Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/27 E. 2022/1318 K. 27.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/27 Esas 2022/1318 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/27
KARAR NO : 2022/1318

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/10/2019
NUMARASI : 2017/32 Esas 2019/650 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : TAZMİNAT
DAVA TARİHİ : 18/01/2017
KARAR TARİHİ : 27/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/11/2022
Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı banka … Bankası merkez şubesi ile dava dışı …. Şti. Arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden anılan şirkete kullandırılan kredinin teminatı için dava dışı üçüncü kişi …. Şti. lehine, tapuda müvekkili adına kayıtlı olan… parselde kayıtlı 2624 m’lik ve 10/360 arsa paylı 36. Blok kargir villa üzerine 20/11/2006 tarihinde 400.000,00 TL’lik ipotek tesis edildiğini, ancak işbu taşınmaz rehninin davalı banka ile dava dışı asıl borçlu …. Şti. arasında 14.02.2007 tarihinden sonra akdedilen kredi sözleşmelerinin teminatı olmadığını, hukuka aykırı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi sebebiyle müvekkilinin dava dışı ipotekli taşınmazın mahkeme ilamı ile maliki olan …’a ödeme yapmak zorunda kaldığını ve bu ödeme nedeniyle zarara uğradığını ileri sürereki, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 20.000,00 TL’nin ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkili bankaya husumet yöneltilemeyeceğini, davaya konu ipoteğin mevcut ve gelecekteki kredi alacaklarına güvence oluşturduğunu, müvekkili bankanın ipotek tesisinde iyi niyetli olduğu için sorumluluğu bulunmadığını, dava dışı …. Şti.’ne kullandırılan kredilerin davanın müvekkil bankaya ihbar edildiği belirtilen 14/02/2007 tarihinden önce ve sonra diye ayrılmasının mümkün olmadığını, kredi kullandırım tarihi itibariyle kesinleşmiş bir mahkeme kararı da bulunmadığını, tapu iptal ve tescil davası ile ipotekli taşınmazın maliki olan dava dışı …’ın müvekkili banka ile davacı aleyhine açmış olduğu ipoteğin kaldırılması davasında ilk derece mahkemesince davanın kabulü ile davacı …’ın 110.200,00 TL yönünden, müvekkili banka ile davacı …’ı ise 119.800,00 TL yönünden müştereken ve müteselsilen sorumlu olduğuna karar verildiğini, bu ilamın takibe konulduğu Ankara 6. İcra Müdürlüğü’nün 2015/14687 Esas sayılı takip dosyasına davacı tarafından yapılan ödemenin ilk derece mahkemesince ipoteğin kaldırılması davasında aleyhine verilen kararın infazı için yapılmış olup müvekkili bankanın yapılan ödeme ile ilgili herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığını, davacının kendisi aleyhine kesin hüküm ifade eden bir karar sebebiyle ödemekle yükümlü olduğu tutardan dolayı müvekkili bankanın sorumlu tutulamayacağını, bu nedenle davanın yasal dayanağının anlaşılamadığını, davanın açıklattırılması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi kök ve ek raporlarına göre; hukuka aykırı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi sebebiyle davacının dava dışı kişiye ödemek zorunda kaldığı meblağ nedeniyle uğradığı zararın tazmini istemiyle açılan davada; uyuşmazlığın, tapu iptali ve tescil davasının … ….’na ihbar edildiği 14/02/2007 tarihinden sonra kullandırılan kredilerin ipotek kapsamına dahil olup olmadığı ve dolayısıyla ipotekli taşınmaz malikinin sorumluluğunun bulunup bulunmadığı noktalarında toplandığı, …’ın davacısı olduğu ve tapu iptali ve tescil talebiyle davalılar … ve …’a karşı açılan Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/605 esas sayılı dosyasında, Mahkemece tapu kaydının iptali ile taşınmazın davalı … adına kayıtlı olan tapu kaydının iptali ile üzerindeki sınırlamalarla birlikte davacı … adına tapuya tesciline karar verildiği, mahkeme kararının gerekçesinde; davanın ihbar edildiği … ….’nın iyi niyetli olduğu gözetilerek taşınmaz üzerinde banka lehine kurulan ipotek hakkının korunması gerektiği sonucuna varıldığının belirtildiği, … tarafından, bu kez taşınmaz üzerinde 20/11/2006 tarihinde … …. lehine kurulmuş ipoteğin kaldırılması talebiyle 23/09/2008 tarihinde Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde … ve … …. aleyhine dava açıldığı, mahkemece verilen ilk iki kararın Yargıtay 14. Hukuk Dairesince bozulduğu, bu arada … ….’nın, Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2008/214 esas sayılı dosyasında ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip başlattığı, ipoteğin kaldırılması talepli davanın yargılama aşamasında dava konusu taşınmazın icraen satışı ve kredi alacağının bankaca tahsil edilmesi üzerine ipoteğin kaldırılması davasının tazminat davasına dönüştürüldüğü, ikinci bozma kararı sonrası dava dosyasının Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/53 esas numarasını aldığı, yapılan yargılama neticesinde 24/03/2015 tarihinde icra yoluyla satılan ipotekli taşınmazın itiraz edilmeyen değerini teşkil eden 230.000,00 TL’nin 119.800,00 TL’lik kısmının davalılar … …. ve …’dan müştereken ve müteselsilen, geriye kalan 110.200,00 TL’lik kısmının ise davalı …’dan münferiden tahsil edilerek davacı …’a verilmesine karar verildiği, Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin bu kararının Yargıtay 14. Hukuk Dairesince 13/10/2015 tarihinde onandığı, Mahkeme kararında; tapu iptali ve tescil davasının 14/02/2007 tarihinde davalı bankaya ihbar edildiği, davanın ihbarına rağmen davalı bankanınkredi borçlusu şirkete ihbar tarihinden sonra da dava konusu ipotek akdinin teminatı kapsamında kredi kullandırmaya devam ettiği, davalı bankanın ihbar tarihinden önce kullandırdığı krediler nedeniyle iyi niyetli ise de ihbar tarihinden sonra kullandırdığı krediler nedeniyle iyi niyetli kabul edilemeyeceği, bozma ilamı doğrultusunda 20/11/2006 tarihli taşınmaz rehninin ihbar tarihinden sonra kullandırılan kredilere güvence teşkil edemeyeceğinin belirtildiği, Yargıtay bozma ilamı doğrultusunda davanın ihbar edildiği 14/02/2007 tarihine göre mahkemece iyi niyet değerlendirmesi yapılmak suretiyle kusur ve sorumluluğun paylaştırıldığı, bir başka deyişle bankanın 14/02/2007 tarihinden sonra kullandırdığı krediler bakımından iyi niyetli sayılamayacağı kabul edilmek suretiyle bankanın müteselsilen ödemesi gereken tazminat miktarının (119.800,00 TL) belirlendiği ve anılan tazminatın dava dışı …’a ödenmesine karar verildiği, ipotek sözleşmesinin tarafı olmayan dava dışı …’ın mülkiyet hakkının korunması açısından davalı bankanın iyi niyetli olup olmadığına göre bir kusur ve sorumluluk değerlendirmesi yapılması mümkün ise de aynı durumun ipotek sözleşmesinin tarafları açısından geçerli olmadığı, davanın ihbar edildiği 14/02/2007 tarihinden sonra kullandırılan krediler nedeniyle davalı bankanın taşınmaz maliki dava dışı …’a karşı sorumlu tutulması mümkün ise de ipotek veren davacıya karşı sorumluluğuna gitmeni mümkün olmadığı, davalı bankanın, ipotek sözleşmesi kapsamında taşınmaz rehninin doğmuş ve doğacak kredi alacaklarına güvence teşkil edeceğini bilerek ve bu duruma güvenerek kredi kullandırdığı, üçüncü kişi taşınmaz maliki tarafından açılan bir tazminat davasında bankanın davanın ihbarı tarihinden sonra kullandırdığı krediler bakımından iyi niyetli sayılmaması ipotek sözleşmesinin tarafını teşkil eden ipotek veren davacı …’a karşı sorumluluğunu gerektirmediği, davalı bankaca dosyaya sunulan 20/11/2006 tarih 23715 yevmiye nolu resmi senedin giriş bölümü ile 1. maddesinde,…. Şti.’nin … ….’ya karşı doğmuş ve doğacak bütün borçlarına teminat teşkil ettiğinin açıkça belirtildiği, Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/605 esas sayılı dosyası üzerinden görülen tapu iptali ve tescil davasının ihbar edildiği 14/02/2007 tarihinden sonra kullandırılan kredilerin de bahse konu ipoteğin güvencesi kapsamında sayılması gerektiği ve davalı bankanın dava dışı şirkete kullandırılan krediler nedeniyle davacıya karşı herhangi bir sorumluluğundan söz edilemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Sincan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 10/06/2008 T., 2006/605 E., 2008/252 K. sayılı tapu iptal-tescil davasında, ihtiyati tedbir kararı verilmiş ve tapuya şerh düşüldüğü gibi 14/02/2007 tarihinde de davalı bankaya ihbar edilmesine rağmen davalı banka kredi borçlusu şirkete, ihbar tarihinden sonra da dava konusu ipotek akdinin teminatı kapsamında kredi kullandırmaya devam ettiğini, Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 24/03/2015 Tarih, 2013/53 E. ve 2015/48 K. sayılı dosyası kapsamında tanzim edilen 24/10/2014 tarihli bilirkişi heyet raporunda kabul anlamına gelmemekle birlikte, “Bankaya ihbarın yapıldığı 14/02/2007 tarihi itibariyle dava dışı firmanın borcunun toplam 16.309,06-TL olduğu” şeklinde tespitte bulunulduğunu, dava dışı şirkete kullandırılan spot krediler, kredi şartlarına aykırı şekilde yapılandırılmış olup 14.02.2007 tarihinden sonra açılan kredilerin bir öncekilerin devamı olmadığı, davalı bankanın ihbar tarihinden sonra kullandırdığı krediler nedeniyle iyiniyetli olmadığının ve 20.11.2006 tarihli taşınmaz rehninin 14.02.2007 tarihinden sonraki kredilerin teminatı olmadığının Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 24.03.2015 T. 2013/53 E. ve 2015/48 K. sayılı ilamı ile sübuta erdiğini, buna rağmen itiraza konu bilirkişi raporunda işbu karara atfen “İpotek Sözleşmesinin tarafı olmayan dava dışı …’ ın mülkiyet hakkının korunması açısından davalı bankanın iyi niyetli olup olmadığına göre bir kusur ve sorumluluk değerlendirmesi yapılması mümkün ise de aynı durum ipotek sözleşmesinin tarafları açısından geçerli değildir. Bir başka deyişle, davanın ihbar edildiği 14.02.2007 tarihinden sonra kullandırılan krediler nedeniyle davalı Bankanın taşınmaz maliki dava dışı …’a karşı sorumlu tutulması mümkün ise de ipotek veren davacıya karşı sorumluluğuna gitmek mümkün değildir.” denilerek sözleşme akitleri arasında iyiniyet kuralının uygulanmasına gerek olmadığı şeklinde hukuken kabulü mümkün olmayan bir yorumda bulunduğunu, oysa bilirkişi raporunda belirtilenin aksine sözleşme akitlerinin 3. Kişilere karşı iyiniyetli davranma sorumluluğu olduğu gibi birbirine karşı da iyiniyet kuralları çerçevesinde davranmaları gerektiğini, aksi halin kabulünün karşılıklı sözleşme akdeden tarafların birbirleri aleyhinde ve zarar verici fiillerde bulunmalarının yolunu açacak ve bundan sorumlu olmamaları sonucunu doğuracağını, dolayısıyla eldeki dava konusu olayda da, müvekkil davacı ile ipotek sözleşmesi akdetmiş olan davalı bankanın, ipotek teminatı olan taşınmaz hakkında açılmış olan tapu iptal ve tescil davasının kendisine ihbar edilmiş olmasına rağmen kredi kullandırmaya devam etmesinin, tümüyle kötüniyetli olup hukuken korunmasının mümkün olmadığını, Kaldı ki, müvekkil davacının, dava dışı …. Şti. ile 18.04.2007 tarihi itibariyle herhangi bir kefalet ilişkisinin kalmadığının dilekçe ekinde ibraz edilen davalı … ….’nun 18/04/2007 tarihli yazısı ile de sabit olduğunu, davalı Banka tarafından verilen işbu yazının müvekkilin davalı Bankadaki tüm borç, kefalet ve ipotek taahhüdünü kapsadığını, davalı Banka tarafından müvekkilin bilgisi ve rızası dışında kullandırılan işbu kredilerden müvekkil davacının sorumlu tutulması hukuken mümkün olmayıp davalı banka tarafından yapılan hukuka aykırı ve usulsüz bu işlem müvekkilin de zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, bu hususun Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/53 E. sayılı dosyası içerisinde alınan bilirkişi raporları ile de açıkça ispatlandığını, söz konusu dosya kapsamında mevcut olan ve hükme esas alınan 28.03.2014 tarihli bilirkişi raporunda dahi bankaya “kötü niyetli tavrından dolayı dava açıp tazminat isteme hakkının davalı …’a dava açıp tazminat isteme hakkının davalı …’a ait olması gerektiği kanaatindeyiz. Çünkü bu arada illiyet bağının koptuğu gözlemlenmektedir.” denilerek de bu husus açıkça ortaya konulduğunu, müvekkilinin sorumluluğunda olmayan ancak müvekkilin kusuru olmaksızın hukuka aykırı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi sebebiyle dava dışı …’a Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 24/03/2015 Tarih, 2013/53 E. ve 2015/48 K. sayılı ilamı gereği ödemek zorunda kaldığı ve sorumluluğunda olmayan meblağın tespit edilerek davalıdan tahsili gerekmekte iken bilirkişi raporunda tamamen hukuk dışı ve sübjektif değerlendirme ile aksi kanaatte olunmasının anlaşılmadığını ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; 20.11.2006 tarihli taşınmaz rehninin davalı banka ile dava dışı asıl borçlu …. Şti. arasında 14.02.2007 tarihinden sonra akdedilen kredi sözleşmelerinin teminatı olmaması ve hukuka aykırı olarak ipoteğin paraya çevrilmesi sebebiyle müvekkilin dava dışı ipotekli taşınmaz maliki olan 3. Kişiye ödemek zorunda kaldığı meblağ ve ferileri nedeniyle uğradığı zararın tazmini istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından, … …. Merkez Şubesi ile…. Şti. arasında 29/09/2006 tarihli ve 500.000,00 TL limitli Kredi Genel Sözleşmesi akdedildiği, kredi limitinin 21/11/2006 tarihinde 1.000.000,00 TL’ye yükseltildiği, sözleşmeyi müteselsil kefil sıfatıyla imzalayan …’ın (davacı) kefalet limitinin sözleşmedeki kredi limitine eşit olduğu, dosyada mevcut tapu kayıtlarına göre … nolu bağımsız bölüm üzerindeki mülkiyet hakkının 15/08/2005 … tarafından kazanıldığı ve bu hakkın 30/10/2006 tarihinde satış yoluyla davacı …’a devredildiği, 20/11/2006 tarihinde de taşınmaz üzerinde davalı banka lehine birinci dereceden ve 400.000,00 TL bedelle ipotek tesis edildiği, anlaşılmaktadır.
Dava dışı … tarafından Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/605 esas sayılı dosyasıyla davalılar … ve … aleyhine, kendisini vekil tayin ettiği …’ın vekalet yetkisini kötüye kullandığı ileri sürülerek ve satış yoluyla …’a devredilmiş olan … nolu bağımsız bölümle ilgili olarak 29/12/2006 tarihinde tapu iptali ve tescil, bu mümkün olmadığı takdirde alacak istemiyle 29.12.2006 tarihinde dava açılmış, dava 14/02/2007 tarihinde … ….’a ihbar edilmiş, Mahkemece yapılan yargılama neticesinde 10/06/2008 tarihinde davanın kabulüne, dava konusu ipotekli taşınmazın davalı … adına olan tapu kaydının iptaline ve üzerindeki sınırlamalarla birlikte davacı … adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Bunun üzerine yine … tarafından, Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinde … ve … …. aleyhine 23/09/2008 tarihinde ipoteğin kaldırılması istemiyle açılan davanın, yargılama devam ederken ipotekli taşınmazın paraya çevrilmesi üzerine tazminat davasına dönüştüğü, Mahkemece 29/03/2012 tarihinde davanın kabulüne ve 230.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılar … ve … ….’tan müteselsilen tahsil edilerek davacı …’a verilmesine karar verildiği, … tarafından bu mahkeme kararına istinaden 07/05/2012 tarihinde Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2012/5010 esas sayılı takip dosyasıyla takip borçluları … ve … …. aleyhinde 230.000,00 TL’si asıl alacak olmak üzere toplam 407.440,42 TL üzerinden ilamlı icra takibi başlatıldığı, Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 29/03/2012 tarihli ve 2010/679 esas sayılı kararı davalı … …. Tarafından temyiz edildiği ve Yargıtay 14. Hukuk Dairesince 15/06/2012 tarihinde icranın geri bırakılmasına karar verildiği, bilahare söz konusu mahkeme hükmünün tekrar bozulmasına karar verildiği ve gönderilen dosyanın Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/53 esas sırasına kaydedildiği, yapılan yargılama neticesinde 24/03/2015 tarihinde icra yoluyla satılan ipotekli taşınmazın itiraz edilmeyen değerini teşkil eden 230.000,00 TL’nin 119.800,00 TL’lik kısmının davalılar … …. ve …’dan müştereken ve müteselsilen, geriye kalan 110.200,00 TL’lik kısmının ise davalı …’dan münferiden tahsil edilerek davacı …’a verilmesine karar verildiği, Ankara Batı 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin bu kararının Yargıtay 14. Hukuk Dairesince 13/10/2015 tarihinde onandığı, Ankara 6. İcra Müdürlüğünün 2015/14687 (yenileme öncesi 2012/5010) esas sayılı takip dosyası kapsamında takip borçlularından … …. tarafından 11/12/2015 tarihinde 213.454,03 TL, … tarafından ise 14/12/2016 tarihinde 169.903,17 TL tutarında ödeme yapıldığı, takip dosyasının 2016/5329 esas sayısını aldığı tespit edilmiştir.
İlk derece mahkemesince yargılama sırasında … ile bankacı hukukçu …’den oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 11.06.2018 tarihli kök ve 10.06.2019 ek raporda özetle; davalı …’ın, ipotek sözleşmesi kapsamında taşınmaz rehninini doğmuş ve doğacak kredi alacaklarına güvence teşkil edeceğini bilerek ve duruma güvenerek kredi kullandırdığı, üçüncü kişi taşınmaz maliki tarafından açılan tazminat davasında bankanın 14.02.2007 tarihinden sonra kullandırdığı krediler bakımındah iyi niyetli sayılmamasının ipotek sözleşmesinin tarafını taşkil eden ipotek veren davacı …’a karşı sorumluluğunu gerektirmediği, ipotek sözleşmelerinin tümünde taşınmaz rehninin mevcut ve ileride doğacak tüm kredi alacaklarına güvence oluşturacağını belirtildiği, şu halde 14.02.2407 tarihinden sonra davalı bankaca dava dışı şirkete kullandırılan krediler nedeniyle dayalı bankanın davacıya karşı sorumluluğu kabul edilemeyeceği, belirtilmiştir.
Somut olayda davacı, 20/11/2006 tarihinde … …. lehine tesis edilen taşınmaz rehininin, tapu iptali ve tescil davasının (Ankara Batı 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/605 esas sayılı dosyası) davalı bankaya ihbar edildiği 14/02/2007 tarihinden sonra kullandırılan kredileri teminat kapsamına almadığı halde davalı bankaca dava dışı asıl borçlu şirkete kredi kullandırılmış olması sebebiyle ipotek veren taşınmaz maliki sıfatıyla dava dışı üçüncü kişiye ödemek zorunda kaldığı tazminat sebebiyle zarara uğradığını, bu zararın miktarının tespiti ile tazminini talep etmekte, davalı banka ise ipoteğin doğmuş ve doğacak kredi alacaklarının teminatını oluşturduğunu, kredi kullandırıldığı tarihte mahkeme ilamının bulunmadığını, ipoteğin tesisi anında iyi niyetli olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Uyuşmazlık, dava dışı asıl borçlu şirketin kullandığı kredilerin teminatı olmak üzere davalı banka lehine tesis edilen ipotekli taşınmazın, dava dışı 3. kişi tarafından tapu iptal ve tescil davasının açıldığı davalı bankaya ihbar edildiği halde, bu tarihten sonra dava dışı asıl borçlu şirkete kredi kullandırılmaya devam edilmiş olması sebebiyle ipotekli taşınmazın önceki maliki olan davacının dava dışı taşınmazın yeni maliki olan 3. Kişiye ödeme yapmış olması sebebiyle herhangi bir zararının doğup doğmadığı, doğmuşsa miktarı ve doğan zararın davalı bankanın işleminden kaynaklanıp kaynaklanmadığı, eş deyişle, davacının varsa zararı ile bu zararın doğmasına şayet davalı banka işlemi yol açmışsa işlem ile zarar arasındaki uygun illiyet bağının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Somut olayda, dava dışı 3. Kişi …’ın maliki olduğu ipotekli taşınmaz olan … numaralı bağımsız bölümün vekalet yoluyla 30.10.2006 tarihinde davacı …’a tapuda satıldığı, 20.11.2006 günü kayıt maliki olan davacı … tarafından davalı banka lehine… Ltd. Şti’nin doğmuş ve doğacak bütün borçlarının teminatını teşkil etmek üzere 400.000,00 TL kredi için ipotek tesis edildiği, dava dışı …’ın satışın vekalet yetkisinin kötüye kullanılması suretiyle yapıldığı iddiasına dayanarak 29.12.2006 tarihinde Sincan Asliye Hukuk Mahkemesinin 2006/605 esasında kayıtlı tapu iptali ve tescil davasını açtığı, mahkemece tapu kaydına 16.01.2007 günü tedbir konulduğu, 14.02.2007 tarihinde de davanın davalı bankaya ihbar edildiği, mülkiyetin, açılan dava sonucu 10.06.2008 günü hükmen davacı adına geçtiği, taşınmazın davacı adına tescilinden sonra ipotek bedeli ödenmediği gerekçesiyle Ankara 22. İcra Müdürlüğü’nün 2008/214 sayılı dosyası ile 280.165,19 TL anapara olmak üzere toplam 292.727,62 TL bedel ile icra takibi yapıldığı, taşınmaz bedele dönüştürülerek alacağın bir bölümünün tahsil edildiği, davanın ihbarına rağmen davalı bankanın kredi kullandırmaya devam ettiği, mahkemece davalı bankaya tapu iptal ve tescil davasının ihbar edildiği 14.02.2007 tarihine kadar davalı bankaca dava dışı asıl borçlu şirkete kullandırılan krediler sebebiyle iyi niyetli ise de bu tarihten sonra kullandırılan krediler sebebiyle davalı bankanın iyi niyetli olduğunun kabul edilemeyeceği, dolayısıyla Yargıtay 14. HD’nin 06.11.2012 tarihli bozma ilamı doğrultusunda 20.11.2006 tarihli taşınmaz rehininin bu tarihten sonraki kredilerin teminatı olduğunun kabul edilemeyeceği, ne var ki davalı …’ın davacının evinin satılması nedeniyle İcra Müdürlüğünce tespit edilen taşınmaz bedelinin tamamından sorumlu olduğu kabul edilerek icra yolu ile satılan üzerine ipotek konulan taşınmazın itiraz edilmeyen değeri olan 230.000,00 TL’den 119.800,00 TL yönünden davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmalarına, bakiye 110.200,00 TL’nin davalı …’dan tahsiline karar verilmiş, taraf vekillerince temyiz edilen bu karar temyiz incelemesi sonunda Yargıtay 14. HD’nin 13.10.2015 tarihli ve 2015/10461 Esas-2014/48 Karar sayılı kararı ile onanmış, söz konusu onama ilamına karşı taraf vekillerinin karar düzeltme istemi ise Yargıtay 14. HD’nin 26.09.2016 tarihli ve 2016/754 Esas-2016/7506 Karar sayılı ilamı ile reddedilmiş olmakla hükmün kesinleştiği anlaşılmıştır.
Şu halde davalı banka lehine taşınmaz üzerinde ipoteğin tesis edildiği 20.11.2006 tarihinde kayıt maliki davacı ise de bu tarihten sonra 29.12.2006 tarihinde dava dışı … tarafından açılan tapu iptal tescil davasında 10.06.2008 tarihinde tapu iptal ve tescil davasının davalısı olan davacının vekili …’ın vekalet yetkisini kötüye kullanarak davacı adına tapuya kaydetmiş olması nedeniyle davanın kabulüne dair verilen ve kesinleşen kararla dava dışı … hükmen taşınmaz maliki olduğuna, adı geçen malik tarafından, ipoteğin tesis tarihinde kayıt maliki olan davalı … ile davalı banka aleyhine açılan ipoteğin kaldırılması davası sırasında taşınmazın satılması üzerine dönüşen tazminat davasında, icra müdürlüğünce belirlenen taşınmaz satış bedelinden; tapu iptal ve tescil davasının ihbar edildiği 14.02.2007 tarihinden itibaren kredi kullandırmaya devam eden davalı bankanın, vekalet ilişkisini kötü kullanarak taşınmazı satın alan ipotek tesis tarihinde kayıt maliki olan davacı ise taşınmaz satış bedelinin tamamından sorumlu tutulmuş olup, davacı esasen kesinleşen tapu iptal ve tescil davasında Sincan 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 10.06.2008 tarihli ve 2006/605 Esas-2008/252 Karar sayılı karar ile o davanın davacısı …’ın diğer davalı olan vekili … ile birlikte vekalet ilişkisini kötüye kullanmış olması sebebiyle tapuda devir işlemini gerçekleştirerek … adına kayıtlı taşınmazı kendi adına tapuda tescil ettirdiğinin kabulü ile davalı … adına tapu kaydının iptali ile taşınmazın … adına tapuda kayıt ve tesciline karar verildiğine göre, esasen davalı bankaca işbu tapu iptal ve tescil davasının ihbar edildiği 14.02.2017 tarihinden itibaren dava dışı asıl borçluya kredi kullandırılmasa dahi artık tapu maliki olmayan ve kayıt maliki iken taşınmaz üzerinde davalı banka lehine tesis ettiği ipotek işlemi sebebiyle sorumlu tutulacağı, davacının kayıt maliki olduğu dönemde taşınmaz üzerinde davalı banka lehine tesis edilen ipotek işlemine ait ipotek akit tablosunda ipoteğin açıkça dava dışı asıl borçlu şirketin doğmuş ve doğacak borçlarının teminatını teşkil ettiğinin belirtildiği gözetildiğinde ilk derece mahkemesince davalı bankaca bu tarihten sonra dava dışı asıl borçlu şirkete kredi kullandırılması sebebiyle dava dışı hükmen tapu maliki olan …’a ödeme yapılması sebebiyle zarara uğradığı iddiasıyla açılan bu davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. Çünkü, ipoteğin fekki istemiyle açılıp taşınmazın cebri icrada satışması sebebiyle tazminat davasına dönüşen davada, davalı banka tapu iptal ve tescil davasının kendisine ihbar edildiği tarihten sonra hükmen taşınmaz maliki olan …’a karşı sorumlu tutulmuş ise de, davalı bankanın kredi kullandırmaya devam etmiş olmasının ipotek tesis tarihinde kayıt maliki olan davacıya karşı herhangi bir sorumluluk doğurması mümkün değildir. Daha açık bir anlatımla, kesinleşen mahkeme ilamıyla davacının ipoteğin kaldırılması sebebiyle hükmen taşınmaz malikine ödemekle sorumlu tutulduğu taşınmaz satım bedeli sebebiyle uğranıldığı ileri sürülen zarar, işbu davada davalı bankaca dava dışı asıl borçluya kredi kullandırma işleminden kaynaklanmadığından zarar ile işlem arasında uygun illiyet bağı bulunmamaktadır. Aksine, davacının zarar olarak ileri sürdüğü mahkeme ilamına dayalı iş bu ödeme, kesinleşen tapu iptal ve tescil davasında kabul edildiği üzere, o davanın davalısı olan davacını vekili ile birlikte hareket edip vekalet ilişkisini kötüye kullanarak taşınmazı kendi adına tescil ettirmesinden, eş deyişle davacının tamamen kendi kusurundan kaynaklanmaktadır. Bu durumda “kimse kendi kusurundan yararlanamaz” ilkesi gereği davacının davasının reddi isabetlidir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcından başlangıçta peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,3 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinafa başvuran davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf aşamasında duruşma yapılmadığından karşı taraf yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 27/10/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.