Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1307 E. 2022/1056 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1307 Esas 2022/1056 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1307
KARAR NO : 2022/1056

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/12/2019
NUMARASI : 2018/770 Esas 2019/1373 Karar
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 31/10/2018
KARAR TARİHİ : 15/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/09/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; hak arama hürriyeti gereği müvekkilinin hakkında yapılan takibe konu borcu bulunmadığı düşünüldüğünden itiraz hakkı bulunduğunu, hesaplanan tüm faiz türleri ve oranlarının fahiş olduğunu, sözleşmede tek taraflı olarak davacı tarafından belirlenen faize ilişkin maddelerin kanuna aykırılık teşkil ettiğini bildirerek davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunun dosya kapsamına uygun olduğu, hükme esas alındığı, davacının icra takibinde haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra takip dosyasında yaptığı itirazın 159.893,44 TL asıl alacak, 8.256,24 TL işlemiş faiz, 412,82 TL BSMV olmak üzere toplam 168.562,50 TL üzerinden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, 33.712,50 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bilirkişi raporu ile davadaki haklılığın ortaya konulduğunu, alacak hesaplaması konusunda ise raporun hata içerdiğini, dava değeri davaya konu icra takibinde alacak olarak belirtilen 174.984,69 TL olduğunu, dosyadaki sözleşme ve ihtarnamelere göre alacağın müvekkili tarafından hesaplandığını, bilirkişi tarafından ise alacağın eksik tespit edildiğini, asıl alacak kalemleri talepten düşük olduğu için fer’i alacak niteliğindeki temerrüt faizi ve BSMV’nin de talep edilen miktardan düşük çıktığını, ek rapor talebinin kabul edilmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarı, Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2018/10526 sayılı takip dosyası, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 20/11/2019 tarihli bilirkişi raporu, hesap ekstresi, nakit kredi kullandırım talep formu dosya içerisinde yer almaktadır.
Ankara 2. İcra Müdürlüğü’nün 2018/10526 sayılı takip dosyası incelendiğinde; davacı alacaklı tarafından davalı borçlu ve diğer borçlular aleyhine toplam 174.984,69 TL alacağın tahsili talebi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya bila tebliğ olduğu, davalı borçlunun 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde 10/10/2018 tarihinde icra takibinde yer alan borca ve ferilerine itiraz ettiği, işbu itirazın iptali davasının itiraz dilekçesinin alacaklı/vekiline tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 31/10/2018 tarihinde açıldığı görülmüştür.
Davacı banka ile davalı arasında 19/06/2017 tarihli 500.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalının sözleşmedeki imzasını inkar etmediği dosya içeriğiyle sabittir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili talebi ile başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yukarıda özetlendiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacı banka ile davalı arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, kredi borcunun ödenmemesi üzerine davacı tarafından kredi hesabının kat edildiği, alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalının icra takibindeki borcun tamamına itiraz etmesi üzerine işbu itirazın iptali davasının açıldığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı, alacak var ise miktarı, davalının icra takibine itirazının haklı olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazı incelendiğinde, hükme esas alınan bilirkişi raporu banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılmak suretiyle hazırlanmış olup, takip tarihi itibarıyla davacının davalıdan 159.893,44 TL asıl alacak, 8.256,24 TL işlemiş faiz, 412,82 TL BSMV olmak üzere toplam 168.562,50 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Anılan rapor ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli niteliktedir.
Hal böyle olunca, mahkemece banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen ayrıntılı, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan, davalı vekili davacı vekilinin istinaf dilekçesinin tarafına tebliği üzerine verdiği cevap dilekçesinde davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstinaf aşamasında ise davalı vekili, hükmün 4 numaralı bendinde davalı lehine hüküm altına alınan vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine şeklinde hüküm kurulduğunu, lehlerine hükmedilen vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine şeklinde hükmün tavzih edilmesini talep etmiştir.
Açıklandığı üzere davalı vekilinin hükme yönelik herhangi bir istinaf itirazı bulunmamaktadır. Davacı vekilinin istinaf itirazları ise yukarıda açıklanan gerekçe ile yerinde görülmemiştir.
Bu durumda davalı vekilinin hükme yönelik herhangi bir istinaf başvurusu bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf itirazının yerinde görülmediği, hükmün 4 numaralı bendinde açıkça davalının kendisini vekille temsil ettirdiği belirtildikten sonra hüküm altına alınan vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine hükmedilmesinin açık maddi hata niteliğinde bulunduğu, talep üzerine mahallinde maddi hatanın her zaman düzeltilmesinin mümkün olduğu gözetilerek davalı vekilinin tashih talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin tashih talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 80,70 TL harçtan peşin alınan 54,40 TL maktu harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
B)Davalı vekilinin tashih talebi hakkında karar verilmesine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/09/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.