Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1316 E. 2022/1128 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1316 Esas 2022/1128 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1316
KARAR NO : 2022/1128

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/12/2019
NUMARASI : 2018/483 Esas 2019/1057 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVA : Alacak
DAVA TARİHİ : 28/06/2018
KARAR TARİHİ : 30/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 24/10/2022

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davalı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının dava dışı … Limited Şirketi’nin hissedarı olduğu gibi şirketin müdürü olarak görev yaptığını, şirketin faaliyet konusunun internet ve online sistemler üzerinden mal alım satımı yapmak, sanal mağazalar oluşturmak ve elektronik ortamlarda ticaret yapmak, şirketin ürettiği tek ürünün ise bebek taşımaya yarar bebek kangurusu, tek tanıtım ve pazarlama faaliyetinin internet ve sosyal medya olduğunu, davalının şirketin diğer ortağı müvekkilinden habersiz olarak şirketin tanıtım faaliyetlerinin yürütüldüğü instagram ve facebook hesaplarının şifrelerinin davalı tarafından değiştirildiğini, sözlü ve 05/08/2016 ile 31/08/2016 tarihli ihtarlara rağmen şifrelerin davalı tarafından şirket ortağı olan müvekkiline verilmediğini, bilinçli olarak da tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinin davalı tarafından yürütülmediğini, bu nedenle de şirketin satışlarının düştüğünü ve daha sonra da şirketin sosyal medya hesabının değiştirildiğini, davalının anılan eylemleri sebebiyle 24/02/2017 tarihine kadar olan zararların tahsili için Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesine açılan ve 2017/146 esas sayılı davada davalının haksız eylemleri sebebiyle 673.549,90 TL kar mahrumiyeti olacağı hesaplandığını, bu davadan taraflar arasında yapılan 05/02/2018 tarihli boşanma protokolü gereğince vazgeçilmiş ise de; davalının zarar verici eylemlerine devam ettiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 100.000,00 TL zararın TTK’nun 555.maddesi gereğince davalıdan tahsili ile şirkete ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edildiği halde davalı cevap dilekçesi sunmamış, duruşmalara katılarak beyanda da bulunmamıştır.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma ve toplanan tüm delillere göre; TTK’nın 553. Vd. Maddelerine dayalı olarak açılan sorumluluk davasında, dava dışı şirkette davacının müdür, davalının ise müdürler kurulu başkanı olarak görev yaptığı dönemde davalının eylemleri ile şirketin zarara uğratıldığı iddia edilmiş ise de; aynı iddialarla ilgili mahkememizin 2017/146 esasında görülmekte olan davada zarar isteminde bulunulduğu, açılan bu davanın feragatla sonuçlanması ve kesinleşmesi nedeniyle yeni bir dava yolu ile aynı zararın talep edilemeyeceği, feragatla sonuçlanan dava tarihinden sonraki dönemle ilgili olarak da davalının şirketi zararlandırıcı herhangi bir eyleminin bulunmadığı gerekçesiyle açılan davanın reddine, karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin hakkından feragat etmeyip vazgeçtiğini, müvekkilinin davanın takibinden vazgeçtiğini, oysa talep edilen haktan, talep sonucundan feragat etmediğini, nitekim karara dayanak 05.02.2018 tarihli boşanma protokolünün 5. Maddesinin e bendinde; “… ile … ekli listede ve bu listede belirtilmeksizin aralarındaki tüm hukuk davalarından vazgeçecek ve vazgeçme karşı tarafça kabul edilecektir…” şeklinde düzenlenmiş olduğunu protokolün düzenleniş biçiminden de anlaşıldığı üzere protokoldeki vazgeçmenin feragat anlamında olmadığını davanın yalnızca geri alındığının açık olduğunu, söz konusu kararın istinaf edilmeden kesinleşmiş olmasının kararı hukuka uygun kılmadığını, her ne kadar yerel mahkeme kararında davacının kesinleşen davada istenilen alacakları kesin hüküm nedeniyle yeni bir davada istenemeyeceği şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar vermişse de Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/146 esas sayılı dosyasında 24.02.2017 tarihine kadar olan alacakların ve zararın tazmini talep edilmiş olup işbu istinaf dilekçemize konu Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2018/483 esas sayılı dosyasında ise 24.02.2017 tarihinden sonra doğan alacak ve zararların tazmini talep edildiğini, yerel mahkemenin gerekçesine konu ettiği gibi vazgeçilen alacakların talep edilmediğini, mahkemece gerekçeli kararda feragatle sonuçlanan dava tarihinden sonraki dönemle ilgili olarak da davalının şirketi zararlandırıcı herhangi bir eyleminin bulunmadığının belirtildiğini, ancak davalının halen sosyal medya hesaplarının şifrelerini vermeyerek şirketin ticari satış yapmasını engellediğini ve ayrıca boşanma protokolüne aykırı davranarak şirketin tasfiyesini geciktirdiğinden zararın daha da artmasına sebebiyet verdiğini ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, dava dışı limited şirketin ortağı ve müdürler kurulu başkanı olan davalının şirketi zarara uğrattığı iddiasıyla TTK’nın 553. Maddesi gereği dava dışı limited şirketin zararının tazmini ile şirkete ödenmesi istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Tarafların ortağı olduğu … Limited Şirketi’nin celpedilen sicil dosyasının incelenmesinde davacı ile davalının eşit pay oranında şirkete ortak oldukları, aksi kararlaştırılıncaya kadar şirket müdürü olarak davalının, müdürler kurulu başkanı olarak da davacının seçildiği, 01/09/2016 tarihinde yayınlanan sicil gazetesinde müdür ve müdürler kurulu başkanının ilan edildiği görülmüştür.
Aynı mahkemeye ait dosya arasına konulan 2017/146 esas, 2018/124 karar sayılı dosyanın incelenmesinde ise; davacının 24/02/2017 tarihinde aynı davalı hakkında açtığı dava ile aynı iddiları ileri sürerek uğranılan zarardan şimdilik 25.000 TL’nin tahsil ile şirkete ödenmesi yönünde talepte bulunulmuş, davalı bu dosyada da davaya cevap vermemiş, davacı mahkemeye sunmuş olduğu 06/02/2018 tarihli dilekçe ile “…davalı ile aramızda yapılan 05/02/2018 tarihli boşanma protokolü gereğince davadan vazgeçiyorum, herhangi bir yargılama gideri talebinde bulunmuyorum.” davalı ise 06/02/2018 tarihli dilekçe ile “…05/02/2018 tarihli boşanma protokolü gereğince davacının davadan vazgeçtiğini, herhangi bir yargılama gideri talebinde bulunmadığını beyan etmiştir. Ben de protokol gereğince davacının davasından vazgeçmesini kabul ediyorum.” şeklinde dilekçe vermiş, verilen dilekçelerle ilgili tarafların kimlik tespitleri yapılmıştır. Mahkemece 23/02/2018 tarihinde davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiş, iş bu karar taraflara tebliğ edilmesine rağmen istinaf edilmediğinden 11.04.2018 tarihinde kesinleşmiştir.
Dosya kapsamında yer alan 05/02/2018 tarihli boşanma protokolünün incelenmesinde ise; mal paylaşımı başlıklı dördüncü sayfadaki b bendinde ” … … markası ile ilgili olarak tüm haklardan ve taleplerden … lehine feragat ettiğini kabul ve taahhüt etmektedir.” diğer hususlar başlıklı beşinci sayfa b bendinde ” … ile … ekli listede belirtilen ve bu listede belirtilmeksizin bugüne kadarki aralarındaki tüm hukuk davalarından vazgeçecek ve vazgeçme karşı tarafça kabul edilecektir. Söz konusu vazgeçme sonucunda taraflar birbirinden yargılama gideri talebinde bulunmayacak” ayrıca 5-h bendinde; “Tarafların yukarıda belirtilenler dışında birbirlerinden maddi, manevi tazminat, nafaka ve mal tasfiyesi talepleri bulunmamaktadır” hükümleri mevcuttur. Mahkemece 2017/146 esas sayılı dosyasında feragat nedeniyle dava reddedilmiş, verilen bu karar da kesinleştiğinden davacı artık kesinleşen davada istenenleri kesin hüküm nedeniyle yeni bir davada isteyemez.
Yargılama sırasında mahkemece ekonomist hesap bilirkişisi, nitelikli hesaplamalar uzmanından oluşan bilirkişi kurulundan alınan 09/07/2019 tarihli rapor ve itiraz üzerine alınan 15/10/2019 tarihli raporda da feragat tarihinden sonra davalının aynı konuda yeni zararlandırıcı eylemleri söz konusu olmadığından, şirketin şifre verilmemesi nedeniyle zarara uğramadığı belirtilmiştir.
Uyuşmazlık daha önce davalı şirket ortağı ve müdürünün internet ortamında ticaret yapan dava dışı şirketin sosyal medya şifrelerini vermemesi sebebiyle şirketin zarara uğratıldığı iddiasıyla TTK’nın 553. Vd. Maddeleri uyarınca şimdilik 25.000,00 TL zararın tazmini istemiyle 24.02.2017 tarihinde aynı mahkemede açılan davada davacı tarafından davalı ile aralarındaki boşanma protokolü hükümleri uyarınca o davadan vazgeçmenin istinaf edilmeksizin kesinleşen mahkemece o davadan feragat olarak kabul edilip edilemeyeceği, bu davada anılan mahkeme ilamının etkisi, davalı şirket ortağının bu dava tarihi itibarıyla dava dışı limited şirketi zararlandırıcı bir eyleminin bulunup bulunmadığı ve varsa davalının zararlandırıcı bir eylemi sebebiyle dava dışı şirketin zarara uğrayıp uğramadığı, TTK’nın 553. Maddesi gereği davalının sorumlu tutulup tutulamayacağı noktalarında toplanmaktadır.
Öncelikle ilk derece mahkemesinde 24.02.2017 tarihinde yine davacı tarafından aynı davalı hakkında işbu davada ileri sürülen aynı maddi vakıalara dayalı olarak TTK’nın 553. Maddesi gereği dava dışı limited şirketin uğradığı zararın tazmini istemiyle açılan davada, taraflar arasındaki 05.02.2018 tarihli protokole istinaden davacının davadan vazgeçtiğine dair yazılı beyanı gözetilerek ilk derece mahkemesince 2017/146 Esas sayılı davada, HMK’nın 307. Maddesi uyarınca davadan feragat sebebiyle davanın reddine dair karar verilmiş, taraflara usulüne uygun olarak tebliğ edilen bu hüküm taraflarca istinaf edilmeksizin işbu davadan önce 11.04.2018 tarihinde kesinleşmiştir.
Eldeki davada ise davacı taraf yine, kesinleşen 2017/146 Esas sayılı dava dosyasındaki aynı maddi vakıalara dayalı olarak aynı davalı hakkında bu defa 100.000,00 TL maddi tazminatın, davalı şirket ortağından ve yetkili müdüründen tahsili ile dava dışı şirkete verilmesine dair 28.06.2018 tarihinde dava açılmıştır. İlk derece mahkemesince usul ve yöntemine uygun olarak alınan Dairemizce denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunan bilirkişi heyet kök ve ek raporlarına göre davalının dava tarihi itibarıyla zararlandırıcı bir eyleminin bulunmadığı, dava dışı şirketin internette yeni sosyal medya hesapları kurabileceği, dava dışı şirketin şifre verilmemiş olması sebebiyle zarara uğramadığı, taraflar arasındaki 05.02.2018 tarihli boşanma protokolüne göre davalının kendi adına tescilli markası olan “…” markası ile ilgili olarak tüm haklarından ve taleplerinden davacı lehine feragat ettiği, yine protokolün 5-h bendinde; “Tarafların yukarıda belirtilenler dışında birbirlerinden maddi, manevi tazminat, nafaka ve mal tasfiyesi talepleri bulunmamaktadır” hükmü ve şirketin tasfiyeye gitmesine ilişkin hükümler birlikte değerlendirildiğinde, dava tarihi itibarıyla davalının dava dışı şirketi uğrattığına dair zararlandırıcı bir eyleminin bulunduğu ispat edilemediğinden ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiş, davacı vekilinin istinaf sebeplerine itibar edilmemiştir.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davacı taraftan alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,3 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan giderlerin kendisi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan incelemede, HMK’nın 362/1-a. maddesine göre kararın taraflara tebliğinden itibaren iki haftalık süre içinde Yargıtay’ın ilgili Dairesinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30/09/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.