Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/191 E. 2022/119 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi ….

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
…..

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
….

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2019
NUMARASI ……
DAVA : Menfi Tespit (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/05/2019
KARAR TARİHİ : 10/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/03/2022

Taraflar arasındaki menfi tespit istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının genel kredi sözleşmesine dayalı olarak müvekkili aleyhine icra takibi başlattığını, takip dayanağı sözleşmede yer alan imzanın müvekkiline ait olmadığını belirterek müvekkilinin icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, %20 oranında kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili aleyhine açılan davayı kabul ettiklerini bildirerek kabul beyanına göre karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalının açılan davayı kabul beyanı nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle davanın kabul nedeniyle kabulüne, davacının icra takibinde davalıya borçlu olmadığının tespitine, asıl alacağın %20’si oranında kötüniyet tazminatının davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kötüniyet tazminatına hükmedilmesinin hukuka aykırı bulunduğunu, davacıya borcun ödenmesine ilişkin hesap kat ihtarının gönderildiğini, borçlu tarafından borçlu olmadığına ilişkin herhangi bir ihtarname gönderilmemesi üzerine dava konusu icra takibinin başlatıldığını, davacının borca ve imzaya süresi içerisinde itiraz etmediğini, müvekkilinin genel kredi sözleşmesinde bulunan imzanın sahte olduğunu bilebilecek durumda olmadığını, dava açılmasından sonra imzanın sahte olduğu iddialarına ilişkin olarak ticaret siciline gidilip dava dışı asıl borçlu şirketin kuruluş belgeleri ve imza sirkülerinin kontrol edildiğini, imzanın davacıya ait olmadığının tespit edilmesi üzerine davanın kabul edildiğini, müvekkilinin kötüniyetli olmadığını, davacının takibin kötüniyetli yapıldığına ilişkin bir belge sunmadığını, dava konusu icra takibinde davacı aleyhine herhangi bir haciz, satış gibi işlem yapılmadığını, icra takibinden kaynaklı olarak davacının herhangi bir zararının doğmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesine dayalı olarak başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2018/2966 sayılı icra takip dosyası, takip dayanağı genel kredi sözleşmesi sureti dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 22. İcra Müdürlüğünün 2018/2966 sayılı icra takip dosyası incelendiğinde, davalı alacaklı banka tarafından davacı ve diğer borçlular aleyhine toplam 56.925,32 TL alacağın tahsili talebi ile genel kredi sözleşmesine dayalı olarak icra takibi başlatıldığı görülmüştür.
Anılan icra takip dayanağı 30/11/2016 tarihli genel kredi sözleşmesi davalı banka ile dava dışı … 1 İnş. … Ltd. Şti. arasında 100.000,00 TL limitli akdedilmiş olup, sözleşmede davacının aynı limit ile müteselsil kefil sıfatıyla imzası bulunmaktadır. Davacının kefaleti şeklen TBK’nun 583. maddesindeki koşullara uygundur.
Davacı yan, takip dayanağı genel kredi sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını, icra takibi nedeniyle borcu bulunmadığını iddia etmiş, davalı yan davayı kabul etmiştir. Mahkemece, davalının davayı kabul etmesi nedeniyle davanın kabulüne, kötüniyet tazminatına hükmedilmiştir.
Taraflar arasında davalı banka ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında akdedilen, davacının şeklen müteselsil kefil olarak yer aldığı genel kredi sözleşmesi nedeniyle şirkete kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiği, davacının da aralarında bulunduğu borçlular aleyhine dava konusu icra takibinin başlatıldığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, dava konusu icra takip dayanağı genel kredi sözleşmesinde davacının müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunup bulunmadığı, imzası var ise dava tarihi itibarıyla davacının dava konusu icra takibi nedeniyle borçlu olmadığı bir miktarın bulunup bulunmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekili cevap dilekçesinde ve ön inceleme duruşmasında davayı kabul etmiştir. Mahkemece davalı vekilinin davayı kabul beyanı gözetilerek davanın kabulüne, davalı aleyhine kötüniyet tazminatına hükmedilmiştir.
Davalı vekilinin istinaf itirazı mahkemece hüküm altına alınan kötüniyet tazminatına yöneliktir.
Yukarıda açıklandığı üzere davacı vekilinin genel kredi sözleşmesindeki kefalet imza inkarına dayalı olarak açtığı işbu menfi tespit davası davalı vekilince cevap dilekçesi ile birlikte kabul edilmiştir. Bu durumda davalı banka kefalet imzası davacıya ait olmayan sözleşmeye dayalı olarak davacı aleyhine icra takibi başlatmıştır.
İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca dava borçlu lehine hükme bağlanırsa borçluyu menfi tespit davası açmaya zorlayan takibin haksız ve kötüniyetli olması durumunda talebi üzerine borçlunun dava sebebiyle uğradığı zararın alacaklıdan tahsiline karar verilir. Takdir edilecek zarar haksızlığı anlaşılan takip konusu alacağın %20’sinden aşağı olamaz.
Davalı yanın davacının imza inkarına dayalı davasını kabul etmesi ile dava konusu takibin davalı tarafından davacıya haksız olarak başlatıldığı anlaşılmıştır. Davacı vekili dava dilekçesinde kötüniyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir. Burada tartışılması gereken diğer husus davacıya işbu menfi tespit davasını açmaya zorlayan takibin davalı tarafından kötüniyetli olarak başlatılıp başlatılmadığı hususudur.
Davalı tarafından icra takibine konu edilen genel kredi sözleşmesindeki imzanın davacıya ait olmadığı sabittir. Genel kredi sözleşmesinde yer alan kefalet davalı banka huzurunda karşılıklı olarak imzalanmıştır. Bir başka anlatımla, davalı banka genel kredi sözleşmesindeki kefalet imzasının davacıya ait olup olmadığını bilebilecek durumdadır.
Hal böyle olunca, mahkemece davacının kötüniyet tazminatı talebi bulunduğu, davalının genel kredi sözleşmesindeki kefalet imzası davacıya ait olmadığı halde davacı hakkında icra takibine geçmesinin kötüniyetli olduğu, takibin haksız bulunduğu gözetilerek davacı lehine İİK’nun 72/5. maddesi uyarınca kötüniyet tazminatına hükmedilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 1.527,99 TL istinaf karar harcından peşin alınan 382,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.145,99‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 10/02/2022
……
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.