Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1356 E. 2022/1093 K. 23.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1356 Esas 2022/1093 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1356
KARAR NO : 2022/1093

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/02/2020
NUMARASI : 2019/424 Esas 2020/99 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Alacak (Bankacılık İşlemlerinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 29/08/2019
KARAR TARİHİ : 23/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 11/10/2022

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankanın kusuru nedeniyle 100.000,00 TL’lik çek için icra müdürlüğüne fazladan ödemek zorunda kaldığı 24.534,00 TL maddi zararın davalıdan tahsili istemiyle açılan davanın Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 2015/633 Esas-2017/920 Karar sayılı kararı ile kabulüne dair verilen kararın Ankara BAM 21. HD’nin 2018/1027 Esas-2019/141 K. Sayılı kararıyla davalı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilerek kesinleştiğini, kesinleşen bu davada istenmeyen faiz alacağının davalının Yenimahalle 5. Noterliği’nin 28.08.2015 tarihli ihtarnamesi ile temerrüde düşürüldüğü 09.09.2015 tarihinden ilk derece mahkemesince verilen kararın kesinleştiği 08.02.2019 tarihine kadar işlemiş olan temerrüt faizi alacağının tahsili istemiyle işbu davanın açıldığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik işlemiş 100,00 TL faiz alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davacı vekili yargılama sırasında 06.01.2020 tarihli dilekçesi ile dava değerini 11.364,96 TL üzerinden ıslah etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; TBK’nın 72. Maddesi uyarınca davacının davasının zamanaşımına uğradığını, işbu davanın HMK’nın 107. Maddesine göre kısmi dava olarak açılamayacağını, davacının açmış olduğu bu davanın hukuki bir dayanağının bulunmadığını, müvekkili banka tarafından Ankara Batı İcra Dairesinin 2019/10334 Esas sayılı icra takip dosyasına borcun tamamının 09.04.2019 tarihinde ödendiğini, müvekkili tarafından ödenmemiş asıl alacak borcu kalmadığından davacının bu borca yönelik işlemiş faiz alacağı talebinde bulunamayacağını, davacının icra takibinde faiz alacağını saklı tutmadığını, davacının faiz talebinin sebepsiz zenginleşmeye yönelik olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; faiz alacağının tahsili istemiyle açılan davada, davalı vekili; zamanaşımı def’i ile faiz talebinin sebepsiz zenginleşme olduğunu savunarak reddini istediği, davaya konu asıl alacağın, bankada dava konusu çekin karşılığının hesapta bulunmasına rağmen hatalı işlem nedeni ile ödeme yapılmaması sonucu aleyhlerine yapılan icra takibinde fazla ödeme yapmak durumunda kaldıklarının ileri sürerek icrada 25.8.2015 tarihinde yapılan ödemenin tahsili talebine ilişkin olup, talep edilen bedele ilişkin kararın 8.2.2019 tarihinde kesinleşmiş olduğu gözetilerek zamanaşımı def’inin reddine karar verildiği, davalı tarafça borcun 9.4 2019 tarihinde icra kanalı ile ödendiği bildirilmiş ise de; davacı talebinin kararın kesinleştiği 8.2.2019 tarihine kadar olan faiz alacağına ilişkin olduğu, yaptırılan bilirkişi incelemesi ile faiz alacak miktarı ve ıslah dilekçesi gözetilerek davanın kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 11.364,96 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; TBK’nın 72. Maddesi uyarınca davacının davasının zamanaşımına uğradığını, işbu davanın HMK’nın 107. Maddesine göre kısmi dava olarak açılamayacağını, davacının açmış olduğu bu davanın hukuki bir dayanağının bulunmadığını, müvekkili banka tarafından Ankara Batı İcra Dairesinin 2019/10334 Esas sayılı icra takip dosyasına borcun tamamının 09.04.2019 tarihinde ödendiğini, müvekkili tarafından ödenmemiş asıl alacak borcu kalmadığından davacının bu borca yönelik işlemiş faiz alacağı talebinde bulunamayacağını, davacının icra takibinde faiz alacağını saklı tutmadığını, davacının faiz talebinin sebepsiz zenginleşmeye yönelik olduğunu ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, kesinleşen maddi tazminat davasında istenmeyen faiz alacağının tahsili istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Öncelikle belirtmek gerekirse, davacının tavzih talebi üzerine hüküm değiştirilmesi son derece hatalıdır. Zira, ilk derece mahkemesince kısa kararda “Davanın kabulüne, 11.364,96 TL’nin davalıdan tahsiline,” denildiği halde hükümde ise “davacı asilin kaza nedeni ile vücut fonksiyon kaybının olmadığı, bebek olduğu gözetilerek geçici işgöremezlik tazminatına hükmedilemeyeceği değerlendirilerek açılan davanın reddine” şeklinde hüküm kurulmak suretiyle kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki yaratıldığı gibi gerekçe ile hüküm fıkrası arasında da davanın türü ve kabul edilip edilmediği noktalarında çelişki yaratılmak suretiyle HMK’nın emredici ve kamu düzeninden olan 297. Maddesine aykırı hüküm tesis edilmiştir. Bu aykırılığın HMK’nın 305 vd. Maddelerinde tanımlanan ve eldeki davada koşulları gerçekleşmeyen tavzih yolu ile giderilmesi ise mümkün değildir.
Faiz alacağının ayrı bir dava konusu olmasını engelleyen bir yasa hükmü olmadığı gibi faiz isteği, asıl alacağın bir bölümü olmadığından ayrı bir alacak niteliğinde olup esas alacak tahsil edilmedikçe ayrı bir davayla istenebilir. Yine asıl alacağın ödenmesi için açılan davada faize ilişkin hakkın saklı tutulmaması, daha sonra faiz için ayrı bir dava açılmasına engel değildir. TBK’nın 131.maddesinin 2.fıkrasında kabul edilen esas, asıl borcun ödenmesi ile ilgili olup bu madde ile, asıl borcun ödenmesi sırasında işlemiş faizleri isteme hakkı saklı tutulmamışsa artık faizin istenemeyeceği belirtilmektedir. Faiz alacağına ilişkin davanın açıldığı tarihte asıl borç ödenmemiş ise asıl alacağın tabi olduğu zamanaşımı süresi içinde faizi istenebilir.
Uyuşmazlık, kesinleşen maddi tazminat davasında istenmeyen faiz alacağının sonradan ayrı bir dava ile talep edilip edilemeyeceği, faiz alacağının zamanaşımına uğrayıp uğramadığı, faiz alacağının miktarı konularında toplanmaktadır.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olay incelenecek olursa; Davacı davalı banka aleyhine Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açmış olduğu 2015/633 Esas sayılı maddi tazminat davasında; davacının davalı banka nezdindeki hesabı müsait olmasına rağmen bedeli bankaca ödenmeyen davalı bankaya ait çekin icra takibine konulmasından ötürü uğranılan 24.534,00 TL zararın tahsilini talep etmiş, anılan mahkemece 30.11.2017 tarihinde verilen 2015/633 Esas-2017/920 Karar sayılı kararla davanın kabulüne karar verilmiş, taraf vekillerinin söz konusu mahkeme kararına karşı istinaf kanun yoluna başvurması üzerine Dairemizce yapılan istinaf incelemesi sonunda verilen 08.02.2019 tarihli ve 2018/1027 Esas-2019/141 Karar sayışı kararıyla davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile davanın kabulüne, 24.530,00 TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş olmakla hüküm kesinleşmiş, Ankara Batı İcra Dairesi’nin 2019/10334 Esas sayılı icra dosyasına dosya borcunun tamamı olan 32.985,27 TL 09.04.2019 tarihinde davalı banka tarafından ödenmiştir.
Davalı vekili tarafından yasal sürede verilen cevap dilekçesinde usulüne uygun olarak faiz alacağının zamanaşımına uğradığı ileri sürülmüştür. Yukarıda özetlenen maddi tazminat davası, davacının davalı nezdinde hesabı elverişli olduğu halde keşide etmiş olduğu çek bedelinin ibrazında ödenmemiş olması sebebiyle uğranılan maddi zararın tazmini istemiyle açıldığı göre, davacı ile davalı banka arasındaki çek hesabı ilişkisi sözleşmeye dayalı olduğundan, sözleşmeye aykırılık sebebiyle uğranılan zararın tazmini istemiyle açılan dava da TBK’nın 125. Maddesi uyarınca 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olacaktır. Maddi tazminat davası Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 07.10.2015 tarihinde açılmış olup, faiz alacağının talep edildiği işbu dava asıl dava için öngörülen zamanaşımı süresinde açılabileceğinden eldeki davanın açıldığı 29.08.2019 tarihi itibarıyla 10 yıllık zamanaşımı süresi dolmamış olduğundan davalı banka vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmemiştir.
Diğer taraftan davacı tarafından, davalının Yenimahalle 5. Noterliği’nin 28.08.2015 tarihli ihtarnamesi ile temerrüde düşürüldüğü 09.09.2015 tarihinden ilk derece mahkemesince verilen kararın kesinleştiği 08.02.2019 tarihine kadar işlemiş olan temerrüt faizi alacağının tahsili isteminde bulunulmuş ise de davacı tarafından maddi zararın hüküm altına alındığı Dairemiz kararına dayalı olarak davacı tarafından başlatılan UYAP üzerinden getirtilen ve incelenen Ankara Batı İcra Dairesi’nin 2019/10334 Esas sayılı icra takip dosyasında; davacı tarafından ne takip talebinde ne de ödeme esnasında faiz alacağı saklı tutulmadığı gibi dava dilekçesinde geçen söz konusu ihtarnamede de faiz alacağı talebinde bulunulmamıştır. Şu halde davalı banka vekili tarafından icra takip dosyasına davacının hüküm altına alınan maddi tazminat alacağının tamamının ödendiği 09.04.2019 tarihinden sonra asıl alacağın fer’isi niteliğindeki işlemiş faiz alacağı artık TBK’nın 131/2. Maddesi gereği bu davada istenemez. Bu durumda davalı vekilinin istinaf sebebinin kabulü gerekir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin öteki istinaf sebeplerinin esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen karar HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği kaldırılarak davanın reddine dair davanın esası hakkında yeniden aşağıdaki şekilde hüküm kurmak gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
A)1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19.02.2020 tarih ve 2019/424 Esas-2020/99 Karar sayılı KARARININ HMK’nın 353/1-b-2. Maddesi gereği KALDIRILMASINA,
B) 1-Davanın REDDİNE,
2-492 sayılı Harçlar Kanunu’nun karar tarihinde yürürlükte bulunan ilgili Tarifesi hükümleri gereği alınması gereken 80,70 TL maktu karar harcının başlangıçta peşin alınan 44,40 TL maktu ve 192,50 TL ıslah harcı toplamı 236,9 TL’den mahsubu ile fazla alınan 156,2 TL’nin davacıya iadesine,
3- Yargılamada vekil ile temsil olunan davalı yararına karar tarihinde yürürlükte AAÜT’nin 13/4. Maddesi gereği belirlenen 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 44,40 TL başvuru harcı, 44,40 TL peşin harç, 192,50 TL ıslah harcı, 37,20 TL tebligat ve 500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 818,50 TL yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalı tarafından sarfedilen yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-HMK’nın 333. maddesi gereği varsa kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi halinde yatıran tarafa iadesine,
C)1-İstinafa başvuran davalı tarafından yatırılan 776,34 TL istinaf nispi karar harcının kararın kesinleşmesi ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
2-İstinafa başvuran davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf başvuru gideri 32,50 TL dosya gönderme ücreti olmak üzere toplam 181,10 TL istinaf giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 23/09/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …
Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.