Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1280 E. 2023/1649 K. 23.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1280 Esas 2023/1649 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1280
KARAR NO : 2023/1649

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …
İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : Ankara Batı ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/03/2020
NUMARASI : 2018/581 Esas -2020/183 Karar
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
DAVA : Şirket Müdürünün Sorumluluğundan Kaynaklanan Tazminat
DAVA TARİHİ : 17/08/2018

KARAR TARİHİ : 23/11/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 23/11/2023

Taraflar arasındaki şirket müdürünün sorumluluğundan kaynaklanan tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı gerekçelerle davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin %25 pay sahibi ve kurucu ortağı olduğu dava dışı … Şirketi’nde davalının % 25 pay sahibi, kurucu ortağı ve müdürü olduğunu, şirketin 2008 yılından itibaren faaliyet halinde olduğunu, müvekkilinin şirketin borcunu teminat altına almak üzere … parsel sayılı arsa niteliğindeki taşınmaz üzerinde dava dışı … Bankası lehine ipotek verdiğini, kardeşi olan şirket müdürü davalının müvekkilini ekonomik baskı altında tutmak amacıyla söz konusu şirketin borcu olmadığı halde taşınmazı üzerindeki ipoteğin kaldırılmasını engellediğini, şirketin bankadaki hesap hareketleri ve bakiye kredi borcu hakkında bilgi almak istediğinde şirket müdürünün ortakları yönlendirerek bu konudaki müvekkilinin imza yetkisinin iptaline dair karar aldırdığını, şirketin faaliyetleri, finansal tabloları, bilanço, kâr zarar cetveli vs. hakkında bilgi almak istediğinde müvekkiline yeterli bilgi verilmediğini, belge sunulmadığını, genel kurul toplantısında şirketin faaliyeti ve şirket müdürünün ibrasının oylanması maddesi görüşülürken her bir müdür için ayrı ayrı ibra oylaması yapılması ve müdür ortakların kendi ibralarında oy kullanmaması kuralının ihlal edildiğini, davalının şirketin zararına olmak üzere hukuka aykırı, hileli ve muvazaalı işlemler yaptığını, müdürler kurulu başkanı olarak hesap görme yükümlülüğünü ihlal ettiğini, genel kurul toplantısı yapılmasını engellediğini, bu güne kadar hiçbir şekilde ve aşamada kâr payı dağıtılmadığını, davalının emekli maaşı dışında hiçbir geliri olmamasına karşın tasarrufla izah edilmeyecek mal varlığı edindiğini ileri sürerek davalının kusurlu eylem ve işlemleriyle şirketin uğradığı zararın ivedilikle tespitine, belirlenecek zararın bankalarca uygulanan en yüksek mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile şirkete ödenmesine, şirket ve müvekkilinin daha fazla zarara uğramaması için davalının temsil ve ilzam yetkilerinin derhal kaldırılmak suretiyle şirket müdürlüğünden azline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, müvekkilinin yönetim ve temsil yetkisini kötüye kullanarak şirketi zarara uğrattığına ilişkin iddiaların haksız ve mesnetsiz olduğunu, 10.01.2018 tarihine kadar aile şirketi niteliğindeki dava dışı …Ltd. Şti’nin halihazırda 4 ortağının da şirketin temsil ve ilzamında tek başına yetkili olduklarını, davacının kızı …’ın iş yeri barışını bozması sebebiyle işten çıkarılması üzerine davacının muhalif olmaya başladığını, davacı ile müvekkilinin gelirlerinin aynı olmadığını, müvekkili adına kayıtlı tüm taşınmazlarını kendi kişisel gelirleri ile aldığını, şirketin para yönetimi, yatırımları, muhasebe kayıtlarına ilişkin belgelerin davacıya gösterilmediği ve davacının imza yetkisinin kaldırıldığı yönündeki iddialarının asılsız olduğunu, aynı zamanda kendisinin de müdür olduğunu, dilediği belgelere dilediği zaman erişebileceğini, şirket kar dağıtımının yapılmasına ilişkin talebinin haksız olarak reddedildiği iddiasının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi heyet raporuna ve toplanan tüm delillere göre; şirket yöneticisinin şirketi zarara uğrattığı iddiası ile tazminat istemiyle açılan davada, TTK m. 553 hükmü gereğince müdürlerin kanundan doğan görevlerini kusurları ile ihlal etmeleri halinde şirkete, pay sahiplerine ve şirket alacaklılarına karşı verdikleri zarar sebebi ile sorumlulukları doğacağı; yapılan incelemelerde şirket defter ve kayıtlarında herhangi bir usulsüzlük tespit edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; itirazlarına rağmen şirket kayıt ve işlemlerinin dava dilekçesindeki iddialar göz önünde bulundurularak değerlendirilmediğini, bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde; örneğin şirketin Yetkili Bayi olması nedeniyle rayiç fiyatın altında aldığı sıfır araçların devamında 6 ay sonra şirketin satma hakkı olduğu, indirimli fiyat üzerinden faturalandırılan sıfır araçların 6 ay sonra piyasa fiyatı üzerinden satılmalarına rağmen aradaki farkın şirket kasasına girmediği, bu farkın davalı … tarafından kendisi, oğlu … ve kızı … hesabına aktarıldığı” yönündeki iddia ile ilgili olarak müvekkilinin bu iddiasının somut bir örneğine de, şirket adına kayıtlı olan … plakalı araç, gerçek satış bedeli 101.420,00 TL olmasına rağmen … tarafından 81.420,00 TL bedelle satılmış gibi gösterilerek bu bedel üzerinden fatura edildiğini, fatura bedeli olan 81.420,00 şirket hesabına yatırıldığını, fakat gerçek satışı ile fatura bedeli arasındaki 20.000,00 TL fark alıcı tarafından …’ın şahsi hesabına yatırıldığını, davacının bu iddiasına bir önceki itiraz dilekçesinde delilleri ile yer verilmiş ise de, bilirkişi heyet raporunda irdelenmediğini, bu usulsüz işlemlerin şirketin muhasebe çalışanı …’ın mahkemede verdiği tanık beyanları ile sabit olduğunu, Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2019/391 Esas-2019/393 ve 2019/394 Esas sayılı dosyalarında 19.02.2020 tarihli tanık beyanında; 2017 yılı Haziran ayında … Ltd. Şti. Nden bir … … Marka aracın kendisine satış yapılmış gibi gösterildiğini, kısa bir süre sonra kendisi üzerinden aracın bir başkasına satışının yapıldığını, aslında bu otomobili kendisinin almadığını, para ödemediğini, gerçekte aracın kaça satıldığını ve parasının hangi hesaba yatırıldığını bilmediğini, kendisine bu şekilde satış yapılması talimatının … tarafından verildiğini, …’a 150.000,00 TL üzerinden satış faturası düzenlenen aracın kısa bir süre içerisinde 185.200,00 TL ye gerçek alıcıya piyasa fiyatı üzerinden satıldığını, ücretin fatura kesilen miktarının şirkete ödendiğini, kalan bedel farkı olan 35.200 TL’nin …’a elden teslim edilerek …, … veya …’ın hesaplarına yatırıldığının öğrenildiğini, bu işlemlerin …’ın ve şüphelilerin hesap kayıtları incelenerek ortaya çıkarılabileceğini, … Parselde bulunan ve inşaatı … Motorlu Araçlar tarafından yapılan binada tüm inşaat masrafları şirket tarafından karşılanmasına karşın burada hissedar görünen …’ a diğer hissedarlardan ve inşaatı yapan … motorlu araçlar şirketinden daha fazla ve daha kıymetli bağımsız bölümler verildiğini, davalının şirket adına kendi menfaatine bir inşaat sözleşmesi düzenlediği ve böylelikle inşaat maliyetini şirkete karşılatarak taşınmazdaki 12 nolu bölüm olan tüm zemin kattaki (halihazırda 12 ve 13 numaralarını alan) 2 dükkan ile aldığını, şirkete bırakılan 3,4,5,6,7 ve 8 nolu taşınmazların gerçek satış tutarlarının ticari defterlerde yer alıp almadığının gerçekte bu dairelerin değerlerinin ne olduğunun araştırılmadığını, taşınmazın en karşı alanı olan dükkanın sadece …’a bırakılmasının da şirketi zarara uğrattığını, davalının devraldığı taşınmazlarla ilgili bilirkişilerce kıymet takdiri yapılmadığını, ayrıca, satışı yapılan dairelerin piyasa değeri araştırılmadan sadece belediye rayiç bedelleri üzerinden satışı gösterilen daireler üzerinden şirketin ne kadar zarara uğratıldığının ortaya konulmadığını, araçlarda olduğu gibi taşınmazlarda da davalının bedel farkını kendi şahsına tahsil etmesi, kendisinin şahsi hesaplarının incelenerek davalının şirkete borç olarak verdiği paraların takibi ile kolaylıkla ortaya çıkartılabileceğini, ancak bilirkişi heyetinin eksik inceleme yaptığını, bilirkişilerin satışı yapılan dairelerin piyasa rayiçlerini hesaplamadıklarını, şirketin piyasa rayiçlerine uygun satış yapıp yapmadığını, bu satış bedellerinin kayıtlara işlenip işlenmediğine bakılmadığını, davacı tarafından araç satışı ve kat karşılığı inşaat işleri dolayısıyla yapımı şirket tarafından tamamlanan daire satışlarında yapılan usulsüzlüklerin 2020/8978 Esas sayılı dosyada Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulunulduğunu, 114 adet araç satışında usulsüzlük tespit edildiğinin ve satılan dairelerin tamamında düşük fatura kesildiği ile ilgili bilgilerin dosyada ayrıca paylaşıldığını, bu usulsüzlüklerin bilirkişiler tarafından göz ardı edildiğini, … parsel üzerinde inşaat yapılması amacıyla arsa sahipleri ile … Ltd.Şti. arasında 07.05.2012 tarihli 14142 yev. nolu Düzenleme şeklinde imzalanan Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinde yüklenicinin …, arsa sahibinin ise … olduğunu, bu sözleşmeye göre yüklenicinin inşaatı 18 ay içinde bitirmeyi taahhüt ettiğini, 31.01.2014 tarihinde de inşaatı bitirerek iskan ruhsatı başvurusunda bulunduğunu, müvekkilinin 27.02.2013 tarihinde bitmiş halde 2 nolu taşınmazı kat irtifakı tesis edilmiş halde davalıdan satın aldığını, bilirkişi heyetinin raporunda iddia edildiği üzere davalıdan arsa hissesini devralmadığını, hem tapu devir kaydında, hem yüklenici … Otomotivin belediyeye yapmış olduğu iskan ruhsat başvurusunda görüldüğü üzere davacının 2 nolu bağımsız bölümü tam ve bitmiş olarak inşaat bitiminde satın aldığını, dolayısıyla inşaatın bitirilmesi için yükleniciye 10 yıl kira ödemesiz kullanım hakkı vermesine gerek bulunmadığını, davalının bu şekilde şirketin inşaat maliyetini davacı ortaktan çıkararak kendisine haksız kazanç temin ettiğini, düzenleme şeklindeki kira karşılığı inşaat sözleşmesi altındaki imzanını müvekkilinin eli ürünü olmadığının Adli Tıp Uzmanı Talat Yurtman tarafından düzenlenen 09.07.2020 tarihli raporla belirlendiğini, yapılan sahtecilik eylemi sebebiyle Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı nezdinde 2020/17859 nolu soruşturmanın başlatıldığını, şirketin faaliyet giderleri incelenirken dışardan yüksek miktarlı fatura alıp almadığının, şirketle ilgisi olmayan şahsi giderlerin şirketin bir gideriymiş gibi gösterilmesi gibi durumların irdelenmesi gerektiğini, ayrıca, … Ltd. ve … Motorlu Araçlar Ltd. kardeş şirketlerin birbirlerine fatura kesip kesmediği gibi durumların da ortaya çıkarılması gerektiğini, şöyle ki, dava konusu kardeş şirketler farklı markaların yetkili servisliği hizmetini verdiklerini ve birbirleri arasında ticari hiçbir hizmet alış-verişi veya parça alış-satışı söz konusu olmadığını, her iki şirkette de mali ve muhasebe işleri tek elden davalı … ve çocukları …/ … tarafından yapılması dolayısıyla şirketler, içerisinde gerçek mal ve hizmet alışverişine dayanmayan faturaların düzenlenmesine açık bir yapıda olduğunu ve faaliyet giderlerinde bu gibi faturalarında yer alıp almadığının önemli olduğunu, yerel mahkemece hükme esas alınan raporda, satışların büyüme hızı sunulan tabloda içerisinde ortalama %25,89 olarak hesaplandığını, fakat açıklama kısmında ise “satışların bir önceki yıla göre ortalama %28,88 oranında büyüdüğünün” ifade edildiğini, raporda, mali tablolar ile bu tabloların özetlendiği açıklama kısmında da uyuşmazlık yer aldığını, 38 yıllık şirket geçmişi ile bir marka haline gelmiş … …-… yetkili servisinin 2015 yılı baz alınırsa şirketin aylık 14.341 TL kar etmiş olmasının, 2016 yılında satışlarını bir önceki yıla göre ortalama %44 artırmış olmasına rağmen yıl sonunda zarar etmiş olmasının akla ve mantığa uymadığını, ve bilançolarda yapılan makyajlamanın da en net ispatı olduğunu, ayrıca gerekçeli kararda, “Ortakların ipotek tutarları” başlığı altında yer alan açıklamada, her ne kadar ipotek verilmiş olmasının tek başına borçlanma yarattığı anlamı taşımadığı ifade edilmiş ise de bu ipoteklere karşı çekilen kredi miktarları hakkında hiçbir bilgi paylaşılmadığından müvekkilin ne denli bir kredi yükünün ipotek borçlusu olduğunun da anlaşılamadığını, bu durum halihazırda bir risk doğmamış olsa bile muhtemel riskin tanımlanması için dahi bilgilendirilmeyen müvekkile yönelik kusurlu bir tavrın söz konusu olduğunu, davalının Müdürler Kurulu Başkanı olduğu … Ltd.Şti.’ nde 2008-2016 yılları arası hiç genel kurul yapılmamasının, tüm iktisadi ve idari işleri kendisinin, kızı … ve oğlu … ile birlikte yürütmesinin, şirkette aynı ortaklık payına sahip olmalarına karşın tüm yetkinin davalı ve çocuklarında olmasının, müvekkilin çocuklarının salt bu hegemonyayı kırmaya dair farkındalıklarına dahi tahammül edilemeyerek önce yetkilerine ve sonra görevlerine son verilerek uzaklaştırılmalarının, müvekkilinin şirket hesaplarına erişimin engellenmesinin, şirket nam ve hesabına yapıldığı söylenen ticari eylem ve işlemlerin hesabının verilmemesinin yanı sıra yanıltıcı bilgi verilmesinin, gerek şirketi kâr, gerekse devleti vergi kaybına uğrattığı bilirkişi raporlarında bile sabit olduğu tespit edilmesine rağmen tüm bu davranışların kusur sayılmadığını, davacının genel kurul yapılmasını talep edip, şirket hesaplarını inceleme talebinde bulunması üzerine, davacının şirketi temsil yetkisinin 10.01.2018 tarihinde kısıtlanmasının, davacı ve tüm ortaklar şirketten 2017 yılı itibarıyla aylık 10.000 TL ücret alırken;davalının oğlu …’ ın aynı dönemde aldığı aylık ücretin 16.725,78 TL, davalının kızı …’ ın da 13.553,35 TL aylık alması, müvekkilin çocukları ile davalının çocuklarının maaşları arasında orantısızlık olduğu raporda tespit edilmesine rağmen maaşlar arasındaki fahiş orantısızlık konusunda kanaat oluşmadığı gerekçesiyle bir tespitte bulunulmadığını, ayrıca, şirkette çalışan personel sayısının fazla gösterilerek, maliyetin gider olarak gösterildiğini, ancak fiili olarak şirkette çalışan sayısının gösterilen sayının çok daha altında olduğunu, müvekkilinin kız kardeşi olan …’nin şirkette çalışmamasına rağmen emekli olabilmesi amacıyla abisi … tarafından çalışıyor olarak gösterilmesi, yine benzer şekilde …’ın İzmir’de kalıcı olarak ikamet eden kızı …’ın şirkette çalışıyor olarak gösterilmesinin yöneticinin sorumluluğunu kötüye kullanarak şirketi zarara uğrattığını gösterdiğini, bilirkişi tarafından yetki verildiği halde yerinde inceleme yapılmadan değerlendirme yapıldığını, zira, şirket personel giriş çıkış kayıtlarının önce kartlı sistemle sonra parmak okuma ardından da yüz tanıma sistemi ile tutulmasına rağmen bu konuda herhangi bir inceleme ve araştırma yapmaksızın eksik inceleme ile düzenlenen rapora itibar edildiğini ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacını ve davalının %25’er oranda pay sahibi oldukları dava dışı …Ltd. Şti’nin, aynı zamanda müdürler kurulu başkanı olan davalı tarafından zarara uğratıldığı iddiasıyla TTK’nın 644/1-a maddesinin yollamasıyla TTK’nın 553 vd. maddeleri gereği tazminat ve şirket müdürü davalının görevinden azli istemlerine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya kapsamından; Ticaret Sicil Gazetesinin 03.07.2012 tarihli ve 8103 sayılı ilanında;… Şirketi’nin ortaklarının …, …, …, … oldukları, şirket ortaklarının her birinin 300 hisse sahibi olmak üzere toplamda şirketin 1200 hissesinin bulunduğu, 10.01.2018 tarihindeki genel kurul toplantısında karar alınıncaya kadar tüm ortakların şirketi münferiden temsil yetkisini haiz müdür olarak atandıkları, 10.01.2018 tarihli ve 9491 sayılı Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilan edilen 08.01.2018 tarihinde tescil edilen şirketin 26.12.2017 tarihli ve 58 sayılı genel kurul toplantısında daha önceden müdür olan …’ın ve …’ın aksi kararlaştırılıncaya kadar diğer şirket müdürlerinden …’dan ve …’dan birinin müşterek imzaları ile temsil ve ilzama yetkili kılınmalarına karar verildiği, … Otomotiv Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi’nin 26/12/2017 tarihli 17 no’lu Yönetim Kurulu Toplantı Tutanağına göre şirket müdürler kurulu başkanı …, müdür …, müdür …’ın şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğu, …’ın ise münferiden (muhasebe ve mali işlerle sınırlı) şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğu, şirket müdürü …’ın ise aksi kararlaştırılıncaya kadar diğer şirket müdürlerinden herhangi birinin müşterek imzalarıyla şirketi temsil ve ilzama yetkili olduğuna karar verildiği anlaşılmıştır.
Somut olayda, davacı ve davalının dava dışı aile şirketi niteliğindeki 4 ortaklı … Sanayi ve Ticaret Ltd Şti’nin %25’er oranda eşit hisseli kurucu ortakları oldukları, davacı ve davalının aynı zamanda dava dışı limited şirketi temsile yetkili müdürleri olup, davalının müdürler kurulu başkanı olduğu uyuşmazlık konusu değildir.
Davacı vekili, dava dilekçesinde şirketin faaliyet gösterdiği davacı ile davanının kardeşi …’a ait taşınmazın 2 yıl önce davalının şirketin batacağını gerekçe göstererek şirketin kredi borçlarının teminatı olmak üzere … Bankası lehine en yüksek bedelle ipotek verilmesini sağladığını, 2008 ila 2016 yıllarına ilişkin genel kurul toplantılarının yapılmadığını, denetime elverişli bilgi ve belge verilmeden bu yıllara ilişkin genel kurul toplantısının 18.02.2018 tarihinde şirketin genel merkezinde yapıldığını, bu toplantıda müdürlerin kendi ibralarında oy kullanmaması kuralının da ihlal edildiğini, davalının hesap verme yükümlülüğünü ihlal ettiğini, kar dağıtım önerisinin davalı tarafından reddedildiğini, bugüne kadar kar payı dağıtılmamış olmasına ve emekli maaşı dışında geliri bulunmamasına rağmen davalının mal varlığının artış gösterdiğini, davalının oğlu … ile kızı …’ın şirketin yönetici pozisyonlarında çalıştırılarak şirketten kendilerine yüksek meblağlı maaş ödendiğini, oysa davacının oğlu … ile kızı …’ın şirketin yıldır-kaçır politikası sebebiyle şirketteki görevlerine son verildiğini, şirkette çalışırken de düşük maaş ödendiğini, şirketin merkezinin bulunduğu arsa ile davalının ve kardeşleri …’ın maliki oldukları taşınmaz üzerinde dava dışı …Ltd. Şti. Tarafından yapılan inşaattan davacıya verilen taşınmaz için davacının 10 yıl süre ile kira istemeyeceğine dair karar alındığını, oysa davalıya yüksek bedelle kira ödemesi yapıldığını, şirketin gelirleriyle alınan taşınmazların çoğunu davalının kendi üzerine kaydettirdiğini, şirketin indirimli fiyat üzerinden satın almış olduğu araçları 6 ay sonra piyasa fiyatlarına göre satılarak aradaki farkın davalının ve oğlu …’ın hesaplarına aktarıldığını, ayrıca şirket banka hesaplarında bazen davalı tarafından şirkete borç verilmiş gibi gösterilerek araç satışlarından doğan bedel farklarının bir kısmının şirket hesaplarına bu şekilde aktarıldığını, davalı şirket müdürü ve muhasebe finans bölümüne bakan çocukları tarafından şirketin bazı işlemleri için ayrı kayıtlar tutulduğunu, bu şekilde gelirlerin davacıdan gizlendiğini, 4-5 yıl önce inşaat işi ile de uğraşan şirketin yapmış olduğu dairelerin yüksek bedelle satılmasına rağmen rayiç bedel üzerinden satışlar gösterilerek gerçek satış değeri ile şirkete faturalandırılan bedel arasındaki farkın davalı ve oğlu … tarafından mal edinildiğini, şirkette 60 kişi çalışan gözüktüğü halde otomotiv kısmında 35 kişinin çalıştığını, geri kalan 25 kişinin fazladan gösterilerek şirket giderlerinin fazla gösterildiğini, bu şekilde davalının kusurlu eylem ve davranışları ile şirketi zarara uğrattığını ileri sürmüştür. Davalı ise; davalının kendi şahsi gelirleri ile taşınmazları edindiğini, davalının iki yerden emekli maaşı bulunduğu gibi şirket ortağı olmadan önce sahibi olduğu dükkanı ve arsaları sebebiyle kira gelirlerinin de bulunduğunu, hem ortak hem müdür olan davacının dilediği zaman dilediği belgeleri inceleme yetkisinin bulunduğunu şirketin son genel kurul toplantısının yapıldığı 18.02.2018 tarihinden önce 06.02.2018 tarihinde düzenlenen bir tutanakla şirketin mali durumuna ilişkin belgelerin, yevmiye defteri, kurumlar beyannamelerinin ve gelir tablolarının incelemesi için davacıya imza karşılığında teslim edildiğini, nitekim davacının da toplantıda tüm belgeleri incelediklerini bildirdiğini, davacının şirketin itibarını, bankalar ile üçüncü kişiler nezdinde zedeleyici davranışları sebebiyle 26.12.2017 tarihinde imza yetkisinin kaldırılmadığını, yalnızca çift imza ile sınırlandırıldığını, zira davacının şirketin kredibilitesini sarsacak şekilde şirketle ilgili bankalardan bilgi almaya çalıştığı gibi mevcut ipotek ve kefaletleri kaldırmaya çalıştığını, riskin ortaklarca paylaşılması kararına aykırı hareket ettiğini, davacının çocuklarını şirket imkanlarını kendi menfaatlerine kullanmaya çalıştıklarını, davacının kızı …’ın şirkette çalışma huzurunu ve barışını bozmaya yönelik tavırları sebebiyle görevine son verilmesinden sonra davacının muhalif tavırlar sergilemeye başladığını, şirketin kurulundan bu yana kar dağıtmadığını, şirket karının sermayeye eklenmesinin kararlaştırıldığını, nitekim davacının da bu konuda 2012 yılında alınan kararda olumlu oy kullandığını, davacının rayicin çok altında bir bedelle şirketin inşa ettiği binadan taşınmaz sahibi olduğu halde inşaatın yapım maliyetinin karşılanması için davacı ve kardeşi …’ın 10 yıl süre ile kira talep etmemeleri için kira karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, en başından beri taşınmazın maliki olan ve inşaatın tüm ödemelerini üstlenen davalı ile …’a rayiç bedellerin altında kira ödemesinin bu sebeplerle yapıldığını, şirketin … yetkili bayi olması nedeniyle rayiç bedelin altında araçların satışından elde ettiği tüm gelirlerin şirket hesaplarına aktarıldığını, …’ın kendi adına işlem yaptığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, şirketin tüm inşaat faaliyetlerinin de şirketin diğer ortağı ve tarafların kardeşi olan … tarafından gerçekleştirildiğinden davalının dahil olmadığı bu faaliyet alanı sebebiyle menfaat temin etmesinin mümkün olmadığını, yine davacının iddialarının aksine …’ndeki taşınmaz da davalıya ait davalının kendi ödemeleri ile bu taşınmazın maliki olduğunu, davalıya ait taşınmaz üzerinde de 13.000,000,00 TL bedelle üstelik davacının tesis ettiği tarihten önce ipotek tesis edildiğini, şirketin SGK kayıtlarına göre şirkette 50 kişinin çalıştığını, şirkette daha fazla çalışan bulunmadığını, davacının 27 yıl süre zarfında şirketin kötü yönetildiği iddiasında bulunmayıp kızı …’ın haklı sebeplerle görevine son verildikten sonra işbu davanın açıldığını savunmuştur.
Uyuşmazlık, dava dışı limited şirketin zarara uğrayıp uğratmadığı, şirketin zarara uğramasında şirket müdürü olan davalının kusurunun bulunup bulunmadığı, davalının kusuru ile şirketin varsa zararı arasında uygun illiyet bağının bulunup bulunmadığı noktalarında toplanmaktadır.
Her şeyden önce belirtmek gerekir ki kesinleşen mahkumiyet veya beraat (delil yetersizliğinden beraat durumu hariç) kararına esas ceza dosyasındaki maddi vakıa TBK’nın 74. Maddesi hükmü gereği hukuk hakimini bağlayacaktır. Davacı vekilinin, dava dışı limited şirket müdürü olan davalı şirket müdürünün dava dilekçesine konu eylemleri sebebiyle şirketi zarara uğrattığı iddiası ile ilgili olarak davacının şikayeti üzerine Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından 2020/17859 Hz. Ve 2020/8978 Hz. soruşturma dosyalarının derdest olduğu, anlaşılmıştır. Bu durumda taraflar arasındaki dava konusu uyuşmazlık hakkında halen derdest Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı’nın anılan hazırlık soruşturmalarının sonuçları TBK’nın 74. maddesi uyarınca işbu davanın sonucunu etkileyeceğinden söz konusu soruşturma dosyalarının sonucunun bekletici mesele yapılması gerekmektedir. Bu sebeplerle davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebeplerinin kabulü gerekmiştir.
Yukarıda açıklanan gerekçe ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulüne, kaldırma sebep ve şekline göre davacı vekilinin öteki istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına, dosyanın HMK’nın 353/1-a-6. maddesine göre yeniden esası hakkında bir karar verilmek üzere mahkemesine iadesine dair aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin öteki sebepleri incelenmeksizin 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/03/2020 tarihli ve 2018/581 Esas- 2020/183 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacı vekilinin öteki istinaf sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinafa başvuran davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf maktu karar harcının talebi halinde yatıran tarafa iadesine,
6-İstinafa başvuran tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
7-İstinaf incelemesi sırasında duruşma yapılmadığından başvuran davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi uyarınca tarafların yokluğunda kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 23/11/2023

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.