Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/250 E. 2022/1252 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/250 Esas 2022/1252 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/250
KARAR NO : 2022/1252

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/10/2019
NUMARASI : 2017/599 Esas 2019/700 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : İstirdat (Bankanın Faiz Dışı Gelirlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 05/07/2017
KARAR TARİHİ : 14/10/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/11/2022

Taraflar arasındaki istirdat istemlerine ilişkin asıl ve birleşen davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekilleri tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı bankadan … no’lu toplam 2.000.000,00 TL yıllık %12,90 faiz oranı ile rotatif kredi kullandığını, davalı banka tarafından 20.02.2017 tarihi itibariyle kredi faiz oranının %14,90 olduğunun bildirilmesi üzerine müvekkili şirketin kredilerden kaynaklı tüm borcu 24.02.2017 tarihinde ödeyerek kapattığını, banka tarafından ana paradan ayrı olarak 31.03.2017 tarihinde faiz, bsmv, komisyon ve kredi tahsis ücreti adı altında toplam 51.000,00-TL tahsil edildiğini, müvekkili şirketin 41.101,00-TL ödemesi gerekirken müvekkilinden 9.899,00-TL fazla tahsilat yapıldığını, kredi faiz oranı artışının 20.02.2017 tarihinde olduğunu, müvekkilinden tahsil edilen masraf, komisyon ve hesaplanan faizin kanuna ve sözleşmeye aykırı olduğunu, tahsil edilmesi gereken faiz tutarının üstünde bir tahsilat yapıldığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile fazla tahsil edilen 9.899,00-TL nin ödeme tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalı bankadan istirdatına, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının talep ve iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacıdan tahsil edilen tüm faiz-komisyon ve ücretlerin hukuka ve akdedilen genel kredi sözleşmesine uygun olduğunu, TTK’nın 18/2. maddesi gereği basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğü bulunan davacının aynı Yasa’nın 22. maddesine göre ücretin fahiş olduğunu iddia ederek indirim talep edemeyeceğini dava konusu ücretlerin TTK ve Bankacılık Kanununa ve 2006/11188 sayılı Bakanlar Kurulu Kararına dayanılarak hazırlanan 2006/1 sayılı Mevduat Kredi Faiz Oranları ve Katılma Hesapları Kar ve Zarara Katılma Oranları İle Kredi İşlemlerinde Faiz Dışında Sağlanacak Diğer Menfaatler Hakkında Tebliğ’e uygun, davacının masrafları öderken herhangi bir ihtirazi kayıt da ileri sürmediğini, savunarak fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile haksız ve mesnetsiz davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
BİRLEŞEN DAVA
Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı bankadan toplam 2.000.000,00 TLlik yıllık 12,90 faiz oranı ile rotatif kredi kullandığını, kullanılan kredilerin teminatı olarak müvekkili şirket adına kayıtlı … parsel sayılı fabrika üzerine 1.derece 15.000.000,00TL bedelli ipotek tesis edildiğini, müvekkilinin 24.02.2017 tarihinde davalı banka nezdindeki tüm risklerini ödeyerek kapattığını, ipoteğin fekkini talep ettiğini, banka tarafından ipotek fek ücretinin 25.000,00 TL olduğunun bildirildiğini ve bu tutarın müvekkili tarafından ihtirazi kayıtlı olarak yatırıldığını, davalı banka tarafından tahsil edilen ipotek fek ücretinin haksız ve mesnetsiz olduğunu belirterek, dosyanın Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/599 E nolu dosyası ile birleştirilmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile haksız tahsil edilen 25.000,00 TL nin ödeme tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalı bankadan istirdatına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; öncelikle yapılan tebligatın müvekkili bankanın ticaret sicil gazetesindeki adresine yapılmadığını, bu nedenle usulüne uygun tebliğ edilen dilekçe bulunmadığını, müvekkili banka aleyhine açılan haksız ve mesnetsiz davayı kabul etmediklerini, davacı tarafın taleplerinin zamanaşımına uğramış olduğunu, öncelikle zamanaşımı definde bulunduklarını, davacının, davaya konu masrafları öderken herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediğini belirterek, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak kaydı ile haksız ve mesnetsiz davanın reddine, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi kök ve ek raporlarına göre; Asıl davada uyuşmazlığın davacının davalı bankadan kullanmış olduğu … nolu rotatif ticari kredilerin kapatılmasından kaynaklı davalının, davacıdan 9.899,00 TL. Fazladan tahsilat yapıp yapmadığı, kredinin kapatılması sırasında alınan masraf, komisyon ve hesaplanan faizin kanuna ve sözleşmeye aykırı olup olmadığı, hususlarında olduğu, taraflar arasında akdedilen Genel Kredi sözleşmesine istinaden, davalı banka tarafından davacıya her biri 1.000.000,00 TL olan %12,90 faiz oranı ile kullandırılan iki adet ticari kredinin 24.02.2017 tarihinde ana paraları, 31.03.2017 tarihinde faiz ve diğer ferileri ödenerek kapatıldığı, kredilere uygulanan faiz ve komisyon oranlarının yasal düzenlemelere aykırı olmadığı, ancak davalının faiz oranı değişikliğini 20.02.2017 tarihinde müşterisine bildirdiği, bu tarihten itibaren yeni oran (%14,90) üzerinden kredi faizi hesaplayabileceği,, bu durumda davalı bankaca davacıdan talep olunabilecek faiz alacağının her iki kredi için 4.450,83 TL olduğu, birleşen dosyanın değerlendirilmesi sonucunda; davacının, davalı bankadan kullandığı kredilerin teminatı olarak davacı adına kayıtlı taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiği, davacının krediyi ödediği, davalı tarafından ipotek fek ücreti olarak 25.000,00 TL alındığı, davalı banka tarafından ipotek fek ücreti olarak tahsil edilen 25.000,00 TL nin davalı bankadan tahsilini talep ettiği, 13.03.2019 tarihli bilirkişi raporunda ipotek fek bedeli olarak alınan tutarın emsal banka uygulamalarına göre orantılı olup olmadığı hususunda alınan 18.07.2019 tarihli bilirkişi ek raporunda, T.C. Merkez Bankasına gönderilen listelerin incelenmesinden ülkemizde faaliyette bulunan 23 bankanın Merkez Bankasına bildirdiği ipotek fek bedeli karşılaştırmasında; hemen tüm bankaların ipotek fek ücreti adı altında müşterilerinden ücret talep ve tahsil ettiğinin görülmekle birlikte, davalı bankanın davacı kredi müşterisinden tahsil ettiği ipotek fek ücretinin emsal banka uygulamaları ile orantılı olmadığının gözlemlendiğini, bu çerçevede, davalı bankanın tahsil ettiği ipotek fek ücretine ilişkin nihai değerlendirme ve takdirin mahkemenin uhdesinde olduğunu bildirdiği anlaşılmakla, T.C. Merkez Bankasından gönderilen tabloda bankaların büyük çoğunluğu lehlerine tesis edilmiş ipoteğin fekki için müşterilerinden azami olarak 1.000 TL talep ettiği, maksimum 2.000 TL ve 2.500 TL alan bankaların da mevcut olduğu, 25.000 TL fek ücreti alan bankanın ise davalı ile birlikte 2 tane olduğu anlaşıldığından hakkaniyet gereği davacıdan da, davalı tarafından fek ücreti olarak 2.000 TL tahsil edilmesi gerektiği kanaatine varılmış ise de birleşen dosya yönünden kısa kararda sehven hüküm kurulmadığı, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmaması adına gerekçeli kararın hüküm kısmında değişikliğe gidilmediği belirtilerek asıl davada davanın kısmen kabulü ile, 4.450,83 TLnin 31/03/2017 tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince usul ve yasaya aykırı olarak karar verildiğini, dosyaya ibraz edilen 13/03/2019 tarihli Bilirkişi Raporun sonuç bölümünde; kredilere uygulanan faiz ve komisyon oranlarının yasal düzenlemelere aykırı olmadığının anlaşıldığı; ancak faiz oranı değişikliğini 20.02.2017 tarihinde müşterisine duyurduğundan bu tarihten itibaren yeni faiz oranı hesaplanabileceği; buna göre davacının istirdatını talep edebileceği faizin her iki kredi için (vergi dahil) toplam 4.450,83.-TL hesaplandığı, bilirkişinin hesaplama yaparken, dava konusu kredinin ticari kredi olduğuna dikkat etmediğini TTK’nın 8. Ve 96. maddesi hükümlerini göz önünde bulundurmadan, tüketici kredisi gibi hesaplama yaptığını, bilirkişi raporuna itirazların dikkate alınmadığını, yine bilirkişinin kök raporda ve ek bilirkişi raporunda da bildirdiği “ Bankanın gönderdiği elektronik posta tarihi 20.02.2017 olduğu gibi ayrıca faiz oranının daha önceki bir tarihten (30.01.2017) geçerli olduğuna dair bir bilginin de müşterisine mesajda dahi bildirilmediği, buna göre bankanın kredi müşterisine bildirim tarihi aynı zamanda faiz oranındaki değişikliğin uygulanmaya başlayacağı tarih olması gerektiği, “01.01.2017-19.01.2017 tarihleri arasındaki faiz oranın 12,90; 20.01.2017-24.01.2017 tarihleri arasında 14,90 faiz oranı hesaplama yapılması gerektiğini, kök rapora itiraz dilekçesinde de ifade edildiği üzere davacı tarafından ödemenin 24.01.2017 değil, 24.02.2017 tarihinde yapıldığını, bilirkişinin ödeme tarihini yanlış yazarak eksik faiz hesaplaması yaptığını, ancak ek raporda, ödeme tarihini yanlış yazdıklarını kabul eden bilirkişi heyetinin ısrarla yeni hesaplama yapmadığını, eski hesaplamanın doğru olduğunda ısrar ettiğini, faiz oranlarının sözleşmeye, yasaya ve Merkez Bankasına bildirilen faiz genelgesine dayandığını, müvekkili banka tarafından 02.07.2018 tarihli yazıda da belirtildiği gibi 30.01.2017 tarihinden itibaren faiz oranı Merkez Bankasına %14,90 bildirilmiş olup Bilirkişi tarafından 20.02.2017 tarihinden itibaren hesaplanan %14,90 faiz oranının yasal dayanağının bulunmadığını, faiz oranının 30.01.2017 tarihinden itibaren % 14,90 oranından hesaplanması gerektiğini, yeni bir bilirkişi tarafından banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak tekrar hesaplama yapılması taleplerinin kabul edilmemesinin hatalı olduğunu, tacir olan davacıdan alınan tüm faizler anılan genel kredi sözleşmesi hükümlerine uygun olduğu, Türk Ticaret Kanunu’nun 18. Maddesinin 2. Fıkrasının amir hükmü karşısında, sözleşmeyi okuduğunu, hükümlerinde mutabık olan tacir sıfatına haiz davacının kendi özgür iradesi ile imzaladığı sözleşme hükümlerini sonradan reddederek ödediği faizin iadesini talep edemeyeceğini, davacının ödediği tutarın iadesi talebiyle açmış olduğu bu dava irade özgürlüğü ve sözleşmeye bağlılık ilkelerine (6098 sayılı TBK Md. 1 ve Md. 26) , Türk Ticaret Kanunu hükümlerine ve MK. Md.2’ye açıkça aykırı olduğunu, dava konusu faiz ve ücretlerin TTK’ya ve Bankacılık Kanunu’nun 144. Maddesine de uygun olduğunu, davacının davaya konu faizi öderken herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmediğini, gerek ödeme anında/kredi kullandırılırken gerekse kredinin kapanması anında davacının herhangi bir ihtirazı kaydı söz konusu olmadığından, davacının ödemeyi rızası ile yaptığının kabul edilmesi gerektiğini, bilirkişi tarafından dava konusu hizmetin niteliği, davacının tacir olduğu göz ardı edilerek eksik bilgi ve belgelerle tanzim ettiği raporun kabulü ve bu rapor esas alınarak karar tesisinin mümkün olmadığını, tahsil edilen faizin, taraflar arasında tanzim edilen Genel Kredi Sözleşmesine, TCMB’na bildirilen faiz oranlarına ve TTK’nın 20. Maddesine uygun olduğunu, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı banka tarafından müvekkil şirketten faiz, bsmv komisyon tutarı, kredi tahsis ücreti adı altında fazla tahsil edilen 9.899,00-TL nin tahsili talebi ile Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/599 Esas nolu dosyası ile istirdat davası açıldığı gibi, yine davalı banka tarafından ipotek fek ücreti olarak tahsil edilen 25.000,00-TL nin tahsili talebi ile Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/925 Esas nolu dosyası ile açılan istirdat davasında 31.10.2017 tarihinde 2017/925 Esas nolu dosyasının 2017/599 Esas nolu dosyası ile birleştirilmesine karar verildiğini, birleştirme kararı gereğince yargılama 2017/599 nolu dosya üzerinden yürütüldüğünü, ancak birleşen 2017/925 Esas nolu dosya hakkında hüküm kurulmadığını, gerekçeli kararda ‘birleşen dosya yönünden kısa kararda sehven hüküm kurulmadığını, kısa kararla gerekçeli karar arasında çelişki yaratılmaması adına gerekçeli kararın hüküm kısmında değişikliğe gidilmediğini, birleşen Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/925 Esas -2017/893 Karar no’lu dava hakkında hüküm kurulmaması nedeni ile, yargılamanının çok uzaması ve yerel mahkemenin hatası nedeni ile müvekkilin daha fazla mağduriyetinin doğmaması açısından Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/599 Esas -2019/700 Karar nolu 10.10.2019 tarihli kararının kaldırılarak istinaf mahkemesinde hüküm kurulmasını ve birleşen dava yönünden davanın kabulüne karar verilmesini, esas dosya yönünden, davanın kısmen kabulüne karar verildiğini ve davalı bankanın komisyon tahsilatları yönünden taleplerinin reddedildiğini, bankanın komisyon tahsilatlarının yasaya aykırı olduğunu, kredi kullandırımında zorunlu masrafların ne olduğunun ispat yükü davalı bankaya ait olup komisyon adı altında tahsil edilen tutarın zorunlu masraf olup olmadığı, zorunlu masraf ise ispatının davalı bankaca yapılmadığını, bu nedenle, reddedilen komisyon tutarları yönünden kararın kaldırılması ve taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Asıl Dava; genel kredi sözleşmesine istinaden kullanılan ticari kredi karşılığında haksız tahsil edildiği iddia olunan “faiz, bsmv, komisyon ve kredi tahsis ücreti adı altında”, birleşen dava ise “ipotek fek ücreti” ismi altında yapılan kesintilerin istirdadı istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle asıl davanın kısmen kabulü ile 4.450,83 TLnin 31/03/2017 tarihinden itibaren reeskont faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, birleşen davada ise sehven hüküm kurulmadığı gerekçede belirtilmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 166. maddesine göre ayrı ayrı açılmış davaların aralarında bağlantı bulunmaları halinde birleştirilerek bakılabilmeleri mümkündür. Ancak, birleştirme kararı, taraflar arasındaki uyuşmazlığı esastan çözümleyen bir karar değildir. Bu karar, sadece birleştirilen davaların yargılama safhalarının müşterek cereyan etmesi sonucunu doğurup, her dava, ayrı ayrı hükme bağlanmalıdır. Davaların birbirlerinin içerisinde erimesi, tek bir davaya dönüşmesi gibi bir durum söz konusu değildir. Başka bir anlatımla, birleştirmeye konu davalar bağımsız kimliklerini korurlar. Davacı tarafça, davalı bankaca haksız kesildiği iddia olunan; asıl davada 9.899,00 TL’nin, birleşen davada ise 25.000,00 TL’nin tahsili talep ve dava edilmiş olmasına rağmen birleşen dava karar başlığında yer almadığı gibi mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne karar verilmekle yetinilerek birleşen dava hakkında olumlu ya da olumsuz hüküm kurulmaması doğru görülmemiş, asıl ve birleşen davada taraf vekillerinin istinaf başvurularının bu sebeple kabulü gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın HMK’nın 353/1-a-6. Maddesi gereği kaldırılmasına, kaldırma kararı doğrultusunda birleşen davada bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine geri gönderilmesine, kaldırma kararının sebep ve şekline göre taraf vekillerinin bu aşamada esasa ilişkin öteki istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince ayrı ayrı KABULÜNE,
2-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/10/2019 tarih ve 2017/599 Esas 2019/700 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre taraf vekillerinin esasa ilişkin öteki istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinafa başvuran davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf maktu karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
6-İstinafa başvuran davalı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
7-İstinafa başvuran taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/10/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.