Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1396 E. 2022/1081 K. 23.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi .

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

.
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/07/2020
NUMARASI …
KARAR TARİHİ : 23/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/09/2022

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin aracının park halinde bulunduğu yerden freninin boşalması sonucu hareket ederek parçalandığını, hasar bedelinin davalı kasko sigorta şirketi tarafından ödenmediğini, müvekkilinin aracında değer kaybı oluştuğunu, müvekkilinin aracını kullanamaması nedeniyle zarara uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 500,00 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama aşamasında talebini toplam 35.000,00 TL’ye artırmıştır.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının aracının tekrarlayan arızası nedeniyle öngörülebilir nitelikteki kazadan doğan tüm hasarın müvekkiline yüklenmek istendiğini, davacının rizikonun gerçekleşme ihtimalini artırıcı davranışı mevcutken müvekkilinden tazmin talebinde bulunmasının hukuka aykırı bulunduğunu, araçtaki ayıptan kaynaklanan hasarın sigorta kapsamında olmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunun hükme esas alındığı, hasarlanan aracın yenilenme değeri değil hasar bedelinin karşılanması kapsamında kalan maddi zararın hasar bedeli yönünden tazmin edilmesi gerektiği, değer kaybı ve araç mahrumiyeti zararının teminat dışı olduğu gerekçesiyle 34.990,00 TL’nin 06/12/2018 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının traktörünün el freninin boşalması sonucu evin önünden aşağı yamaca uçtuğunu, müvekkili tarafından ehil bilirkişiden alınan bilirkişi raporunda aracın 1 yıl içerisinde iki kez fren arızası şikayetiyle yetkili serviste işlem gördüğü, sıfır km olarak alınan ve bakımlarında hiçbir eksiklik bulunmayan aracın 1 yıl içinde iki kez aynı arızadan işlem görmesinin şüpheli görüldüğünü, eğimli noktalarda fren aksamının salma ihtimali biliniyor olmasına rağmen aracın eğimli noktada el freni tedbirinin alınıp alınmadığı meçhul şekilde park edilerek denetimsiz bırakıldığının tespit edildiğini, davacının üretici firmaya ayıplı ürün satışı nedeniyle gidebileceğini veya bu aracın kullanımına devam edilecekse gerekli tüm önlemleri alarak kullanması gerektiğini, davacının bu olasılıkları yerine getirmediğini, aracın tekrarlayan arızası nedeniyle öngörülebilir nitelikteki kazadan doğan tüm hasarın müvekkiline yüklenemeyeceğini, davacının rizikonun gerçekleşme ihtimalini artırıcı davranışta bulunduğunu, ayıptan kaynaklanan hasarın sigorta kapsamında olmadığını, bilirkişinin hasar yönünden yaptığı değerlendirmelerin teknik yönden eksik bulunduğunu, davacı sürücünün %100 kusurlu olduğunu, bilirkişi raporunda meydana gelen kazanın gerçekleşebilme ihtimallerinden söz edildiğini, bu ihtimallerden hangisi neticesinde kazanın oluştuğunun bilirkişi tarafından net bir biçimde tespit edilemediğini, bilirkişinin belirttiği iki ihtimal incelendiğinde müvekkilinin sorumluluğunun bulunmadığı veya kabul anlamına gelmemekle birlikte sorumluluğun azalmasına neden olacak hallerin tespitinin yapılmadığını, bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, müvekkilinin teminat dışı zarardan mesul tutulduğunu, raporda aracın ayıplı olması, sigortalının eylemlerindeki kast/ihmal unsurunun müvekkilinin tazmin yükümlülüğünü ne şekilde etkileyeceği hususlarına ilişkin itirazlarının gerekçelendirilmeden reddedildiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; kasko sigorta poliçesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek, eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Olay yeri fotoğrafları, kasko sigorta poliçesi, ekspertiz raporu, hasar faturaları, görgü tespit tutanağı, yargılama aşamasında makine mühendisi ve sigorta hesap uzmanı bilirkişi heyetinden alınan 22/06/2020 tarihli bilirkişi raporu, davalı … tarafından makine mühendisi bilirkişiden alınan 27/09/2018 tarihli rapor, …raporu dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava Ankara 13. Tüketici Mahkemesinde açılmış olup, anılan mahkemece yapılan yargılama sonunda asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle 2018/473 Esas 2018/630 Karar sayılı karar ile göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. Anılan kararın istinaf kanun yoluna başvurulmadan kesinleşmesi ve davacı vekilince dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesi talep etmesi üzerine dosya Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesine tevzi edilmiştir. Anılan mahkemece uyuşmazlıkta görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğu gerekçesiyle 2019/32 Esas 2019/396 Karar sayılı karar ile davanın usulden reddine karar verilmiş, çıkan görev uyuşmazlığı üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 13. Hukuk Dairesi’nin 2019/1290 Esas 2019/1433 Karar sayılı kararı ile Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesini yargı yeri olarak belirlenmiştir.
Davacının aracına ait kasko sigorta poliçesinde … A.Ş.’nin daini mürtehin hakkı sahibi olduğu görüldüğünden anılan bankaya yazılan müzekkereye verilen cevaptan davacı tarafından açılan davaya muvafakat edildiği anlaşılmıştır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi heyeti raporunda, davacının meydana gelen kazada %100 oranında kusurlu olduğu, sigortalı araçta olay tarihi itibarıyla 35.000,00 TL hasar, 8.000,00 TL değer kaybı, 3.000,00 TL kazanç kaybı oluştuğu, değer kaybı ve araç mahrumiyet zararının kasko poliçesi teminatı kapsamında yer almadığı, araç hasarının ise teminat kapsamında bulunduğu, araçta fren tertibatının arızalı olduğuna ilişkin yapılmış bir tespit bulunmadığı yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davalı … tarafından doğrudan makine mühendisinden alınan raporda, davacı traktörünün park halinde bulunduğu sırada fren boşalması neticesinde evin önünde bulunan tepe yamacından aşağı inerek devrilmesi neticesinde hasarlandığının beyan edildiği, aracın fren aksamı ve bağlı parçaların yetkili servis tarafından 1 yıl içinde iki kez işlem gördüğü, muhtelif parçaların değiştirildiği, araçta hali hazırda fren sisteminde arızanın devam ettiği, dolayısıyla üretim ya da onarım sırasında fabrika veya yetkili servis kusurunun mevcut olacağının değerlendirildiği, kullanıcının bu sorunu giderilmeden aracı kullanmasının ve uygunsuz şekilde park etmesinin hatalı olduğu, basiretli bir kullanıcının normal şartlar altında aracını işletmeden gerekli onarımların tam olarak yapılmasını sağlaması gerektiği belirtilmiştir.
Dava dilekçesinde, davacının değer kaybı, kar mahrumiyeti ve hasar bedeline yönelik tazminat talep ettiği belirtildikten sonra 500,00 TL dava değeri gösterilerek işbu dava açılmıştır. Yargılama aşamasında sunulan bedel artırım dilekçesinde de, talebe konu değer kaybı, kar mahrumiyeti ve hasar bedeline yönelik herhangi bir ayırım yapılmaksızın dava dilekçesindeki dava değeri 35.000,00 TL’ye artırılmıştır.
Mahkemece yargılama aşamasında 14/07/2020 tarihli celsede mahkemenin dava ve bedel artırım dilekçesinde değer kaybı, kar mahrumiyeti ve hasar bedelinin kalem kalem açıklanmasına yönelik sorulan soru üzerine davacı vekilince değer kaybının 5,00 TL, kar mahrumiyetinin 5,00 TL olduğu bildirilmiştir.
Davacı aracına ilişkin olup, benzer içerikteki 17/08/2017 ve 31/05/2018 tarihli …raporlarında arıza tanımı kısmında “frenler yanmıyor, çift çekere geçmiyor, fren müşürleri arızalı, değiştirilmesi gerekiyor” ibarelerinin yer aldığı, fren müşürlerinin değiştirilerek sorunun giderildiğinin belirtildiği görülmüştür.
Davacı yan kasko sigortalı aracın park halinde bulunduğu yerden kendiliğinden hareket ederek devrilmesi sonucu hasara uğradığını, araçta değer kaybı oluştuğunu ve aracın kullanılamamasından kaynaklı zarar bulunduğunu, zarardan davalının sorumlu olduğunu iddia etmiş, davalı yan ise kasko sigortalı araçta fren arızası bulunduğunu, davacının rizikonun gerçekleşme ihtimalini artırıcı davranışı olduğunu, hasarın teminat kapsamı dışında bulunduğunu savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda değer kaybı ve araç mahrumiyet zararının kasko poliçesi teminatı kapsamında olmadığı, araçta oluşan hasarın ise teminat kapsamında bulunduğu, bilirkişi raporunun ayrıntılı ve gerekçeli olduğu gerekçesiyle yukarıda özetlendiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacının aracının park halinde bulunduğu yerden kendiliğinden hareket ederek devrilmesi sonucu hasara uğradığı, davalının davacı aracının kasko sigortacısı olduğu, hasarın kasko sigorta poliçesi geçerlilik süresi içerisinde meydana geldiği, davalının hasar bedelini ödemediği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
İstinaf başvurusu kapsamında uyuşmazlık, kasko sigortalı aracın ayıplı olup olmadığı, davacı sigortalının rizikonun gerçekleşme ihtimalini artırıcı davranışı bulunup bulunmadığı, hasarın kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamında olup olmadığı, kapsamında ise hasarın miktarı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, davalı yan cevap dilekçesinde ve aşamalarda sıfır km olarak alınan sigortalı aracın bir yıl içerisinde iki kez fren arızası nedeniyle servise götürüldüğünü, aracın ayıplı olduğunu, davacının tekrarlayan fren arızası bulunan aracını gerekli tedbirleri almak suretiyle park etmeyerek rizikonun gerçekleşme ihtimalini artırıcı davranış sergilediğini, hasarın kasko sigorta poliçesi teminatı dışında kaldığını savunmuştur.

Rizikonun sigorta teminatı dışında kaldığının ispat yükü davalı … şirketine aittir. Bir başka anlatımla davalı sigortacı sigortalı araçta fren arızası bulunduğunu, aracın ayıplı olduğunu, fren arızası tekrarlayan aracın davacı sürücü tarafından gerekli tedbirler alınmadan park edildiğini, bu şekilde rizikonun gerçekleşme ihtimalinin arttığını, meydana gelen hasarın kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamı dışında bulunduğunu usulüne uygun delillerle ispatlamakla yükümlüdür.
Dosya içerisinde yer alan ve kolluk görevlileri tarafından düzenlenen 17/08/2018 tarihli görgü tespit tutanağında, davacının sigortalı traktörünün yamaçta yan yatmış vaziyette bulunduğu belirtilmiş, araçta fren arızası bulunması nedeniyle aracın kendiliğinden hareket ettiğine yönelik bir tespite yer verilmemiştir.
Davalı tarafından doğrudan makine mühendisinden alınan raporun sonuç kısmında, sigortalı aracın fren aksamı nedeniyle servise götürüldüğü, araçta hali hazırda fren sisteminde arızanın devam ettiği, kullanıcının bu sorun giderilmeden aracı kullanmasının ve uygunsuz şekilde park etmesinin hatalı olduğu belirtilmiş ise de, içeriğinde hasarlı araç üzerinde yapılan incelemede bu araçların fren mekanizmalarının mekanik sistem olmadığı, elektrohidrolik olduğu, stop konumunda sistemde oluşacak bir kaçak ya da sıvı azalmasından dolayı fren tertibatının görevini yerine getirmeyeceğinin bilindiği, bazı durumlarda arıza olmayan sistemde dahi eğer el freni çekilmemişse yük ve eğime bağlı olarak aracın frenlerinin salma yaptığı durumların meydana gelebildiği belirtilmiştir. Raporda aracın daha önce fren arızası nedeniyle işlem görmüş olması şüpheli görülmesi nedeniyle araçta fren sisteminde arızanın devam ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Görüldüğü üzere fren sistemindeki arızanın araç üzerinde devam ettiğine yönelik doğrudan bir tespite yer verilmemiş, aracın daha önce fren arızası nedeniyle bir yıl içinde iki kez servise gitmesi nedeniyle fren arızasının devam ettiği görüşü bildirildiğinden rapordaki bu görüşe itibar edilmemiştir.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli niteliktedir.
Hal böyle olunca, mahkemece davalının sigortalı aracın ayıplı olduğunu, davacının fren aksamında sorun bulunan araca ilişkin gerekli tedbirleri almadan rizikonun gerçekleşme ihtimalini artırıcı davranışı bulunduğunu, hasarın kasko sigorta poliçesi kapsamı dışında kaldığını usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı, sigortalı araçta meydana gelen hasarın kasko sigorta poliçesi teminatı kapsamında bulunduğu gözetilerek yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gerekli olan 2.390,16 TL istinaf karar harcından peşin alınan 597,54 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.792,62 TL harcın davalıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 23/09/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.