Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/239 E. 2022/145 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR


İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/12/2019
NUMARASI :…
DAVA TARİHİ : 20/11/2018
KARAR TARİHİ : 16/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/02/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankan ile dava dışı … şirketi arasında imzalanan kredi sözleşmesine istinaden kredi kullandırıldığını, davalının sözleşmeyi müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatı ile imzaladığını, asıl borçlunun sözleşmeden kaynaklanan edimlerini yerine getirmemesi üzerine hesabın Beşiktaş 26. Noterliğinden çekilen 02/10/2018 tarihli ihtarname ile kât edildiğini, kât ihtarına rağmen borcun ödenmemesi üzerine Ankara 25. İcra Müdürlüğünün 2018/11973 Esas sayılı takip dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatıldığını, başlatılan takibe davalı itirazının haksız olduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, söz konusu kredinin dava dışı şirket tarafından kullanıldığını, kredinin kullanımı tarihinde kefaletinin olmadığını, kredinin kullanıldığı banka şubesinin değiştirilmesi ve şube değişim tarihinden sonra kullanılacak kredilerde geçerli olacağı inancıyla kefalet sözleşmesine imza attığını, miktar ve süre belirsiz olması nedeniyle kefaletin geçersiz olduğunu, borçluya başvurulmadan kefile başvurulmayacağını, asıl borçlu tarafından kullanılan kredinin teminatı olarak taşınmaz rehni verildiğini, rehin paraya çevrilmeden müvekkili hakkında takibe başlanılmayacağını, asıl borçlunun konkordato talep ettiğini, bu nedenle rehnin paraya çevrilmediğini, konkordatoya ilişkin hükümlerden kefil olan müvekkilinin de faydalanması gerektiğini belirterek haksız davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; toplanan delillere göre davalının dava dışı borçlunun kullandığı krediden sorumlu olduğu, takip tarihi itibariyle de sorumlu olunan miktarın belirlendiği, alacağın da likit olması nedeniyle davanın kısmen kabulüne, 569.559,43 TL ana para, 42.793,26 TL işlemiş faiz, 1.177,96 TL BSMV olmak üzere toplam 622.662,59 TL’ye yapılan itirazın iptaline, kabul edilen asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %48,1 oranında temerrüt faizinin BSMV’si ile birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, %20 icra inkar tazminatı olarak hesaplanan 113.911,89 TL’nin davalıdan alınmasına, reddedilen miktar üzerinden talep edilen kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kısmen kabul kısmen ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Alınan her iki bilirkişi raporunda da bankalarının genelgelerine aykırı şekilde faiz hesaplaması yapıldığını, söz konusu raporlara itiraz edilmesine rağmen mahkemece itirazlarına itibar edilmeden karar verildiğini, kararın bu yönüyle hatalı olduğunu, ayrıca bilirkişi raporlarında takibe aktarım tarihi itibariyle ihtarnamenin çekildiği dönem arasında kalan faiz işletilmeyen bir dönem söz konusu olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredinin ödenmediğinden bahisle başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda yargılamanın açıklığı ilkesini kabul edilmiştir. 6100 sayılı HMK’nın 294. ve devamı maddelerinde hükmün nasıl tesis edileceği ve sonrasında kararın nasıl yazılacağı etraflıca hükme bağlanmıştır. Yargılamanın açık bir şekilde yapılması ve tesis edilen hükmün açıkça belirtilmesi ilke olarak kabul edilmiştir. Bu nedenle hükmün açık, anlaşılır ve şüpheye yer vermeyecek şekilde infazı kabil olarak kurulması ve de en önemlisi sonradan yazılacak gerekçeli kararın kısa karara uygun bulunması gerekir. Aksi halde, yargılamanın açıklığı ilkesi dolayısıyla kamu vicdanı zedelenmiş ve mahkeme kararlarına duyulan güven sarsılmış olacaktır. Kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki olmaması gerektiği gibi gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da çelişki bulunmaması yasal bir zorunluluk olup, HMK’nın 298/2. maddesinde gerekçeli kararın tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı düzenlenmiştir. Kararların bu hususlara aykırı oluşturulması mahkeme kararlarına duyulan güveni sarsacağı gibi verilen kararların hukuki denetiminin yapılmasını da olanaksız kılacaktır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 20/05/2019 tarih ve 2018/2385 Esas 2019/3954 Karar sayılı emsal içtihatı).
Düzenleme ile birlikte somut olaya gelince; davacı yanca, genel kredi sözleşmesi kapsamında kullandırılan kredinin ödenmemesi üzerine hesabın kât edildiği, kât ihtarına rağmen borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsiline yönelik ilamsız icra takibi yapıldığı, süresi içerisinde davalının takibe itirazı üzerine takibin durdurulduğu ve davacı yanca davalının itirazının iptali için işbu davanın açıldığı, mahkemece açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, ilk derece mahkemesinin kısa kararında davanın kısmen kabulü ile 569.559,43 TL ana para, 42.793,26 TL işlemiş faiz, 1.177,96 TL BSMV olmak üzere toplam 622.662,59 TL yönünden yapılan itirazın iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren %48,1 oranında temerrüt faizi ve BSMV uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş ise de, kısa kararda hüküm altına alınan toplam alacağın 622.662,59 TL olmayıp 613.530,65‬ TL olduğu, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde ise, davacı yanın takip tarihi itibariyle 568.141.13 TL ana para, 51.143,36 TL faiz, 2.557,17 TL BSMV olmak üzere toplam 621.841,65 TL’yi davacının talep ve dava hakkının bulunduğu belirtilmek suretiyle verilen karar mahkeme gerekçesine uygun düşmeyecek şekilde oluşturulmuştur. Bu durum HMK’nın 297 ve 298.maddelerine aykırılık teşkil etmektedir.
Öte yandan, ilk derece mahkemesince bankacı bilirkişilerden rapor alınmış ise de, alınan her iki bilirkişi raporunda da bilirkişilerin bankada yerinde inceleme yapmadan ve emsal Yargıtay içtihatları ile Dairemiz uygulamasına göre temerrüt tarihi itibariyle davacı bankanın ticari kredilere uyguladığı en yüksek faiz oranının tespit edilerek, tespit edilen bu faiz oranı üzerinden temerrüt faizinin tespiti ile varsa banka alacağının belirlenmesi gerekirken (davacı yanın usulü kazanılmış hakları da gözetilerek) bu yönde inceleme yapılmadığından ilk derece mahkemesi kararı bu yönüyle de usul ve yasaya aykırıdır.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kamu düzeni gözetilerek kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve taktiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/12/2019 tarih ve 2018/839 Esas 2019/1025 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan toplam 54,40 TL istinaf maktu karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 05/02/2020 tarih ve 2020/287 Esas sayılı takip dosyasına sunulan teminatın İİK’nın 36. maddesi uyarınca yatırana iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/02/2022

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.