Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1460 E. 2022/1033 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1460 Esas 2022/1033 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1460
KARAR NO : 2022/1033

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2020
NUMARASI : 2018/598 Esas 2020/457 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVA : Alacak (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 16/08/2018
KARAR TARİHİ : 14/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/09/2022

Taraflar arasındaki genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davacının … AŞ yönünden açtığı davanın kesin hüküm nedeniyle usulden reddine, davalılar …. AŞ … yönünden açtığı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … A.Ş’nin başkaca bir kredi ilişkisi nedeniyle kefili olduğu …A.Ş üzerindeki alacağın kat edilmesi sebebiyle söz konusu alacağın tahsilinin riskli hal aldığını, borçlulara Ankara 63.Noteri tarafından düzenlenen 15.07.2016 gün ve … Yev.Nolu ihtarnamenin keşide edildiği, borcun muaccel hale gelmesi sebebiyle de Ankara 28.İcra Müdürlüğünün 2016/20416 sayılı dosyasında 4.652.459.17.TL alacak için takip talebinde bulunulduğunu, davalılarca borcun tamamına itiraz edildiği, … Bankası AŞ tarafından… A.Ş aleyhine iflas yoluyla takip yapıldığını, Ankara 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/482 Esas sayılı dosyasında iflas davası açıldığını, …A.Ş’nin kefaletten borçlu olduğunu, ancak 31.03.2017 günlü Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanan ilana göre bölünen şirket ve devralan şirket olarak… A.Ş ve yönetim kurulu başkanı olarak …’ın gözüktüğünü, diğer davalıların … A.Ş ortağı olduklarını, hisselerini bölünme yoluyla devrederek…A.Ş. kurucu ortağı konumu aldıklarını, her iki şirket adresinin “…” olduğunu, …A.Ş. sermayesinin muvazaalı olarak 50.000.,00 TL gösterildiğini, her iki firmanın yönetim kurulu başkanının … olduğunu, diğer ortakların da akraba olduklarını, tüzel kişilikler arasında organik bağ olduğunu, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik banka alacağı olan 500.000,00 TLnin işleyecek %33.80 temerrüt faizi ve %5 gider vergisi ile davalılardan müştereken tahsiline karar verilmesi dava ve talep etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacının alacağı için Ankara 28.İcra Müdürlüğünün 2016/20416 sayılı dosyasında icra takibi yapıldığını, daha sonra Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/909 esas sayılı dosyasında …A.Ş ve…A.Ş. aleyhine itirazın iptali davası açıldığını, bu nedenle …A.Ş aleyhine açılan davanın mükerrer olduğunu, bölünme esnasında alacaklıların zarara uğratılmadığının bağımsız denetçi raporuyla tespit edildiğini, buna rağmen bölünme işleminin ticaret sicilinde tescil edilmeyerek fiilen yapılmadığını, bu nedenle haksız açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, müvekkilinin …A.Ş.’nin sadece ortağı olduğunu, yönetim kurulu üyesi olmadığını, bu nedenle aleyhlerine açılan davanın haksız olduğunu, davacı bankanın diğer alacağı varsa bunu …A.Ş. tüzel kişiliğinden talep ve dava edebileceğini, ayrıca …A.Ş. Tarafından daha önce alınan bölünme kararının sadece kayıt üzerinde kaldığını, …A.Ş.’ne herhangi bir iş makine veya ekipman verilmediğini, bu nedenle haksız açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2019/11-808 esas, 2020/504 karar sayılı ilamında tüzel kişilik perdesinin aralanmasının açıklayan ilkeleri bağlamında dosya incelendiğinde, davalı ….AŞ’nin bölünme yoluna girdiği, … …A.Ş.’nin 20/10/2016 tarihli Ticaret Sicil gazetesinde yapılan tescil ve ilan ile kurulduğu, … A.Ş.’nin 31/03/2017- 07/04/2017- 14/04/2017 tarihlerinde bölünme ilanlarını yaptığı, Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarından henüz bölünme işleminin tamamlanmadığının anlaşıldığı, ilanların alacaklılara yönelik olup alacaklarının teminata bağlanmasını isteyebileceklerinin bildirildiği,
Davacı bölünme işleminin başlıbaşına alacaklıları zarara uğratmaya yönelik işlem olduğunu bildirerek, ortakları, yöneticileri, şirket merkezi aynı olan şirketler arasında organik bağ bulunduğundan tüzel kişilik perdesinin aralanmasını, gerçek kişi ortakların da tüzel kişilerle birlikte sorumlu tutularak … AŞ.’nin borçlarından sorumlu tutulmasını istediği,
Öncelikle davalı … İnş… A.Ş. yönünden aynı alacağa yönelik olarak 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/909 esas sayılı dosyasında açılmış dava bulunması ve bu dosyada karar verilip kesinleştiği dikkate alınarak kesin hüküm nedeniyle davanın usulden reddine,
Diğer davalılar… İnşaat .. AŞ … yönünden tüzel kişilik perdesinin aralanması talep edilmekte ise de, davalı gerçek kişilerin birden çok şirketin ortağı olmasının mümkün bulunması, tüzel kişilik perdesinin aralanması için borçlu şirket alacaklıları aleyhine bu şirketin de zararına olacak şekilde eylem ve işlemlerinin bulunması şirketler arasında organik bağ tespit edilse dâhi tüzel kişilik perdesinin aralanması ve alacağın perdenin arkasındakinden de istenebilmesi için sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yapıldığının da somut verilerle ispatlanması gerekmekte olup davacı bu yönde iddialarını ispatlar delilleri dosyaya sunamadığı, şirketin bölünmesi işleminin TTK’nun 159. ve devamı hükümleri çerçevesinde yapılmaya çalışıldığı, bu süreçte Kanunca belirlenen alacaklıların korunmasına yönelik ilanlar yaptırıldığı, buna rağmen süreç tamamlanamadığı, Kanunun 174-175. maddeleri de dikkate alındığında bölünme işleminin alacaklılardan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı işlemler olarak görülmesinin tek başına mümkün olmadığı, tüzel kişilik perdesinin aralanması için iki şirket arasında alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli olarak işlemlerin yapıldığının ve bu nedenle asıl borçlu şirketten alacağın tahsil edilemediğinin somut verilerle ispatlanması gerektiği davacının bu yönde dosyaya ilettiği iddia ve delili bulunmadığı, kaldı ki davalı… şirketine bölünme işleminin tamamlanamadığı, bu nedenlerle davacının … AŞ yönünden açtığı davanın kesin hüküm nedeniyle usulden reddine, davacının davalılar… İnşaat .. AŞ. … yönünden açtığı davanın yerinde bulunmadığından reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Kredi borçlusu …A.Ş.’nin 31/03/2017 tarihli Ticaret Sicil Gazetesinde yönetim kurulu kararıyla bölünen şirket ve devir alan şirket olarak davalılardan …’ın yönetim kurulu başkanı olduğu, diğer davalı…A.Ş.’nin ifade edildiği bir bölünme ilanının yayınlandığını, müvekkili banka tarafından hesabın 15/07/2016 tarihinde kat edildiği düşünüldüğünde …A.Ş.’nin adresinde …A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ortakları tarafından 20/10/2016 tarihinde…A.Ş.’nin kuruluşu ile alacaklılardan mal kaçırma, …A.Ş. hakkında devam eden yasal takip işlemlerinin oluşturduğu baskı ve engellerden etkilenmeden ticari faaliyetlerine devam etme amaçlarını taşıdığının aşikar olduğunu,
Ayrıca yeni kurulan…A.Ş.’nin faaliyet alanının borçlu …A.Ş.’nin ticari faaliyeti ile aynı olduğunu, …A.Ş.’nin 50.000,00 TL gibi yetersiz bir sermaye ile kurulmuş olmasının da muvazaalı işlem yapıldığının göstergesi olduğunu, her iki şirketin de yönetim kurulu başkanının … olduğunu, ortaklarının akraba olduğu gözetildiğinde her iki şirket arasında organik bağın açıkça görüldüğünü,
Davalıların hileli yollarla perde altına gizlenmek suretiyle müvekkili bankadan ve diğer alacaklılardan mal kaçırmaya çalıştıklarının sabit olduğunu, her iki şirketin ortaklarının yöneticilerinin firma adreslerinin aynı olmasının davalı firmalar arasında organik bağı ispatladığını, ayrıca dava dilekçelerinde davalılar arasındaki ilişkilerin tespiti için bilirkişi incelemesi istendiğini, ancak talepleri doğrultusunda inceleme yapılamadığını,
22/05/2022 tarihli bilirkişi raporunda davalı…A.Ş.’nin ticari defter ve kayıtları olmadığından incelenemediğinin belirtildiğini, bilirkişi tarafından davalı vekilinin beyanına itibar ettiğini, ticari defterin bilirkişi incelemesinde ibraz edilmediği hususunun göz ardı edildiğini, ayrıca davalı şirketler arasındaki bölünmenin tamamlanmamış olmasının davanın reddi gerekçesi olmasının hukuka aykırı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla yapılan takibe itiraz edilmesi üzerine, tüzel kişilik perdesi aralanmak suretiyle davalılardan takibe konu alacağın kısmen tahsili istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/11/2017 tarih ve 2016/909 Esas 2017/884 Karar sayılı dosyasının UYAP kaydının incelenmesinde; davacısının … Bankası A.Ş, davalılarının … A.Ş.ve …A.Ş. olup, davacı banka tarafından genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptaline yönelik olarak işbu dava açılmış olup, ilk derece mahkemesince davanın kabulüne, itirazın iptaline karar verildiği, kararın taraflarca temyiz edilmemesi üzerine 11/06/2019 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/760 Esas 2021/521 Karar sayılı ilamının incelenmesinde; davacılarının…A.Ş.ve …A.Ş., davalısının Ticaret Sicil Müdürlüğü olup, Ticaret Sicil Müdürlüğünün bölünme işleminin tescil talebinin reddine dair kararına TTK 34. maddesi uyarınca itiraz istemine ilişkin işbu dava açılmış olup, ilk derece mahkemesince Ankara Ticaret Sicil Müdürlüğü’nün … sicil numarasında kayıtlı … ve Ticaret A.Ş.’nin 25.05.2017 tarihinde yapılan Genel Kurul Toplantısında, şirket faaliyet alanına göre kısmi bölünme ile… İnşaat ve Ticaret A.Ş. olarak bölünmesine karar verildiği, Ticaret Sicil Müdürlüğünün bölünme işleminin tescil talebinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Uyuşmazlığın, bölünme ile alacaklıların alacaklarının tehlikeye düşüp düşmediği, teminat alma yükümlülüğünün bulunup bulunmadığının oluşturduğu, alacaklıların alacaklarını bölünen şirketten talep edebilmeleri için TTK 176.maddesindeki şartların gerçekleşmesi halinde mümkün olacağı, belirli koşulların varlığında ikinci dereceden sorumlu şirkete başvurulabileceği, … A.Ş’ nin alacaklarının bu şirketten ancak ikinci derecede ve belirlenen koşulların varlığı halinde alacaklarını talep edebilecekleri, bölünme ile alacaklıların alacaklarının tehlikeye düşeceği, bu nedenle de teminat altına almak yükümlülüğünün ortadan kalkmadığı kanaatine varıldığından TTK 34. maddesi kapsamında yapılan itirazın reddine karar verildiği, dosyanın halen derdest olduğu görülmüştür.
Perdeyi kaldırma esasen arkasına saklanılan tüzel kişiliğin kötüye kullanılması nedeniyle, talep konusunun, tüzel kişinin arkasındaki ortaklara yöneltilmesi imkanıdır.
Perdeyi kaldırma davasının dayanakları, dürüstlük kuralı, (TMK’nın 2.maddesi) ve hiç kimsenin bir normun arkasına sığınarak onun amacı dışında kullanılmamasıdır ( Ünal Tekinalp, Sermeye Ortaklarının Yeni Hukuku, İstanbul, 2013, Sahife 687 – 688).
Perdeyi kaldırma teorisinin uygulanabilmesi için şirket ortağı ya da yönetici olan kişilerle tüzel kişiler arasında iktisadi anlamda bu kişiler arasında özdeşlik olmalı ve somut olay açısından bakıldığında, davalı gerçek kişilerle tüzel kişilerin mal varlıklarının birbirine karışmasından söz edilmelidir (Vural Seven / Y.Can Göksoy, Tüzel Kişilerde Tüzel Kişilik Perdesinin Kaldırılması, Bir Kararın Değerlendirilmesi İBD,C.80, Sayı 6, Yıl 2006, Sahife 2464 – 2467).
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01/07/2020 tarih ve 2019/11-808 Esas 2020/504 Karar sayılı ilamında da tüzel kişiliğin perdesinin aralanmasına ilişkin kıstaslar belirtilmiştir.
Açıklama ışığında somut olaya gelindiğinde, dosya kapsamına uygun, gerekçeli, denetim ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi heyetinin raporunda belirtildiği ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de açıklandığı üzere;
Davalı ….AŞ’nin bölünme yoluna girdiği, … …A.Ş.’nin 20/10/2016 tarihli Ticaret Sicil gazetesinde yapılan tescil ve ilan ile kurulduğu, … A.Ş.’nin 31/03/2017- 07/04/2017- 14/04/2017 tarihlerinde bölünme ilanlarının yapıldığı, ancak bölünme kararı alınmış olmasına rağmen alınan kararın ticaret sicil müdürlüğünce reddedilmesi üzerine Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesine ticaret sicil müdürlüğünün ret kararının iptali için dava açıldığı, mahkemece açılan davanın reddine karar verildiği, ancak dosyanın henüz kesinleşmediği dosya kapsamıyla sabittir.
Davacı bankaca asıl borçlu olan davalı … …AŞ.’nin bölünme kararı aldığı, bölünme işleminin başlı başına alacaklıları zarara uğratmaya yönelik işlem olduğu gerekçesiyle her iki davalı şirketin ortakları, yöneticileri, şirket merkezi aynı olduğu, davalı şirketler arasında organik bağ bulunduğundan bahisle tüzel kişilik perdesinin aralanması, gerçek kişi ortakların da tüzel kişilerle birlikte kullanılan krediden sorumlu oldukları iddiasıyla işbu dava açılmıştır.
İlk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere davalı … İnş… A.Ş. yönünden aynı alacağa yönelik olarak Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/909 esas sayılı dosyasında açılan itirazın iptali davasında davalı borçlunun itirazının iptaline karar verilmiş olup, verilen karar kesinleşmiş olmakla davalı … İnş… A.Ş. yönünden açılan davanın kesin hüküm nedeniyle usulden reddine yönelik karar usul ve yasaya uygundur.
Öte yandan, diğer davalılar… İnşaat …AŞ … yönünden tüzel kişilik perdesinin aralanması talep edilmiştir. Davalı gerçek kişilerin birden çok şirketin ortağı veya yönetici olmasına engel bir durum bulunmamaktadır. Somut olayda da davalı gerçek kişilerin davalı olan her iki şirketin ortağı ve yöneticisi olmalarına engel bir durum bulunmadığı gibi davacı yanın iddia ettiği gibi tüzel kişilik perdesinin aralanması için borçlu şirketin alacaklıları aleyhine bu şirketin de zararına olacak şekilde eylem ve işlemlerinin bulunması şirketler arasında organik bağ tespit edilse dâhi tüzel kişilik perdesinin aralanması ve alacağın perdenin arkasındakinden de istenebilmesi için sırf alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli işlemler yapıldığının da somut verilerle ispatlanması gerekmektedir.
Davacı yanca, tüzel kişilik perdesinin aralanması için iki şirket arasında alacaklıdan mal kaçırmak ve onu zarara uğratmak amacıyla kötü niyetli olarak işlemlerin yapıldığının ve bu nedenle asıl borçlu şirketten alacağın tahsil edilemediğinin somut verilerle ispatlanması gerekmekte olup, davacı yanca bu yönde dosyaya somut bilgi belge ve deli sunulamadığı gibi davalı… …A.Ş’nin bölünme işleminin de tamamlanamadığı anlaşıldığından ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı harçtan muaf olduğundan peşin alınan 8.538,75 TL harcın davacıya iadesine,
3-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/09/2022

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.