Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1469 E. 2021/737 K. 03.06.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1469 Esas 2021/ 735 Karar

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1469
KARAR NO : 2021/737

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ

TARİHİ : 13/12/2019
NUMARASI :
DAVA : Ticari Şirket Ortaklığının Pay Defterine Kayıt ve Tescili
DAVA TARİHİ : 13/12/2019
KARAR TARİHİ : 03/06/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/06/2021

Taraflar arasındaki ticari şirket ortaklığının pay defterine kayıt ve tescili istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin kızları ve yasal mirasçıları oldukları müteveffa … … davalı şirketin %99 pay oranında ortağı, diğer mirasçılardan ……ise şirketin %1 pay oranında ortağı olup aynı zamanda 08/01/2018 tarihinde yapıldığı iddia olunan genel kurul ile de şirketin tek yetkili müdürü olduğunu, müteveffanın ölümünden sonra 10/06/2019 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında müteveffadan kalan şirket hisselerinin pay defterine işlenerek tescil ve ilanı konusunda oy birliği ile karar verildiği halde o tarihten bu güne kadar davalı şirket müdürü … … ile müvekkilleri arasında yaşanan hukuki ihtilaflar sebebiyle şirket müdürünün müvekkillerinin şirket ortaklık paylarının tescil ve ilanlarını yapmadığını, 07/11/2019 tarihinde Ankara 2. Noterliği ………. yevmiye numaralı ihtarname gönderilerek müvekkillerinin şirket ortaklıklarının pay defterine kaydı ile tescil ve ilanının yapılması talep ettiklerini bildirdiklerini, ancak bugüne kadar miras yoluyla pay geçişinin sonrasında payın devrinin tescilinin yapılmadığını ileri sürerek müvekkillerinin miras yoluyla kalan şirket hisselerinin pay defterine kaydı ile tescil ve ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ortaklar kurulu toplandığında müteveffa … … varislerini pay defterine kaydederek ortaklar kurulu kararını ticaret siciline tescil ettirme ve ticaret sicil gazetesinde yayınlatma amacı ile davacıları toplantıya davet ettiklerini, ayrıca kendilerine ortaklar kurulu toplantısından sonra olağan genel kurul toplantısının da yapılacağının bildirildiğini, ancak 30/06/2019 tarihinde davacı …’ın eşinin kalp krizi geçirmesi nedeniyle genel kurulun yapılamadığını, ortaklar kurulu toplantısının yapıldığı gün davacılardan …’ün genel kurul karar defterini şirket müdürünün haberi ve rızası olmadan uhdesine geçirdiğini, şirket müdürünün bu durumu davacı …’nın 15 Eylül 2019 tarihinde genel kurulu toplantıya çağırması üzerine öğrendiğini, Ankara 58. Noterliği aracılıyla ihtarname gönderilerek davacı …’nın henüz şirket ortağı olmamasına rağmen şirketin kayıp genel kurul karar defterinin şirket müdürünün haberi ve rızası olmadan haksız yere uhdesinde tuttuğunu, usulsüz bir şekilde ilgili defteri doldurarak genel kurulu toplantıya çağırdığını iddia ettiğini, ilgili defterin 3 gün içerisinde şirket yetkililerine teslim etmesini aksi halde Savcılığa suç duyurusunda bulunulacağının kendisine ihtar edildiğini, izinsiz olarak pay defterini ele geçirerek payların deftere kaydedilmesine engel olan davacıların işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, davacı …’ün ilgili defterde bulunan müteveffa … … imzasının sahte olduğunu ve defteri Savcılığa teslim ettiğini ileri sürdüğünü, limited şirketin genel kurulunun toplantıya çağrılma usulünün Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlendiğini belirterek genel kurul karar defterinin şirket bünyesinde olmadığını bildikleri halde müvekkil şirket müdürünün ortaklık paylarını tescil etmediği şeklindeki mesnetsiz iddialarla açılan her türlü yasal dayanaktan yoksun ve hukuki dayanağı bulunmayan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia savunma ve toplanan tüm delillere göre; davalı şirketin ortağı olan davacıların murislerinin vefatı nedeniyle şirkete miras yoluyla hissedar olan davacıların hisselerinin şirket pay defterine kaydedilerek tescil ve ilan işlemlerinin yapılmadığı iddiasıyla hisselerin pay defterine kaydı tescil ve ilanı istemiyle açılan bu davada davacılar tarafından davalı şirketin hissedarı olan murislerinin vefat ettiği, bu nedenle şirket müdürüne hissedarlıklarının tespiti ve tescilinin yaptırılması için başvurdukları, alınan genel kurul kararıyla hisseler intikal ettirilip karar defterinde karara bağlanmasına rağmen ticaret sicil müdürlüğüne kaydettirilip tescil ve ilanının yapılmadığı gerekçesiyle tescil ve ilan edilmesi talebiyle derdest davanın açıldığı, yargılama aşamasında davacıların hisselerinin tescil ve ilanının yapıldığı anlaşıldığından konusuz kalan dava hakkında hüküm kurulmasına yer olmadığına, ayrıca, TTK’nın 596. maddesi uyarınca mirasen intikal eden şirket hisseleri intikalin öğrenilmesinden itibaren 3 ay içinde şirket yönetimi tarafından reddedilmediği takdirde kendiliğinden geçeceği, 598.maddede ise tescil ve ilan işlemlerinin şirket müdürü tarafından ticaret sicil müdürlüğüne başvurularak yaptırılacağı, yapılmadığı takdirde ilgili ortak tarafından bu işlemin yaptırılması için ticaret sicil müdürlüğüne başvurulabileceğinin düzenlendiği, davacıların miras yoluyla intikal eden hisseleri davalı şirketin genel kurul toplantısıyla kabul edilmiş olup tescil ve ilanına karar verilmesine rağmen davalı şirket müdürü tarafından tescil ve ilan edilmediği, noter ihtarnamesine rağmen bu işlem yapılmadığından davacıların derdest davayı açtıkları, dolayısıyla davayı açmada haklı olduklarından yargılama giderinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; şirket genel kurul karar defterini şirket müdürüne teslim ederek müdürün işlem yapmasını sağlayabilecekleri halde dava açma yoluna giden davacıların işbu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını, genel kurul karar defterini izinsiz olarak ele geçirerek davacıların sürecin uzamasına neden olduklarını, bu durumdan da şirket müdürünü sorumlu tuttuklarını, ilk derece mahkemesinin 14/10/2020 tarihli 3. Celsesinde davacılar vekilinin; davacıların davayı açtıktan sonra ticaret siciline başvurduklarını, sicil müdürünün de davacıların talebini kabul ettiğini, ve şirket müdürünün de davacıların talebini kabul ettiğini, şirket müdürünün talebi veya başvurusu olmadan ticaret siciline kayıt yaptırabildiklerini açıkça ifade ettiğini, davacıların dava yoluna başvurmadan da dava konusu tescili gerçekleştirebileceklerinin ortaya çıktığını, davacıların kötü niyetli olarak bu davayı açtıklarını, bu durumda HMK’nın 329. Maddesi gereği davayı açmada herhangi bir hukuki yararı bulunmadığı halde kötü niyetle davanın açılmasına sebebiyet veren davacılar üzerinde bırakılması gerektiğini, ileri sürerek açıklanan bu nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili, davalı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, limited ortaklık payının şirket mirasçılık hissesi oranında davalılara paylaştırılması, pay defterine tescili ile sicilde ilan edilmesi istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılan gerekçeyle konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Bilindiği üzere 6102 sayılı TTK’nın 598. maddesinde; ”Esas sermaye paylarının geçişlerinin tescil edilmesi için, şirket müdürleri tarafından ticaret siciline başvurulur. Başvurunun otuz gün içinde yapılmaması hâlinde, ayrılan ortak, adının bu paylarla ilgili olarak silinmesi için ticaret siciline başvurabilir. Bunun üzerine sicil müdürü, şirkete, iktisap edenin adının bildirilmesi için süre verir.” denilmekte, aynı Kanun’un 596/1. maddesinde de ”Esas sermaye payının, miras, eşler arasındaki mal rejimine ilişkin hükümler veya icra yoluyla geçmesi hâllerinde, tüm haklar ve borçlar, genel kurulun onayına gerek olmaksızın, esas sermaye payını iktisap eden kişiye geçer.” denilmektedir. Bu durumda Kanun’un 596. maddesinin 1. fıkrasındaki gösterilen hallerden birine dayalı olarak esas sermaye payının mülkiyeti kazanılmış ise, 598. maddesi hükmü gereği ilgili şirketin esas sermaye payının yeni malikler adına tescili için ticaret sicil müdürlüğüne başvurması gerekmektedir.
Somut olayda; davalı şirketin %99 pay oranına sahip olan … … ölümü üzerine 10.06.2019 tarihinde olağanüstü olarak toplanan davalı şirketin genel toplantısında, murisin yasal mirasçıları olan davacılara davalı şirketin esas sermaye paylarının paylaştırılmasına ve ilanına yönelik karar alınmış ise de davacıların pay geçişlerinin o tarihte şirket müdürü olan ortak … … tarafından davacıların şirket hisselerinin pay defterine kaydı ile sicile tescili için TTK’nın 598. Maddesi hükmü gereği, davacılar tarafından davadan önce davalı şirkete keşide olunan Ankara 2. Noterliği’nin 07.11.2019 ve 15.11.2019 tarihli ihtarnamelerine rağmen ticaret siciline başvurulmamış olması üzerine işbu dava açılmış olmakla, emredici nitelikteki anılan yasa hükmüne aykırı bir biçimde davalı şirketin müdürünün davranması üzerine davacı mirasçılar tarafından işbu davanın açılmasında hukuki yararlarının bulunduğunun kabulü gerekmiştir. Nitekim yargılama sırasında davacıların ticaret siciline başvuruda bulunması üzerine ilgili ticaret sicil müdürlüğünce şirket müdürü tarafından başvuruda bulunulması gerektiğinin bildirilmesi üzerine davacılar tarafından davalı şirkete keşide olunan söz konusu ihtarname örneklerinin ibrazı üzerine yargılama sırasında davacı mirasçılara davalı şirketin esas sermaye paylarının geçişinin ticaret siciline tescil edildiğine dair Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nin 13.11.2020 tarih ve ……….. sayısı sunulmuştur.
Yukarıda yer verilen TTK’nın emredici nitelikteki 598. maddesinden doğan yasal yükümlülüğünü yerine getirmeyerek işbu davanın açılmasına davalı şirket müdürü sebebiyet verdiğinden, yargılama sırasında davacı mirasçıların başvurusu üzerine davalı şirketin esas sermaye paylarının davacı mirasçılara geçişi ticaret siciline tescil edilmiş olmakla ilk derece mahkemesince konusuz kalan davada karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği gibi bu durumda HMK’nın 331/1. Maddesi hükmü gözetilerek dava tarihinde davacının işbu davayı açmakta haklı olduğunun kabulüyle yazılı şekilde davalı şirket aleyhine yargılama giderlerine ve vekalet ücretine hükmedilmesi de yerinde görülmüştür.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdiği itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinafa başvuran davalı taraftan alınması gereken 59,30 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,9 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 03/06/2021

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.