Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1259 E. 2022/900 K. 29.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 20 Esas 2022/ Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1259
KARAR NO : 2022/900

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/06/2020
NUMARASI : 2019/495 Esas 2020/245 Karar
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Tazminat
DAVA TARİHİ : 20/09/2019
KARAR TARİHİ : 29/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 29/06/2022

Taraflar arasındaki tazminat istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı daacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkillerinin bir kargo şirketinin bayisi olduklarını kazançlarını yatırıma dönüştürmek için bir konserve fabrikası satın almak istedikleri ancak bunun için yurt dışı kredi kuruluşlarından kredi almayı düşündüklerini, merkezi Londra’da bulunan … Ltd. Şirketi’nin Türkiye temsilcisi olduğunu söyleyen … isimli şahıs aracılığı ile kredi başvurusu yaptıklarını, kredinin onaylandığı bilgisi verildiğini, ancak kredi sigortalanacağı için Türkiye’de bir bankada paranın %10’unun teminat gösterilmesinin istendiğini, teminat gösterilen paranın eksper tarafından incelenmesi gerektiğini söylediklerini davacılardan …’ın davalı bankanın İvedik Şubesine giderek durumu anlattığını, hesaplarındaki parayı çekerek kiralık kasaya yatıracaklarını, exper incelemesi sonrasında da paranın bankada kalacağını beyan ederek banka ile kiralık kasa sözleşmesi imzaladıklarını, davacıların ortak hesabındaki 400.000 Euro paranın kiralık kasaya konulduğunu, ertesi gün otelden aldıkları … isimli sigorta eksperi ile birlikte bankaya geldiklerini, bir banka görevlisi ile birlikte kasaların olduğu bölüme geçtiklerini, davacının kasayı açıp parayı aldıktan sonra kasa dairesinin karşısındaki toplantı odasında bulunan ekspere incelemek için teslim ettiğini, paranın eksper tarafından incelendiği sırada ekspere dışarıdan bir telefon geldiğini, finans şirketinin davacı ile görüşmek istediğini söylediğini, müvekkilinin telefondaki sesin kısık gelmesi üzerine 2 metre kadar ileri gidip konuşma yaptığını, döndüğünde ilgili şahsın paraları tekrar zarfa koyar halde gördüğünü, müvekkilinin zarfı aynı şekilde tekrar kasaya koyduğunu ilgili şahısla birlikte bankadan ayrıldıklarını ancak daha sonradan içine şüphe düştüğünü oteli aradığında o isimde bir şahsın otelde kalmadığını öğrendiğinde bankaya gelip durumu banka görevlilerine anlattığını, kasayı açtığında zarfın içinde değersiz, paraya benzer kağıt parçalarının olduğun, olayın bir hırsızlık ya da dolandırıcılık eylemi içinde gerçekleştiğini, ancak davalı bankanın ilgili şahsı bankaya alırken kimlik sormaması, eksper olup olmadığına dair belge istememesi, kim olduğu belli olmayan yabancı uyruklu bir şahsın kasa dairesine kadar girmesine izin vermesi, kasa odasında yalnız bırakmasının bir güvenlik zafiyeti olduğunu, olayın banka çatısı altında bulunan parayı çekmeden meydana geldiğini, davalı bankanın güven kurumu olduğunu, basiretli bir tacir gibi davranmadığını, müvekkillerinin 400.000 Euro emanetini koruyamadığı gerekçesi ile şimdilk 10.000,00 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı bankadan tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davayı kabul etmediklerini, belirsiz alacak davası açılmasının hukuken mümkün olmadını, dava değerinin 400.000 Euro olduğunu, kiralık kasa sözleşmesinde …’ın taraf olmadığını, bu dava bakımından davanın usulden reddine, diğer davalı bakımından ise davalı bankanın kusuru bulunmadığını, davacının kendi kusuru ile zarara sebebiyet verdiğini, yurt dışı kredi firmasınan araştırmadan bu işe girişmesi nedeniyle davacının dolandırıcılığa zemin hazırladığını, davacının 400.000 Euro’yu imzası karşılığında 06/03/2017 tarihinde bankadan aldığını ve bankanın sorumluluğunun sona erdiğini, kiralık kasa ile ilgili olarak kasanın içinde ne olduğunun bankanın bilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenlerle davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; davacı tarafın 400.000.000,00 Euro kredi için teminat olarak 400.000 Euro paranın her zaman boşaltılabilecek bir kiralık kasanın içinde olduğunun eksper tarafından görülmesinin yeterli olacağına inanarak ağır kusurlu davrandığı, tanımadığı insanı paralarla yalnız bıraktığı, paraları kasaya geri koyarken kontrol etmediği, netice de bu olaya kendisi sebebiyet verdiği, somut olayda davacının zararı doğuran fiile razı olduğunun kabulü gerektiği, ayrıca “hiç kimse kendi kusuruna dayanarak hak elde edemez” evrensel hukuk ilkesi gereği zarar görenin kendi davranışıyla zarara neden olmuş ise, bu zararı başkası yüklenmemeli sonuçlarına katlanması gerektiği, davacı tarafın soruşturma dosyasındaki ifadesinde de bankanın kusuru olmadığını beyan ettiği, kusurun kendisinde olduğunu ikrar ettiği, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu,
İlk derece mahkemesi gerekçesinin yerinde olmadığını, aslında gerekçesi ile bankanın kusurunu kabul ettiğini, bankacılık işinin hatır ilişkisine dayanmadığını, kanuna ve güven ilkesine dayalı olduğunu, davalı bankanın söz konusu kredi firmasının tanık beyanlarına güvenilir olmadığını bildiğini, buna rağmen sigorta eksperi olarak tanıtan kişi ile ilgili olarak herhangi bir güvenlik araştırması yapmadığını, bu kişinin kimliğini dahi almadığını kaza dairesine kadar girmesine izin verildiğini, banka görevlisi ile birlikte kiralık kasa odasına girdiğinin görüntülerinin bulunduğunu, bankanın basiretli bir tacir gibi davranmayarak güvenlik zaafiyetine sebebiyet verdiğini, gerekli özeni göstermeyerek ve ihmaller zinciri ile dolandırıcılık faaliyetine zemin hazırladığını,
Bilirkişi raporuna itiraz edildiğini, itirazın mahkemece hukuka aykırı şekilde reddedildiğini, olayın banka çatısı altında, banka yetkilisi ve çalışanlarının onay ve denetimi altında meydana geldiğinden oluşan zarardan davalı bankanın sorumlu olduğunu, bu konuda emsal Yargıtay içtihatları da bulunduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak talepleri doğrultusunda karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davalı bankanın kusuruna dayalı olarak açılan tazminat istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Kiralık Kasa Sözleşmesi’nin incelenmesinde; davalı … Bankası ile davacılar … ve … arasında imzalandığı, sözleşmenin 5. ve 6.maddesinde kiracının kiraladığı kasanın 3.şahıslar tarafından kullanılabilmesi için düzenlemeler yapıldığı görülmüştür.
Bankacı bilirkişiden alınan raporda özetle; taşıma irsaliyesine göre davacıların Gayrettepe Şubesindeki hesabındaki 400.000 Euro’nun bankanın İvedik Şubesine gönderildiğini, davacılar tarafından 06.03.2017 tarihinde kiralık kasa sözleşmesi imzalandığı, paranın davacı tarafından bankadan çekilerek kasaya konulduğunun belirtildiği, 06.03.2017 tarihinde imzalanan kiralık kasa sözleşmesinin her iki davacı tarafından da imzalanmış olduğu belirtmiştir.
Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/51267 sayılı soruşturma dosyası incelenmesinde, davacı …’ın ifadesinde banka çalışanlarının herhangi bir kusurunun olmadığını beyan ettiği, kasadaki parayı kendi rızası ile kendini eksper olarak tanıtan şahsa teslim ettiğini ifade ettiği görülmüştür.
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 52. maddesinde; zarar görenin, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hâkimin, tazminatı indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği düzenlenmiştir.
Düzenleme ile birlikte somut olaya gelince; davacılar … ve … arasında ile davalı … Bankası arasında 06.03.2017 tarihinde Kiralık Kasa Sözleşmesi imzalandığı, davacılarca kiralık kasaya davacıların kazançlarını yatırıma dönüştürmek için bir konserve fabrikasını satın almak istemeleri ve yurt dışı kredi kuruluşlarından kredi almayı düşündüklerinden kredi başvurusu için Türkiye’de ki bir bankada paranın %10’unun teminat göstermesinin istendiği belirtilerek 400.000 Euro konulduğu ve bu paranın davalı bankanın basiretli tacir gibi davranmayarak güvenlik zafiyetine yol açmasından ötürü emaneti korumayamadığından bahisle oluşan zararın tahsiline yönelik olarak işbu dava açılmıştır.
İlk derece mahkemesinin gerekçesinde de belirtildiği üzere davacı yan, davalı bankadan kiralamış olduğu kiralık kasaya kullanacağı kredinin teminatı olarak koyduğu bedelin sigorta eksperi tarafından bankaya gelerek incelenmesi sırasında tanımadığı halde sigorta eksperini zarf içerisinde bulunan paralarla yalnız bıraktığı, ayrıca paraları kasaya geri koyarken de zarfın içerisini kontrol etmeden geri koyduğu, meydana gelen olayda davacının zarara kendisinin sebebiyet verdiği, davacının zararını doğuran fiilinde ile bankanın herhangi bir dahilinin ve güvenlik zafiyetinin söz konusu olmadığı, sigorta eksperinin kimliğinin alınmamasını meydana gelen zararla doğrudan bir bağlantısının bulunmadığı gibi davalı bankanın davacı ile bankaya gelen kişinin eksper olup olmadığını araştırma yükümlülüğü olmadığı gibi eksper olduğu iddia edilen kişinin de kimliğinin kontrol edilmemesinin zarara da bir etkisi olamayacağından davacının kendi eylemi ile yol açtığı zarara katlanması gerektiği, söz konusu zararın oluşumunda davalı bankanın herhangi bir dahlinin de bulunmadığı dosya kapsamıyla sabit olduğu gibi davacı … Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2017/51267 sayılı soruşturma dosyasında 22/03/2017 tarihinde saat 14:45’te verdiği ifadesinde de açıkça “Benim başıma gelen bu dolandırıcılık olayında banka çalışanlarının herhangi bir kusuru yoktur. Benim … İvedik Şubesinde bulunan hesabımdan 06/03/2017 günü 400.000 Euro çekerek yine aynı bankada kiralamış olduğum kasaya bu paranın tamamını sigorta firmasının yöneticisi olarak tanıtan … tarafından …’e söylemesi sonucu, biz bu parayı kendilerine göstermek için koyduk. Ben olay günü yaptığım müracaatta paraları kendi rızam ile incelenmesi için teslim etmiştim”, dediği de gözetilerek açılan davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararı usul ve yasaya uygundur.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılardan alınması gerekli olan 80,70 TL harçtan peşin alınan 108,80 TL harcın mahsubu ile fazla alınan 28,10 TL harcın davacılara iadesine,
3-Davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi,29/06/2022

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.