Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1411 E. 2021/679 K. 26.05.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/10/2020
NUMARASI :….
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 17/10/2019
KARAR TARİHİ : 26/05/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/05/2021

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davalılar vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takiplerine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin sorumlu tutulabilmesi için yasanın aradığı kefalet koşullarının oluşmadığını, borcun ipotek ile teminat altına alındığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, uyuşmazlığın davacı ile davalı … arasında tanzim edilen tüketici kredi sözleşmesine ilişkin olduğu, davalı asıl borçlunun tüketici, uyuşmazlığın tüketici kredi sözleşmesinden kaynaklandığı, 6502 sayılı yasanın 3/l bendine göre bir tarafın tüketici olduğu bankacılık sözleşmesinin de tüketici işlemi sayıldığı, bu nedenle dava 6502 sayılı yasanın 3/k-l ve 73 maddeleri kapsamında Tüketici Mahkemesi’nin görevine girdiği gerekçesiyle HMK’nun 114/c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; borcun muaccel olmadığını, temerrüt koşullarının oluşmadığını, davanın esastan reddine karar verilmesi gerektiğini, takip talebinde hangi kredi sözleşmesine dayandığının belirtilmediğini, geçerliliğin kabul edilmeyen kredi sözleşmesinden sonra davalı ile asıl borçlu arasında başka kefillerde alınarak başka kredi sözleşmeleri yapıldığını, borcun yenilendiğini, kefaletin ortadan kalktığını, geçerli bir kefaletin bulunmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; tüketici kredisi borçlanma ve rehin sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Davacı yan kredi alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise kefaletin geçersiz olduğunu, bankaya borcun bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davaya bakmaya görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerekçesiyle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
Dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 3/k. maddesine göre; “Tüketici: ticari ve mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek ve tüzel kişiyi” ifade eder. Tüketici işlemi ise Kanunun 3/l. maddesinde tanımlanmış olup, buna göre; “Tüketici işlemi: Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari ve mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekalet, bankacılık, vb. sözleşmeler de dahil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” kapsar. Tüketici işleminden kaynaklanan uyuşmazlığın veya sözleşmenin TTK’nun 4. ve 5. madde hükümleri kapsamında kalan kanunda özel olarak düzenlenen ve ticari dava sayılan bir sözleşmeden kaynaklanmasının herhangi bir önemi yoktur. Kanunun 83/2.maddesine göre; “Taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile ilgili diğer konularda düzenleme olması, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu Kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemez”. Kanunun 73/1. maddesinde ise;” Tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara ilişkin davalarda Tüketici Mahkemeleri görevlidir” düzenlemesi yer almaktadır.
Anılan yasa hükümleri karşısında somut olaya gelindiğinde, taraflar arasındaki ilişki bankacılık işlemi, akdedilen ve takibe konu borcun kaynaklandığı sözleşme tüketici kredisi borçlanma ve rehin sözleşmesi, davalı … ise ticari ve mesleki amaçlı hareket etmediğinden tüketici konumunda olup dava tarihi itibariyle bu tür davalarda tüketici mahkemesi görevlidir.
6100 sayılı HMK’nun 114. maddesinde dava şartları açıkça sayılmış, 115. maddesinde ise dava şartlarının yargılamanın her aşamasında re’sen araştırılacağı hükme bağlanmıştır.
Hal böyle olunca mahkemece, takip konusu alacağın tüketici kredi borçlanma ve rehin sözleşmesinden kaynaklandığı, uyuşmazlıkta görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gözetilerek göreve ilişkin dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddi yönündeki kararında herhangi usul ve yasaya aykırı bir durum görülmediğinden davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılardan alınması gerekli olan 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davalılardan müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucu HMK’nun 362/(1)-c. maddesi gereğince kesin olmak üzere tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 26/05/2021

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.