Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1457 E. 2023/819 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1457 Esas 2023/819 Karar

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1457
KARAR NO : 2023/819

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :01/10/2020
NUMARASI …..
DAVA TARİHİ : 06/08/2019
KARAR TARİHİ : 31/05/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 31/05/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptaline ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … Şubesi ile … ….. arasında genel nakdi ve gayrinakdi kredi sözleşmeleri imzalandığını, bu sözleşmeye … ve … ’ın müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imza attıklarını, anılan kredi sözleşmelerine dayanılarak kredi müşterisine takip talebinde yazan kredilerin kullandırıldığını, ancak kullandırılan kredilerin geri ödenmemesi üzerine hesapların kat edildiğini, ödeme ihtarlarına rağmen borcun ödenmemesi üzerine kefiller … ve … hakkında Ankara 10.İcra Müdürlüğünün 2019/4632 esas sayılı dosyasından icra takibine geçildiğini, ancak davalı borçluların kötü niyetli olarak alacağa ve tüm ferilerine itiraz edilmesi üzerine takibin durdurulmasına karar verildiğini, davalı kefillerin imzalanan kefaletin son bulduğuna ilişkin göndermiş oldukları 31.10.2013 tarihli ihtarnamenin tarafların kefaletten kaynaklanan sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağını, kefilin, geçerli bir kefalet sözleşmesi kurulmasından sonra tek taraflı olarak kefaletini geri alamayacağını, bu şekildeki bildirimin akdin diğer tarafınca kabul edilmedikçe hukuki sonuç doğurmayacağını iddia ederek Ankara 10.icra Müdürlüğünün 2019/4632 esas sayılı dosyasından gönderilen ödeme emrinde …. için bildirilen 219.494,24 TL den takip tarihi ile dava tarihi arasında yapılan tahsilatın düşülmesi sonu dava tarihi itibariyle hesaplanan 158.536,87-TL için itirazın iptali ile takibin devamına, alacağın % 20’ sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; kefalet sözleşmesinin TBK 583. maddesinde belirtilen şekil şartlarını taşımadığından geçerli olmadığını, müvekkillerinin alacaklı görünen tarafa herhangi bir borçlarının olmadığını, takip konusu yapılan kredilerin dayanağının müvekkilinin borçlu-kefil-yetkili sıfatıyla imzaladığı genel kredi sözleşmesi olmadığını, müvekkillerinin imzalarının bulunduğu sözleşmeye dayalı borç ilişkisinin çok önceden hitama erdiğini, bankanın takibe konu ettiği alacaklara müvekkillerinin herhangi bir şekilde taraf olmadığını, bu borçların 30.05.2014 tarihli sözleşmeden kaynaklandığını, … hesabının hareketleri incelendiğinde borcun 2018 yılına ait olduğunun belirleneceğini, kredi sözleşmelerinin alacak rehni ile güvenceye alındığını, rehnin paraya çevrilmeden önce kefile başvurulamayacağını, davacı …. özen gösterme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, ödenmeyen bir kredi borcu mevcut olsa dahi bu hususun müvekkillerine bildirilmesi gerektiğini, müvekkillerinin kefil oldukları … … …. içine düştüğü mali zorluklardan kaynaklı olarak şirket hisselerinin iki kez el değiştirdiğini ve şirketin halihazırda konkordato sürecinde olduğunu, müvekkillerinin noter aracılığı iel 31.10.2013 tarihinde ihtarname göndererek imzalanan kredi sözleşmesine olan kefaletlerinin son bulduğunun bildirildiğini, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 599. maddesine göre kefilin alacaklıya yazılı bir bildirimde bulunarak borç doğmadığı müddetçe her zaman kefalet sözleşmesinden dönebileceğini, kefalet ilişkisinin son bulduğuna dair noter ihtarnamelerinin davacıya tebliğinden itibaren müvekkillerinin kefaletine dayalı sözleşmeden kaynaklı bir kredi kullandırılamayacağını, müvekkillerinin sorumluluğunun ise noter ihtarnamesinin davacı bankaya tebliği tarihinde mevcut olan kredi borcunun ödendiği andan son bulacağını bildirerek davanın reddi ile kötü niyetli ve haksız takip nedeniyle takip tutarının % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatının davacıdan tahsili ile müvekkillerine ödenmesini karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davalılardan …’ın 01/06/2012 ve 26/03/2013 tarihli sözleşmelere 617.000,00-TL ve kefil davalı …’ın 26/03/2013 tarihli sözleşmeye 450,000,00-TL limitli müteselsil kefil sıfatıyla kefil oldukları, davacı ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında 30/05/2014 tarihli üçüncü bir kredi sözleşmesinin daha akdedildiği, bu sözleşmede davalıların kefaletinin bulunmadığı, bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere dava dışı asıl borçlu şirkete açılan kredi hesaplarının tamamının 30/05/2014 tarihli sözleşmeden sonra açıldığı, bu hesaplardan yapılan kredi kullandırımlarının 30/05/2014 tarihli kredi sözleşmesinden sonra ve bu sözleşmenin limiti olan 1.000,000,00-TL dahilinde gerçekleştiği, bu tarihten sonra kullandırılan kredi tutarlarının sözleşme limitini aşmadığı için bu sözleşmeden önce akdedilen limitlerinin kullanılmasının söz konusu olmadığı, bu nedenle ihtara ve takibe konu tutarın 30/05/2014 tarihli kredi sözleşmesine dayalı olarak kullandırılan krediler dolayısıyla oluştuğu, bu tarihli kredi sözleşmesinde de davalıların kefaletinin bulunmadığından davaya konu takipten davalıların sorumlu olmadıkları, davacı taraf ile davalılar arasında birden fazla genel kredi sözleşmesine istinaden kefalet ilişkisinin kurulduğu, davacı tarafın bu hukuki ilişkiye dayanarak takip talebine başvurduğu, başlatılan takipte ve somut olayda 2004 sayılı yasa gereği aranan davacının takipte kötüniyetli olması şartının oluşmadığı gerekçeleriyle davanın ve davalıların kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; asıl borçlu şirkete ilk olarak 23/01/2013 tarihinde borçlu cari hesabı açıldığını ve bundan sonra açılan kredilerin söz konusu borçlu cari hesap üzerinden devam ettirildiğini, mahkemece borçlu cari hesabın niteliğinin gözetilmeksizin belli bir anda borcun bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddinin hatalı olduğunu her ne kadar mahkemece dava konusu alacağa esas kredinin 30/05/2014 tarihli sözleşmeden sonra açıldığı tespiti yapılmış ve davalıların söz konusu krediye kefaletlerinin bulunmadığı anlaşılmış ise de, dava konusu kredilerin borçlu cari hesap kredileri kapsamından kullandırıldığını, krediye esas olan kredi sözleşmelerinin birbirlerinin devamı olup, borçlu cari hesap kredilerinin amaç ve özelliği bakımından yine birbirinin devamı kredilerden olduğundan, söz konusu cari hesap sıfırlansa dahi kredi ilişkisi sekteye uğramadan devam ettiğinden, her bir kredi sözleşmesi fiilen birbirinin devamı olduğundan mahkemece aksi yöndeki kabulün hatalı olduğunu, 30/05/2014 tarihinden önce var olan borçlu cari hesap borçlarının kapanışının borçlar tarafından yapılan ödemeyle değil daha sonraki tarihlerde açılan borçlu cari hesaplarından aktarılan tutarlarla kapatıldığını, bu nedenle davalı kefillerin kefaletlerinin devam ettiğini, borçlu şirkete … nolu 23/01/2013 açılış ve 13/09/2013 kapanış tarihi olan … kullandırıldığını, söz konusu ……13/09/2013 açılış ve 08/11/2013 kapanış tarihi olmak üzere vade uzatımı yapılarak devredildiğini (yani fiilen bir ödeme olmaksızın bir hesabın açılması diğerine devredilerek kapatılması ile), bu tarihten sonra …. 02/06/2014 tarihinde açıldığını ve 02/06/2015 tarihinde devredilerek…..kredisinin açıldığını, bu kredilerin zincirleme krediler olduğunu ve davalıların imzaladıkları süresiz müteselsil kefaletin dava konusu kredileri kapsadığını, mahkemece bu yöndeki içtihatların gözetilmediğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; bankaca kötüniyetli olarak icra takibi başlatıldığından müvekkilleri lehine kötüniyet tazminatına hükmedilmesini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Genel kredi sözleşmeleri, hesap ekstreleri, hesap kat ihtarnamesi, Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/150 değişik iş sayılı dosyası, Ankara 3. Noterliğinin …. yevmiyeli numarası ile gönderilen 21/02/2019 tarihli ihtarnamesi vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Ankara 10. İcra Müdürlüğünün 2019/4632 Esas sayılı icra dosyasının incelenmesinde: davacı tarafından davalı dışı ……, davalı …, dava dışı …, dava dışı … … … ve davalı … aleyhine başlatılan ilamsız icra takibinde…. Ticari kredi kartı borcu için 59.283,38-TL asıl alacak 3.869,56-TL işlemiş faiz, 193,48-TL BSMV toplamı 63.346,42-TL ve … ……..Ltd. Şti. Borçlu cari hesap borcu için 205.239,87-TL asıl alacak 13.559,88-TL işlemiş temerrüt faizi %58,80-TL 677,99-TL BSMV, 16,50-TL masraf toplamı 219.494,24-TL olmak üzere toplam 282.840,66-TL istendiği, takibin davalılar … ve … vekilinin 06/05/2019 tarihinde borca, faize ve tüm fer’ilerine süresinde itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğu, eldeki itirazın iptali davasının İİK.nun 67.maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı görülmüştür.
12/03/2020 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davalı kefil … 01.06.2012 ve 26.03.2013 tarihli sözleşmelere 617.000 TL ve kefil davalı … 26.03.2013 tarihli sözleşmeye 450.000 TL limitle müteselsil kefil sıfatıyla kefil oldukları, davacı … ile dava dışı asıl borçlu şirket arasında 30.05.2014 tarihinde….. nolu Borçlu Cari Hesap kredisi açıldığı, bu hesaptan ilk kredi kullanımının 31.10.2017 tarihinde gerçekleştiği, 30.03.2018 tarihine kadar kullanılan krediler sonucu risk bakiyesinin 336.272,79 TL’ye ulaştığı, 30.03.2018 tarihinde bu hesap kapatılarak risk bakiyesinin …. nolu hesaba aktarıldığı, takibe konu 80147 nolu hesabın 30.03.2018 tarihinde 336.272,79 TL bakiye ile açıldığı, risk bakiyesinin 14.06.2018 tarihinde sıfırlandığı, 02.07.2018 tarihinde tekrar kredi kullanımına başlandığı, 02.07.2018 tarihinden 20.02.2019 tarihine kadar kullanılan krediler sonucu risk bakiyesinin 20.02.2019 tarihinde 194.912,86 TL olarak gerçekleştiği, söz konusu tutarın 20.20.2019 tarihinde takip hesaplarına aktarıldığı, yukarıda belirtilen kredi hesaplarının tamamının 30.05.2014 tarihli Genel Nakdi ve Gayrinakdi Kredi Sözleşmesinden sonra açıldığı, bu hesaplardan yapılan kredi kullandırımlarının 30.05.2014 tarihli kredi sözleşmesinden sonra gerçekleştiği, bu bağlamda, ihtara ve takibe konu tutarın 30.05.2014 tarihli kredi sözleşmesine dayalı olarak kullandırılan krediler dolayısıyla oluşmuş olup, 30.05.2014 tarihli kredi sözleşmesinde ise kefil davalılarının kefaletinin bulunmadığı bildirilerek takip ve dava tarihleri esas alınarak borç miktarı ayrı ayrı hesaplanmıştır.
Dosya kapsamından, davacı … ile dava dışı asıl borçlu ……Ltd. Şti. arasında bila tarihli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığı, imzalanan sözleşmesinin 22,000,00-TL limitli olarak belirlendiği, sözleşme limitinin 01/06/2012 tarihinde 145.000,00-TL arttırımla 167.000,00-TL’ye yükseltildiği, sözleşmenin 22.000,00-TL olan ilk limit ve 145.000,00-TL arttım limitine dava dışı … … ile davalı …’ın müteselsil kefaletinin alındığı; davacı … ile dava dışı asıl borçlu …… arasında 22/01/2013 tarihli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığı, imzalanan sözleşmesinin 300,000,00-TL limitli olarak belirlendiği, sözleşme limitinin 26/03/2013 tarihinde 150.000,00-TL arttırımla 450.000,00-TL’ye yükseltildiği, sözleşmenin 300.000,00-TL olan ilk limit ve 150.000,00-TL arttım limitine davalıların müteselsil kefaletinin alındığı; davacı … ile dava dışı asıl borçlu ……Ltd. Şti. arasında 30/05/2014 tarihli Genel Nakdi ve Gayri Nakdi Kredi Sözleşmesi imzalandığı, imzalanan sözleşmesinin 1.000,000,00-TL limitli olarak belirlendiği, sözleşmede dava dışı … ve … … tarafından müteselsil kefaletinin bulunduğu, bu sözleşmede davalılar … ve …’ın kefaletlerinin bulunmadığı, dosyada mevcut hesap ekstrelerinin incelenmesinde, bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere ve bizzat davacı vekilinin istinaf dilekçesinde belirttiği üzere takip konusu … kredisinin, davalıların kefalet imzasının yer almadığı 30/05/2014 tarihli genel kredi sözleşmesinden sonra ve bu sözleşme kapsamında kullandırılan krediler ile önceki borçların kapatılması amacıyla kullandırıldığı, böylelikle davalıların takip konusu kredi borcundan sorumlu olmadıkları, davacı … ile davalılar arasında birden fazla genel kredi sözleşmesine istinaden kefalet ilişkisinin kurulduğu, davacı tarafın bu hukuki ilişkiye dayanarak icra takibi başlattığı, bu haliyle davacının kötü niyetinden söz edilemeyeceği anlaşılmakla ilk derece mahkemesince davanın ve davalıların kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 179,90 TL harçtan peşin alınan 54,40TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalıdan alınması gerekli olan 179,90 TL harçtan peşin alınan 108,80TL harcın mahsubu ile bakiye 71,10TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Taraflar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 31/05/2023

Başkan Üye Üye Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.