Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1393 E. 2021/995 K. 09.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

….

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 14/10/2020
NUMARASI …
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali/Şirkete Kayyım Atanması
DAVA TARİHİ : 12/04/2019
KARAR TARİHİ : 09/09/2021
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 09/09/2021

Taraflar arasındaki anonim şirket genel kurul kararının iptali ve şirkete kayyım atanması istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı şirket vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı şirketin hissedarı olan davacıların, davalı şirketin 28.05.2018 tarihli olağan genel kurul toplantısında 3 yıl süre ile görev yapmak üzere yönetim kurulu üyesi olarak seçildiklerini, davalı şirketin 15.01.2019 tarihinde yapılan olağanüstü genel kurul toplantısında, toplantı gündeminde “yönetim kurulu üyeliklerinden azil ve yerine yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimi” ile ilinti bir madde olmadığı halde, davacı müvekkillerinin yönetim kurulu üyeliklerine azil kararı ile son verildiğini, yerlerine iki yeni yönetim kurulu üyesi seçildiğini, davalı şirketin 15.01.2019 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan azil kararı ile bu azil kararı sonrasında yapılan yeni yönetim kurulu üye seçimlerinin, yasaya, şirket esas sözleşmesine, TTK’nın 419/2 maddesi uyarınca hazırlanan, tescil ve ilan edilerek yürürlüğe konulan … A.Ş.’nin Genel Kurulu’nun Çalışma Esas ve Usulleri Hakkında İç Yönergesine ve özellikle dürüstlük kuralına da açıkça aykırı olduğunu, mahkemece verilen 05.12.2018 tarih, …. sayılı kararı ile sınırları özellikle belirlenen gündemde, yönetim kurulu üyeliklerinden azil ve yerine yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimi ile ilgili madde bulunmadığını, nitekim, kayyım …’in ilan ettirip ortakların bir kısmına tebliğ ettirdiği gündemde de “yönetim kurulu üyeliklerinden azil ve yerine yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimi” ile ilgili bir gündem maddesi bulunmadığını, TTK’nın 413. maddesinin 2. fıkrası; “Gündemde bulunmayan konular genel kurulda müzakere edilemez ve karara bağlanamaz ” hükmünü taşıdığını, davalı şirkete ait, Genel Kurulun Çalışma Esas ve Usulleri Hakkında İç Yönergesi’nin 10. maddesinin 3. fıkrasında; “Aşağıda belirtilen istisnalar dışında toplantı gündeminde yer almayan konular görüşülemez ve karara bağlanamaz.” hükmünü içerdiğini, olağanüstü genel kurul gündeminde, yıl sonu finansal tabloların ya da olağanüstü genel kurul toplantısının yapıldığı tarihe kadar olan finansal tabloların müzakeresine ilişkin bir maddeye de yer verilmediğini, 15.01.2019 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında, azledilen müvekkillerinin ibrasına ya da ibra edilmemesine ilişkin bir kararın da bulunmadığını, TTK 413/3’de düzenlenme ve bu tablolar müzakere edilip genel kurulca kabul edilmediği müddetçe yönetim kurulu üyelerinin görevden alınması ve yeniden seçime gidilmesinin mümkün olmadığını, müvekkillerinin azline ilişkin kararda, iç yönergede teker teker sayılan haklı sebeplerin varlığından da söz edilmediğini, müvekkillerinin azli ve azledilen müvekkillerinin yerine yeni yönetim kurulu üyelerinin seçimine dair gündem maddesinin genel kurulun oyuna sunulmadığını, dolayısıyla bu konunun gündeme alınmadığını, gündeme alınmayan bir konunun Genel Kurulun Çalışma Esas ve Usulleri Hakkında İç Yönerge hükümlerine açıkça aykırı olduğunu belirterek, TTK 445. madde hükümleri gereğince. 15.01.2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların iptaline, TTK 449. madde gereğince dava konusu genel kurul kararının yürütülmesinin geri bırakılmasına, TMK Md. 403, 426/3, 427/4 hükümleri gereğince Mahkeme tarafından davalı şirketin yönetimine kayyım tayin edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP:
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Dava konusu olayda Olağanüstü Genel Kurul toplantı gündeminin mahkeme tarafından belirlendiğini ve seçimin gündeme yazıldığını, davacıların görevden alınmalarının şirketin yıl sonu finansal tablolarının müzakeresi ile ilgili olmadığını, mahkemece belirlenen toplanan Olağan Üstü Genel Kurul Gündemi ile ilgili olduğunu, bir an için (kabul anlamına gelmemek şanı ile) olağanüstü genel kurul gündeminde yönetim kurulu üyesinin görevden alınmasının olmadığı düşünülse dahi yönetim kurulu üyesinin görevden alınması ve yerine yeni yönetim kurulu üyesi seçiminin mümkün olduğunu, TTK’nın “Görevden Alma” başlıklı 364/1. maddesinde: “Yönetim kurulu üyeleri, esas sözleşmeyle atanmış olsalar dahi, gündemde ilgili bir maddenin bulunması veya gündemde madde bulunmasa bile haklı bir sebebin varlığı hâlinde, genel kurul kararıyla her zaman görevden alınabilirler. Yönetim kurulu üyesi olan tüzel kişi kendi adına tescil edilmiş bulunan kişiyi her an değiştirebilir.” hükmünde yönetim kurulu üyelerinin her zaman görevden alınabileceklerinin prensip olarak kabul edildiğini, “Anonim Şirketlerin Genel Kurul Toplantılarının Usul Ve Esasları İle Bu Toplantılarda Bulunacak……. Temsilcileri Hakkında Yönetmelik m 25/ç maddesinde ise; “Gündemde madde bulunmasa bile, yolsuzluk, yetersizlik, bağlılık yükümünün ihlali, birçok şirkette üyelik sebebiyle görevin ifasında güçlük, geçimsizlik, nüfuzun kötüye kullanılması gibi haklı sebeplerin varlığı halinde, yönelim kurulu üyelerinin görevden alınması ve yerine yenilerinin seçilmesi hususları genel kurulda hâzır bulunanların oy çokluğuyla gündeme alınır.” denilmek suretiyle gündemde olmasa dahi haklı nedenlerin varlığı halinde yönetim kurulu üyelerinin görevden alınabileceğinin açıkça belirtildiğini, yönetmeliğin bu hükmüne müvekkili şirketin İç Yönergesinin 10/ç maddesinde de aynen yer verildiğini, tüm bu vasal düzenlemeler dikkate altndağında. davacıların hiçbir haklı sebep yokken, kendi yarattıkları sebepleri bahane ederek Şirketin hakim ortağı ve yönetim kurulu başkanının odasını basmaları, hakaret etmeleri, üzerine saldırarak darp teşebbüsünde bulunmaları, bu sırada çok yüksek sesle bağırma ve hakaret ve tehditleri duyan ve olay mahalline gelen Şirketin hakim ortağı ve Yönetim Kurulu başkanının şirkette görevli ve yönetim kurulu üyesi kızı ile gene şirkette görevli diğer iki kızına karşı davacıların ağır hakaret ve sözlerle saldırdıkları olaylarının geçimsizliğin en uç örnekleri olduğunu belirterek, davacıların davasının reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve toplanan tüm delillere göre; davalı şirketin 15.01.2019 tarihinde yapılan genel kurul kararlarının iptali ile şirkete kayyım tayini istemine ilişkin davada TTK m. 413/II’de gündemde bulunmayan konuların genel kurulda müzakere edilemeyeceği ve karara bağlanamayacağını belirterek kanuni istisnaların saklı olduğunu düzenlediği, bir diğer ifadeyle, haklı sebebin varlığı bu konudaki gündeme bağlılık ilkesinin kanuni bir istisnası olarak kabul edileceği, haklı sebepler bulunuyorsa, genel kurul gündemde madde bulunmasa dahi üyeyi görevden alabileceği, haklı sebeplerin neler olabileceği hususunda kanunda herhangi bir düzenleme bulunmamakla birlikte kanun gerekçesinde örnek kabilinden sebeplerin yer aldığı, bu sebepler arasında, yolsuzluk, yetersizlik, bağlılık yükümünün ihlali, birçok şirkette üyelik nedeniyle görevin ifasında güçlük, geçimsizlik, nüfuzun kötüye kullanılmasının sayıldığı, haklı sebeplerin varlığı açısından üyenin kusurunun aranmadığı, kanunda ağır görev ihlali, yetersizlik ve yönetici kurul üyesi hakkında genel kurul tarafından güvensizlik kararı verilmesi haklı sebepler arasında sayıldığı, dava dosyasına mübrez bilgi ve belgelerin tetkikinden, azledilen yönetim kurulu üyeleri ile ilgili yolsuzluk, zimmet, evrakta sahtekarlık, yetersizlik, nüfuzun kötüye kullanılması, bağlılık yükümünün ihlali gibi durumlar tespit edilemediği, iptali talep edilen 15.01.2019 tarihli Olağanüstü Genel Kurul Toplantı Tutanağı incelendiğinde, azledilen davacı yönetim kurulu üyelerinin temel olarak geçimsizlik nedeniyle azledildiklerinin anlaşıldığı, dava dosyasına mübrez davalı şirket çalışanları tarafından imzalanan tutanaklarda, davacılar ve davalı şirketin Yönetim Kurulu … arasında 15 Ekim 2018 tarihinde hakaret içeren yüksek sesli tartışmaların yaşandığının belirtildiğinin görüldüğü, bununla birlikte, konuyla ilgi tutanaklar ve belgeler incelendiğinde, davacı …’ın kendisinden habersiz, odasına girildiği ve daha sonra odasının kapısının kilitlendiği ve e-posta adresinin de şirfelerinin değiştirildiği, davacı şirket ortağı …’nin de buna tepki verdiği, bu çerçevede bir anlaşmazlığın tartışmanın yaşandığının anlaşıldığı, tanıklar duruşmada vermiş oldukları beyanlarda, …’nin “içine sıçacağım en çok bizden korkacaksınız” dediğini, …’ın “şerefsizler” diyerek bağırdığı duymadıklarını beyan ettikleri, bu itibarla geçimsizlik iddiasının da ispat edilemediği anlaşıldığından, davacının davasının kısmen kabulüne, davalı …nin 15/01/2019 tarihli genel kurulda alınan kararların iptali gerektiği, davalı şirkette yönetim boşluğu bulunmadığından kayyım atanması talebinin reddi gerektiği gerekçesiyle davacıların davasının kısmen kabulüne, davalı …nin 15/01/2019 tarihli genel kurulda alınan kararların iptaline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; TTK’nın 446. Maddesinde sayılan kişilerden olmayan davacıların aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, davacıların kendileri ile ilgili olan müzakerelerde oy kullandıklarını, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bildirilen tanıkların şirket yetkilileri olması sebebiyle mahkemece dinlenilmemiş olması sebebiyle savunma haklarının kısıtlandığını ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacılar vekili davalı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davalı anonim şirketin genel kurul kararının iptali ile şirkete kayyım atanmasına ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulü ile şirketin 15/01/2019 tarihli genel kurulda alınan kararların iptaline karar verilmiştir.
Davacılar vekili istinaf incelemesi sırasında UYAP ortamından elektronik imzalı olarak gönderdiği 02/08/2021 tarihli dilekçesi ile taraflar arasında imzalanan 02/08/2021 tarihli protokol hükümleri gereğince ve müvekkillerinin talepleri doğrultusunda davadan feragat ettiklerini, davalı şirket yetkili temsilcileri … ve … 03/09/2021 tarihli imzalı dilekçe ile davacıların feragati sebebiyle vekalet ücretinden ve yargılama giderleri taleplerinden vazgeçtiklerini, bildirmişlerdir.
Bilindiği üzere feragat, 6100 sayılı HMK’nın 307. maddesinde; davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesi olarak tanımlanmıştır. Hükmün kesinleşmesinden önceki herhangi bir aşamada davadan feragat edilebilir. Aynı Kanun’un 311. maddesinde ise, feragatin kesin hüküm gibi sonuç doğuracağı açıklanmıştır. Davadan feragatin, davayı sona erdiren kesin bir usul işlemi olması sebebiyle dilekçede açıkça gösterilmesi, kayıtsız ve şartsız olması gerektiği kuşkusuzdur.
Ayrıca 7251 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu Ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un 29. Maddesiyle HMK’nın 307. Maddesine eklenen 2. Fıkrada “Feragat veya kabul, hükmün verilmesinden sonra yapılmışsa, taraflarca kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi, dosya kanun yolu incelemesine gönderilmez ve ilk derece mahkemesi veya bölge adliye mahkemesince feragat veya kabul doğrultusunda ek karar verilir.” hükmüne yer verilmiştir.
Dosyada mevcut vekaletnamede davacılar vekilinin davadan feragate yetkisinin bulunduğu anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacılar vekili davadan feragat ettiklerini açıkça ve koşulsuz olarak bildirdiğinden bu beyan çerçevesinde işlem yapılması zorunludur. Bu durumda davalı şirket vekilinin istinaf başvurusunun davacı tarafın davadan feragati nedeniyle kabulüne, davacılar vekilinin davaya ilişkin usul ve yasaya uygun feragat talebinin kabulü ile ilk derece mahkemesince davada verilen karar HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereği kaldırılarak davanın feragat nedeniyle reddine dair aşağıdaki şekilde yeniden hüküm kurmak gerekmiş, davalı şirket yetkili temsilcilerinin imzalı beyanları gözetilerek davalı şirket yararına vekalet ücreti ve yargılama gideri takdir edilmemiştir
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle
A)1-Davalı şirket vekilinin istinaf isteminin davacıların davadan feragati nedeniyle KABULÜNE,
2-Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 14/10/2020 tarih ve… Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
3-Davacılar tarafından açılan davanın feragat nedeniyle ayrı ayrı REDDİNE,
4-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 22. maddesine göre karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği davacı taraftan alınması gereken 59,30 TL maktu karar harcının 2/3’ü olan 39,53 TL’nin, başlangıçta peşin alınan 44,40 TL’den mahsubu ile bakiye 4,87 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacı tarafa iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan 44,40 -TL başvuru harcı, 6,40 TL vekalet harcı ,390,85TL tebligat ve posta gideri ile 1.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.446,65 TL yargılama giderinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,
6-Davalı tarafın vekalet ücreti verilmesine ilişkin talebi bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
7-Taraflarca yatırılan ve kullanılmayan varsa gider avansının istek halinde taraflara iadesine,
B)1-İstinafa başvuran davalı taraftan alınan istinaf nispi karar harcı 54,40 TL’nin talep halinde ve karar kesinleştiğinde istinafa başvuran tarafa iadesine,
2-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan istinaf giderlerinin istemleri nedeniyle üzerilerinde bırakılmasına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Taraflarca varsa yatırılan ancak kullanılmayan istinaf gider avansının taraflara iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09/09/2021

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.