Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1391 E. 2022/1123 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1391 Esas 2022/1123 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1391
KARAR NO : 2022/1123

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/09/2020
NUMARASI : 2017/235 Esas 2020/527 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 31/03/2017
KARAR TARİHİ : 29/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/09/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptaline ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili bankanın Ankara Şubesi ile dava dışı … Tic. ve San. Ltd. Şti arasında akdedilen 16.02.2011 tarihli kredi genel sözleşmesi uyarınca, … Tic. ve San. Ltd. Şti.’ne kredi açılarak kullandırıldığını, sözleşmeyi davalı …’in müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığından borçtan sorumlu olduğunu, anılan sözleşmeye istinaden kullandırılan kredi hesaplarının sözleşmenin bankaya verdiği yetkiye istinaden 26.02.2016 tarihinde kat edildiğini ve 26.02.2016 tarihi itibariyle 3.807.655,99 TL borç bakiyesi tespit edilerek, Ankara 7. Noterliğinden keşide edilen 26.02.2016 tarih, … yevmiye nolu İhtarnamenin tüm borçlulara keşide edildiğini, süresi içinde borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için Ankara 15. İcra Müdürlüğü’nün 2016/5316 sayılı dosyasında başlatılan icra takibinin davalı tarafın borca ve ferilerine itirazı sonucu davacı yönünden durduğunu, dava dışı borçlular aleyhine 3.829.464 TL alacak üzerinden takip başlatılırken, davalı yanın sadece 4000203710 no’lu krediden kaynaklanan 3.344,670 TL riskten sorumlu olduğunun takip talebinde ve kendisine tebliğ edilen ödeme emrinde açıkça belirtildiğini, itirazın haklı nedenlere dayanmadığını, kötü niyetli olduğunu iddia ederek itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde ileri sürülen hususların tamamının hukuki dayanaktan yoksun haksız ve mesnetsiz iddialar olduğunu, davacı yan tarafından işbu davanın 1 yıllık süresi içinde açılmadığını, davalının kefalet sözleşmesine kendi el yazısıyla sorumlu olduğu azami miktarı ve kefalet tarihini yazmadığını, bu hususların banka personeli tarafından doldurulduğunu, ayrıca TBK m. 584’te düzenlendiği üzere eşinin yazılı rızasının alınmadığını, müvekkili ile davacı banka arasında düzenlenen kefalet sözleşmesinin TBK m. 583. ve devamı maddeleri uyarınca geçersiz olduğunu, haklı olarak icra takibine itiraz edildiğini, davacı yanın, 26/02/2016 tarih 02202 Yevmiye numaralı ihtarname ile toplamda iki adet referans numaralı kredilerin ( 4000203710 referans numaralı 3.325.491,65 TL bedeli kredi ile 4000484026 referans numaralı 482.164,34 TL bedelli kredi) ödenmesi hususunda müvekkiline ihtarname gönderdiğini, davalının her iki referans numaralı kredi sözleşmelerinde imzası dahi bulunmadığını, huzurdaki davanın diğer referans numaralı krediden açıldığını, icra takibinde müvekkilinin sadece 482.164,34 TL sorumlu olduğu açıkça takip talebi ile ödeme emrinde yer almakta iken takip talebi ile talep edilmeyen bir alacak sebebiyle İtirazın iptali davası açılmasının kanunen mümkün olmadığını, müvekkilinin hiçbir referans numaralı krediden bankaya karşı sorumlu olmadığını, genel kredi sözleşmesinin 16/02/2011 tarihinde düzenlendiğini, müvekkili davalının o tarihte söz konusu ikamet adresi İstanbul olduğu halde sözleşmeye 5 yıl sonraki Ankara adresinin yazıldığını, davacı yan ile icra takip dosyası diğer borçluları arasında 06/05/2016 tarihinde yeniden yapılandırma protokolü tanzim edildiğini, bu yapılandırma yeni bir sözleşme niteliğinde olduğundan önceki sözleşmedeki kefalet işlemi geçerli olsaydı dahi müvekkilinden talepte bulunulamayacağını, müvekkilinin 2011 yılında düzenlenen genel kredi sözleşmesine sadece imza attığını, başkaca herhangi bir kredi sözleşmesine imza dahi atmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı banka ile dava dışı … Tic. San. Ltd. Şti. arasında 12.10.2011 tarihinde 10.000.000 TL limitli kredi genel sözleşmesi akdedildiği, anılan sözleşmenin davalı … tarafından 10.000.000,00 TL limitle müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalandığı, asıl borçlu şirkete dava konusu 4000203710 no’lu kredinin 13.10.2011 tarihinde 3.500.000,00 TL olarak kullandırıldığı, davalı tarafın şirket ortaklığından çıktığını bildirdiği tarihin bu kredinin kullanıldığı tarihten sonra olduğu, takip tarihi itibariyle davacı bankanın, 4000203710 nolu kredi nedeniyle 3.030.985,85 asıl alacak, 289.926,32 TL işlemiş akdi faiz tutarı, 16.417,84 TL işlemiş temerrüt faizi, 15.317,20 TL BSMV olmak üzere toplam 3.352.647,21 TL alacağı bulunduğu dava konusu 12.10.2011 tarihli 10.000.000 TL limitli genel kredi sözleşmesinin kefalet limiti ve sözleşme limiti yazılmaksızın boş olarak düzenlendiği ispat edilemediği sürece sözleşmedeki kefalet geçerli olup, davalının bu sözleşmeye göre kullandırılan krediden kaynaklanan borçtan sorumlu olduğu, sözleşmedeki imzanın davalı tarafça inkar edilmediği, savunmaya göre; kefalet bölümündeki adres ve kefalet limiti bölümlerinin sözleşmenin düzenlendiği tarihte boş olduğu kabul edilse bile sözleşmenin 1. sahifesinde sözleşme kredi limitinin 10.000.000 TL olarak yazılı olduğu, dolayısıyla davalı tarafın kefil olduğu tutarı bildiği, sözleşme tarihindeki mülga Borçlar Kanunu hükümlerine göre davalı tarafın kefaleti geçerli olduğundan diğer borçlularla birlikte bu krediden kaynaklanan borçtan sorumlu olduğu, dava dışı … Tic. San. Ltd. Şti. ile davacı banka arasında 06.05.2016 tarihinde imzalanan protokolde belirtilen tarih itibariyle toplam borç 4.019.763,00 TL olarak belirtildiği, protokolün dava dışı … tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalandığı, davalı kefil …’in bu protokolde kefalet imzası bulunmadığı, protokolün 7. maddesinde, protokolde veya 12.10.2011 tarihli sözleşmede belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde, herhangi bir ihtar ve ihbara gerek kalmaksızın borcun tamamının muaccel hale geleceği, kefillere sağlanan her türlü imkanın geçmişe dönük olarak ortadan kalkacağı, banka ile borçlular arasında imzalanan kredi sözleşmelerinin hükümleri doğrultusunda ve/veya işbu protokol şartlarında hesaplanacak alacak için Bankanın dilediği hukuki işlemleri başlatabileceği düzenlemesine yer verildiği, 06.05.2016 tarihinde imzalanan Protokol(yeniden yapılandırma) içeriğine göre davalı kefilin kredi sorumluluğunun sona ermediği, ayrıca davacı banka vekilinin 08/10/2019 tarihli dilekçe ekinde sunduğu banka kayıtlarına göre takip konusu borcun kapanmadığı, davalı tarafın 4000203710 nolu kredi nedeniyle oluşan borç tutarından diğer borçlularla birlikte sözleşme kapsamında sorumlu olduğu, takip tarihi itibarıyla davacı bankanın 4000203710 nolu kredi nedeniyle 3.030.985,85 asıl alacak, 289.926,32 TL işlemiş akdi faiz tutarı, 16.417,84 TL işlemiş temerrüt faizi, 15.317,20 TL BSMV olmak üzere toplam 3.352.647,21 TL alacağı bulunduğu, takipte talep edilen tutarın bu tutardan daha az olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, Ankara 15.İcra Müdürlüğünün 2016/5316 sayılı takip dosyasında davalının takibe itirazının iptaline, takibin devamına, kabul edilen 3.344.670,11TL alacak miktarı üzerinden %20 oranında hesaplanan 668.934,02 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, koşulları oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; itirazın iptali davasının süresi içerisinde açılmadığını, genel kredi sözleşmesinde yer alan davalı adresi, kefalet tarihi, sözleşme limiti ve azami bedel ibarelerinin sonradan doldurulduğunu, bu konuda inceleme yapılması yönündeki taleplerinin reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, yapılandırma protokolü kapsamında ödenen miktarların mahsup edilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, genel kredi sözleşmesinin geçerlilik koşullarını taşımadığını, müvekkilinin sözleşme ile sorumlu olduğu iddia edilen azami miktarın davacının talep ettiği bedelin neredeyse 1/10 olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini, davacı aleyhine % 20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarnamesi, 06/05/2016 tarihli protokol (yeniden yapılandırma), hesap ekstreleri, 29/05/2012 tarihli ihtarname vs.deliller dosya arasında mevcuttur.
Ankara 15. İcra Müdürlüğü’nün 2016/5316 sayılı dosyanın incelenmesinde; davacı tarafından, 3.490.985,85 asıl alacak, 319.096,46TL işlemiş akdi faiz tutarı, 9.223,02TL işlemiş temerrüt faizi, 9.421,34TL BSMV, 737,44 TL masraf olmak üzere toplam 3.829.464,11TL tutarın tahsili için asıl borçlu ve kefiller aleyhine ilamsız icra takibi başlatıldığı, takip talebinde borçlu …’in 4000203710 numaralı riskten sorumlu olduğunun şerh edildiği, davalı tarafa çıkarılan ödeme emrinde 3.030.985,85 asıl alacak, 295.483,12TL işlemiş akdi faiz tutarı, 9.223,02TL işlemiş temerrüt faizi, 8.240,68TL BSMV, 737,44 TL masraf olmak üzere toplam 3.344.670,11TL nin talep edildiği, davalının davanın süresinde itirazı sonucu takibin davalı yönünden durduğu, eldeki davanın İİK’nın 67.maddesinde öngörülen 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
25/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle, davacı banka ile dava dışı … Tic. San. Ltd. Şti. arasında 12.10.2011 tarihinde 10.000.000.-TL limitli Kredi Genel Sözleşmesi akdedildiği, anılan Sözleşmenin davalı … tarafından 10.000.000,00 TL limitle müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalandığı, Sözleşmenin 19. maddesinde, temerrüt faizi oranının, Bankaca kredilere uygulanan en yüksek faiz oranına, bu oranın % 50’sinin ilavesi suretiyle bulunacağı düzenlemesine yer verildiği, Sözleşmede davalı kefil …’in adresinin “…”olarak belirtilmiş olduğu, İcra takip tarihinden sonra dava dışı … Tic. San. Ltd. Şti. ile davacı Banka arasında 06.05.2016 tarihinde imzalanan Protokolde belirtilen tarih itibariyle toplam borç 4.019.763,00 TL olarak belirtildiği, Protokolün dava dışı … tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalandığı, davalı kefil …’in bu protokolde kefalet imzası bulunmadığı, Protokolün 7. maddesinde, Protokolde veya 12.10.2011 tarihli Sözleşmede belirtilen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi halinde, borcun tamamının muaccel hale geleceği ve Banka ile borçlular arasında imzalanan kredi sözleşmelerinin hükümleri doğrultusunda ve/veya işbu protokol şartlarında hesaplanacak alacak için Bankanın dilediği hukuki işlemleri başlatabileceği düzenlemesine yer verildiği, bankaların, kredi müşterileri ile imzalamış oldukları Sözleşmeleri takip edebilmek ve belirli dönemlerde mutabakat sağlayabilmek amacıyla muhasebe kayıtlarında nazım hesaplarda sözleşme limiti üzerinden izleyebildiğini, hangi müşteri ile ne kadarlık sözleşme yaptığının kontrolünü buradan yapabildiğini, davacı Bankaca dosyaya sunulan muhasebe fişinin incelenmesinde, dava konusu Sözleşmenin 13.10.2011 tarihinde 10.000.000,00 TL olarak muhasebe girişinin yapıldığını dolayısıyla Sözleşmenin 13.10.2011 tarihinden önce düzenlendiğini, davalı tarafından dosyaya ibraz edilen Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın 22.11.2017 tarihli yazısında; daha önce 1800. Cadde olan ismin 29.09.2013 tarihinde “… Caddesi” olarak değiştiği hususuna yer verilmiş olduğu dikkate alındığında, Sözleşmedeki adresin sonradan doldurulduğu sonucuna ulaşıldığını, Zira, Sözleşme tarihi olan 16.02.2011 tarihinde, davalının ikamet ettiği caddenin ismi 1800. Cadde olduğundan, 2013 yılında gerçekleşen bir değişikliğin 2 yıl önceden bilinerek“… Caddesi” olarak yazılması mümkün olmadığını,Davacı Banka kat ihtarnamesinde 13.10.2011 tarihinde kullandırılan 4000203710 risk numaralı ve 27.10.2014 tarihinde kullandırılan 4000484026 risk numaralı krediye yer verilmesine rağmen, bilahare takipte davalı …’in firmanın ortaklığından ayrılmış olması nedeniyle 29.05.2012 tarihinde Ankara 57. Noterliği vasıtasıyla davacı Bankaya keşide ettiği ihtarnamenin dikkate alınarak davalı için sadece 13.10.2011 tarihinde 4000203710 risk numarası ile kullandırılan 3.500.000,00 TL lik krediden kaynaklanan borç için talepte bulunulduğu, dava konusu 4000203710 nolu kredinin 13.10.2011 tarihinde 3.500.000,00 TL olarak kullandırıldığı, takip tarihi itibariyle davacı bankanın, 4000203710 nolu kredi nedeniyle 3.030.985,85 asıl alacak, 289.926,32 TL işlemiş akdi faiz tutarı, 16.417,84 TL işlemiş temerrüt faizi, 15.317,20 TL BSMV olmak üzere toplam 3.352.647,21 TL alacağı bulunduğu bildirilmiştir.
Dosya kapsamından, davacı banka ile dava dışı … Tic. San. Ltd. Şti. arasında 12.10.2011 tarihinde 10.000.000.-TL limitli Kredi Genel Sözleşmesi akdedildiği, anılan sözleşmenin davalı … tarafından 10.000.000,00 TL limitle müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalandığı, asıl borçlu şirkete dava konusu 4000203710 nolu kredinin 13.10.2011 tarihinde 3.500.000,00 TL olarak kullandırıldığı, takip tarihi itibariyle davacı bankanın 4000203710 nolu kredi nedeniyle 3.030.985,85 asıl alacak, 289.926,32 TL işlemiş akdi faiz tutarı, 16.417,84 TL işlemiş temerrüt faizi, 15.317,20 TL BSMV olmak üzere toplam 3.352.647,21 TL alacağı bulunduğu, dava konusu 12.10.2011 tarihli 10.000.000.-TL limitli Kredi Genel Sözleşmesinin kefalet limiti ve sözleşme limiti yazılmaksızın boş olarak düzenlendiğinin davalı yanca ispatlanamadığı, sözleşmedeki imzanın davalı tarafça inkar edilmediği, kefalet bölümündeki adres ve kefalet limiti bölümlerinin sözleşmenin düzenlendiği tarihte boş olduğu kabul edilse bile sözleşmede kredi limitinin 10.000.000.-TL olarak yazılı olduğu, dolayısıyla davalı tarafın kefil olduğu tutarı bildiği ve bu suretle sözleşmenin düzenlenme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu hükümlerine göre davalı tarafın kefaletinin geçerli olduğu anlaşılmakla davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Dava dışı … Tic. San. Ltd. Şti. ile davacı Banka arasında 06.05.2016 tarihinde imzalanan Protokolde belirtilen tarih itibariyle toplam borç 4.019.763,00 TL olarak belirtildiği, Protokolün dava dışı … tarafından müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzalandığı, davalı kefil …’in bu protokolde kefalet imzası bulunmadığı anlaşılmaktadır. Asıl borçlu şirket kayyımının davacı bankaya hitaplı 06/05/2016 tarihli dilekçesi ile 12/10/2011 tarihli önceki kredi sözleşmesinden kaynaklanan ana parası 3.490.985,85 TL tutarındaki kredi borcunu % 1,20 faiz, 06/07/2016 tarihinde 20.000,00 TL ara ödemeli olmak üzere ilk 6 ay ödemesiz dönem, ödemesiz dönemi takip eden 12 ay 5.000,00 TL ve kalan 42 ay aylık eşit taksitler halinde geri ödemeli olacak şekilde, toplam 60 ay vadeli olarak 6.481.534,81 TL olarak, yeniden yapılandırılması suretiyle ödemek istediğini, yeniden yapılandırma talebinin söz konusu kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcunun tasfiyesine yönelik olduğunu beyan etmesi, davacı vekilince 17/05/2018 tarihli dilekçe ile, 4000203710 no’lu kredinin 06/05/2016 tarihinde yeniden yapılandırılarak 6009481382 risk no’lu kredinin açıldığı, söz konusu kredinin de geri ödemelerinde sorun yaşanması nedeniyle 31/03/2017 tarihinde şirket hakkında takip başlatıldığının bildirilmesi ve dosyada mevcut 6009481382 no’lu kredinin ödeme planında söz konusu kredinin ticari yeniden yapılandırma kredisi olarak ve asıl borçlu şirket vekilinin 06/05/2016 tarihli başvuru dilekçesindeki rakam ve belirlemelere göre kullandırılması karşısında davacı yanca önceki kredi borçlarının tasfiyesi amacıyla yeniden kredi kullandırılması nedeniyle davacı banka ile asıl borçlu şirket ve protokolde kefalet imzası bulunan İhsan Akar ve Alaaddin Akar arasında yeni bir kredi ilişkisinin doğduğu kabul edilmelidir.

Nitekim, dosya içerisinde mevcut 13/10/2011-06/05/2016 tarihleri arasındaki döneme ilişkin ve davacı yanca icra takibinde davacı …’in sorumlu olduğu 4000203710 no’lu BCH kredisinden kaynaklanan borç miktarının gösterildiği hesap ekstresinde 06/05/2016 tarihinde asıl borçlu şirketin bu krediden kaynaklanan ana para ve faiz, BSMV, komisyon tutarlarının toplamı olan 3.030.985,85 TL’nin ödenerek kapatıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda davalının, kefalet imzasının yer aldığı 12/10/2011 tarihli genel kredi sözleşmesi kapsamında kredi kullandırılmış olmakla birlikte, dava dışı asıl borçlunun 06/05/2016 tarihli dilekçesi akabinde ve başvurusuna istinaden asıl borçlu ile davacı banka arasında düzenlenen yapılandırma protokolü gereğince 06/05/2016 tarihinde kullandırılan 4.019.763,00 TL yapılandırma kredisi ile kapatılan 3.030.985,85 TL miktarlı 4000203710 no’lu BCH kredisi borcunun sona ermesi nedeniyle davalı kefilin söz konusu kredi borcu nedeniyle sorumluluğunun banka kayıtlarına göre kapatılarak sona erdiği, nitekim banka hesap özelinde de kefilin kefaletinde kullandırılan kredi hesabına yeni kredinin aktarılarak kredi borcunun kapatıldığı, açılan yeni kredi ilişkisinde de davalı kefilin sözleşmesel bir ilişkisi bulunmadığı, zira davalının yapılandırmaya ilişkin protokolde herhangi bir sıfatla imzasının yer almadığı, yapılandırma protokolü ile kullandırılan kredinin önceki tüm borçların tasfiyesi amacıyla kullandırıldığı, 12/10/2011 tarihli genel kredi sözleşmesinde davalı kefilin dava dışı asıl borçlunun doğmuş ve doğacak tüm borçlarından sorumlu olduğuna ilişkin düzenlemenin söz konusu sözleşme kapsamında kullandırılan kredilere yönelik olduğu ve bu sözleşme kapsamında kullandırılmayan kredi borçları nedeniyle davalının sorumlu tutulamayacağı anlaşılmakla davanın ve davacı bankanın icra takibinde kötüniyetli olduğu ispatlanamadığından davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasına, davanın reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
B)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/09/2020 tarih ve 2017/235 Esas 2020/527 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1).b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın REDDİNE,
3-Davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine,
4-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin alınan 37.971,29 TL harcın mahsubu ile bakiye 37.890,59‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, artan miktarın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
6-Davalı kendisini bir vekille temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 122.071,70 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine,
C)1-Davalının adli yardım talebi kabul edilmiş olmakla harç alınmasına yer olmadığına,
2-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 29/09/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.