Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/165 E. 2022/312 K. 10.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/165 Esas 2022/312 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/165
KARAR NO : 2022/312

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 20/11/2019
NUMARASI : 2016/933 Esas 2019/861 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 19/12/2016
KARAR TARİHİ : 10/03/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/03/2022

Taraflar arasındaki rücuan alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında 24.07.2006 tarihinde işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığını, dağıtım faaliyetlerinin davalı tarafından yürütüldüğü dönemde meydana gelen olay sebebiyle Kadıköy 1. İş Mahkemesi’nin (İstanbul Anadolu 3. İş Mahkemesi) 2004/953 Esas sayılı dosyasıyla açılmış olan dava sonucu verilen kararın Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 2008/25312 E. Ve 2010/13737 K. sayılı ilamıyla onanarak kesinleştiğini, ilam nedeniyle hükmedilen bedelin Kartal 2. İcra Müdürlüğü’nün (İstanbul Anadolu 22. İcra Müdürlüğü’nün 2008/911 Esas sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde ödendiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 28.831,00 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava konusu alacağın zamanaşımına uğradığını, rücuya esas dayanak kararda müteselsil sorumluluk bulunmasına rağmen davacı şirketin diğer davalılara rücu yoluna gitmediğini, ihale şartnamesi, hisse satış sözleşmesi ve işletme hakkı devir sözleşmesinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, dava konusu alacak işçi alacağı olduğundan 3. Kişinin zararından söz edilemeyeceğini, ödeme tarihi itibarıyla davacı şirketin %100 hissesinin …’a ait olduğunu, savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nden kaynaklanan rücuen alacak istemiyle açılan davada dava dışı … tarafından açılan davada iş akdinin haksız feshi nedeniyle 11.8.1993- 04.06.2002 tarihleri arasındaki çalışmalarından dolayı kıdem tazminatı alacağının tahsiline karar verilmiş olduğu, İHDS’nin 7. Maddesi uyarınca İHDS düzenlenmesinden önceki döneme ilişkin alacak olması nedeniyle davacının talep hakkının olduğu, sözleşmeden kaynaklanan alacak davası olması nedeniyle 10 yıllık zamanaşımına tabi bulunduğu, dayanak kararın birlikte sorumluluk esasına göre verildiğinden davacının davalıdan talepte bulunabileceği gerekçesiyle davanın kabulüne, 28.831,54 TL’nin 27.200,00 TL’sinin 06.08.2008, 1.631,54 TL’sinin 07.10.2008 ödeme tarihlerinden avans faizi ile davalıdan tahsiline, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; BK’nın 73. Maddesindeki iki yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu, işletme hakkı devir sözleşmesi, hisse satış sözleşmesi ve ihale şartnamesinin birlikte değerlendirilmesi gerektiğini, İstanbul Anadolu Yakası …’ın kuruluş tarihi olan 17.02.2005 tarihinden önce dağıtım faaliyeti bölgesinde … Genel Müdürlüğü’nün ayrı bir tüzel kişiliğe sahip elektrik dağıtım müesseselerinin tüzel kişiliklerinin faaliyet gösterdiğini, dolayısıyla işletme hakkı devir sözleşmesinden önceki yetkinin ve sorumluluğun anılan müessese müdürlüklerine ait olacağını, alacak davasına ilişkin talep edilen bedelin İstanbul Anadolu Yakası …’ın devre esas bilanço tarihi olan 30.06.2013 tarihinden önce ödenmiş olduğu anlaşıldığından söz konusu ödemenin müvekkili kurumdan talep edilmesinin mümkün olmadığını, işletme hakkı devir sözleşmesi ve özelleştirme idaresi talimatlarına göre takip edilen dosyalara ilişkin listeler hazırlanarak her iki şirketin yönetim kurulunun onayından geçerek kesinleşen tespit tutanağı ekindeki listelerde rücu davasına konu dava dosyasının yer alamadığını, bu dosyaya ilişkin herhangi bir ihtirazi kaydın da bulunmadığını, rücuya esas davada işçilik alacağı talep eden işçinin işletme hakkı devir sözleşmesinin 7. maddesi anlamında 3. Kişi olarak kabul edilemeyeceğini, dayanak Kadıköy 1. İş Mahkemesi kararında dava konusu tazminat yönünden aynı zamanda … Elektrik Dağıtım AŞ., … Servis Hizmetleri Ltd. Şti. Ve … Tic. Ltd. Şti. De müşterek ve müteselsil sorumlu olmasına rağmen davacının ödeme yaptığı bütün bedeli müvekkilinden talep etmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, diğer müşterek müteselsil sorumlulardan herhangi bir tahsilat yapılıp yapılmadığı, herhangi bir başvuruda bulunup bulunulmadığı araştırılmadan davanın kabulüne karar verildiğini, sözleşmenin 7/2. Maddesi gereği ihbarda bulunulmadığından davacının faiz ve icra giderlerini talep edemeyeceğini, dayanak mahkeme ilamında yasal faize hükmedildiği halde işbu davada ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinin de doğru olmadığını, müvekkili aleyhine hükmedilen yargılama giderlerinin de hatalı olduğunu ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuan alacak istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından; dayanak Kadıköy 1. İş Mahkemesi’nin 2004/953 Esas sayılı dava dosyasında davacı … tarafından davalılar … AŞ, … Elektrik Tic. AŞ, … Teknik Hizmetleri Ltd. Şti. Ve … Servis Hizmetleri Ltd. Şti. aleyhine, davacının, davalı … Elektrik AŞ’nin taşeronu olan … Elektrik Ltd. Şti.’de 11.08.1993-04.06.2002 tarihleri arasında hizmet akdi ile çalışan davacının, davalı …’ın 02.04.2002 tarihinde protokolle 02.06.2006 tarihinde taşeron firmaların sözleşmelerin fesh etmesi sebebiyle iş akdi sona erdiğinden kıdem tazminatının ödenmesi istemiyle açılan davada mahkemece 25.09.2007 tarih ve 2004/953 Esas-2007/1132 Karar sayılı kararı ile rücuya esas 7.800,00 TL belirlenen kıdem tazminatının 04.06.2002 fesih tarihinden itibaren davalı … ..AŞ’nin 7.772,63 TL; davalı … Ltd. Şti’nin 4.809,76 TL; davalı … Servis Hizmetleri Ltd. Şti.’nin 96,18 TL sorumluluk sınırlarıyla bağlı kalınarak davalılardan birlikte sorumluluk esaslarına göre alınıp davacıya verilmesine karar verildiği, kararın davacı ve davalı … AŞ vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 17.05.2010 tarih ve 2008/25312 Esas-2010/13737 Karar sayılı kararıyla onandığı, söz konusu ilamın icra takibine konulması üzerine Kadıköy 2. İcra Müdürlüğü’nün 2008/901 Esas sy. dosyasında takip borçlusu- davalı …AŞ tarafından 06.08.2008 tarihinde 27.200,00 TL ve 07.10.2008 tarihinde 1631,54 TL ödendiği, anlaşılmıştır.
Öncelikle dava 24/07/2006 tarihli işletme hakkının devri sözleşmesine dayandığına göre davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan 6098 sy. TBK’nın 146. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin davacının ödeme yaptığı tarihler itibarıyla dolmadığı anlaşılmış olmakla davalı vekilinin zamanaşımı define itibar edilmemiştir.

Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı 24/07/2006 tarihinden önceki döneme isabet eden rücuya esas mahkeme kararının davacısına iş akdinin feshedilmiş olması sebebiyle 11.08.1993-04.06.2002 tarihleri arasındaki döneme ait kıdem tazminatı ödemesinin rücuan tahsili istemine ilişkin olup eldeki dava işletme hakkı devir sözlemesinin imzalandığı tarihten önceki olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Kadıköy 1. İş Mahkemesi’ndeki davanın davacısı işçi de bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının icra takibi nedeniyle ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Bu çerçevede ilk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda takip tarihi itibarıyla hesaplanan işlemiş faiz alacağı 16.307,98 TL hesaplanmış olmakla takipte talep olunan işlemiş faiz alacağının bu miktarın altında 14.367,15 TL olarak talep edilmiş olduğundan, takipte ödenen işlemiş faiz alacağı miktarının aşmadığı görülmüştür. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Öte yandan, hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik istinaf itirazlarına itibar edilmemiştir.
Rücuen alacağa dayanak mahkeme ilamında tahsiline karar verilen 7.800,00 TL kıdem tazminatının; davalı … ..AŞ’nin 7.772,63 TL; davalı … Ltd. Şti’nin 4.809,76 TL; davalı … Servis Hizmetleri Ltd. Şti.’nin 96,18 TL sorumluluk sınırlarıyla bağlı kalınarak davalılardan birlikte sorumluluk esaslarına göre alınıp davacıya verilmesine karar verilmiştir. Mahkemece hüküm altına alınan bedelin tamamı dava dışı …’a davacı İstanbul Anadolu Yakası … (… AŞ) tarafından ödenmiştir. Ödenen bedelden ise İHDS hükümleri uyarınca davalı …’ın sorumlu olduğu iddiasıyla işbu dava açılmıştır. Dosya içeriğinden rücuya esas davanın diğer davalıları ve mahkeme kararında hüküm altına alınan kıdem tazminatının diğer sorumlular tarafından davacı İstanbul Anadolu Yakası …’a herhangi bir ödeme yapıldığına ilişkin bir bilgi ve belge dosyaya sunulmuş değildir. O halde ilk derece mahkemesince davacının dava dışı …’a dayanak mahkeme ilamı ile hüküm altına alınan ve ödemesi gereken kıdem tazminatı alacağını ve ferilerini talep edebileceği anlaşıldığından bu miktarın davalıdan tahsiline hükmedilmesi gerekir. Ne var ki dava dilekçesinde davacının talebi dava dışı 3. Kişiye ödenen 28.831,00 TL’nin tahsiline yönelik olduğu ve dosya kapsamında dava ıslah edilmediği halde ilk derece mahkemesince HMK’nın 26. Maddesine aykırı bir şekilde talebin aşılarak 28.831,54 TL ye hükmedilmesi hatalıdır. Ayrıca, Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 17.05.2010 tarih ve 2008/25312 Esas-2010/13737 Karar sayılı ilamıyla da sabit olduğu üzere, rücuya esas dayanak Kadıköy 1. İş Mahkemesi’nce verilen 25.09.2007 tarih ve 2004/953 Esas-2007/1132 Karar sayılı kararda davacı lehine faize hükmedilmemiştir. Bununla birlikte davacı tarafından başlatılan Kadıköy 2. İcra Müdürlüğü’nün 2008/901 Esas sy. İlamlı icra takip dosyasında, düzenlenen takip talebinde anılan mahkemece hüküm altına alınmadığı halde davacı işçinin iş akdinin feshedildiği 04.06.2002 tarihinden itibaren mevduat faizi talep edilmiş, takibin başlatıldığı 18.02.2008 tarihine kadar yıllık en yüksek mevduat faiz oranı üzerinden talep olunan toplam 14.367,15 TL işlemiş faiz alacağı olmak üzere ödenmesi istenilen toplam 23.583,75 TL alacak, davacı tarafından icra takip dosyasına 06.08.2008 tarihinde 27.200,00 TL ve 07.10.2008 tarihinde 1631,54 TL olmak üzere toplam 28.531,54 TL olarak ödenmiştir. O halde davacı tarafından ilk derece mahkemesince hüküm altına alınmayan iş akdinin feshi tarihinden itibaren yıllık en yüksek mevduat faizi üzerinden talep olunan işlemiş faiz alacağı da ödenmiş olmakla, davacı esasen borçlu olmadığı, mahkemece hüküm altına alınmayan faiz alacağını ödemiştir. Davacının, hüküm altına alınmayan borçlu olmadığı söz konusu faiz alacağını, ödemeye dayalı olarak rücuan alacağın tahsili istemiyle açılan işbu davada davadan tahsilini istemesi mümkün değildir. Bu durumda, rücuya esas mahkeme kararının verildiği ve davacı tarafından icra takip dosyasına ödemenin yapıldığı tarihte geçerli olan yıllık en yüksek mevduat faizi oranları belirlenememiş ise de davacı vekili tarafından dosyaya sunulan ve bilirkişi tarafından hesaplamaya esas alınan TCMB’nin internet sitesi üzerinden temin edilen “01.01.1996 tarihinden itibaren bankalarca TL üzerinden Açılan Mevduata Uygulanacağı Bildirilen Azami Faiz Oranları” listesinde 2007 ve 2008 yıllarında uygulanan en yüksek faiz oranı %25 üzerinden yapılan hesaplamaya göre; takip tarihi 18.02.2018 itibarıyla kıdem tazminatı alacağı olan 7800.00 TL’nin karar tarihi 25.09.2007 tarihinde geçerli olan en yüksek mevduat faizi oranı %25 üzerinden 146 gün 790,83 TL işlemiş faiz alacağı, takip dosyasında talep olunan diğer alacak kalemleri olan mahkemece hüküm altına alınan yargılama giderleri, harç ve vekalet ücreti için yıllık %9 üzerinden hesaplanan faiz alacakları ile birlikte takip tarihi 18.02.2008 itibarıyla toplam 841,83 TL faiz alacağı olmak üzere 9.216,60 TL asıl alacak, 841,83 TL faiz alacağı dahil 10.058,43 TL takip tutarı, takip talebinden ödeme tarihi 06.08.2018 tarihine kadar 915,42 TL işlemiş faiz alacağı dahil olmak üzere; 10.058,43 TL takip tutarı, 353,86 TL (%3,6 harç), 1.179,50 TL icra vekalet ücreti (2008 yılı AAÜT’nin 12. Maddesi uyarınca), 841,83 TL takip sonrası işlemiş faiz, 20,80 TL masraf ile birlikte hesaplanan toplam 12.454,41 TL’nin davalıdan ödeme tarihi itibarıyla avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin ilk derece mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiş, açıklanan bu sebeple davalı vekilinin istinafının kabulü gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin öteki istinaf sebeplerinin esastan reddine, istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile duruşma açılmasına gerek görülmeksizin ilk derece mahkemesince verilen karar HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği kaldırılarak davanın kısmen kabulü ile 12.454,41 TL’nin ödeme tarihi olan 06.08.2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretine ilişkin davalı vekilinin istinaf sebeplerinin kaldırma kararının sebep ve şekline göre incelenmesine yer olmadığına dair dair davanın esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin öteki istinaf sebeplerinin ESASTAN REDDİNE, davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜNE,
2-Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20.11.2019 tarihli ve 2016/933 Esas-2019/861 Karar sayılı KARARININ HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın KISMEN KABULÜNE,
12.454,41 TL alacağın ödeme tarihi olan 06.08.2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 850,76 TL’den başlangıçta peşin alınan 492,37 TL’nin mahsubu ile kalan 358,39 TL’nin davalı tarafından ilk derece mahkemesine bakiye karar harcı olarak yatırılan 1.477,11 TL’den mahsubu ile fazla alınan 1178,72 TL’nin kararın kesinleşmesi ve talep halinde davalı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yatırılan 492,37 TL nispi karar harcı ile 29,20 TL başvuru harcı olmak üzere toplam 521,57 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Yargılamada vekil ile temsil olunan davacı yararına davada kabul edilen miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. Ve 13/2. Maddeleri gereği belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
5-Yargılamada vekil ile temsil olunan davalı yararına davada reddolunan miktar üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 13/1. Ve 13/2. Maddeleri gereği belirlenen 5100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan toplam 952,60 TL yargılama giderinin davada haklılık oranı gözetilerek 411,52 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, kalan yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
7-HMK’nın 333. Maddesi gereği varsa kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
C) İstinafa başvuran davalı tarafından yatırılan 492,37 TL istinaf nispi karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde kendisine iadesine,
2-İstinafa başvuran davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf başvuru gideri ile 34,30 TL dosya gönderme ücreti olmak üzere toplam 155,6‬0 TL istinaf giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 10/03/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.