Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1378 E. 2023/532 K. 06.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1378 Esas 2023/532 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1378
KARAR NO : 2023/532

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/10/2020
NUMARASI : 2016/488 Esas 2020/560 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : İtirazın İptali (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/05/2016
KARAR TARİHİ : 06/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 06/04/2023

Taraflar arasındaki itirazın iptaline ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili banka ile …. Şirketi arasında 24/09/2013 tarihli ve 50.000,00-TL bedelli genel kredi sözleşmesi akdedildiğini ve şirkete ticari kredi kullandırıldığını, davalının sözkonusu kredinin 10/07/2014 tarihinden itibaren müteselsil kefili olduğunu, kredi borcunun geri ödenmemesi üzerine kredi hesabı kat edilerek davalıya Sincan 3.Noterliğ’nin 27/07/2015 tarih ve … yevmiye numaralı hesap kat ihtarnamesinin tebliğ edildiğini, buna rağmen kredi borcu ödenmediği gibi başlattıkları icra takibine de davalının haksız yere itiraz ettiğini iddia ederek itirazın iptali ile takibin devamına, % 20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; 2014 yılında 15.000,00-TL ödeyerek satın aldığı dükkanda satıcı adına kayıtlı ve … Bankasına ait bir pos cihazının bulunduğunu, bu cihazı kendisinin üzerine almak için bankaya gittiklerini, bankada birtakım evrakları imzalaması gerektiğinin kendisine bildirilmesi ve banka yetkililerinin de kendisine imzalanacak belgeler hakkında güven telkin eden sözlerinin söylendiğini, ancak kendisinin evraka imza atmadığını bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı banka ile dava dışı …. Şirketi arasında 24/09/2013 tarihli ve 50.000,00-TL bedelli genel kredi sözleşmesi akdedildiği, 24/09/2013 tarihli kredi sözleşmesinin eki niteliğinde olmak üzere 10/07/2014 tarihli ve 46.000,00-TL bedelli kredi sözleşmesinin imzalandığı, davalının ise; 10/07/2014 tarihli genel kredi sözleşmesini (GKS) müteselsil kefil olarak imzaladığı, 10/07/2014 tarihli GKS’nin 9.f maddesinde aynen; “ Kefil/Kefiller, işbu sözleşme aynı müşteri için düzenlenmiş önceki sözleşme/sözleşmelere ek yapıldığı takdirde, önceki sözleşme ile kullandırılan krediden doğmuş ve halen devam eden ve doğacak hertürlü borçtan da sorumlu olduklarını kabul ve taahhüt eder/ederler.” hükmüne yer verildiği, yine aynı sözleşmenin 31.maddesinde hesap kat ihtarnamesine konu alacağın kaynaklandığı 24/09/2013 tarihli ve 48 no’lu, 50.000,00-TL bedelli genel kredi sözleşmesi ile davalının müteselsil kefaletinin mevcut olduğu 10/07/2014 tarihli kredi sözleşmesi arasında açıkça bağlantı kurulduğu, bu durumda 24/09/2013 tarihli kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçtan davalı müteselsil kefilin de kefalet limiti dahilinde hukuken sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile; davalının Ankara 7. İcra Müdürlüğü’nün 2015/16566E. sayılı takip dosyasına vâki haksız itirazının iptaline, takibin 25.312,46-TL asıl alacak ile asıl alacağa takip tarihinden itibaren işleyecek yıllık % 21 oranındaki temerrüt faizi ile birlikte takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, İİK 67.m. gereğince hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında 5.062,40-TL icra-inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın tamamen kabulünün gerektiğini, kök bilirkişi raporunda işlemiş faiz, BSMV ve temerrüt faiz oranının hatalı hesaplandığını, mahkemece bilirkişi kök ve ek raporu benimsendiği ve ek raporda 200,00 TL ihtarnameli noter masrafına yönelik itirazları kabul edildiği halde 200,00 TL yönünden eksik hüküm kurulduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin takip dayanağı kredi sözleşmesini, satın aldığı dükkanda satıcı adına kayıtlı ve davalı bankaya ait pos cihazının kendisine devri amacıyla imzaladığına ilişkin güven oluşturulması nedeniyle imzaladığını, bu nedenle kredi sözleşmesindeki imzalarının geçersiz olduğunu, konuya ilişkin ceza yargılamasının halen devam etmekte olduğunu, mahkemece söz konusu ceza davasının sonucu beklenilmesi gerekirken beklenmeden karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Genel kredi sözleşmesi, hesap ekstreleri, hesap kat ihtarnamesi, bilirkişi raporu, vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Dosya kapsamından, davacı banka ile dava dışı …. Şirketi arasında 24/09/2013 tarihli ve 50.000,00-TL bedelli genel kredi sözleşmesi akdedildiği, daha sonra aynı kredi borçlusu Şirket ile banka arasında 24/09/2013 tarihli kredi sözleşmesinin eki niteliğinde olmak üzere 10/07/2014 tarihli ve 46.000,00-TL bedelli kredi sözleşmesininin imzalandığı, davalının ise 10/07/2014 tarihli genel kredi sözleşmesini müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, kredi borcunun ödenmemesi üzerine başlatılan icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğu, dosyamız davalısı tarafından, takip dayanağı genel kredi sözleşmesinin hile ile imzalatıldığı iddiasıyla yapılan şikayet üzerine şüpheliler … aleyhine Ankara Batı CBS’nin 2018/24597 sor. sayılı dosyasında özel belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından açılan soruşturma sonucunda verilen 27/09/2018 tarih, 2018/24597E.-19723K. sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı itirazın Ankara Batı 2.SCM’nin 30/10/2018 tarih ve 2018/4308D.İş sayılı kararı ile reddedildiği ve kesinleştiği, ancak itiraza konu anılan KYOK kararının Adalet Bakanlığı’nın kanun yararına bozma başvrusu üzerine Yargıtay 15.C.D. Başkanlığı’nın 22/04/2019 tarih, 2019/2831E.-4076 K. sayılı ilamı ile “…şüphelilerden …’nın beyanlarına başvurulup gösterecekleri deliller toplanılmadan ve şikayetçinin şüphelilere mali işlemleri yapmaları amacıyla verdiği vekaletname dosya arasına alınarak, yetkilerini ne şekilde, kime ve hangi tarihlerde devrettiği incelenmeden, ayrıca şirketin kayıt ve belgeleri temin edilip, borçlanmanın ne zaman ve hangi sebeple doğduğu belirlenmeden, yine şikayetçinin işlettiği yerin “…” olmasına rağmen kendisine devredilen yerine … Şirketi olduğu yönündeki iddiaları konusunda inceleme yapılmadan, aynı şekilde söz konusu şirketin devrinden sonra şikayetçi aleyhine açılan dava dosyaları getirtilmeden ve kredi sözleşmesine ilişkin diğer ödemelerin kimin tarafından yapıldığı ve şüpheli …’in beyanında geçen hususlar araştırılmadan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi nedeniyle…..” kanun yararına bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 165.maddesinde; “(1)Bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın tespitine veyahut dava konusu ile ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir.
(2)Bir davanın incelenmesi veya sonuçlandırılması başka bir davanın veya idari makamın çözümüne bağlı ise mahkeme, ilgili tarafa görevli mahkemeye veya idari makama başvurması için uygun bir süre verir. Bu süre içinde görevli mahkemeye veya idari makama başvrulmadığı taktirde, ilgili taraf bu husustaki iddiasından vazgeçmiş sayılarak esas dava hakkında karar verilir.” hükmü düzenlenmiştir.
Öte yandan, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 74. maddesi gereğince hakim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, ceza hakimi tarafından verilen beraat kararı ile bağlı olmayıp, ceza hakiminin kusurunun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı hukuk hakimini bağlamaz ise de; ceza mahkemesinin maddi vakıanın sübutuna ilişkin mahkumiyet kararı hukuk hakimini bağlayacaktır. Doktrin ve Yargıtay uygulamaları bu doğrultudadır. (Yargıtay 15. HD 23/01/2020 gün ve 2019/1759 esas 2020/210 karar)
Açıklanan gerekçelerle, bozma ilamında “….şikayetçinin işlettiği yerin “…” olmasına rağmen kendisine devredilen yerine … Şirketi olduğu yönündeki iddiaları konusunda inceleme yapılmadan, aynı şekilde söz konusu şirketin devrinden sonra şikayetçi aleyhine açılan dava dosyaları getirtilmeden ve kredi sözleşmesine ilişkin diğer ödemelerin kimin tarafından yapıldığı ve şüpheli …’in beyanında geçen hususlar araştırılmadan kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmesi….” denilmek suretiyle kanun yararına bozma ilamında eylem olarak eldeki davadaki borç kaynağının yer aldığı da gözetilerek ilk derece mahkemesince 6100 sayılı HMK’nın 165.maddesi hükmü gözetilerek Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 22/04/2019 tarih 2019/2831 Esas 2019/4076 Karar sayılı kanun yararına bozma ilamının akıbeti araştırılarak, bozma ilamı doğrultusunda bir ceza davası açılmış ise sonucunun beklenilmesi gerekirken esasa girilmek suretiyle yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetsiz olduğundan taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesinin kararı esastan incelenmeksizin kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin dava şartından görülen eksiklik nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 01/10/2020 tarih ve 2016/488 Esas 2020/560 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1)-a-6. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Kanun yararına bozma ilamı akıbetinin araştırılması ve ceza davası açılmış ise sonucunun bekletici mesele yapılması için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinafa başvuran davacı taraftan peşin alınan toplam 432,27 TL istinaf nispi karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinafa başvuran davalı taraftan peşin alınan toplam 432,27 TL istinaf nispi karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
6-İstinafa başvuran taraflar tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından başvuran taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.06/04/2023

Başkan- Üye -Üye – Zabıt Katibi-

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.