Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/285 E. 2022/313 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/285 Esas 2022/313 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/285
KARAR NO : 2022/313

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2019

NUMARASI : 2018/992 Esas 2019/641 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 02/11/2018
KARAR TARİHİ : 10/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/04/2022

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankada bulunan ticari hesabından limit teklif komisyonu kredi kullandırım tahsilatı, limit teklif vergisi kredi kullandırım tahsilatı, kredi komisyonu, sigorta prim tahsilatı, Haziran 2018 ve Eylül 2018 dönemsel hizmet komisyon bedeli tahsilatı adı altında toplam 10.132,57 TL masraf kesintisi yapıldığını, yapılan tahsilatın hukuka aykırı olduğunu belirterek şimdilik 500,00 TL’nin ticari temerrüt faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında talebini toplam 5.626,27 TL olarak ıslah etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; belirsiz alacak davası açılamayacağını, davacının basiretli tacir gibi hareket etme yükümlülüğü bulunduğunu, davaya konu tüm tutarların taraflar arasında imzalanan sözleşmeye uygun şekilde tahsil edildiğini, dönemsel hizmet komisyonunun ticari kredili müşterilerden tahsil edildiğini, sigortanın davacının kullandığı kredinin teminatı olduğunu, sigorta poliçesinin yenilenmesi için davacıdan tahsilat yapıldığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporuıaı dosya kapsamına uygun, hüküm kurmaya yeterli ve elverişli bulunduğu, 5.626,27 TL dönemsel hizmet komisyonu adı altındaki kesintinin hukuki dayanağının bulunmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 5.626,27 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulduğunu, ıslah tarihinin göz ardı edildiğini, hüküm altına alınan miktarın tamamına dava tarihinden itibaren avans faizi işletildiğini, hukuki yarar ispat edilmedikçe kısmi dava açılamayacağını, davacının dava tarihine kadar dava konusu masraflara ilişkin müvekkiline herhangi bir iade talebinde bulunmadığını, bu nedenle 500,00 TL için dava tarihinden 5.126,17 TL için ise ıslah tarihinden itibaren faiz işletilebileceğini, itirazlar doğrultusunda yeniden bilirkişi raporu alınmadığını, rapora itirazlarının değerlendirilmediğini, hukuki dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, dönemsel hizmet komisyonunun ilk kredi ilişkisinden itibaren 1 yıl geçtikten sonra 3 ayda bir tahsil edilecek şekilde kullanılmış krediyle ilgili risk merkezine yapılan bildirimler, sistem kayıtlarının arşivlenmesi, şube, çağrı merkezi, internet-mobil-atm gibi kanallardan hizmet verilmesi gibi işlemlerin devamlılığı için tahsil edildiğini, bu komisyon bedelinin müvekkili tarafından davacıya sunulan hizmetlerin kalitesi ve devamlılığı açısından zorunlu olduğunu, davacının kredi ilişkisi başlamadan ön bilgi formuyla kendisinden bir takım kesintilerin yapılacağı konusunda bilgilendirildiğini, internet sitesinde ilan edilen duyurularda da dönemsel hizmet komisyonuna ve oranlarına ilişkin detaylı açıklamalar yapıldığını, bilirkişi raporunda dönemsel hizmet komisyonu tahsilatına ilişkin değerlendirme bölümünde neden incelenmediğinin anlaşılamadığını, davacının talebinin iyi niyetli olmadığını, emsal bankaların benzer nitelikte krediler için uyguladığı komisyon oranlarının karşılaştırılarak sonuca ulaşılması gerektiğini, bu yönde inceleme yapılmadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davalı bankadan kullanılan krediler nedeniyle haksız olarak yapılan limit teklif komisyonu kredi kullandırım tahsilatı, limit teklif vergisi kredi kullandırım tahsilatı, kredi komisyonu, sigorta prim tahsilatı, Haziran 2018 ve Eylül 2018 dönemsel hizmet komisyon bedeli tahsilatına ilişkin alacağın tahsili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355. maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Hesap ekstresi, Hayat Sigorta poliçesi, kredi ödeme planı, bankacılık hizmetleri çerçeve sözleşmesi, genel kredi sözleşmesi, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 29/01/2019 tarihli bilirkişi raporu, dekont suretleri dosya içerisinde yer almaktadır.
Genel kredi sözleşmesi davacı ile davalı arasında 10/04/2017 tarihinde 2.500.000,00 TL limitli olarak akdedilmiştir.
Taraflar arasında imzalanan bankacılık hizmetleri çerçeve sözleşmesi 10/04/2017 tarihlidir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda, kredi kullandırım komisyonlarının emsal banka uygulamalarının altında olduğu, sigorta poliçesinin müşteri talimatıyla yapıldığı, davacı yanın anılan kalemlere yönelik iade talebinin yerinde olmadığı, dönemsel hizmet komisyonunun ise hukuki dayanağının bulunmadığı, 5.626,97 TL’nin davacıya iadesinin gerektiği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı yan davalı banka tarafından kullanılan krediler kapsamında haksız olarak kredi kullandırım komisyonu, sigorta primi, dönemsel hizmet komisyonu adı altında ücret tahsil edildiğini iddia etmiş, davalı yan ise yapılan tahsilatların taraflar arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi hükümlerine ve hukuka uygun olduğunu savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yeterli ve elverişli bulunduğu gerekçesiyle yukarıda özetlendiği şekilde davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında genel kredi sözleşmesi ve bankacılık hizmetleri çerçeve sözleşmesi imzalandığı, davacının davalı bankadan ticari kredi kullandığı, davalı bankanın kullanılan krediler kapsamında davacıdan sigorta primi, kredi kullandırım komisyonu ve dönemsel hizmet komisyonu adı altında tahsilat yaptığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davalı tarafından davacıdan kullanılan krediler kapsamında sigorta primi, kredi kullandırım komisyonu ve dönemsel hizmet komisyonu tahsil edip edemeyeceği, tahsil edemeyecek ise davacının davalıdan talep edebileceği alacak miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazı incelendiğinde; mahkemece yapılan yargılama sonunda davacının davalıdan sigorta primi ve kredi kullandırım komisyon bedeli tahsil edebileceği, davacının anılan kalemlere yönelik iade talebinin yerinde olmadığı, davacının davalıdan sadece ödediği ve hukuki dayanağı bulunmayan dönemsel hizmet komisyonu bedelinin iadesini talep edebileceğine hükmedilmiştir. Davacı yanın karara yönelik herhangi bir istinaf itirazı bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusu kapsamında Dairemizce istinaf incelemesi kabul edilen dönemsel hizmet komisyonu bedeli yönünden yapılmıştır.
Davalı yan, aşamalarda dönemsel hizmet komisyonunun banka tarafından davacı şirkete sunulan hizmetlerin kalitesi ve devamlılığı açısından zorunlu olduğunu, ilk kredi ilişkisinin başladığı günden itibaren maksimum 1 yıl süre geçtikten sonra 3 ayda bir tahsil edilecek şekilde, kullanılmış krediyle ilgili risk merkezine yapılan bildirimler, sistem kayıtlarının arşivlenmesi, şube, çağrı merkezi, internet-mobil-atm gibi kanallardan hizmet verilmesi gibi işlemlerin devamlılığı için tahsil edildiğini savunmuştur.
Taraflar arasında akdedilen genel kredi ve bankacılık hizmetleri çerçeve sözleşmesinde davalı bankanın dönemsel hizmet komisyonu adı altında bir masraf kesintisi yapabileceğine yönelik bir hüküm bulunmadığı gibi davalı banka tarafından yapılan hizmete yönelik herhangi bir masraf belgesi de ibraz edilmiş değildir.
Hal böyle olunca, mahkemece yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunun ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunduğu, davalının davacıdan tahsil ettiği dönemsel hizmet komisyonunun hukuki dayanağının bulunmadığı gözetilerek anılan kalem yönünden davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan, mahkemece hüküm altına alınan alacağın tamamına dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine hükmedilmiştir. Dava dilekçesinde davacı yan alacağa dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi işletilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesinde de dava dilekçesinde talep edilen 500,00 TL’ye ek olarak 5.126,27 TL farkın dava tarihinden itibaren ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Bu durumda ıslah müessesesi ve davacı yanın ıslah dilekçesi gözetildiğinde, mahkemece ıslah ile artırılan kısım yönünden de dava tarihinden itibaren avans faizi işletilmesi usul ve yasaya uygundur (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 24/05/2019 tarih 2017/8 Esas 2019/3 Karar sayılı içtihadı).
Davalı vekilinin istinaf itirazlarının kamu düzenine aykırılık yönünden incelenmesine gelindiğinde, hakimin davayı aydınlatma ödevi başlıklı HMK’nun 31. maddesi “Hakim uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir.” hükmünü içermektedir.
Dava dilekçesinde davacı yan kullanılan krediler kapsamında kendisinden kredi kullandırım komisyonu, sigorta primi ve dönemsel hizmet komisyonu tahsil edildiğini belirttikten sonra her bir kalem yönünden ayrı ayrı talebinin hangi miktarda olduğunu açıklamadan fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle şimdilik 500,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep etmiş, ıslah dilekçesinde de dönemsel hizmet komisyonu alacağı bulunduğunu belirterek anılan kalem yönünden talebini 5.126,27 TL artırarak ıslah etmiştir.
Bu durumda mahkemece yukarıda anılan hakimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında davacıya dava dilekçesinde yer alan 500,00 TL alacak talebinin her bir alacak kalemi yönünden miktarı, her bir alacak kalemi yönünden davacıya talebi ve dava değeri açıklattırılarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekir. İlk derece mahkemesince ise yargılama aşamasında dava dilekçesinde yer alan 3 kalem alacağın hangi kalem yönünden ne kadar alacak talep edildiği hususu davacı yana açıklattırılmadığı gibi davacı vekili de alacak kalemlerine yönelik alacak miktarlarını bildirmemiştir. Gelinen aşamada davacı yana 3 kalem alacağın her bir kalem yönünden miktarını açıklamadığından dava dilekçesinde yer alan 500,00 TL alacak miktarının talep edilen 3 kalem yönünden eşit olarak talep edildiği kabul edilmiştir. Bu kabul çerçevesinde davacı yanın kredi kullandırım komisyonu alacak talebi 166,67 TL, sigorta prim alacak talebi 166,67 TL, dönemsel hizmet komisyonu alacak talebi 166,66 TL olarak talep edildiği değerlendirilmiştir.
Anılan değerlendirme çerçevesinde açılan davada dava dilekçesindeki dönemsel hizmet komisyonu alacak talebi 166,66 TL olarak kabul edildiğinde anılan kalem yönünden ıslah edilen toplam dava değeri 5.292,93 TL olacaktır.
Hal böyle olunca, mahkemece dava dilekçesinde 3 ayrı alacak kaleminin yer aldığı, davacı yana her bir alacak kalemi yönünden alacak miktarının açıklattırılması gerektiği, davacı yanca talebin açıklanmaması halinde dava dilekçesinde talep edilen alacak miktarının her bir alacak kalemi yönünden eşit miktarda alacak içerdiği gözetilmeden, davacının sigorta prim ve kredi kullandırım komisyonu yönünden alacak talebinin yerinde olmadığı gerekçede belirtilmesine rağmen anılan kalemlere hükümde yer verilmeden dava dilekçesindeki alacak miktarının sadece kabul edilen dönemsel hizmet komisyonu alacağı olarak kabul edilmesi talep aşımı niteliğindedir. HMK’nun 26. maddesi uyarınca ise talep aşımının re’sen gözetilmesi gerekir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında kamu düzenine aykırılık nedeniyle isabet görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık nedeniyle kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek KISMEN KABULÜNE,
2-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/09/2019 tarih ve 2018/992 Esas 2019/641 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1).b-2, 355. maddeleri uyarınca KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın KISMEN KABULÜNE, 5.292,93 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsil edilerek davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
2-Alınması gereken 361,56 TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL harç ile 87,54 TL ıslah harcı toplamı 123,44 TL’nin mahsubu ile bakiye 238,12 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından yapılan 35,90 TL başvurma harcı ile 35,90 TL peşin harç, 87,54 TL ıslah harcı toplamı 159,34 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Davacı tarafından yapılan 83,50 TL tebligat ve posta masrafı, 380,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 463,50 TL yargılama giderinin davanın kabul ve reddi oranı gözetilerek 436,05 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 333,32 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
8-Artan gider avansının karar kesinleştikten sonra davacı tarafa iadesine,
C)1-Davalı tarafından yatırılan 96,80 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında posta gideri olarak yapılan 47,90 TL yargılama masrafının davadaki haklılık durumu gözetilerek 2,84 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 10/03/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.