 587.220,00 TL’lik teminat mektubunun nakde çevrilmesi nedeniyle tazmin tarihi olan 17/09/2018 tarihinden itibaren işleyecek yıllık %22,10 temerrüt faizi ve faizin BSMV’si ile birlikte tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, bakiye meri teminat mektubu tutarı olan 608.060,00 TL’nin davalı asıl borçlu … … … … Şirketi’nden tahsili ile faiz getirmeyen bir banka hesabında depo edilmesine, davalı kefiller hakkında bakiye meri teminat mektubu tutarı ile ilgili depo talebinin reddine, davacının zorunlu çek bedeli yönünden talebinin kısmen kabulü ile iki çekle ilgili talep tarihindeki zorunlu ödeme tutarı olan 2.820,00 TL’nin davalı asıl borçlu … … … … Şirketi’nden tahsili ile faiz getirmeyen bir banka hesabında depo edilmesine, bir çek iade edildiğinden konusuz kalan bu çekle ilgili depo talebi yönünden hüküm kurulmasına yer olmadığına, çek sorumluluk tutarı ile ilgili diğer davalılar hakkındaki talebin reddine, davacının fazlaya ilişkin tüm istemlerinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava konusu alacağın dayanağı olan genel kredi sözleşmesinin 2-c, 9-i, 20-e ve 24-b maddeleri gereğince kefillerinde meri teminat mektupları bedelleri ve çek sorumluluk bedellerinin depo edilmesinden sorumlu olduklarını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir. Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilleri aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin hatalı olduğunu, kefaletin geçerli olduğunun çekişme konusu olmadığı yönündeki mahkeme gerekçesinin de hatalı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili istemine ilişkin başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmeleri, çek teslim ve iptal tutanakları, hesap kat ihtarnamesi, hesap ekstreleri, 25/07/2019 tarihli rapor ile itiraz üzerine aynı bilirkişiden 21/10/2019 tarihli ek rapor vs.deliller dosya arasında mevcuttur.
Ankara 17. İcra Müdürlüğü’nün 2018/661 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; 18.01.2018 tarihi itibariyle asıl borçlu … … ……. adına düzenlenen Ödeme Emri ile; 1.855,32 TL asıl alacak, alacağın takip tarihinden itibaren işleyecek %22,10 faizi, faizin %5 oranında BSMV’si, her türlü masrafları ile tahsili (ileride faiz oranları arttırıldığı takdirde artırılan faiz oranlarının tatbiki ile fazlaya ilişkin haklarımız saklı kalmak üzere) ayrıca 1.452.220 TL tutarındaki teminat mektubu ve 4.230 TL tutarındaki çek bedelinin depo edilmesi, gayri nakdi riskin talep tarihinden sonra kısmen veya tamamen tazmin edilmesi halinde %22,10 oranında temerrüt faizi üzerinden işleyecek % 5 oranında BSMV’si ile birlikte tahsili amacıyla takip başlatıldığı, davalıların tüm borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğu, işbu davanın İİK’nın 67.maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
Dosya kapsamından, davacı banka ile davalı … … … Ltd. Şti arasında 17/12/2014 tarihli 500.000,00 TL limitli ve 26/08/2015 tarihli 2.500.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmeleri akdedildiği, diğer davalıların sözleşmeleri müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, kefaletlerinin geçerli olduğu, davacı banka tarafından asıl borçlu ve kefillere yönelik 17/01/2018 tarihli hesap kat ihtarı ile nakdi kredi borcun ödenmesi ve gayrinakdi kredi bedellerin depo edilmesi için 1 gün süre verildiği, ihtarnamenin davalıların tamamına 19/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davacı bankaca ihtarname ile verilen 1 günlük atıfet süresi beklenmeksizin 18/01/2018 tarihinde işbu dava konusu icra takibinin başlatıldığı anlaşılmıştır.
Davacı banka tarafından kredi hesabının kat edilmesi ile birlikte davalı tarafa bir ihbar yapılmasa bile borç muaccel hale gelir ise de, alacaklının borçluya atıfet süresi tanıması halinde borcun ödenmesi atıfet süresinin sonuna kadar ertelenmiş olur. Bu durumda verilen atıfet süresi sona ermeden de ödeme süresi bitmeden icra takibine geçilmesi Türk Medeni Kanunun 2. maddesine aykırıdır (Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 03/04/2019 tarih, 2017/4707 Esas 2019/2247 Karar sayılı ilamı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 11/11/2020 tarih 2020/2627 Esas 2020/4963 Karar sayılı emsal ilamları).
Somut olayda ise, davacı bankaca davalıların hesabının 17/01/2018 tarihinde kat edildiği, borçlulara gönderilen ihtarnamenin 19/01/2018 tarihinde tebliğ edildiği, verilen 1 günlük ödeme süresinin 20/01/2018 tarihinde dolduğu, atıfet süresi dolmadan 18/01/2018 tarihinde icra takibinin erken başlatıldığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.

HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin ve davalı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzeni gözetilerek KABULÜNE, Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/11/2019 tarih ve 2018/521 Esas 2019/941 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının başlangıçta peşin alınan 17.559,51 TL harcın mahsubu ile bakiye 17.478,81 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve talepleri halinde ilgili taraflarına iadesine.
7-İstinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 5.100,00 TL maktu vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-HMK’nın 333. maddesine göre artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde yatırana iadesine,
C)1-İstinafa başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
2-İstinafa başvuran davalı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davalıya iadesine,
3-Davalı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf karar başvuru harcının davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
4-Kararın kaldırma gerekçeleri gözetilerek taraflar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/02/2022

…..

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.