Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1290 E. 2022/940 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 201 Esas 2021/ Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2020/1290
KARAR NO : 2022/940
TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/09/2020
NUMARASI : 2018/598 Esas 2020/335 Karar
TEMLİK EDEN DAVACI :
VEKİLİ :
TEMLİK ALAN DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 13/08/2018
KARAR TARİHİ : 30/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2022
Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davalılar vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalıların icra takibine itirazının iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde; kefaletin şekil koşullarına uygun olmadığını, asıl borçlu şirketin 2013 yılında devredildiğini, devir sebebiyle devreden ortakların sorumluluklarının devamına ilişkin sürelerin geçtiğini, şirket ortağı olarak kefaleti alınan müvekkillerin murisinin sorumluluk süresinin geçtiğini, kefaletin geçersiz olduğunu bildirerek davanın reddini, %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacı banka ile dava dışı şirket arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalılar murisi …’ın sözleşmede müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, mirasçıları olan davalılar hakkında takip başlatıldığı, borçlular tarafından borca itiraz edildiği ve takibin durduğu, yargılama aşamasında alınan bilirkişi ek raporu ile davacının takip tarihi itibarıyla alacaklı olduğu miktarın tespit edildiği gerekçesiyle davalıların icra takibine itirazlarının kısmen iptali ile 19.038,11 TL asıl alacak, 1.385,94 TL işlemiş faiz, 74,19 TL BSMV ve 304,23 TL masraftan oluşan toplam 20.802,47 TL üzerinden takibin devamına, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkillerinin murisinin kredi sözleşmesinde sorumlu tutulduğu kısımda tek bir imzası bulunduğunu, iki farklı sorumluluk için iki farklı imza gerektiğini, murisin müteselsil kefil sıfatıyla sözleşmeyi imzalaması sebebiyle müşterek borçluluk açısından sorumluluğunun doğmadığını, murisin imzasının bulunduğu kısımda kefaletin şekil şartları olan kefilin sorumlu olacağı azami miktar ve kefalet tarihinin el yazısıyla yazılması gerekirken sadece murisin imzasının bulunduğunu, kefaletin şekil şartlarını taşımadığını, kök raporda da bu durumun belirlendiğini, mahkemece ise kök raporun hükme esas alınmamasının hatalı olduğunu, murisin kefil sıfatıyla sorumluluğunun bulunmadığını bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Genel kredi sözleşmesi, hesap kat ihtarları, Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2018/3061 sayılı takip dosyası, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 24/05/2019 tarihli kök, 16/12/2019 tarihli ek bilirkişi raporu, dava dışı asıl borçlu şirketin ticaret sicil kaydı, davacı ile dava dışı … Elektrik İnş. … Ltd. Şti. arasında akdedilen genel kredi sözleşmesi suretleri, kredi kartı hesap özetleri, murisin veraset belgesi, temlikname, asıl borçlu … Grup … Ltd. Şti.’nin banka hesap hareketleri dosya içerisinde yer almaktadır.
Ankara 26. İcra Müdürlüğü’nün 2018/3061 sayılı takip dosya incelendiğinde; davacı alacaklı banka tarafından davalı borçlular ve dava dışı borçlular aleyhine toplam 20.893,76 TL nakit alacağın tahsili talebi ile ilamsız icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlulara 12/03/2018 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçluların 7 günlük hak düşürücü süre içerisinde 19/03/2018 tarihinde icra takibinde yer alan borca ve ferilerine itiraz ettiği, işbu itirazın iptali davasının itiraz dilekçesinin alacaklı/vekiline tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre içerisinde 13/08/2018 tarihinde açıldığı görülmüştür.
Davacı banka ile dava dışı … Grup … Ltd. Şti. arasında 10/09/2009 tarihli 250.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, davalılar murisi …’ın sözleşmede müteselsil kefil sıfatıyla imzasının yer aldığı, sözleşmedeki kefaletin sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan mülga BK’nun 484 vd. maddelerinde yer alan şekil koşullarına uygun olduğu dosya içeriğiyle sabittir.
Davacı banka ile dava dışı … Elektrik İnşaat … Ltd. Şti. arasında 27/07/2010 tarihli 500.000,00 TL limitli, bila tarihli 150.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmeleri imzalandığı, davalılar murisi …’ın sözleşmelerde müteselsil kefil sıfatıyla imzasının yer aldığı görülmüş ise de, davacı vekili dava dilekçesinde açıkça asıl borçlunun … Grup … Ltd. Şti. olduğunu beyan etmesi karşısında işbu dava konusu icra takibinde tahsili talep edilen alacağın dava dışı … Elektrik … Ltd. Şti. ile akdedilen genel kredi sözleşmelerinden kaynaklandığının ileri sürülmediği, yukarıda belirtilen dava dışı … Grup … Ltd. Şti.’nin asıl borçlu, murisin kefil olduğu 10/09/2009 tarihli 250.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığının iddia edildiği gözetilerek bu kabul çerçevesinde istinaf incelemesi yapılmıştır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi kök raporunda, hesap kat ihtarnamesinde murisin sorumlu olduğu tutarın 500.000,00 TL olarak gösterildiği, bu durumda 27/07/2010 tarihli gks’ye dayanıldığının anlaşıldığı, kefalet tutarının belli olmadığı, murisin kefaletinin geçersiz olduğu, davalılara sorumluluk yüklenemeyeceği yönünde kanaat bildirilmiştir.
Banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılmak suretiyle hazırlanan bilirkişi ek raporunda ise, murisin kefaletinin geçerli kabul edilmesi halinde takip tarihi itibarıyla davacının kredi kartı nedeniyle 4.913,65 TL asıl alacak, 582,10 TL işlemiş faiz, 33,90 TL BSMV, kredi nedeniyle ise 14.124,46 TL asıl alacak, 803,84 TL işlemiş akdi faiz, 40,19 TL BSMV alacağı bulunduğu, davalıların temerrüte düşmediği tespit edilmiştir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunduğunu, alacağın tahsili talebi ile başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacı banka ile dava dışı şirket arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, sözleşmede davalılar murisinin müteselsil kefil sıfatıyla imzasının yer aldığı, kefilin hesap kat tarihinden önce, 19/10/2012 tarihinde vefat ettiği, kredi borcunun ödenmemesi üzerine davacı tarafından kredi hesabının kat edildiği, alacağın tahsili için icra takibi başlatıldığı, davalıların icra takibindeki borcun tamamına itiraz etmeleri üzerine işbu itirazın iptali davasının açıldığı hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davalılar murisinin genel kredi sözleşmesinde yer alan kefaletinin kanunun aradığı şekil koşullarına uygun olup olmadığı, murisin ölüm tarihi olan 19/10/2012 tarihinde davacının dava dışı asıl borçlu şirketten, murisin kefalet imzasının yer aldığı genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan kredi ve kredi kartı alacağı bulunup bulunmadığı, alacak var ise takip tarihi itibarıyla miktarı, davalıların icra takibine itirazlarının haklı olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davalılar vekilinin istinaf itirazı incelendiğinde, yukarıda açıklandığı üzere davacı vekili tarafından dava dilekçesinde takibe konu alacağın banka ile dava dışı … Grup … Ltd. Şti. arasında akdedilen genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı açıkça belirtilmiştir. Anılan 10/09/2009 tarihli 250.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinde davalılar murisi müteselsil kefildir. Kefalet tarihinde TBK yürürlükte bulunmadığından kefalet tarihi, kefalet miktarı, müteselsil kefil olması halinde müteselsil ibaresini kefilin el yazısı ile yazmasına ilişkin şekil koşulu aranmayacaktır. Kefalet tarihinde yürürlükte bulunan mülga BK’nun 484. vd. maddeleri uyarınca murisin müteselsil kefaleti yasanın aradığı şekil koşullarına uygundur.
Davalıların kefil olan murisin kefalet imzasına yönelik herhangi bir itirazları da bulunmamaktadır.
Dosya içeriğiyle davalılar murisinin hesap kat tarihi olan 06/11/2017 tarihinden önce, 19/10/2012 tarihinde öldüğü sabittir. Kefalet ise ölüm ile son bulur. Bir başka anlatımla kefilin ölüm tarihinden sonra kullandırılan kredilerden ve yapılan kredi harcamalarından sorumlu olduğu ileri sürülemeyecektir.
Somut olayda, yargılama aşamasında alınan bilirkişi ek raporunda, takip tarihi itibarıyla bankanın kredi kartı ve krediden kaynaklanan alacak miktarı tespit edilmiş ise de, raporda kefil olan murisin ölüm tarihinden sonra kredi kullanılıp kullanılmadığı, kredi kartı borcu olup olmadığı, kefilin ölüm tarihinde bankanın alacağı bulunup bulunmadığı yönünde herhangi bir tespite yer verilmemiştir.
Bilirkişi ek raporu banka kayıtları üzerinde, yerinde inceleme ile hazırlanmıştır. Anılan rapor ekinde yer alan hesap hareketlerinden dava dışı asıl borçlunun kullandığı kredinin artı para kredisi olduğu görülmüştür. Hesap hareketlerinde ölüm tarihinden sonra, 06/01/2017 tarihinden itibaren hesap dökümü görülmektedir. Buna göre 06/01/2017 tarihinde artı para kredi borcu 14.944,07 TL’dir. Anılan tarihten itibaren hesap hareketlerinin sonu olan 21/12/2017 tarihine kadar asıl borçlu şirketin hesabına 14.944,07 TL artı para kredi borcunu aşacak şekilde para yatırıldığı anlaşıldığından muris olan kefilin artı para kredi borcu sıfırlanmıştır. Bu tarih aralığında yeniden artı para kredisi kullanılması nedeniyle asıl borçlunun hesap bakiyesi (-) bakiyede ise de, murisin ölüm tarihinden sonra asıl borçlu tarafından kullanılan artı para kredisinden sorumlu tutulamayacaktır.
Öte yandan, ek rapor ekinde yer alan iki adet kredi kartı hesap özetinde yapılan harcamalar 2017 yılı harcamalarıdır. Ekstrede önceki dönem hesap özeti bakiye borcu görünmekte ise de, dönem faizi olarak 89,54 TL ve 1,23 TL’ye yer verilmiştir. Bu durumda murisin 19/10/2012 ölüm tarihinde ödenmemiş kredi kartı borcunun bulunması halinde 01/12/2017 ve 31/12/2017 hesap kesim tarihli hesap özetlerinde dönem faizi olarak 89,54 TL ve 1,23 TL değil, daha yüksek miktarda dönem faizine yer verilmiş olması gerekir. Kaldı ki ölüm tarihi ile hesap ekstreleri, hesap kat tarihi karşılaştırıldığında aradan 5 yıl gibi uzun bir süre geçtiği de görülecektir.
Hal böyle olunca, mahkemece davalılar murisi olan kefilin vefat ettiği tarihte davacı bankanın dava dışı asıl borçludan artı para kredisi ve kredi kartı nedeniyle herhangi bir alacağı bulunmadığı, bu durumun dava dışı asıl borçlunun hesap hareketleri ve kredi kartı hesap ekstresinden açıkça anlaşıldığı, kefil olan murisin vefat tarihinden sonra doğacak borçlardan herhangi bir sorumluluğunun bulunmadığı, davalıların icra takibine itirazlarının haklı olduğu gözetilerek davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Öte yandan, davacı banka davalı kefiller aleyhine icra takibi başlatmakta haksız ise de, kötü niyetli olduğuna ilişkin herhangi bir iddia ileri sürülmediği gibi bu yönde dosyaya sunulan bir delil de bulunmadığından davalıların kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine hükmedilmiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında isabet görülmediğinden davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın reddine, davalıların kötüniyet tazminatı taleplerinin reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/09/2020 tarih ve 2018/598 Esas 2020/335 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-b.2. maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
B)1-Davanın REDDİNE,
2-Davalıların kötü niyet tazminat talebinin REDDİNE,
3-Alınması gerekli olan 80,70 TL harcın peşin alınan 253,02 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 172,32 TL harcın talep halinde davacıya iadesine,
4-Davacının yapmış olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Davalılar kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesap edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan avanstan artan kısmın karar kesinleştiğinde taraflara iadesine,
C)1-Davalılar tarafından peşin yatırılan toplam 1.421,02 TL istinaf karar harcının talep halinde davalılara iadesine,
2-Davalılar tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 32,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 181,10 TL’nin davacıdan tahsili ile davalılara verilmesine,
3-İstinaf aşamasında duruşma açılmadığından davalılar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 30/06/2022

Başkan- … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi-

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.