Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/273 E. 2022/255 K. 03.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/273 Esas 2022/255 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/273
KARAR NO : 2022/255

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2019
NUMARASI : 2018/296 Esas 2019/884 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 20/04/2018
KARAR TARİHİ : 03/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/03/2022

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirkete Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen FETÖ/PDY soruşturması kapsamında mahkeme kararıyla kayyım atandığını, kayyımlık görevinin TMSF tarafından yerine getirildiğini, davacı kayyım heyeti tarafından yapılan inceleme ve Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu Başkanlığınca oluşturulan vergi inceleme raporları ile 2013 yılında şirket hesabından davalıya 20.495.926,88 TL tutarında nakit avans ödemesi yapıldığının tespit edildiğini, davacı şirket yönetim kurulunun haksız ödenen bu miktarın davalıdan tahsili için yasal yollara başvurulmasına karar verdiğini belirterek 20.495.926,88 TL’nin ödeme tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen davalı süresinde davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacı tarafından 17/12/2013 tarihi ile 24/12/2013 tarihleri arasında şirket ortağı olan davalıya banka havalesi ile toplam 20.495.926,88 TL verildiği, bu tutarın davacı şirket ticari defter kayıtlarında verilen avanslar hesabında takip edildiği, daha sonra 30/12/2013 tarihinde ortaklardan alacaklar hesabına virman yapıldığı, 31/12/2013 tarihi itibariyle davacı şirketin davalıdan 20.495.926,88 TL alacaklı olduğunun şirketin ticari defter kayıtları ile teyit edildiği, 31/12/2013 tarihi itibariyle ortaklardan alacaklar hesabına kayıtlı 20.495.926,88 TL’ye ilişkin davacı şirket tarafından 6552 sayılı yasının 74. maddesi kasamında “kayıtlarda yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan kasa mevcudu ve ortaklardan alacakların beyanı” hükümlerinden yararlanılarak bu tutarın %3’ü olan verginin yatırılması suretiyle ortaklardan alacaklar hesabında görülen 20.495.926,88 TL kayıtlardan silinmiş ise de 6552 sayılı yasanın 74. maddesinde ön görülen düzenleme bilançolarda görülmekle birlikte fiili olarak bulunmayan kasa mevcudu ile ortaklardan alacak ve borçların fiili duruma uygun hale getirilmesine ilişkin olduğundan davacı alacağının varlığını etkilemediği, davacı tarafından davalıya 2013 yılı içerisinde banka havalesi ile gönderilmiş olan 20.495.926,88 TL avans ödemesinin fiilen mevcut bir alacak olduğunun gerek bilirkişi tarafından incelenen davacı ticari defter kayıtları ve dayanakları, gerekse Vergi Denetim Kurulu Başkanlığının vergi inceleme raporu ile tespit edilmiş olduğu, davacı şirket tarafından cezalı tarh edilen verginin ve cezanın iptali talebi ile açılmış olan davaların işbu davaya konu alacak talebine etkisi olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, 20.495.926,88 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; gerekli araştırma yapılmadan eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu, dava açılırken yatırılması gereken peşin harcın davacı tarafından yatırılmadığını, davacının harç muafiyeti bulunmadığını, müvekkilinin eşinin davacı şirket ortağı olmadığını, bilirkişi tarafından ticari defter incelemesi yapılmadığını, hukuksal konularda yorum yaptığını, bilirkişi heyetinin işini layıkıyla yapmadığını, yeni bir bilirkişi heyetinden rapor alınması taleplerine ilişkin herhangi bir karar verilmeden mahkemece davanın kabulüne karar verildiğini, mahkemece bilirkişi heyetince ağır ceza mahkemesinden gelen evraklar içerisinde bulunan müvekkili hakkındaki Masak raporunun gündeme alınmadığını, bu raporun uzman görüşü niteliğinde olduğunu, uzman görüşüyle yargılama aşamasında alınan rapor arasında çelişki bulunduğunda mahkemenin bu çelişkiyi gidermesi gerektiğini, mahkemenin kanun hükmünü yanlış yorumladığını, alacak gerçekten mevcut değil ise zaten yasadan yararlanmaya gerek olmadığını, gerçekte mevcut olmayan alacağın sırf mevcut olmaması nedeniyle silinmesi gerektiğini, ortaklardan alacak için fiilen mevcut olma şartı çıkmadığını, bu şart aranmadığında da alacağın kanundan yararlanılarak defterden silindiği göz önüne alınarak davacının davalıdan alacak talebinde bulunamayacağını, mahkemenin müvekkilin borçlu olarak görüldüğü döneme ilişkin ticari defterlerin incelendiğini, devam eden kayıtların değerlendirilmediğini, devam eden kayıtlarda 6552 sayılı Kanunun 74. maddesi kapsamında davacı tarafından alacağın kanunen kayıtlardan silindiğini, müvekkilinin davacıya borçlu olduğuna ilişkin defterde kayıt bulunmadığını, davacının defterlerinde yer almayan bir alacağı müvekkilinden talep edemeyeceğini, işlemlerin yasaya uygun olarak yapıldığını, 2013 ve 2014 yılı bilançoların genel kurullarda onaylandığını, yönetim kurulunun ibra edildiğini, davacının bu dosyada usulsüz olduğunu iddia ettiği kanuni bir işlemin vergi davalarında usulüne uygun olduğundan bahisle şirket hakkında kesilmiş cezaların kaldırılmasını talep ettiğini, bu hususun mantığa açıkça aykırı bulunduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; şirket ortağına yapılan avans ödemesinin tahsili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı şirket ticaret sicil dosyası, Maliye Bakanlığı Vergi Denetim Kurulu vergi inceleme raporları, vergi müfettişleri ve davacı şirket temsilcisi imzalı tutanak suretleri, Ankara 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 2016/5661 D. İş sayılı karar sureti, davacı şirket 12/02/2018 tarihli yönetim kurulu kararı, Ankara 16. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/2 Esas sayılı dosyasının UYAP’tan gelen sureti, Ankara 7. Vergi Mahkemesinin 2016/1614, 1615, 1616 Esas sayılı dosyalarının UYAP’tan gelen suretleri, yargılama aşamasında mali müşavir ve hukukçu bilirkişi heyetinden alınan 14/02/2019 tarihli kök, 15/10/2019 tarihli ek rapor dosya içerisinde yer almaktadır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök ve ek raporunda, davacının ticari defterlerinde davalıya 20.495.926,88 TL avans ödediğine ilişkin kayıt bulunduğu, davacının 6552 sayılı Kanunun 74. maddesi uyarınca vergi dairesine vergi ödeyerek alacağı kayıtlardan sildiği, alacaklar hesabına yapılan kayıtların fiktif kayıtlardan, yani gerçek bir nakit hareketine bağlı olmayan kayıtlardan oluşmadığı, aksine gerçek bir para hareketine dayandığı, bu nedenle davacının 6552 sayılı Kanunun 74. madde hükümlerine dayanamayacağı belirtilerek vergi müfettişlerince usulsüzlük cezası kesildiği, davacının şirketin fiili olarak bulunan alacaklarını usulüne uygun olmayan şekilde kayıtlardan çıkardığı yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı yan, davalı ortağa avans ödemesi yapıldığını, yapılan avans ödemesinin şirket tarafından usulsüz olarak şirket kayıtlarından çıkarıldığını iddia etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davalının davacı şirket ortağı olduğu, şirket tarafından davalıya taşınmaz avansı olarak ödeme yapıldığı, şirket kayıtlarında davacı davalıdan alacaklı iken, 6552 sayılı Kanunun 74.maddesi uyarınca vergi ödeyerek davacı şirketin kayıtlarda yer alan davalıdan olan alacak kaydını düzelttiği, anılan düzeltme tarihinden sonra davacı şirketin kayıtlarında davalıdan alacak kaydının yer almadığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davacı şirketin kayıtlarında yapılan düzeltme işleminin 6552 sayılı Kanunun 74. maddesine uygun olup olmadığı hususundan kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde; davacı şirkete 690 sayılı KHK kapsamında TMSF’nin kayyım olarak atandığı dosya içeriğiyle sabittir. Bu durumda 690 sayılı KHK’nun 73/6 maddesi uyarınca davacı şirket harçtan muaf olduğundan davacı tarafından peşin harcın yatırılmamış olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile davacı şirket davalı ortağa avans ödemesi yapması nedeniyle davalıdan 20.495.926,88 TL alacaklı olduğu, 6552 sayılı Kanunun 74. maddesi uyarınca davacı şirket kayıtlarında düzeltme yapılarak davalıdan olan alacak kaydının kayıtlarda düzeltildiği tespit edilmiştir. Burada tartışılması gereken husus yapılan işlemin yasaya uygun olup olmadığı hususudur.
6552 sayılı Kanunun 74. maddesi uyarınca kayıtlarda yer aldığı halde işletmede mevcut olmayan kasa mevcudu ve ortaklardan alacak beyanının düzeltilmesi mümkündür. Anılan hükümden anlaşılacağı üzere düzeltme ancak bilançolarda, kayıtlarda yer almakla birlikte fiilen mevcut olmayan alacak ve borçların fiili duruma uygun hale getirilmesi için yapılabilecektir. Somut olayda ise davacı şirket davalı ortağa avans ödemesi yapmış, yapılan avans ödemesi karşılığında davalı tarafından davacıya taşınmaz devri gerçekleştirilememiştir. Bir başka anlatımla avans ödemesi nedeniyle davacı şirket davalı ortaktan fiilen alacaklı durumda olup, alacağa ilişkin şirket kaydı fiktif nitelik taşımamaktadır.
Hal böyle olunca, mahkemece davacının davalıdan alacaklı olduğu, bu alacağın gerçek bir alacak niteliği bulunduğu, 6552 sayılı Kanunun 74.maddesi uyarınca davacı şirket tarafından kayıtlarında yapılan düzeltmenin yasaya uygun bulunmadığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan, vergi mahkemesinde açılan davalar cezalı tarh edilen verginin ve cezanın iptali talebine yönelik olup, yargılama neticesinde verilen kararın işbu dava konusu alacağa etkisi bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece vergi mahkemesinde açılan dava neticelerinin beklenmemesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 1.400.076,76 TL istinaf karar harcından peşin alınan 350.019,19 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.050.057,57‬ TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/03/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.