Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/219 E. 2022/137 K. 16.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
…..

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/03/2019
NUMARASI :……
DAVA : Banka Teminat Mektubunun İadesi Ve Depo Edilmesi
DAVA TARİHİ : 09/02/2018
KARAR TARİHİ : 16/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/02/2022

Taraflar arasındaki banka teminat mektubunun iadesi ve depo edilmesine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile dava dışı asıl borçlu … … Ltd. Şti. arasında kredi genel sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşme uyarınca şirkete kredi açılıp kullandırıldığını, davalılar …, … ve … … A.Ş.’nin sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, sözleşmeye uygun olarak davalı … … Ltd. Şti.’ne … hitaben 13/08/2012 tarihli 580.000,00 TL bedelli teminat mektubu verildiğini ve halen mer-i olduğunu, borçlu şirket ve kefillerin sözleşmelerden doğan edimlerini yerine getirmemek suretiyle nakit riskini ödemediğini, hesabın kat edilerek mektubun iadesi veya mektup bedelinin depo edilmesi hususunda ihtarname keşide edildiğini, tebliğe karşın talebin yerine getirilmediğini iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile davalılar tarafından toplam 580.000,00 TL’lik teminat mektubu bedelinin bankalarında faiz getirmeyen bir hesapta (teminat mektubunun dava sırasında nakde dönüşmesi halinde tazmin tarihinden itibaren bankanın kısa vadeli kredilere uyguladığı en yüksek faiz oranının %50 fazlası üzerinden gecikme faizi yürütülerek %5 BSMV ile birlikte tahsil edilmesi kaydıyla) depo edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı … vekili cevap dilekçesinde; işbu davada müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığını, borç ilişkisinde müvekkilinin taraf olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılara tebligat yapılmasına rağmen cevap dilekçesi sunmamışlardır.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı banka ile … … Ltd. Şti. arasında genel kredi sözleşmesi düzenlendiği, davalıların sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığı, sözleşmenin 18/1 maddesinde bankanın hesapları kesme, borçlara muacceliyet verme ve sözleşmeyi fesih yetkisinin düzenlendiği, asıl borçlu yönünden teminat mektuplarının iadesi ve bedelinin bankaya depo edilmesi hususunun da bu maddede düzenlendiği, kefalet şerhi bölümünde sözleşmeyi imzalayan kefillerin kefalet vermeyi beyan ve kabul ettikleri koşulların 13 bent halinde sayıldığı, bu bentler arasında teminat mektubunun deposuna ilişkin açık bir hükmün olmadığı, taraflar arasında düzenlenen kredi sözleşmesinde davacının gayri nakdi krediler için ilave teminat gösterilmesi amacıyla kefillerden depo isteme hakkı bulunmadığı gerekçesiyle davalı kefillere yönelik davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı banka vekili istinaf dilekçesinde özetle; davaya konu kredi genel sözleşmesinin 18. maddesinde “bu sözleşme müddetsiz olmakla beraber,dilediği zaman noter aracılığı ile veya telgrafla veyahut iadeli taahütlü mektupla ihbar etmek sureti ile banka; cari hesapları kesmek,henüz vadeleri gelmemiş olsa bile vadeli kredi işlemlerinden doğan alacaklarına muacceliyet vermek ve bu surette muaccel kılınan her türlü kredi hesaplarının muacceliyet tarihi itibari ile tespit ve müşteriye tebliğ edilecek bakiyelerinin işlemiş ve ödeme gününe kadar işleyecek faiz komisyon,ücret,masraf,fon kesintisi, vergi ve diğer eklentileri ile birlikte ödenmesini; teminat mektuplarının iadesini veya bankaya depo edilmesini, istemek hak ve yetkilerine sahiptir” ve yine sözleşmenin 38/3.maddesinde “müşteri kendi lehine veya talebi ile üçüncü şahıslar lehine verilen mektup henüz ödenmemiş veya banka henüz taahinür ettiği miktarı ödemeye davet edilmemiş olsa dahi, teminat mektuplarının muhataplarından istirdadı ile bankaya iade edilmesi veya mektup bedelinin o tarihteki faiz,komisyon,vergi, masraf ve diğer eklentileri ile birlikte nakden veya def’aten bankaya depo edilmesini taahüt eder” denildiğini, kefalet şerhi başlık maddesinin 12. fıkrasında ise “kefil banka ile müşteri arasındaki kredi genel sözleşmesinin kefaletin niteliğine aykırı olmayan maddelerin tamamının uygulanmasını ve bu maddelerde yer alan hususuları aynen kabul ve taahhüt eder” denildiğini, yukarıda ayrıntılı olarak yazılan sözleşme hükümleri oldukça açık olup müvekkil Banka işbu mektup bedelinin deposunu kefillerden de talep edebileceğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesi kapsamında asıl borçlu şirkete verilen teminat mektubu bedelinin depo edilmesi istemine ilişkindir.

6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
09/01/2012 tarihli genel kredi sözleşmesi, dava konusu 13/08/2012 tarihli 580.000,00 TL bedelli kesin teminat mektubu, 26/02/2014 tarihli hesap kat ihtarnamesi, 12/09/2018 tarihli bilirkişi raporu, vs.deliller dosya arasında mevcuttur.
Dosya kapsamından, davacı banka ile dava dışı … … Ltd. Şti. arasında 09/01/2012 tarihli genel kredi sözleşmesi düzenlendiği, davalıların sözleşmeyi müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıkları, sözleşme kapsamında asıl borçlu şirket lehine dava konusu 13/08/2012 tarihli kesin teminat mektubunun düzenlendiği, eldeki davada davalı kefillerden söz konusu teminat mektubu bedelinin depo edilmesinin talep edildiği anlaşılmaktadır.
Hukuk Genel Kurulu’nun 06/11/2018 tarih ve 2018/19-689 Esas 2018/1624 Karar sayılı emsal içtihatında “…….5411 sayılı Bankalar Kanunu’nda “gayri nakdi kredi” kavramı tanımlanmamıştır. Ancak, 5941 sayılı Çek Kanunu’nun 3. maddesi uyarınca; muhatap banka, süresinde ibraz edilen çekin karşılığının bulunmaması hâlinde yasal sorumluluk miktarına kadar ödeme yapmak; çekin karşılığının kısmen bulunması durumunda ise, kalan meblağı tamamlamakla yükümlüdür. Aynı maddede ödeme yükümlülüğü ile ilgili bu hususun, hesap sahibi ile muhatap banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayri nakdi kredi sözleşmesi hükmünde olduğu açıklanmıştır. Bu ödeme külfeti, sözü edilen Kanun gereğince bankalara yükletilmiş olduğundan, borçlunun bankadaki mevduatının bankaca müşterisine verilen her çek yaprağı için yasal sorumluluk miktarı ile sınırlı olarak banka lehine rehinli olduğunun kabulü zorunludur. Banka ile müşterisi arasında yapılan teminat mektubu veya çek hesabı açma sözleşmelerinde banka lehine risk gerçekleşmeden teminat mektubu bedeli veya karşılıksız çek bedelinden bankanın ödemek zorunda kalacağı meblağın depo edilmesini isteme yetkisi, söz konusu alacağın mevcut olduğunu göstermediği gibi, istenebilir olduğunu da göstermez (Yargıtay İçtihatları Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun, 27.12.2017 tarih, 2016/1 E., 2017/6 K. sayılı kararı).
Tüm bu açıklamalardan ve yasal düzenlemelerden ortaya çıkan sonuç, kefaletin verildiği anda borcun belirli ya da belirlenebilir olması gerektiği, kefalet sözleşmelerindeki belirlilik ilkesi uyarınca kefil olunan açısından belirli yani ferdileştirilmiş bir borcun varlığının arandığı, kefilin yalnızca kefalet limiti ve kendi temerrüdünün hukuki sonuçları ile bağlı olduğu, Çek Kanununun ödeme yükümlülüğü maddesi uyarınca, hesap sahibi ile banka arasında çek defterinin teslimi sırasında yapılmış olan dönülemeyecek bir gayrinakdî kredi sözleşmesi hükmünde bulunduğu, henüz risk gerçekleşmeden alacağın mevcudiyetinden de söz edilemeyeceği, belirsiz alacak için kefalet sözleşmesi kurulamayacağı, bu nedenle çek depo bedelinden hesap sahibinin sorumluluğunun bulunduğu ancak kredi sözleşmesini imzalayan müteselsil kefilin risk altındaki çek yaprakları nedeniyle bankanın Çek Kanunu uyarınca ödemesi gereken asgari miktarlarla ilgili olarak depo talebinden sorumlu olabilmesi için kredi sözleşmesinde bu yönde açık bir hüküm bulunması gerektiğidir. Eldeki kredi sözleşmesinde ise depo talebinin müteselsil kefilleri de kapsayıp kapsamayacağı hususunda açık bir hüküm bulunmamaktadır….”, denilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunun içtihatı ile birlikte somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinin 18/1. maddesinde bankanın hesapları kesme, borçlara muacceliyet verme ve sözleşmeyi fesih yetkisinin düzenlendiği, asıl borçlu yönünden teminat mektuplarının iadesi ve bedelinin bankaya depo edilmesi hususunun da bu maddede düzenlendiği, kefalet şerhi bölümünde sözleşmeyi imzalayan kefillerin kefalet vermeyi beyan ve kabul ettikleri koşulların 13 bent halinde sayıldığı, bu bentler arasında teminat mektubunun deposuna ilişkin açık bir hükmün bulunmadığı, sözleşmede kefillerin depo isteminden sorumlu olduklarına dair başkaca da hüküm bulunmadığı gibi henüz risk gerçekleşmeden alacağın mevcudiyetinden de söz edilemeyeceğinden anlaşılmakla ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır (Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 20/03/2018 tarih ve 2016/16494 esas sayılı ile 2018/1375 karar sayılı emsal içtihatı).
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 80,70 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.16/02/2022

……
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.