Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/224 E. 2022/1633 K. 15.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/224 Esas 2022/1633 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/224
KARAR NO : 2022/1633

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/10/2019
NUMARASI : 2013/288 Esas 2019/833 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI
VEKİLİ :
DAVA : Yönetim Kurulu Kararının Yokluğunun Tespiti
DAVA TARİHİ : 19/04/2013
KARAR TARİHİ : 15/12/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/01/2023

Taraflar arasındaki şirket yönetim kurulu kararının yokluğunun tespiti istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının … Hastanesi’ni işletmek üzere kurulan davalı şirketin ortağı olduğunu, davalı şirketin, davacının yaptığı sermaye taahhüt ödemesinin yoklukla malül olduğu iddiasının yerinde olmadığını, Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesi’nin 2012/221 esasına kayden 12/04/2012 tarihinde alınan yönetim kurulu kararının yok sayılması istemli davanın derdest olduğunu, davacının sermaye payının ödenip ödenmediğinin bu davada dava konusu haline geldiğini, alınan kararların kötü niyetli olup, davacının hisselerinin elinden alınması amacına yöneldiğini, davalı şirketin yıllardır kar payı dağıtmadığı gibi şirketin en son genel kurulunda yaklaşık 600.000,00 TL zarar edildiğini, tüm amacın davacının ortaklık haklarından yararlanmasının önüne geçmek olduğunu, davalı şirket muavin defterinin ve şirket kayıtlarının incelenmesiyle davacının sermaye taahhüdü nedeniyle borcu bulunmadığının anlaşılacağını, şirketin 31/12/2005 tarihinden sonra defalarca yapılan genel kurul toplantılarında sunulan, tasdik edilen, şirket bilançolarında davacının sermaye koyma borcunun ödenmediğine ilişkin kayıt bulunmadığını, 31/12/2005 tarihinden sonra 2 defa genel kurul kararı ile sermaye artırımına gidildiğini ve sermayenin arttığını, esas sermayesinin tamamen ödenmemiş şirketin sermaye artırımına gidemeyeceğini, alınan yönetim kurulu kararının hukuken bir gerekçesi ve yerinde olmadığını, şirketteki usulsüz işlemlerin Isparta Cumhuriyet Savcılığında şikayet konusu yapıldığını, soruşturmanın halen devam ettiğini, 2012/1407 soruşturma sayılı dosyada da davalı şirketin yönetim kurulu başkanı tarafından davacının şikayet edildiğini, bu dosyada da şirket mali işleyişine ilişkin belgelerin toplandığını, şirket harcamalarının ne şekilde belgelendirildiğinin ortaya çıktığını, şirketin usulsüz ve ortaklık haklarını ihlal etmek kastı ile yaptığı genel kurul ve diğer işlemlere karşı yargı yoluna başvurulduğunu ve birden fazla dava açıldığını belirterek davalı şirketin 01/09/2012 tarihli 87 sayılı yönetim kurulu toplantısında şirket ortaklarından …’nun şirketin esas mukavelesi uyarınca kuruluşta taahhüt ettiği ve bedelini ödemediği beheri 500,00 TL nominal değeri haiz toplam 64 adet şirket hissesi karşılığı olmak üzere ortaklıktan çıkarılmasına, 64 adet hissenin şirketin mevcut hissedarlarına hisseleri nispetinde satışının teklif edilmesine, …’ya ait işbu 64 pay karşılığında bu tarihe kadar ödenmiş kar payı ve temettülerinin şirkete faizi ile birlikte iadesinin talep edilmesine yönelik alınan kararların, 12/05/2012 tarihli ve 80 sayılı yönetim kurulu toplantısında şirket ortaklarından …’nun şirket esas mukavelesi uyarınca en geç 31/12/2001 tarihine kadar ödemeyi taahhüt ettiğini, 31.916,29 TL sermaye taahhüt borcunu TTK 407 maddesi uyarınca 31/12/2005 tarihinden itibaren işlemiş ticari temerrüt faizi olan 54.655,55 TL ile birlikte toplam 86.571,74 TL olarak ödemesinin kendisinden ilanen talep edilmesine, bu husustaki ilanın Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanmasını takip eden 15 günlük süre içerisinde 31.916,29 TL sermaye taahhüt borcu ile 54.655,55 TL işlemiş faizinin şirketin … Bankası A.Ş. … Şubesinde bulunan … numaralı hesaba ödenmemesi halinde …’nun …. A.Ş. ortaklığından çıkarılması prosedürünün işletilmesine ve bu prosedür gereği şirket nezdinde …’nun adına kayıtlı bulunan payların iptali ile payların satışı suretiyle bu payları temsil etmek üzere yeni ortak alınacağının ilanına yönelik alınan kararların yokluğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu edilen her iki yönetim kurulu kararının 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu 390. maddesi düzenlemesine uygun biçimde alınan kararlar olduklarını, 12/05/2012 tarihli toplantıda alınan 80 nolu ve 01/09/2012 tarihli toplantıda alınan 87 nolu kararların yok hükmünde olabilmesi için TBK 27. maddesi yönünden belirlenen ilkelere aykırı olması gerektiğini, şirket kayıtlarında yapılan incelemede, davacının esasen ödemediği halde şirket kayıtlarında yaptığı usulsüzlüklerle ödenmiş gibi gösterdiği sermaye taahhüdünü hiç yerine getirmemiş olduğunun tespit edildiğini, bu durumda alınan kararların ahlaka, kamu düzenine veya kanunun emredici hükümlerine aykırı bir niteliği olmadığını, alınan kararların üç kişiden müteşekkil yönetim kurulunun tam sayı ile toplandığı, toplantıya katılan üyelerin tamamının oybirliği ile söz konusu kararın alındığını, toplantı sonucu alınan kararın üyelerce imza edildiğini ve bu surette yasanın öngördüğü koşulların tamamını sağladığının açık olup, herhangi bir yoklukla malullük gerekçesinin bulunmadığını, davacının esas sermaye taahhüt hesabının kapatılmasında kullanılan 33.041,00 TL tutarındaki… alışverişlerinin müvekkili şirket tarafından ödendiğinin Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/221 esas sayılı dava dosyasından yapılan bilirkişi incelemesiyle sabit olduğunu, davacının daha sonra 31/12/2005 tarihinde lehine alacak kaydettirdiği bu meblağları sermaye taahhüt borcunun kapatılmasında kullanıldığını, davacının kredi kartı taksit ödemelerinin davacı tarafından değil bizzat müvekkili şirketin hesabından ödendiğini, 01/09/2012 tarih ve 87 numaralı toplantısında alınan karar uyarınca davacıya ihtarname keşide edildiğini, bu bildirimi takiben ortaklıktan ıskat kararının iptali istemiyle herhangi bir dava açılmadığını ve ıskat kararının kesinleştiğini, davacının ödemediği sermaye taahhüdü için faiz isteminin yasaya aykırı olduğu yönündeki savunmasının da yerinde olmadığını, davacının 2008 ve 2009 mali yılları şirket ticari defter ve kayıtları ve genel kurul onayına sunulan bilanço ve kar zarar cetvelinden gizleyerek 326.735,69 TL’nin şirkete ait parayı zimmetine geçirdiğinin tespit edildiğini ve şirket ortakları tarafından davacı hakkında Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/188 esas sayılı dosyası ile tazminat davası açıldığını, yapılan bilirkişi incelemesinde davacının müvekkili şirket kayıtlarına işlemeksizin 217.759,50 TL’yi haksız ve hukuka aykırı biçimde çekmiş olduğunun tespit edildiğini savunarak haksız ve hukuka aykırı davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna, toplanan tüm delillere ve benimsenen bilirkişi kök ve ek raporuna göre; davalı şirketin 01/09/2012 tarihli 87 sayılı yönetim kurulu ve 12/05/2012 tarihli ve 80 sayılı yönetim kurulu toplantısında alınan kararların yokluğunun tespiti istemiyle açılan davada, dava konusu yönetim kurulu kararlarının 6762 sayılı yasa kapsamında da olsa, 6102 sayılı yasa kapsamında da olsa belirlenen hususlara aykırılık teşkil edecek bir yanının bulunmadığı, 12/04/2012 tarihli 78 sayılı kararda davacıya sermaye taahhüdü borcunu işlemiş faiziyle birlikte 1 aylık süresi içerisinde ödenmesine ilişkin karar alındığı ve davacıya bu hususun 18/04/2012 tarihinde tebliğ edildiği, Beyoğlu 44. Noterliğinden gönderilen ihtarda 1 aylık süreden bahsedildiği gibi, dava konusu 12/05/2012 tarih 80 sayılı yönetim kurulu kararının 1 aylık sürenin verildiği ve mahkeme kararı ile de geçerliliği kesinleşen 12/04/2012 tarih 78 sayılı kararın devamı niteliğinde olduğu, ayrıca 15 günlük ek süre verildiği bu şekliyle ihtarların usul ve yasaya uygun olduğu, davacının borcunu ödediği iddiasına karşılık şirket kayıtları ve banka hesapları üzerinde Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesinin 2012/221 E sayılı dosyasında incelemenin yapıldığı, yapılan inceleme de şirket hesabına alacak kaydedilen harcamanın şirket hesabından yapıldığı, davacının sermaye taahhüt borcunun ödenmemiş olduğu, bu haliyle dava konusu yönetim kurulu kararlarının yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesince incelenen 78 sayılı yönetim kurulu kararının esas alınmasının doğru olmadığını, 2012-221 Esas sayılı dosyaya sunulun bilirkişi raporunda “davalı şirketin, davacı ortağın kredi kartına yapılan ödemelerin sermaye koyma borcunu yeniden doğurmayacağı, kararın yokluğuna karar verilemeyeceği, ancak TTK 391. Maddesi doğrultusunda butlanına karar verilebileceği ve mahkemece takdir edilmesi gerektiği yönünde görüş bildirildiğini” söz konusu raporda, değerlendirme kısmında da belirtildiği gibi, aradan 6 yıl geçtikten sonra yeniden ödeme yapılması gerektiği yönünde alınan karar yerinde olmadığı gibi yasal da olmadığını, kararların kötüniyetle pay sahiplerinin haklarını ihlal etmeye yönelik kurucu unsurları taşımayan bir işlem olduğunu ve yok sayılması gerektiğini, dava dilekçesi cevaba cevap dilekçesi ve bilirkişi raporuna itirazları dikkate alınmadan eksik inceleme ile hatalı hüküm kurulduğunu, yerel mahkemece hükme esas alınan dava dosyasının dahi eksik ve hatalı değerlendirildiğini, dava konusu 80 sayılı karar ile hisselerin yeni ortağa satılması yönünde karar alınmış iken , 87 sayılı kararda müvekkilinin elinden alınmaya çalışılan 64 hissenin ortaklara payları oranında teklif edilmesine karar verildiğini, bu konuda yargılamanın devam ettiği aşamada şirket yönetiminin davanın sonuçlanmasına dahi izin vermeksizin müvekkiline ait payları yargılama sorasında sattığını, davalı şirketin muavin defterinin ve şirket kayıtlarının incelenmesinden de anlaşılacağı üzere müvekkilinin sermaye taahhüdünün tamamını ödediğini, şirketin 31.12.2005 tarihinde sonra defalarca yapılan genel kurullara sunulan tasdik edilen onaylanan şirket bilançolarında hiçbir şekilde müvekkilinin sermaye koyma borcunun ödenmediğine ilişkin kayıt bulunmadığını, aksine tüm kayıtların sermaye koyma borcunu ödediğini gösterdiğini, davalı şirketin 31.12.2005 tarihinden sonra müvekkilinin de katıldığı iki defa genel kurul kararı ile sermaye artırımına gittiği gözetildiğinde TTK.m.391’in emredici hükmüne göre esas sermayesi tamamen ödenmemiş şirketin sermaye artırımına gidemeyeceğini, hissesine düşen sermaye artırım bedelini ödediğini, müvekkilinin sermaye yapı taahhüdüne ilişkin ödemenin usulsüz olduğunu ileri süren davalının bu durumu şirket kayıtları ile açıkça ortaya koyması, eğer usulsüz bir ödeme var ise bu durumu usulsüz ödeme yapılan tüm ortaklara bildirmesi ve ortaklardan alacağın tahsilini gerektiren bir işlem iken bu durumun bir ortaklıktan çıkarma nedeni olarak ortayla konulmaya çalışılmasının ortaklar arasındaki mevcut durumda açıkça yapılan işlemin amacının şirketin ekonomik çıkarlarını korumaktan öte ortağın paylarının elinden alınmasına yönelik olduğun ortaya koyduğunu, davalı şirkete ait sermaye payı ödemelerinin diğer ortaklar için de aynı şekilde yapıldığını, 2005-2012 yılları arasında faaliyetini sürdüren sermaye arttırımı yapan ve davalının davacının ücretlerinden mahsup ettiği sermaye payının ödenmediğini ileri sürmesinin yasaya ve objektif iyiniyet kurallarına da aykırı olduğunu, ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacının ortağı olduğu davalı anonim şirketin 12.05.2012 tarihli ve 80 no’lu yönetim kurulu kararı ile 01.09.2012 tarihli ve 87 no’lu yönetim kurulu kararının yokluğunun tespiti istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava konusu 12/05/2012 tarihli 80 sayılı yönetim kurulu kararının incelenmesinde; şirket ortağı …’nun şirket esas mukavelesinin 6. maddesi uyarınca, taahhüt ettiği sermayenin %25’ini şirketin tescilini takip eden üç ay içinde, bakiye sermayeyi ise en geç 31/12/2005 tarihinde ödemeyi taahhüt ettiği, ancak şirket kayıtlarının tetkikinde …’nun sermaye taahhüt hesabının kapatılmasında kullanılan 31.916,29 TL’si… alışverişlerinden kaynaklanan ortaklar cari hesap alacağının, şirkete ait yapı ve kredi bankası … Şubesi nezdinde bulunan… numaralı hesaptan şirketçe ödendiği ve dolayısı ile ortaklardan …’nun bu şekilde yaptığı usulsüz kayıt ile en geç 31/12/2005 tarihine kadar ödemeyi taahhüt ettiği 31.916,29 TL’si sermaye taahhüdünü yerine getirilmediği görülmekle tüm bu tespitler üzerine, şirket ortaklarından …’nun şirket esas mukavelesi uyarınca en geç 31/12/2005 tarihine kadar ödemeyi taahhüt ettiği 31.916,29 TL sermaye taahhüt borcunu, TTK 407. maddesi uyarınca 31/12/2005 tarihinden itibaren işlemiş ticari temerrüt faizi olan 54.655,55 TL’si ile birlikte toplam 86.571,84 TL olarak ödemesinin kendisinden ilanen talep edilmesine, bu husustaki ilanın Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde yayınlanmasını takip eden 15 günlük süre içinde 31.916,29 TL sermaye taahhüt borcu ve 54.655,55 TL işlemiş faizinin, şirketin … Bankası A.Ş. … … Şubesi … numaralı hesabına ödenmemesi halinde …’nun …. A.Ş. ortaklığından çıkartılması prosedürünün işletilmesine ve bu prosedür gereğince şirket nezdinde … adına kayıtlı bulunan payların iptali ve payların satışı suretiyle bu payları temsil etmek üzere yeni ortak alacağının ilanına yönetim kurulu başkanı…, yönetim kurulu üyeleri … tarafından oybirliği ile karar verildiği, anlaşılmıştır.
01/09/2012 tarihli 87 sayılı yönetim kurulu kararının incelenmesinde; şirket ortaklarından …’nun şirket esas mukavelesi uyarınca en geç 31/12/2005 tarihine kadar ödemeyi taahhüt ettiği 31.916,29 TL sermaye taahhüt borcunu, TTK 407. maddesi uyarınca; 31.12.2005 tarihinden itibaren işlemiş ticari temerrüt faizi olan 54.655.55 TL’ sı ile birlikte TOPLAM 86.571,84 TL olarak ödemesi hususu Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nin 25 Mayıs 2012 tarihli … Sayılı Baskısında ve şirket merkezinin bulunduğu yerde münteşir …Gazetesi’nin 08 Haziran 2012 tarihli baskısında ilan edilerek, her bir ilan tarihinden itibaren 15 günlük süre verilerek ortak ödemeye davet edildiği, iş bu ilanlara rağmen ödeme yapılmaması üzerine bu kez ödemede temerrüde düşen Şirket ortağı …’ya; Beyoğlu 44. Noterliği Marifeti ile keşide edilen 26 Haziran 2012 tarihli ve 02947 yevmiye sayıl» ihtarname ile 30 günlük süre tanınmış, bu süre zarfında da sermaye taahhüdü borcunun ödememesi halinde …’nun ortaklıktan çıkartılacağı ve sahibi olduğu payların satılacağı ihtar olunmuş, iş bu İhtarname 29.06.2012 tarihinde muhataba tebliğ edildiği, şirket Ortağı …’ya yapılan iş bu nihai ihtarnamede tanınan 30 günlük süre içerisinde sermaye taahhüt borcunun kapatılmamış olduğu görülmekle 6762 Sayılı TTK 407 ve 408, Maddeleri uyarınca …’nun, … … ve Ticaret A.Ş. ortaklığından çıkartılmasına ve Şirket: nezdinde adına kayıtlı payların satışına oybirliği ile karar vermiş olup; şirketimiz ortaklarından …’nun Şirketin esas mukavelesi uyarınca kuruluşta edindiği ve bedelini ödemediği beheri 500,00 TL nominal değeri haiz toplam 64 adet şirket hissesi karşılığı olmak üzere ortaklıktan çıkarılmasına, 64 adet şirket hissesinin Şirketimiz mevcut hissedarlarına hisseleri nispetinde satışlarının teklif edilmesine, 64 pay için ortaklıktan ihraç edilen …’ nun bu payları üzerinde İsparta Asliye l. Hukuk Mahkemesi 2011/161. esas sayılı dosyasından verilen teminat kararına istinaden, payların üçüncü kişilere devrinin önlenmesi yönünde ihtiyati tedbir vaz edilmiş olmakla, satışın iş bu ihtiyati tedbir kararı kalktıktan sonra yapılmasına, …’ ya iş bu 64 pay karşılığı olmak üzere, bu tarihe kadar ödenmiş kar payı ve temettülerin Şirketimize faizi ile birlikte iadesinin talep edilmesine, keyfiyetin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi, Şirket Merkezinin Bulunduğu Yerde Yayınlanan Gazete’ de ilanı ve ayrıca ihraç edilen ortağa noter marifeti ile bildirilmesine şirketin yönetim kurulu başkanı…, yönetim kurulu üyeleri … tarafından oybirliğiyle karar verildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamında yer alan Ankara Asliye 3. Ticaret Mahkemesi’nin 2012/221 esas sayılı dosyası celp edilmiş, yapılan incelemesinde; davacı … tarafından davalı … … A.Ş. Hakkında davalı şirketin 12/04/2012 tarihli Yönetim Kurulu Toplantısında taahhüt edilen 64 paya karşılık gelen 31.916,29 TL sermaye taahhüt borcuna ilişkin ödemenin yok sayılması ve işlemiş temerrüt faizi ile birlikte toplam 86.571,84 TL olarak şirketin hesabına yatırılması yönünde alınan 78 no’lu kararın davalı şirket yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğunun tespiti istemiyle dava açıldığı, yapılan yargılama sonucu 24/11/2016 tarih 2016/737 sayılı kararla davanın reddine karar verildiği, karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulduğu, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi’nin 22/02/2018 tarih 2018/369 esas 2018/172 sayılı kararı ile İlk Derece Mahkemesi’nin davanın reddi yönündeki kararında usul ve yasaya aykırı bir yön görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, kararın davacı vekiline 02/04/2018, davalı vekiline 04/04/2018 tarihinde tebliğ edildiği, temyiz kanun yoluna başvurulmamış olduğu, görülmüştür.
Davacı, ortağı olduğu davalı anonim şirkete sermaye koyma borcunu yerine getirmediğinden bahisle şirketin almış olduğu 12.04.2012 tarihli ve 78 sayılı yönetim kurulu kararının yok hükmünde olduğuna dair açılan davanın Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/221 Esas sayılı dava dosyasında derdest olduğunu, davalı şirketin 31.12.2005 tarihinden sonra yapılan genel kurullarda şirketin sermaye artırım kararları alındığını, şayet sermaye koyma borcunun yerine getirilmemiş olması halinde davalı şirketin sermaye artımına gidemeyeceğini, şirket yönetim kurulunun 01/09/2012 tarih 87 sayılı ortaklıktan ıskat edildiğine ilişkin kararla, sermaye borcunun temerrüt faizi ile birlikte tahsilinin istenildiği 12/05/2012 tarih 80 sayılı yönetim kurulu kararının yok hükmünde sayılması gerektiğini ileri sürmüş, davalı ise şirket ana sözleşmesinin 6. Maddesine göre taahhüt edilen sermaye paylarının 1/4’ünün şirketin tescili tarihini takip eden 3 ay içinde 3/4’ünün en geç 31/12/2005 tarihine kadar nakden ödenmesinin gerektiğini, davacının yönetim kurulu başkanı olduğu dönemde bu borcunu ödememiş olduğunun tespit edildiğini, davacının yönetimde olduğu dönemde cari hesaplara usulsüz olarak kendisine alacak kaydettirdiğini, bu alacağı da sermaye ödeme borcuna mahsup ettirdiğini, alacak kaydettirdiği… harcamalarının kendisi tarafından değil şirket kasasından yapılmış olduğunu, davacının yönetim kurulu üyeliği sırasında usulsüz para çekmesi gibi eylemleri nedeniyle hakkında tazminat davası açıldığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Uyuşmazlık, davalı anonim şirketin anonim sözleşmesine göre davacı ortağın taahhüt ettiği sermaye ödeme borcunu yerine getirip getirmediği, davacının ortaklıktan çıkarılması (ıskat) için alınan Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/221 Esas sayılı dava dosyasına konu 12.04.2012 tarihli ve 78 no’lu kararının bu davaya etkisi, bu dava konusu, sermaye borcunun temerrüt faizi ile birlikte tahsilinin istenildiği 12/05/2012 tarih 80 sayılı yönetim kurulu kararı ile 01/09/2012 tarih 87 sayılı ortaklıktan ıskat edildiğine ilişkin davalı anonim şirketin yönetim kurulu kararlarının yoklukla batıl olup olmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Mülga 6762 sayılı TTK’da hangi işlem ve kararların batıl olduğu özel olarak sayılmamış, kararların hükümsüzlük hallerine ilişkin özel bir düzenleme yapılmamış, kamu düzenine, ahlaka veya emredici hükümlere aykırı kararların batıl olduğu kabul edilmiştir. Geçersizliğin tespiti davaları belli bir süreye tabi değildir. 6762 sayılı mülga TTK’dan farklı olarak 6102 sayılı TTK’nın batıl kararlar başlıklı 391.maddesinde sayılan hallerin varlığı halinde yönetim kurulu kararlarının batıl olduğunun tespitinin mahkemeden istenebileceğine dair özel bir düzenlemeye yer verilmiştir. Buna göre söz konusu hükümde; “a) eşit işlem ilkesine aykırı olan, b) anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, c) pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren, d) diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin kararlar batıldır” denilmektedir.
Öncelikle, dava konusu yoklukla batıl olduklarının tespit istenilen 12.05.2012 tarihli ve 80 no’lu karar ile 01.09.2012 tarihli ve 87 no’lu kararın alındığı tarihte davalı şirketin üç kişiden oluşan yönetim kurulu başkanı…, yönetim kurulu üyeleri … tarafından oybirliğiyle alınmış olmakla gerek 6762 sayılı TTK’nın 330/3. Maddesi gerekse 6102 sayılı TTK’nın 390/5. Maddesi gereğince şeklen geçerlidir.
Davacının istinafı üzerine Dairemiz 22/02/2018 tarih 2018/369 esas 2018/172 sayılı kararı ile davacının istinaf başvurusunun esastan reddine dair verilen kararı üzerine davacı tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmamış olması üzerine kesinleşen 2012/221 Esas sayılı dava dosyasında alınan gerek 08.05.2013 tarihli mali müşavir bilirkişi tarafından gerekse 03.03.2018 tarihli mali müşavir … tarafından düzenlenen bilirkişi raporuna göre; davalı şirketin ödenmemiş sermaye hesabının incelenmesinde kredi kartı ile…’a ödeme şeklinde 4 adet ödeme olmak üzere; 16.11.2005 tarihinde 10.000,00 TL, 16.11.2005 tarihinde 694,70 TL, 30.11.2005 tarihinde 25.000,00 TL ve 30.11.2005 tarihinde 12.500,00 TL olmak üzere toplam 48.194,70 TL ödemenin davacının ödenmemiş sermaye hesabına davacı adına alacak olarak kaydedildiği, eş deyişle, bu meblağın davacının ödenmemiş sermayesine ödeme olarak kaydedildiği, bu ödemelerin davacının kullanımında olan ancak davalı şirket ….. AŞ adına çıkarılan … numaralı kredi kartları ile yapıldığı, davalı şirket kayıtlarında davacı yanca şirkete sermaye olarak ödenmiş olduğu görülen toplam 33.041,00 TL’nin davacı tarafından değil, davalı şirket tarafından ödendiği, davacının aslında bu miktar sermaye borcunu ödemediği belirlenmiştir.. Şu halde davacının davalı şirkete olan 33.041,00 TL sermaye borcunun ödemediği, kesinleşen Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/221 esas sayılı dava dosyasında alınan ve aynı taraflar arasında görülen eldeki davada kesin delil niteliğindeki raporlarla tespit edilmiştir.
Bilindiği üzere anonim şirketlerde geçerli tek borç ilkesi gereği ortaklar sermaye koyma borcunu yerine getirmekle yükümlüdür. Sermaye koyma borcunun yerine getirilmemesi halinde, 6762 sayılı TTK 407.maddesi uyarınca, bu borcun icra takibi yoluyla tahsili mümkün olduğu gibi, bunun yerine ortağın ortaklıktan ıskatı yoluna da başvurulabilecektir. Anonim ortaklılarda ödenmemiş bakiye sermaya taahhütlerinin paydaşlardan istenmesi ve buna bağlı olarak gündeme gelen pay sahiplerinin ıskatı usul ve şartları, mülga 6762 sayılı TTK 406-408. maddelerinde düzenlenmiş olup, 01.07.2012 tarihinde yürürlüğe giren 6102 sayılı TTK 481-483. maddelerinde de 6762 sayılı TTK’dakine paralel düzenlemelere yer verilmiştir. Buna göre, 6762 sayılı TTK’nın 406. vd. madde uyarınca ıskat prosedürü için pay sahiplerine ödemeye davet ve ıskat ihtarının ayrı ayrı gönderilmesi gerekmektedir. TTK 407. maddesi uyarınca ıskat kararı vermeye yetkili organ anonim ortaklık yönetim kuruludur. Iskat prosedürünün işletilebilmesi için öncelikle pay sahiplerinin, anasözleşmede başkaca hüküm yoksa, ilan suretiyle pay bedellerini ödemeye davet edilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte, 6762 s. TTK. 408/2 (6102 s. TTK 483/2) maddesi uyarınca, ödemeye davet ve ihtarın, nama yazılı paylar yönünden ilan suretiyle değil, ilandan daha kuvvetli bir bildirme yolu olan taahhütlü mektupla yapılması ve her ikisinde de enaz bir aylık sürenin verilmesi şarttır (Dairemizin 21.02.1980 tarih, 456/818 sayılı ilamı). Ancak anasözleşmede başkaca bir bildirme usulü öngörülmüş ise ana sözleşme hükümlerine de uyulması gerekmektedir (İ. Doğanay, TTK Şerhi, s.1226, par.2).
Sermaye borcunu ödemeyen bir pay sahibinin ıskat edilebilmesi için öncelikle temerrüte düşürülmesi gerekir. Temerrütün söz konusu olabilmesi için de bakiye sermaye borcunun ödenmesi konusunda yetkili organın bir karar alması ve bunu anasözleşmede öngörülen usul ve esaslar doğrultusunda talep etmesi, uygulamadaki ifade ile apel işleminin yapılması gerekir. Şayet, anasözleşmede sermaye borcunun ödeme süreleri ve miktarı duraksamaya neden olmayacak biçimde belirlenmiş ise pay sahibi kendiliğinden mütemerrit olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirilecek olursa; davalı anonim şirkette paylar nama yazılı olduğundan 12.04.2012 tarihli yönetim kurulu kararının alındığı tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 407. Maddesi gereği nama yazılı paylar yönünden taahhütlü mektup ödemeye çağrı (ihbar) için yeterlidir. Nitekim davacı ortağa 64 adet pay karşılığı 31.916,29 TL sermaye taahhüt borcunun 31.12.2005-12.04.2012 tarihleri arasında işlemiş temerrüt faizi olan 54.655,55 TL ile birlikte toplam 86.571,84 TL’sı olarak ihtarnamenin tebliğinden itibaren 1 aylık sürede ödenmesi için davalı şirket tarafından önce keşide edilen … 4. Noterliği’nin 16.04.2012 tarihli ihtarnamesi ile ihbarda bulunulduğu, aksi halde davacı ortağın ıskat edileceğinin ihtar edildiği, ihtarnamenin davacı ortağa 18.04.2012 tarihinde tebliğ edildiği, davalı şirket tarafından davacıya keşide edilen Beyoğlu 44. Noterliği’nin 26.06.2012 tarihli ihtarnamesi ile davalı şirketin 12.05.2012 tarihli ve 80 nolu yönetim kurulu kararına göre “Sayın …, şirketimiz yönetim kurulunun 12.05.2012 günlü toplantısında almış bulunduğu 80 numaralı kararı uyarınca a) ..işbu ihtarnamenin tarafınıza tebliğini takip eden bir aylık süre içinde ödemenizi..” denilmiştir. İhtarnamenin b) bendinde de “işbu ihtarnamenin tebliğini takip eden 1 aylık süre içinde ..borcunuzu ve işlemiş faizinin..ödenmemesi halinde ..”davacının ortaklıktan çıkarılacağı ihtaren bildirilmiş, davalı anonim şirketin 12.05.2012 tarihli ve 80 numaralı kararında davacı ortağa 15 gün ödeme süresi verilmişken daha sonra davacı ortağa keşide etmiş olduğu ihtarname ile 1 ay süre verildiği, ihtarnamenin davacı ortağa 29.06.2012 tarihinde tebliğ edildiği davalı şirketin 12.05.2012 tarihli ve 80 numaralı yönetim kurulu kararının 25.05.2012 tarihli ve … sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde ve 08.06.2012 tarihli …Gazetesi’nde daha yayımlandığı, davalı şirketin 01.09.2012 tarihli ve 87 no’lu kararı ile davalı şirketin 12.05.2012 tarihli yönetim kurulu kararı doğrultusunda yapılan ilan ile verilen 15 günlük sürede ve davacıya keşide edilen ihtarnamede verilen 1 aylık sürede sermaye taahhüt borcunun kapatılmadığı belirtilerek 6762 sayılı TTK’nın 407. Ve 408. Maddeleri uyarınca …’nun … Sağlık Hizmetleri AŞ’nden çıkartılmasına ve şirket nezdinde adına kayıtlı payların satışına dair oybirliğiyle karar alındığı, bu kararın 17.09.2012 tarihli ve … sayılı TTSG’nde ve 15.09.2012 tarihli… Gazetesi’nde ilan edildiği, davacıya da Beyoğlu 44. Noterliği’nin 14.09.2012 tarihli ihtarnamesiyle bildirildiği, ihtarnamenin davacı ortağa 18.09.2012 tarihinde tebliğ edildiği, anlaşılmıştır. Davalı şirketin anasözleşmesinin. 6. Maddesine göre davacı taahhüt ettiği sermayenin %25’ini şirketin tescilini talep eden üç ay içinde, bakiye sermayeyi ise en geç 31.12.2005 tarihinde ödemeyi taahhüt etmiştir. Şu halde davacı ortak anasözleşmede bakiye sermaye borcunu ödeme süresi olarak öngörülen 31.12.2005 tarihi itibarıyla mütemerrüt hale gelmiştir. Bu durumda 6762 sayılı TTK’nın 408/1. Maddesi (6102 sayılı TTK’nın 483/1) maddesindeki emredici nitelikteki ıskat prosedürüne uygun olarak kesinleşen Anlara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin geçerli olduğu kabul edilen 12.04.2012 tarihli ve 78 numaralı yönetim kurulu kararı ile davalı anonim şirkette nama yazılı pay sahibi olan davacının 408/1. Maddesşnde öngörülen ıslat prosedürüne uygun olarak kendisine 18.04.2012 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilen davalı şirketçe keşide edilen … 4. Noterliği’nin 16.04.2012 tarihli kararında 1 aylık sürede bakiye sermaye borcunun işlemiş temerrüt faiziyle birlikte ödenmesi aksi halde davacı ortağın ıskat edilerek paylarının satışa çıkarılacağı bildirilmiştir.
… 4. Noterliği’nin 16.04.2012 tarihli ihtarnamesine göre; … ..AŞ tarafından …’ya keşide edilen ihtarnamede özetle; şirketin yönetim kurulunun 12.04.2012 günlü toplantısında almış olduğu 78 numaralı kararı uyarınca, şirket esas mukavelesi uyarınca en geç 31.12.2005 tarihine kadar ödemeyi taahhüt ettiğiniz 64 paya karşılık gelen 31.916,29 TL sermaye taahhüt borcunuzu, TTK’nın 407. Maddesi uyarınca; 31.12.2005 tarihinden 12.04.2012 tarihine kadar hesap edilen işlemiş temerrüt faizi olan 54.655,55 TL ile birlikte toplam 86.571,84 TL’sı olarak şirketin..nolu hesabına işbu ihtarnamenin tarafınıza tebliğini takip eden 1 aylık süre içinde ödemenizi, b) işbu ihtarnamenin tebliğini takip eden bir aylık süre içinde 31.916,29 TL sermaye taahhüt borcunuzu ve 54.655,55 TL işlemiş faizinin Şirketimiz hesaplarına ödenmemesi halinde siz Muhatap …’nun, … San. Ve Tic. AŞ ortaklığından çıkartılacağını ve Şirketimiz nezdinde adınıza kayıtlı bulunan pay kayıtlarının iptal edilerek, bu payların satışı suretiyle bu payları temsil etmek üzere yeni ortak alınacağını ..ihtar ederiz” şeklinde olup ihtarname davacıya usulüne uygun olarak 18.04.2012 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Davalı anonim şirkette paylar nama yazılı olduğundan 12.04.2012 tarihli yönetim kurulu kararının alındığı tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 407. Maddesi gereği nama yazılı paylar yönünden taahhütlü mektup ödemeye çağrı (ihbar) için yeterlidir. Nitekim davacı ortağa 64 adet pay karşılığı 31.916,29 TL sermaye taahhüt borcunun 31.12.2005-12.04.2012 tarihleri arasında işlemiş temerrüt faizi olan 54.655,55 TL ile birlikte toplam 86.571,84 TL’sı olarak ihtarnamenin tebliğinden itibaren 1 aylık sürede ödenmesi için davalı şirket tarafından önce keşide edilen … 4. Noterliği’nin 16.04.2012 tarihli ihtarnamesi ile ihbarda bulunulduğuna, aksi halde davacı ortağın ıskat edileceğinin ihtar edildiğine, ihtarnamenin davacı ortağa 18.04.2012 tarihinde tebliğ edildiğine göre o tarihte yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın emredici nitelikteki 408/1. (483/1)Maddesinde anonim şirket ortağının ıskatı için aranan ıskat prosedürü yerine getirilmiştir. Dava konusu edilen 12.05.2012 tarihli ve 80 numaralı yönetim kurulu kararı davacı ortağın ıskatı için alınmış bulunan yeni bir karar niteliğinde olmayıp, aksine istinaf incelemesi ile kesinleşen Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/221 Esas sayılı dava dosyasında yoklukla batıl olduğunun tespiti istenilen 12.04.2012 tarihli ve 78 numaralı davacı ortağın ıskatına ilişkin kararın devamı niteliğinde davacı ortağa ek süre veren karar niteliğinde, 01.09.2012 tarihli ve 87 numaralı yönetim kurulu kararı ise ıskat prosedürünün tamamlanmış olduğunu teyit ettiğinden geçerli olduğunun kabulü ile ilk derece mahkemesince yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiş, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,3 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/12/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.