Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1367 E. 2022/1027 K. 14.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1367 Esas 2022/1027 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1367
KARAR NO : 2022/1027

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2020
NUMARASI : 2019/394 Esas 2020/381 Karar
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Genel Kurul Kararının İptali
DAVA TARİHİ : 26/07/2019
KARAR TARİHİ : 14/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 14/09/2022

Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacılar vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı anonim şirketinin 2016, 2017, 2018 yıllarına ait 04/05/2019 tarihli genel kurulunda gündemin 3. maddesinde görüşülen yönetim kurulu faaliyet raporunun yasa ve yönetmelik hükümlerine aykırı olduğunu, gündemin 4. maddesinde görüşülen bilanço ve gelir tablosu hesaplarının doğru olmadığını, gündemin 6.maddesinde görüşülen yönetimi kuruluna verilecek ücretin fahiş olduğunu, gündemin 7. maddesinde görüşülerek karar bağlanan kararların tamamının şirkete aktarılması kararının da ve gündemin 8. maddesinde görüşülen sermaye artımına ilişkin kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek gündemin 3, 4, 6, 7 ve 8. maddelerinde alınan kararların yürütülmesinin durdurulması ve iptalini ayrıca yönetime kayyım atanmasını dava ve talep etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, davacıların önceki genel kurullara da itiraz ederek iptal davaları açtığını, müvekkilinin ticari kayıtlarının usule uygun tutulduğunu ve faaliyet raporunun ana sözleşme, kanun ve ticari teamüllere uygun olduğunu, huzur hakkı miktarının asgari ücretinin iki katı kadar olup makul olduğunu, sermaye artırımı ve kâr dağıtımı yapılmaması kararlarının döviz ve altın ticareti yapan şirket yönünden Hazine Müsteşarlığı tebliği ile getirilen bir zorunluluk sonucu alındığını belirterek haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; şirket defter ve kayıtları, çağrı, hazirun cetveli ve diğer evraklar ile bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre olağan toplantıya çağrının ve genel kurul toplantısının usule uygun yapıldığı, toplantı ve karar nisabına uyulduğu, davacıların toplantıya katılarak muhalefet şerhini yazdırdığı ve üç aylık yasal süre içerisinde derdest davanın açıldığı, dolayısıyla usul açısından alınan kararın butlan veya iptalini gerektirecek bir husus mevcut bulunmadığı, alınan kararların esas yönünden ise iptali talep edilen 3, 4, 6, 7 ve 8 no’lu gündem maddelerinde alınan kararların kanun, şirket ana sözleşmesi ve iyi niyet kurallarına aykırı bir hususun bulunmadığı, netice olarak genel kurul toplantısında alınan kararın iptalini gerektirecek koşullar bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
İşbu davanın ikamesini zorunlu kılan en temel sorunlardan birinin, Bakanlıkça iade edilen 80.000-Euro tutarındaki bedelin nerede ve ne şekilde muhasebeleştirildiği ve tasarruf edildiği olduğunu, ilk derece mahkemesi gerekçeli kararında bu hususa ilişkin “teminat iadesinin nakit olarak şirket hesaplarına girdikten sonra şirket faaliyetleri için kullanılacağından sonraki yıllara ait bilançolarda yer almamasının olağan bir durum olup…” şeklinde değinilmek ile yetinildiğini, ne ilk derece mahkemesinin söz konusu gerekçesinin ne de karşı yanın bu yöndeki soyut ve mesnetsiz savunmalarının kabulü mümkün bulunmadığını, kaldı ki bu hususun TTK’nun 392. ve 437/II. maddesine aykırı olarak karşı yanca iadeyi takip eden hiçbir genel kurulda da açıklanmadığını,
Bilirkişilerce düzenlenen raporda, 2016-7-8 yılları incelenmiş ve sermayenin 500.000-TL olduğu, özkaynağın 321.071.29-TL olduğu, şirket sermayesini düşüren 253.329.62-TL geçmiş yıllar zararlarının bulunduğu tespit edildiğini, ayrıca 2018 yılında kâr edildiği ve fakat kârın dağıtılmayarak geçmiş yıllar zararlarına mahsup edildiğinin belirtildiğini,
2012 yılında Bakanlıkça iade edilen 80.000-Euro’nun o yıl itibariyle satış ortalamasından alındığında 2.31560 x 80.000-Euro= 185.248.00-TL girdi sağladığını, bahse konu miktarın, 2010 yılı sonrasında şirket tarafından tasarruf edilmiş olduğundan konu ile ilgili yönetici tarafından herhangi bir açıklama sunulmadığından muhasebeleştirilmesi konusunda bir bilgileri bulunmadığını,
Bilirkişilerin, 2016 – 7 – 8 yıllarına ilişkin, 2016 ve 2017 yıllarında zarar bildirilmiş olduklarında dahi özkaynağın sermayenin altında olduğu tespitinden yola çıkıldığında, 2012 – 2016 yılları arasında 80.000-Euro’ nun da eridiğinin kabulü gerektiğini, alınan kararlara itirazlarının değerlendirilmesi aşamasında 2012 yılında Bakanlıkça iade edilen ve neredeyse sermayenin 1/3’üne denk gelen nakit varlığın ne şekilde tasarruf edildiğinin tespiti gerektiğini, oysa bilirkişilerin bu hususu “80.000-Euro bilançolarda yer almamıştır” tespiti ve açıklaması ile belirtiklerini,
Temel problemin bu kadar basit irdelenmesinin kabulünün mümkün bulunmadığını, bahse konu miktarın şirket içerisinde ne şekilde muhasebeleştirildiği, ne şekilde tasarruf edildiği konularında genel kurul tutanaklarına geçen soru ve açıklama taleplerinin cevap bulamadığı gibi, iş bu bedelin dahil olduğu öz sermayenin yıllar itibariyle küçülmesi ve sonunda zarar gösteren şirketin kârının dahi geçmiş yıllar zararına mahsubunun temelde yönetim zaafiyeti ve dahi suistimalinin göstergesi olduğunu, bu yöndeki itirazlarının cevaplanmadığı gibi, iş bu 80.000-Euro’nun akibeti bilinmeden ve dahi yönetici tarafından cevaplanmadan, alınan kararlara iştiraklerinin elbette ki beklenemeyeceğini, nitekim, açıklanan bilanço, faaliyet raporunun kabulü ve dahi yönetici huzur hakkına yapılan zam talebine muhalefetin temel sebebinin de bu olduğunu,
Eksik ve hatalı bilirkişi raporu doğrultusunda rapora karşı itirazları dikkate alınmaksızın hüküm kurulduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesine karşı vermiş olduğu cevap dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davacıların ortak olduğu davalı şirketin 04/05/2019 tarihli genel kurul toplantısında alınan 3, 4, 6, 7 ve 8 nolu kararların iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davalı şirketin ticari sicil kaydının incelemesinde, davacılar … ve …’in davalı şirketin hissedarları olduğu, bunlar haricinde …, …’in hissedar oldukları anlaşılmıştır.
Bilirkişi heyetinden alınan raporda özetle; genel kurul toplantılarının davalı şirket ana sözleşmesinin 11.maddesinde düzenlendiğini, buna göre olağan toplantıların hesap devresi sonundan itibaren 3 ay içinde ve senede en az bir defa yapılacağının belirtildiğini, dava konusu genel kurul toplantı çağrısının 17/04/2019 tarihli ticaret sicil gazetesinde ilan edildiğini, gündem olarak şirketin 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait olağan genel kurul toplantısının 04/05/2019 tarihinde şirket adresinde yapılacağının belirtildiğini, gündemde müzakere yapılacak konuların belirtilerek ilan edildiğini, ayrıca pay sahiplerine taahhütlü mektupla toplantı gündeminin bildirilmesi suretiyle davetiyenin yapılmış olduğunu, hazirun cetveline göre şirketin toplam 500.000,00 TL’lik sermayesine tekabül eden 500.000 adet hisseden 309.666 adedinin asaleten 190.334 adedinde vekaleten olmak üzere toplam 500.000 adet hissenin toplantıda temsil edildiğini, kanun ve ana sözleşmede öngörülen toplantı nisabının mevcut olduğunu, toplantıda bakanlık temsilcisinin hazır bulunduğunu, gündemin üçüncü maddesinde 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait yönetim kurulu faaliyet raporunun okunarak görüşlere açıldığını, … vekili ile … ve … söz alarak faaliyet raporuna muhalefetlerini belirterek tutanağa geçirdiklerini, gündemin 4.maddesinde 2016, 2017 ve 2018 yıllarına ait bilanço kâr zarar hesaplarının okunarak görüşmeye açıldığını, … vekili ile … ve …’in söz konusu yıllara ait kârlar gözetildiğinde şirket yönetiminin şirketi yasa gereği üstlendiği sorumluluğu yerine getirmekten uzak ve basiretli tacir gibi yönetmediğini belirterek bilançoyu kabul etmedikleri, bilanço ve kâr zarar cetvelinin 142.000 red oyuna karşılık 23.866 kabul oyuyla oy çokluğuyla kabul edildiğini, gündemin 5.maddesinde 142000 red oyuna karşılık 23.866 kabul oyuyla oy çokluğuyla yönetim kurulunun ibra edildiğini, gündemin 6.maddesinde huzur hakkının görüşüldüğünü, … vekili ile … ve …’in red oyu verdikleri, 142.000 red oyuna karşılık 348.000 kabul oyu ile oy çokluğuyla kabul edildiğini, gündemin 7.maddesinde kâr dağıtım hususunun görüşüldüğünü, … vekili ile … ve …’in kârın tamamının geçmiş yıl zararına mahsup edilmesine ilişkin işleme dair muhalefet şerhi sundukları ve oylamada red oyu verdiklerini, 142.000 red oyuna karşılık 348.000 kabul oyu ile oy çokluğuyla kabul edildiğini, gündemin 8.maddesinde ana sözleşmenin 2, 4 ve 6.maddelerinin tadili hususunun görüşüldüğünü, Hazine ve Maliye Bakanlığının mali sektörle ilişkiler ve kambiyo genel müdürlüğünün izni kapsamında yapılması zorunlu olan tadil tasarısının müzakere edildiğini, … vekili ile … ve …’in red oyu verdikleri, 142.000 red oyuna karşılık 348.000 kabul oyu ile oy çokluğuyla kabul edildiğini, muhalefet şerhlerinin tutanaklara aktarıldığını belirtmişlerdir.
Davalı şirket hakkında Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2013/538 esasında şirketin feshi ve tasfiye davasının bulunduğunu, Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/749 esasında … tarafından şirket aleyhine ortaklık payı alacağının tahsili talebiyle dava açıldığı anlaşılmıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 446.maddesinde iptal davası açabilecek kişiler belirtilmiş olup, bu kişiler; toplantı da hazır bulunup da, karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten veya toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasına etkili olduğunu ileri süren pay sahiplerinin iptal davası açabileceği, düzenlenmiştir.
Doktrinde muhalefet şerhine ilişkin kıstasın katı uygulanmasının hak kaybına neden olduğuna ilişkin eleştiriler olmakla birlikte Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin istikrarlı uygulaması oylamada aykırı oy vermenin yeterli olmadığı yönündedir. Yüksek Mahkeme mutlaka karardan sonra olmak üzere; ya madde altına ya da tutanak sonuna ya da tutanağa belirtilmek sureti ile yazılmış muhalefetin genel kurul tutanağına eklenmesi sureti ile yapılmasının iptal davası hakkının şartı olduğu kabul edilmektedir (Yargıtay 11 HD 08/10/2020 gün 2020/234-3955 e-k, 2020/287-3968 e-k, 2019/4635 2020/3447 e-k karar sayılı karar).
Davalı şirketin ortağı olan davacı tarafından 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 445. ve 446. maddeleri gereğince genel kurul kararına karşı iptal davası açılmış olup, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 446. maddesinde şirket genel kurulunun kararlarına karşı iptal davası açabilecekler sayılmış olup, 446. maddenin (1)-a bendinde toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten pay sahibinin iptal davası açabileceği düzenlenmiştir. Bu düzenleme ile birlikte somut olay incelendiğinde; davalı şirketin 04/05/2019 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısında alınan 3,4, 6, 7 ve 8 no’lu gündem maddelerinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğinden iptali talep edilmiştir.
Dava konusu 04/05/2019 tarihli Genel Kurul Toplantı Tutanağının dava konusu maddelerinin incelenmesinde;
Gündemin 3.maddesinde; 2016, 2017, 208 yılına ait faaliyet raporunun okunduğu, … vekili Av. …, … ve …’in okunan faaliyet raporunu kabul etmeyerek muhalefet ettiği,
Gündemin 4.maddesinde; şirketin 2016, 2017, 208 yılına ait bilanço, kar zarar hesaplarının görüşüldüğü, … vekili Av. …, … ve …’in okunan gündem maddesini kabul etmeyerek muhalefet ettiği, yapılan oylamada davacıların ret oyu verdiği, 142.000 ret oyuna karşılık 238.667 kabul oyu ile oy çokluğuyla gündem maddesinin kabul edildiği,
Gündemin 6.maddesinde; yönetim kuruluna ödenecek huzur hakkının görüşüldüğü, … vekili Av. …, … ve …’in gündem maddesini kabul etmeyerek muhalefet ettiği, yapılan oylamada davacıların ret oyu verdiği, 142.000 ret oyuna karşılık 348.000 kabul oyu ile oy çokluğuyla gündem maddesinin kabul edildiği,
Gündemin 7.maddesinde; şirket kar payının dağıtımının görüşüldüğü, … vekili Av. …, … ve …’in gündem maddesini kabul etmeyerek muhalefet ettiği, yapılan oylamada davacıların ret oyu verdiği, 142.000 ret oyuna karşılık 348.000 kabul oyu ile oy çokluğuyla gündem maddesinin kabul edildiği,
Gündemin 8.maddesinde ise; şirketin ana sözleşmesinin 2, 4 ve 6.maddelerinin Hazine ve Maliye Bakanlığı maliyet sektör ve ilişkiler ve Kambiyo Genel Müdürlüğünün 25/01/2019 tarih ve 2303 sayılı izni ile yine Ticaret Bakanlığı İç Ticaret Genel Müdürlüğünün izni yapılması zorunlu olan tadil tasarının görüşüldüğü, … vekili Av. …, … ve …’in gündem maddesini kabul etmeyerek muhalefet ettiği, yapılan oylamada davacıların 6.maddeye ret oyu verdiği, 142.000 ret oyuna karşılık 348.000 kabul oyu ile oy çokluğuyla gündem maddesinin kabul edildiği dosya kapsamıyla sabittir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 446. maddesi gereğince toplantıya katılan ortakların karara ret oyu kullanarak söz konusu karara muhalif kalması ve bu hususta ayrıca zapta geçirilmesi gerektiğinden, oylama öncesi yapılan görüşmeler esnasında sunulan öneriye karşı olunduğunun belirtilmiş olması ve söz konusu karara karşı ret oyu kullanmasının alınan karara karşı muhalif olacağı anlamını taşımayacağından başka bir deyişle oylama öncesi peşin muhalefetin olması söz konusu olamayacağından iptal davası açan ortakların oylama sonrası ret oyu ve ayrıca toplantı tutanağına muhalefet şerhinin de yazdırması gerektiğinden ve somut dava konusu olayda ise 04/052019 tarihinde yapılan Olağan Genel Kurul Toplantısında davacının 3 no’lu gündem maddesine muhalefet ettiği ancak herhangi bir oylama yapılmadığı, 4, 6, 7 ve 8 no’lu alınan gündem maddelerine karşı ise ret oyu vermesine rağmen toplantı tutanağında herhangi bir muhalefet şerhi bulunmadığından ve davacının söz konusu kararlara muhalefet ettiğine ve muhalefet şerhinin tutanağa geçirilmediğine ilişkin iddialarını yazılı bilgi belgelerle ispatlayamadığından davacılar vekilinin buna yönelik iddiaları da yerinde görülmediğinden anılan kararların iptali isteminin bu nedenle reddi gerekmektedir. Bu nedenlerle davacıların genel kurul kararının iptaline yönelik dava açabilmesi için ön şart olan davacı ortakların ilgili gündem maddelerinin oylamasında ret oyu verip ardından muhalefet şerhi yazdırmış olma şartına uyulmaması nedeniyle davanın reddi yerine yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması yerinde olmadığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılarak davanın 3, 4, 6, 7 ve 8 no’lu gündem maddeleri yönünden reddine karar vermek gerekmiştir (Emsal mahiyette Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 08/12/2015 tarih 2014/18887 esas 2015/13122 karar sayılı ve 02/06/2014 tarih 2014/3504 esas 2014/10251 karar sayılı içtihatları).
Tüm bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun gerekçe yönünden KABULÜ ile,
Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/07/2020 tarih ve2019/394 Esas 2020/381 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/(1).b-2 maddesi uyarınca farklı gerekçeyle KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın dava şartı yokluğundan USULDEN REDDİNE,
2-Alınması gerekli 80,70 TL harçtan peşin alınan 44,40 TL’den mahsubu ile kalan 36,30 TL’nin davacılardan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalı davada kendisini vekille temsil ettirmiş olup 3.40,00 TL vekalet ücretinin davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
5-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacılara iadesine,
B)1-Davacılar tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talebi halinde davacılara iadesine,
2-Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderinin kaldırma gerekçesi gözetilerek üzerlerinde bırakılmasına,
3-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davacılar yararına vekalet ücretine hükmedilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi.14/09/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.