Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/158 E. 2022/71 K. 02.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR


İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/03/2019
NUMARASI :…….
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 26/01/2018
KARAR TARİHİ : 02/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/02/2022

Taraflar arasındaki rücuan alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin … hizmetlerinin özelleştirilmesi maksadı ile 4046 sayılı kanun uyarınca kamu tüzel kişiliğinin nev’inin değiştirilmesi sureti ile kurulduğunu, davalı ile 24/07/2006 tarihinde akdedilen işletme hakkı devir sözleşmesi ile … dağıtım ve parekende satış işinin müvekkili tarafından yerine getirildiğini, faaliyetlerin davalı … tarafından yürütüldüğü dönemde, Gaziantep 1. İdare Mahkemesi’nin 2010/306 Esas sayılı dosyası ile açılan dava sonucunda verilen karara dayalı olarak Gaziantep 9. İcra Müdürülğünün 2011/3282 sayılı dosyası ile icra takibi başlatılması üzerine müvekkili tarafından 7.175,52 TL ödendiğini, taraflar arası sözleşmenin 7.4 ve 7.6 maddesi uyarınca davalı …’ın sorumluluğunda olan 7.175,52 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; mevcut davada istemin rücu ile ilgili dava olması nedeni ile Borçlar Kanunu’nun 73.maddesi gereğince 2 yıllık zaman aşımına tabi olduğunu, ödemenin yapıldığı yıl gözetildiğinde dava konusu alacağın zaman aşımına uğramış olduğunu, davacı şirketin de dahil olduğu 20 şirketin, Türkiye’deki dağıtım bölgelerinden dağıtım lisansına sahip olarak 01/03/2005 tarihi itibari ile sermayesinin tamamı davalı kuruma ait olmak ile birlikte ayrı birer tüzel kişiliğe sahip olarak faaliyet göstermeye başladıklarını, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın özelleştirme ile ilgili mali konulardaki talimatları doğrultusunda 30/04/2013 tarihinde … … tarafından düzenlenen ve beyan edilen devre esas nizam kayıtları esas alınarak, devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak sureti ile geçmişe yönelik borç ve alacak işlemlerinin kesinleştirildiğini, devir sürecinin mali yönü ile ilgili işlemlerin ikmal edilerek … …’ın özel sektöre devrinin gerçekleştirildiğini, …’ın 24/07/2006 tarihinde davalı şirketle de imzalamış olduğu İHDS’nin ihale şartnamesi ve hisse devir sözleşmesi ile bütünlük arz ettiğinden, her 3 döküman hükümlerinin birlikte yorumlanması gerektiğini, … dağıtım şirketlerinin özelleştirilmesinde, bir dağıtım bölgesinde dağıtım varlıklarının kullanım hakkını ve dağıtımı ile perakende satış lisansına sahip şirketin blok olarak satışının ön görüldüğünü, faaliyetlerine devam eden … dağıtım şirketinin hisselerinin, belli bir tarihte alıcıya devrinin yapıldığı özelleştirme öncesinde ve sonrasında şirketin hak, borç ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişikliğin söz konusu olmadığını, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı’nın 04/04/2012 tarih ve 2313 sayılı yazısında kısaca: Devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak sureti ile geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştiğinden geçmiş yıllara ilişkin olarak …’tan herhangi bir talepte bulunulamayacağının açık bir şekilde belirtildiğini, … ile … dağıtım anonim şirketleri arasında 24/07/2006 tarihinde imzalanan ve halen yürürlükte olan İHDS’nin diğer hususlar başlıklı 18.6.maddesinde …’tan masraf ve zarar adı altında talepte bulunulamayacağının hüküm altına alındığını, hisse satış sözleşmesinin alıcının taahhütleri başlıklı 9.maddesinde de aynı mahiyette hükümlerin yer aldığını, davacı vekilinin dava konusu talebi 24/07/2006 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.1, 7.2, 7.3, 7.4, 7.5 ve 10.1, 15.2, 18.3 maddelerine dayandırmasına karşın, işletme hakkı devir sözleşmesinin 18.6 maddesi gereğince hiçbir talepte bulunulamayacağını, sözleşme çerçevesinde …’ın ihale sürecini tamamlamasının ardından, 24/07/2006 tarihli İHDS ve özelleştirme idaresi talimatları doğrultusunda taraflarca takip edilen dosyalara ilişkin ayrım çalışmalarının başladığı ve dosyalara ilişkin listelerin hazırlanarak davalı kurum ile … … Dağıtım AŞ arasında dava dosyalarına ilişkin tespit tutanağı imzalandığını, özelleştirme idaresi Başkanlığı tarafından Boğaziçi …’ın özelleştirilmesi sürecinde ihaleye katılan şirketlerin internet ortamında oluşturulan veri sitesinde …’ın tüm dava ve icra dosyalarına ilişkin gerekli bilgilere yer verildiğini, ihaleyete katılan katılımcıların bilgisine sunulduğunu belirterek, haksız olarak açıldığını öne sürdüğü davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacının davalı ile imzaladığı 24/07/2006 tarihli İHDS’nin 7.maddesi gereğince devir sözleşmesinden önce 17/05/2006 tarihinde meydana gelen olaydan ötürü 22/10/2010 tarihinde açılan davaya istinaden yapılan 7.175,52 TL’nin ödeme tarihlerinden itibaren davalıdan talep edilebileceği gerekçesiyle davanın kabulü ile, 7.175,52 TL’nin 12/07/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, İHDS, ihale şartnamesi ve hisse devir sözleşmesinin birlikte yorumlanması gerektiğini, dava konusu işlemin davacının sorumluğunda olduğunu, yapılan ödemenin şirketin ve müvekkilinin bilançosuna yansıdığını, devre esas bilanço düzenlemesi ile her türlü borç ve alacak işlemlerinin kesinleştiğini, sözleşmenin 7/2. maddesi gereği ihbar yükümlülüğü yerine getirilmediğinden müvekkilinin faiz ve icra giderlerinden sorumlu tutulamayacağını, kaldı ki yasal faize hükmedilmesi gerekirken avans faizine hükmedilmesinin de doğru olmadığını ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, işletme hakkı devir sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Gaziantep 1. İdare Mahkemesi’nin 28/02/2011 tarih ve 2010/306 Esas ve 2011/266 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacısı … davalısı Gaziantep … … olup … … İşletme Müdürlüğü’ne ait … hattının kopması sonucu davacıya ait tarlada çıkan yangın sonucu mahsullerin yanması sebebiyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan davada yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile 3.143,87 TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiği, karara karşı davalı idare vekili tarafından itiraz edildiği, davalı vekilinin itiraz isteminin süre aşımı nedeniyle reddine karar verildiği, kararın bu suretle kesinleştiği görülmüştür.
Gaziantep 9. İcra Müdürlüğünün 2011/3282 Esas sayılı takip dosyasında; alacaklı … borçlusu Gaziantep … … Müessese Müdürlüğü aleyhine Gaziantep 1. İdare Mahkemesinin 2010/306 Esas 2011/266 Karar sayılı ilamı gereğince ilamlı icra takibi yapıldığı, 27/06/2011 tarihinde 7.175,52 TL’nin davalı kurum tarafından ödendiği anlaşılmıştır.

Sözleşme hükümleri ile birlikte somut olay ve istinaf itirazları birlikte incelendiğinde; dava dışı … tarafından … tellerinin kopması sonucu meydana gelen yangın nedeniyle uğranılan zararın tazmini için Gaziantep … … aleyhine açılan tazminat davasında yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verildiği, bu karara karşı süresinde itiraz yoluna başvurulmadığından kesinleştiği, ilamın Gaziantep … … Müessese Müdürlüğü aleyhine icra takibine konulması sonucu davacının 27/06/2011 tarihinde 7.175,52 TL ödediği dosya içeriğiyle sabittir.

Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından icra dosyasına yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden 17.05.2006 tarihinde olan yangına dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Gaziantep 1. İdare Mahkemesi’ndeki davanın davacısı da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır. Bu nedenle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).

Davalı vekilinin zamanaşımına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; alacak taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olup davanın da ödemenin yapıldığı 27/06/2011 tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinde 26/01/2018 tarihinde süresi içerisinde açıldığı anlaşıldığından bu yöndeki itiraz yerinde görülmemiştir.

Öte yandan, hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin öncelikle uygulanacağı anlaşıldığından davalı vekilinin bu hususa yönelik savunmalarına Dairemizce itibar edilmemiştir.
Davalı vekilinin açılan davada ödeme tarihinden itibaren faiz uygulanamayacağına yönelik itirazına gelindiğinde, rücuen tazminat talebi, başkasına ait bir borcu yerine getiren kişinin mal varlığında meydana gelen kaybı gidermeye yönelik tazminat niteliğinde olup, davacının mal varlığındaki eksilme ödeme tarihinde gerçekleştiğinden ödeme gününden itibaren her iki tarafta tacir olduğundan avans faizi talep edebilir (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13/04/2016 tarih ve 2016/2239-2016/4044 E.-K. Sayılı emsal kararı). Buna göre ilk derece mahkemesinin kararında ödeme tarihinden itibaren avans faizine hükmedilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalının istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 490,16 TL harçtan peşin alınan 122,54 TL harcın mahsubu ile bakiye 367,62 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 02/02/2022
…..
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.