Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1389 E. 2022/123 K. 10.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi ….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR
……
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/09/2020
NUMARASI ……
DAVA TARİHİ : 13/01/2020

KARAR TARİHİ : 10/02/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 10/03/2022
Taraflar arasındaki şirket yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin kar amacını yerine getirebilmek için 2006 yılında davalı şirketi kurduğunu, kuruluşta şirketi kuran … ailesinin müvekkili ile birlikte kendilerinin de davalı şirkette kurucu ortak olduklarını, müvekkilinin pay oranının %78,67 olduğunu, ana sözleşme ile şirketin paylarının A tertip ve B tertip olarak ikiye ayrıldığını, 1993-2014 yılları arasında vakıf ve holdingin … ailesi hakimiyetinde kaldığını, şirket yönetimi en başta sağlanan imtizaylı hisseler sayesinde kuruluştan bu yana … ailesi ve … …’ta bulunduğunu, … …’ın dava dışı … A.Ş. isimli şirketin %10 oranında hissedarı iken bu hisselerini davalı şirkete sattığını, bu satış işlemini gerçekleştirilebilmesi için davalı şirkette sermaye artışı yapılarak … ailesinin şirketteki hisselerini imtiyazlı paylarla artırdığını, müvekkilinin payının %48,50’ye düşürüldüğünü, … ailesinin vakıf ve holding aktifini dolaylı yollardan kendi üzerine alma kastının anlaşılması üzerine, … … ve ailesinin 2014 yılında vakıf ve holding yönetiminden alındığını, kendilerine karşı sorumluluk davası ve güveni kötüye kullanma sebebiyle ceza davaları açıldığını, birlikte şirket kurma amacının ortadan kalkmış olması sebebiyle müvekkili tarafından davalı şirkete karşı fesih davası açıldığını, bu süreç devam ederken davalı şirketin içinin boşaltıldığını, davalı şirketi elde tutan … ailesinin davanın sonucunu etkisiz kılmak ve ortaklık haklarını almalarını önleyebilmek amacıyla, şirketin aktifinde bulunan en önemli değeri paraya çevirmek yolunda harekete geçtiğini, bu amaçla davalı şirketin idari bir kararla aktifinde bulunan dava dışı … A.Ş.’nin %10 hisse değerinin ödenerek ortaklıktan çıkarılmalarına ilişkin dava dışı … A.Ş.’ye karşı ortaklıktan çıkma talebiyle fesih davası açıldığını, davalı şirketin aktif malvarlığının en az 3/4’ünün … A.Ş. nezdinde sahip olduğu %10’luk hisse oluşturduğunu, … A.Ş.’ye karşı ortaklıktan çıkma talebiyle açılan fesih davasına ilişkin bir yönetim kurulu kararı olup olmadığının bilinmiyorsa da açılan dava açık ya da örtülü bir yönetim kurulu kararı olduğunu gösterdiğini, davalı şirket tarafından açılan fesih davası açılmasındaki amacın çıkma payının ödenmesiyle ortaklıktan çıkmak olduğunu, söz konusu satış işlemi veya iradesinin ise şirketin önemli miktarda bir malvarlığına yönelik bulunduğunu, bu satışın tek seferde/toptan olarak gerçekleşeceğini, satış işleminin TTK’nun 408/2-f maddesi gereği genel kurulun devredilemez görev ve yetkilerinden olduğunu, genel kurul tarafından karar alınması gerektiğini, genel kurul tarafından bu yönde bir karar alınması halinde açılacak genel kurul kararının iptali davası ile bu tasarrufun yerindeliğinin denetlenebileceğini, davalı şirket yöneticilerinin kasıtlı olarak bu konuyu genel kurula getirmeyerek paydaşlık haklarını kullanmalarını engellediklerini, bu konuda alınan yönetim kurulu kararının TTK’nun 391/d maddesi uyarınca batıl olduğunu belirterek davalı şirket tarafından … A.Ş.’nin feshine yönelik dava açılmasına ilişkin yönetim kurulunca açık ya da örtülü şekilde alınan kararın hükümsüz olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen davalı yasal süre içerisinde davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalı şirketin ortağı olduğu … İnş. A.Ş. aleyhine açtığı davada alınan bilirkişi raporuyla belirlenen çıkma payının davalı şirketin önemli bir malvarlığını oluşturduğu, fesih davasının TTK’nun 408/2-f maddesi uyarınca önemli miktarda şirket varlığının toptan satışı yada devri niteliğinde olduğu, şirket genel kurulunun devredilemez görevleri ve yetkileri arasında bulunduğu, davalı şirketin ortağı bulunduğu ….. aleyhine çıkma payı bedeli talepli fesih ve tasfiye davası ikame edilmeden önce şirket yönetimince şirket genel kurulundan karar alınması gerektiği, açılan şirket fesih ve çıkma talepli davada dava açılmasına ilişkin ….yönetim kurulu tarafından alınan kararın batıl olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/422 Esas sayılı dosyası ile birleşen Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/187 sayılı dosyasından davacı (dosyamızın davalısı) … …. tarafından davalı … …aleyhine açılan şirketin feshi ve çıkma talepli davada dava açılmasına ilişkin davacı ……. yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespitine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; hukuki dinlenilme hakkının sağlanmadığını, karar gerekçesinin çelişkili olduğunu, hukuki nitelendirmenin hatalı yapıldığını, davada bahsi geçen fesih davasının davalısı … İnş. A.Ş.’deki azınlık haklarının zedelenmesi nedeniyle yasanın tanıdığı yetkilerin kullanıldığını, davanın hukuki dayanağının TTK’nun 531. maddesi olduğunu, önemli miktarda mal varlığının satışı anlamına gelmediğini, somut olayda şirketin en önemli mal varlığının satışının da söz konusu olmadığını, müvekkiline ve dosya vekili olarak taraflarına dava dilekçesi ile tensip zaptının tebliğ edilmediğini, vekaletnamede adı geçen ancak dosyayla alakası olmayan avukata tebliğ yapıldığını, tebligatın geçersiz olduğunu, müvekkiline dava dilekçesinin tebliğ edilmeden ön inceleme duruşmasına geçildiğini, iddia ve savunma yasağının başlamadığını, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, mahkemece dava açılmasına ilişkin yönetim kurulunun yazılı bir kararının olmadığının anlaşıldığı belirtildikten sonra yönetim kurulu kararının batıl olduğuna hükmedildiğini, bu durumun çelişkili olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; anonim şirket yönetim kurulu kararının batıl olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/44 Esas sayılı dosyasının Uyap üzerinden gelen dosya sureti, davacı ve davalı şirketin ticaret sicil kayıtları, Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/792 Esas 2017/552 Karar sayılı karar sureti, anılan dosyaya sunulan 23/11/2017 tarihli özel denetçi raporu, davalı şirkete dava dışı … şirketinin %10 hissesinin devrinin ilanına ilişkin 05/05/2008 tarihli ticaret sicil gazetesi sureti, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/422 Esas sayılı dosyasında alınan bila tarihli uzman görüşü dosya içerisinde yer almaktadır.
Davacı yan ortağı olduğu davalı şirket tarafından, şirketin ortağı olduğu dava dışı … A.Ş. aleyhine çıkma payı bedeli talepli fesih ve tasfiye davası açıldığını, … A.Ş.’deki davalı şirket hisselerinin davalı şirketin önemli mal varlığı olduğunu, bu malların satışına ilişkin kararın genel kurul tarafından alınması gerektiğini, bu yetkinin genel kurulun devredilemez yetkileri arasında bulunduğunu, yönetim kurulu tarafından çıkma payı bedeli talepli fesih ve tasfiye davası açılmasına yönelik alınan kararın batıl olduğunu iddia etmiş, davalı yan ise yönetim kurulu tarafından fesih davası açılmasına yönelik alınan bir karar bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Batıl kararlar başlıklı TTK’nun 391. maddesi “Yönetim kurulunun kararının batıl olduğunun tespiti mahkemeden istenebilir. Özellikle; a)Eşit işlem ilkesine aykırı olan, b)Anonim şirketin temel yapısına uymayan veya sermayenin korunması ilkesini gözetmeyen, c)Pay sahiplerinin, özellikle vazgeçilmez nitelikteki haklarını ihlal eden veya bunların kullanılmalarını kısıtlayan ya da güçleştiren, d)Diğer organların devredilemez yetkilerine giren ve bu yetkilerin devrine ilişkin, kararlar batıldır.” hükmünü içermektedir.

Taraflar arasında davacının davalı şirket ortağı olduğu, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/422 Esas sayılı dosyası ile birleşen Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/187 Esas sayılı dosyasında davalı şirket tarafından dava dışı … A.Ş. aleyhine TTK’nun 531. maddesine dayalı olarak fesih davası açıldığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/422 Esas sayılı dosyası ile birleşen Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/187 Esas sayılı dosyasında davalı şirket tarafından dava dışı … A.Ş. aleyhine fesih davası açılmasına yönelik davalı şirket yönetim kurulu tarafından alınan bir karar bulunup bulunmadığı, davacının dava açmakta hukuki yararı olup olmadığı, karar var ise bu kararın batıl olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde; HMK’nun 114/1.h maddesi uyarınca hukuki yararın bulunması dava şartı olup, HMK’nun 115. maddesi uyarınca hukuki yararın bulunup bulunmadığının yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden araştırılmalıdır.
Davacının mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir dava açılabilmesi için, bu davayı açmakta veya hukuki korunma istemekte …. haklı bir yararının bulunması gerekir. Davacının dava açmakta hukuki yararı bulunduğunun kabulü için; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olması, bu yararın dava açan hak sahibi ile ilgili olması ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmasıdır. Ayrıca, açılacak davanın ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin, hakkına ulaşmak için, mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın varlığından söz edilebilir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25/12/2013 tarih ve 2013/10-436 Esas 2013/1748 Karar sayılı ilamı). Bu durumda dava tarihinde var olan hukuki yararın kararın kesinleşmesine kadar devam etmesi gerekir.
İşbu davada davalı şirket yönetim kurulu tarafından dava dışı … A.Ş.’nin feshi yönünde dava açılmasına ilişkin karar alınmış olması halinde davacının işbu davayı açmakta hukuki yararı bulunacaktır.
Davacı yan, dava dilekçesinde yönetim kurulu tarafından fesih davası açılmasına yönelik alınmış bir yönetim kurulu kararı bulunup bulunmadığının bilinmediğini, dava açılmış olmasına göre bu yönde alınmış bir yönetim kurulu kararı bulunabileceğini ileri sürmüştür. Davalı yan aşamalarda dava konusu olarak ileri sürülen herhangi bir yönetim kurulu kararı bulunmadığını savunmuştur. İlk derece mahkemesince davalı şirket yönetim kurulu karar defterleri üzerinde herhangi bir inceleme yapılmadan davanın kabulüne karar verilmiştir.
İstinaf aşamasında davalı şirketin 2012 ve 2013 yılı yönetim kurulu karar defteri asılları getirtilerek defter üzerinde inceleme yapılmış, davalı şirketin 2012 ve 2013 yılı yönetim kurulu karar defterinin tamamı aslı görülmek suretiyle tasdikli örneği dosyaya eklendikten sonra defterler üzerinde yapılan incelemeye ilişkin 07/12/2021 tarihli tutanak dosya içerisine eklenmiştir.
Davalı şirketin 2013 ve 2013 yılı yönetim kurulu karar defterinin tasdikli suretinden de anlaşılacağı üzere davalı şirket yönetim kurulu tarafından Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/422 Esas sayılı dosyası ile birleşen Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/187 Esas sayılı dosyasında … A.Ş. aleyhine fesih davası açılmasına yönelik alınan herhangi bir karar bulunmamaktadır.
TTK’nun 390/5. maddesi uyarınca anonim şirket yönetim kurulu kararlarının geçerliliği ise yazılıp imza edilmiş olmalarına bağlıdır.
Hal böyle olunca, mahkemece davalı şirket yönetim kurulu tarafından Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2019/422 Esas sayılı dosyası ile birleşen Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/187 Esas sayılı dosyasında … A.Ş. aleyhine fesih davası açılmasına yönelik alınan yazılı herhangi bir karar bulunmadığı, bu nedenle davacının işbu davayı açmakta hukuki yararının olmadığı, hukuki yarara ilişkin dava şartının oluşmadığı, kaldı ki haklı nedenle fesih davası açılabilmesi için genel kurul kararının gerekip gerekmediğinin, işbu davadan önce açılmış fesih davasında da ön mesele olarak ileri sürülebileceği gözetilerek hüküm kurulması gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kamu düzenine aykırılık gözetilerek 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.4 maddesi uyarınca KABULÜNE, Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/09/2020 tarih 2020/25 Esas 2020/475 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın HMK’nun 114/1.h, 115. maddeleri uyarınca hukuki yarar dava şartı yokluğu nedeniyle USULDEN REDDİNE,
3-Alınması gerekli olan 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsil edilerek hazineye irat kaydına,
4-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Artan gider avansı olması halinde karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
B)1-Davalı vekili tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından istinaf aşamasında 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 37,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 185,60 TL yargılama giderinin davacıdan tahsil edilerek davalıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.10/02/2022
………
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.