Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1351 E. 2022/1063 K. 22.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1351 2022/1063 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1351
KARAR NO : 2022/1063

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/09/2020
NUMARASI : 2019/388 Esas 2020/430 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 22/07/2019
KARAR TARİHİ : 22/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 22/09/2022

Taraflar arasındaki alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacı şirketin… Şubesi’nden 24 ay vadeli 500.000,00 TL’lik kredi kullandığını, kredinin son 3 taksitinin yapılandırıldığını, 28.05.2019 tarihinde … no ile 58.000,00 TL ve 18.06.2019 tarihinde… no ile 55.000,00 TL tutarında krediler kullandırıldığını ve bu tarihlerden itibaren çeşitli aralıklarla ve mükerrer olarak her biri 1.575,00 TL tutarında ve toplamda 9.450,00 TL kesinti yapıldığını, 35 yaşında olan müvekkili adına 28.05.2019 tarihinde çekilen yapılandırma kredisi için 31.05.2019 tarihinde … poliçe numarası ile … Sigorta Şirketi tarafından hayat sigortası yapıldığı ve 10.077,75 TL lik prim kesintisi yapıldığını, yapılan hayat sigortasının çekilen kredi miktarını fazlasıyla karşılamaya yeterli olduğu fahiş oranda yapıldığını, banka tarafından kullandırılan kredilerin birden fazla güvence ile koruma altına alındığını, fazlasıyla kredi güvencesi olduğu hayat sigortasının hakkaniyete aykırı olduğunu, kredilerin toplam 9 ay taksiti olduğu, sigortanın 1 yıllık yapıldığı ve ticari teamüllere aykırı olduğunu, bankadan yapılandırma amaçlı iki ayrı kredi ile 113.000,00 TL çekildiğini, bankaca 6 ayrı işlemde toplam 9.450,00 TL kredi tahsis komisyonu ve 10.077,75 TL hayat sigortası olmak üzere toplam 19.527,75 TL bilinen masraf kesildiğini, ayrıca bilinmeyen ufak kesintiler olduğunu, fazlaca alınan masrafların ve fahiş oranda yapılan hayat sigortasının yasal dayanağının olmadığını, hayat sigortası için müvekkilinin açık bir talebinin de mevcut olmadığını ve alınan masraf ve hayat sigortası bedelinin iadesi gerektiğini, bu nedenle 28.06.2019 tarihinde banka şubesine yapılan iade başvurusuna olumlu ya da olumsuz geri dönüş yapılmadığını, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, kullanılan kredilerin masrafları için şimdilik 100,00 TL, hayat sigortası için ise şimdilik 100,00 TL ‘nin kesinti tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte müvekkiline iadesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili 02/07/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile dava değerini 19.327,75 TL’ye çıkarmıştır.
CEVAP
Davalı tarafa dava dilekçesinin tebliğ edildiği, davaya karşı cevap verilmediği görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; taraflar arasında düzenlenen kredi sözleşmesi ve yapılandırma protokolleri incelendiğinde, belirli bir oranda komisyon alınabileceğine dair herhangi bir sözleşme hükmü olmadığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/5344 esas, 2020/3124 karar sayılı 23/06/2020 tarihli ilamında da belirlendiği üzer komisyon tahsili için sözleşme hükmünün olması gerektiği, başkaca bankaların uygulamaları ise sözleşmede hüküm olması ancak komisyon oranın belirtilmemesi halinde komisyon tutarının belirlenmesinde dikkate alınabilecek olup, somut olayda sözleşme hükmü olmadığından davacıdan komisyon tahsil edilemeyeceği mahkemece değerlendirilerek tahsil edilen komisyon tutarı 9.450,00 TL’nin tamamının iadesine, taleple bağlı kalınarak ıslah tarihinden itibaren avans faizi işletilmek suretiyle karar verildiği, hayat sigortası poliçe bedelinin iadesi yönündeki talep ise; poliçenin dava dışı kefil … lehine düzenlenmiş olması, poliçede teminat limitinin poliçenin kapsadığı tarihin ve alınacak net primin açıkça yazılı olması ve bu haliyle davacı şirketin kaşesi üzerine imza atılması, davacı tacir vasfına sahip şirketin basiretli olma zorunluluğu bulunduğu, atılan imzanın davacı … bağladığı gözetilerek hayat sigortası poliçe priminin iadesi yönündeki talebin reddi gerektiği anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne, 9.450,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, hükmedilen tutarın 100,00 TL’sine dava tarihinden, 9.350,00 TL’sine ıslah tarihi olan 03/07/2020 tarihinden itibaren değişen oranlı avans faizi işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
Davacının tacir olup, tacirlerin Tüketici Hukukundan yararlanmasının mümkün olamayacağını, davacı yandan kesilen komisyonların sözleşme hükümlerine uygun olduğunu, TTK’nun 20.maddesi gereğince müvekkili bankanın ücret isteme hakkı bulunduğunu, bankacılık hizmetleri sözleşmesinde, ücret, masraf, komisyon, sigorta giderlerinin alınacağına ilişkin düzenleme bulunduğunu, genel kredi sözleşmesinin 8.maddesinde de faiz, komisyon, vergi, fon ve masrafların düzenlendiğini, bu nedenle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.

HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davalı banka tarafından komisyon, hayat sigorta poliçe ücreti vb. adı altında değişik tarihlerde alınan ücretlerin istirdadı istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Taraflar arasında kredi borcunun ödenmesine ilişkin uzlaşma tutanağı ve borç tasfiye protokolünün 18/06/2019 tarihinde imzalandığı, imzalanan protokolde sözleşme kapsamında komisyon alınacağına ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmadığı anlaşılmıştır.
Bankacı bilirkişiden alınan raporda özetle; davacı firmanın daha önce kullanmış olduğu 24 ay vadeli kredinin son 3 taksitinin ödenmemesinden dolayı taraflar arasında borç tasfiye protokolü imzalandığı ve 20 gün arayla 2 adet yapılandırma kredisi kullandırıldığı, bu kullandırım sırasında ve çeşitli tarihlerde 6 kez 1.575,00 TL olmak üzere toplam 9.450,00 TL tahsis komisyonu tahsil edildiği ayrıca kredi kefili …’a 1.900.000,00 teminatlı ferdi kaza sigortası yapıldığı ve sigorta nedeniyle 10.077,95 TL poliçe primi tahsil edildiği belirtilmiştir.
Somut olaya gelince, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere taraflar arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, kredi sözleşmesi kapsamında davacı şirkete kredi kullandırıldığı, kredinin ödenmesinde gecikme olması üzerine taraflar arasında 18/06/2019 tarihli kredi borcunun ödenmesine ilişkin uzlaşma tutanağı ve borç tasfiye protokolü imzalandığı, sözleşmenin 4.maddesinde protokolün konusunun ve amacının borçluların bankadan kullanmış olduğu kredilerden kaynaklanan borçlarının mutabakat kapsamında ödeneceğinin düzenlendiği, sözleşmenin 5.maddesinde borç miktarının belirlendiği, 6.maddesinde tasfiye şeklinin, 7.maddesinde temerrüt tarihi ve sonuçlarının, 8.maddesinde diğer hususların, 9.maddede müteselsil kefilin ilave beyanı, 10.maddede harca ilişkin beyan ve 11.maddede alacaklı bankanın beyanının düzenlenerek imza altına alındığı, protokolde borcun tasfiye edilirken belli oranda komisyon alınacağına ilişkin herhangi bir sözleşme hükmünün bulunmadığı, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin emsal içtihatları ile Dairemiz uygulamasına göre de komisyon tahsil için açık bir sözleşme hükmünün bulunması gerekmektedir. Genel kredi sözleşmesinde bu yönde düzenleme yapılmış olması yeterli olmayıp ayrıca borç tasfiye protokolünde de açıkça bu yönde düzenleme yapılması gerektiğinden ve özellikle dava konusu yapılandırma protokolünde bu yönde açık düzenleme bulunmadığından açılan davanın kısmen kabulüne yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabul kısmen reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalıdan alınması gerekli olan 645,53 TL harçtan peşin alınan 161,38 TL harcın mahsubu ile bakiye 484,15‬ TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi .22/09/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi -…