Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1249 E. 2022/1058 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1249 Esas 2022/1058 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1249
KARAR NO : 2022/1058

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/09/2019
NUMARASI : 2017/881 Esas 2019/678 Karar
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVA : Ticari Ünvanın Korunması
DAVA TARİHİ : 22/12/2017
KARAR TARİHİ : 15/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/10/2022

Taraflar arasındaki ticari ünvanın korunması istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacılar vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … 1967 yılında bir sanayi bölgesi geliştirmek amacıyla kurulduğunu, bu kooperatifin … Sanayi Bölgesinin altyapı ve üstyapı yatırımlarını tamamlayarak 2000 üyesini gayrimenkul sahibi yaptığını, her bir kooperatif üyesinin hakkı olan gayrimenkul dağıtıldıktan sonra, kalan gayrimenkullerin kooperatif tarafından aktife konularak ve üyelerini sanayi, ticaret ve yatırımcılıkla buluşturmak amacıyla faaliyetler gerçekleştirmeye başladığını, müvekkillerinin kuruldukları tarihten bu yana isimlerinin esas unsuru olan “…” ibaresi ile anılmakta ve tüm faaliyetlerini … markası ile gerçekleştirmekte olduklarını, farklı konu ve alanlardaki …’li işletmelere yönelik hizmet ağının sürekli iyileştirilmesi sonucu olarak … ibaresinin zamanla müvekkilleri ile özdeşleşmiş, belirli bir düzeyde kalite ve güvenin sembolü haline gelmiş olduğunu, bu nedenle faaliyetlerin gerçekleştiği yerleşim yerinin de … ismiyle anılmaya başladığını, müvekkillerinin … ibaresi bakımından daha önce ve gerçek hak sahibi olduğunu, 14/09/2017 tarihinde kurulan davalının ticaret ünvanında … ibaresinin esas ve ayırt edici unsur olarak kullanıldığının tespit edildiğini, davalının haksız şekilde müvekkillerinin ticaret ünvanını kullandığını, davalının ticaret ünvanının esas unsurunda … ibaresi ile faaliyet göstermesinin müvekkilleri ile ekonomik ve/veya idari yönden bağlantılı olduğu izlenimini yaratabileceği gibi, tüketiciler de sunulan ürün veya hizmetlerin müvekkilleri tarafından sunulduğu yanılgısına kapılabileceğini, iltibas ve haksız kullanım nedeniyle, davalıya bu durumun ihtar edildiğini, müvekkillerinin … ibareli ticaret ünvanlarının 1993’ten bu yana usulüne uygun olarak tescilli olduğunu, bir ticaret ünvanının Türkiye’nin herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmişse, bu ünvanın diğer ünvanlardan ayırt edilebilmesi için, sonradan tescil edilen ortaklığın ünvanına gereken ekleri yapması gerektiğini, Yargıtay uygulamasında da tescilli ünvanın varlığı ve önceliği halinde Türkiye genelinde korunmanın esas alındığını belirterek davalı şirket ticaret ünvanındaki … ibaresinin TTK’nun 52. maddesi gereğince kanuna uygun şekilde değiştirilmesine veya silinmesine, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, bu ünvanı taşıyan ticari emtia ve belgelerin imhasına, davalı tarafından müvekkillerinin ilk tescil eden sıfatıyla kullanmakta olduğu ticaret ünvanına ayniyet derecesinde benzer ticaret ünvanının ticari dürüstlüğe aykırı bir biçimde kullanımının TTK’nun 54, 55/l-a-4 maddeleri gereğince haksız rekabet niteliğinde olduğunun tespiti ve men’ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun şekilde tebliğ edilmesine rağmen davalı davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davacılar ve davalının kayıtlarından davacı kooperatifin faaliyet alanının işyeri yapı kooperatiflerinin faaliyetleri, davacı vakfın faaliyet alanının, barınacak yer sağlanmaksızın verilen diğer sosyal yardım hizmetleri olduğu, davalı şirketin ise faaliyet alanının belirli mala tahsis edilmiş mağazalarda hırdavat malzemesi ve el aletleri perakende ticareti olduğunun anlaşıldığı, bu halde davacılar ve davalının faaliyet alınının tamamen farklı olduğu, iltibas tehlikesinin varlığı için ticari ünvan olarak kullanılan ibarelerin benzerliğinin yanında faaliyet alanlarının da benzer olması gerektiği, tarafların ticaret ünvanında … ibaresinin kullanılmasının haksız rekabet oluşturmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatifin … Sanayi bölgesinin alt yapı ve üst yapı yatırımlarını tamamlayarak 2000 üyesini gayri menkul sahibi yaptığını, faaliyetlerinin 1967 yılından bu yana devam ettiğini, müvekkili … Vakfının bu organizasyon yapısı içerisinde bölgesel ve sektörel kalkınmayı sağlamak amacıyla … Kooperatifi tarafından 1993 yılında kurulduğunu, vakfın kurulduğu günden bu güne faaliyetleri ile küçük ve orta ölçekli işletmelerin kurulmasını, geliştirilmesini desteklediğini, bu işletmelerin teknolojik yapı ve üretimlerinin yurt ekonomisine katkıda bulunmasını amaçladığını, müvekkillerinin kurulduğu tarihten bu yana isimlerinin esas unsuru olan … ibaresiyle anıldığını, tüm faaliyetlerini … ismi, ticaret ünvanı, markasıyla gerçekleştirdiklerini, farklı konu ve alanlardaki … işletmelere yönelik hizmet ağının sürekli iyileşmesinin ve genişleyen yapısının sonucu olarak … ibaresinin zamanla müvekkilleriyle özdeşleştiğini, belirli bir düzeyde kalite ve sembolün haline geldiğini, 2017 yılında kurulan davalının ticaret ünvanında ki … ibaresinin esas ve ayırt edici unsur olarak kullanıldığını, davalının … ibaresi ile faaliyet göstermesinin müvekkilleriyle ekonomik, idari yönden bağlantılı olduğu izlenimini yaratabileceğini, tüketicilerde sunulan ürün veya hizmetlerin müvekkilleri tarafından sunulduğu yanılgısına kapılabileceğini, davalıya bu durumun ihtar edilmesine rağmen davalının haksız kullanımına devam ettiğini, müvekkillerinin ticaret ünvanının ayırt edici esas unsurunun davalı tarafından aynen iktisap edildiğini, TTK’nun 45. maddesi uyarınca bir ticaret ünvanının Türkiye’nin herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş olması halinde bu ünvanın diğer ünvanlardan ayırt edilebilmesi için sonradan tescil edilen ortaklığın ünvanına gereken ekleri yapması gerektiğini, davalının hiçbir ayırt edici ek kullanmadığını, bu durumun iltibas oluşturduğunu, faaliyet alanlarının aynı olmasının gerekmediğini, davalının eyleminin haksız rekabet teşkil ettiğini, müvekkillerine bağlı iştirakler ve şirketlerin faaliyet alanlarının da mahkemece incelenmediğini, davalının özellikle cıvata ve hırdavat işlerini müvekkilleriyle aynı bölgede yaptığını, davalının hitap ettiği müşteri kitlesinin müvekkillerinin kurduğu bölgede bulunduğunu, mahkemenin bu hususu göz ardı ettiğini, müvekkillerinin … ibaresi üzerinde ilk ve önce tescil eden ve önceye dayalı kullanım hakkı sıfatı bulunduğunu, mahkemenin müvekkillerinin piyasadaki tanınmışlığını incelemediğini, müvekkillerinin birçok sektörde faaliyet gösterdiğini, müvekkilleri tarafından kurulmuş, … ibareli üniversite dahi bulunduğunu, mahkemece alanında uzman olmayan bilirkişiden rapor alınarak hukuka aykırı bilirkişi raporunun hükme esas alındığını, rapora itirazlarının gözetilmediğini, mahkemece tereddütlü ve itiraza konu hususların aydınlatılmadığını belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; ticaret ünvanının ticari dürüstlüğe aykırı şekilde kullanıldığının tespiti, yasaklanması, haksız kullanılan ticaret ünvanının kanuna uygun şekilde silinmesi, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılması, tecavüze konu ünvanı taşıyan ticari emtia ve belgelerin imhası istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarname sureti, davalı şirket iş yeri tabela fotoğrafları, Ostim Vergi Dairesi müzekkere cevapları, davalı şirket ana sözleşmesi, davalı şirket ticaret sicil tasdiknamesi ile ticaret sicil kaydı, davacı vakfın vakıf senedi, davacı kooperatif ana sözleşmesi, yargılama aşamasında marka tasarım uzmanı bilirkişiden alınan 11/03/2019 tarihli bilirkişi raporu dosya içerisinde yer almaktadır.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporunda, davacılar ile davalının faaliyet alanlarının farklı olduğu, şehir veya bölge isimlerinin ayniyetinin iltibasa delil olmayacağı, coğrafi alan adı bakımından münhasır hak ve yetki sağlamayacağı, …’in Ankara’da bulunan maruf bir coğrafi yer adı olduğu, davalının ticaret ünvanının davacıların ticaret ünvanı ile haksız rekabet oluşturmayacağı, ünvanlar arasında iltibas bulunmadığı yönünde kanaat bildirilmiştir.
… Vergi Dairesine yazılan müzekkere cevaplarında, davacılar ile davalının faaliyet alanları bildirilmiştir.
Davalı şirket 14/09/2017 tarihinde Ankara Ticaret Siciline tescil edilmiş olup, halen faal durumdadır.
Davacı yan, davalı şirketin ticaret ünvanında … ibaresini kullandığını, kendilerinin … ibareli ticaret ünvanının daha önce tescil edildiğini, davalının … ibareli ticaret ünvanını kullanmasının haksız olduğunu, iltibasa sebep olacağını, bu durumun haksız rekabet teşkil ettiğini iddia etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davalı ile davacıların faaliyet alanlarının aynı olmadığı, davalının ticaret ünvanındaki … ibaresinin iltibasa neden olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacıların … ibareli ticaret ünvanlarının daha önce tescil edildiği, davalının … ibareli ticaret ünvanının ise daha sonra tescil edilmiş olduğu hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davalının … ibareli ticaret ünvanını daha sonra tescil ederek kullanmasının davacıların daha önce tescil edilmiş durumda bulunan … ibareli tecavüz niteliğinde olup olmadığı, bu kullanımın haksız rekabet teşkil edip etmeyeceği hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacılar vekilinin istinaf itirazı incelendiğinde, Türk Ticaret Kanunu’nun 52. maddesi “(1) Ticaret ünvanının, ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibi, bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret ünvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını, gereğinde araçların ve ilgili malların imhasını ve zarar varsa, kusurun ağırlığına göre maddi ve manevi tazminat isteyebilir. Maddi tazminat olarak mahkeme, tecavüz sonucunda mütecavizin elde etmesi mümkün görülen menfaatinin karşılığına da hükmedebilir. (2) Mahkeme, davayı kazanan tarafın istemi üzerine, giderleri aleyhine hüküm verilen kimseye ait olmak üzere, kararın gazete ile yayımlanmasına da karar verebilir.” hükmünü içermektedir.
İltibas kavramı, üretici firmaların veya üretilen mal veya hizmetlerin sahip oldukları ad ve işaretlerin birbirleriyle karıştırılarak ayırt etme işlevlerini doğru şekilde gerçekleştirememeleri tehlikesidir (Prof. Dr. Mehmet Emin Bilge tarafından 28/11/2014 tarihli 1.Fikri Mülkiyet Hukuku Uluslarası Sempozyum Tebliğinde Sunulan Makale).
İltibas tehlikesi, görsel, biçimsel, anlamsal, işitsel benzerlikler, çağrıştırma, bir bütün olarak uyandırdığı toplu kanaat, malın veya hizmetin hitap ettiği alıcı grubun toplumsal düzeyi ve durumu, …, esas unsurları ve tamamlayıcı unsurları, karşılaştırılan işaretler arasındaki benzerlik, telafuz, anlam ve biçimden, işaretlerin toplu olarak bıraktıkları izlenimden, seri içine girmekten veya başka bir çağrışımdan kaynaklanabilir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 26/02/2016 tarih ve 2014/11-627 Esas 2016/180 Karar).
Bununla birlikte Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 12/02/2020 tarih ve 2019/1319 Esas 2020/1319 Karar sayılı kararında da; 6102 sayılı TTK’nun 52. maddesinin 1. fıkrası hükmüne göre, ticaret ünvanının ticari dürüstlüğe aykırı biçimde bir başkası tarafından kullanılması hâlinde hak sahibinin bunun tespitini, yasaklanmasını; haksız kullanılan ticaret ünvanı tescil edilmişse kanuna uygun bir şekilde değiştirilmesini veya silinmesini, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasını isteyebileceği, yine TTK’nun 45. maddesinde de bir ticaret ünvanına Türkiye’nin herhangi bir sicil dairesinde daha önce tescil edilmiş bulunan diğer bir ünvandan ayırt edilmesi için gerekli olduğu takdirde, ek yapılacağı hükme bağlanmıştır.
Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında somut olaya gelindiğinde, davalı şirketin ünvanını sonradan 2017 yılında tescil ettirdiği, davalının davacılar ile aynı olacak şekilde “…” ibaresini kullanmasının ticari dürüstlük ile bağdaşmadığı, ticaret ünvanlarında ayırt edici unsurun “…” ibaresi olduğu, davalının ticaret ünvanında yer alan “…” ibaresinin, davacıların “…” ibaresi ile iltibas yaratacak derecede benzer olduğu dikkate alındığında, davalı şirketin ticaret ünvanına bu ayırt edici unsurun yanına ek unsur olarak aldığı kabul edilen diğer ibarelerin esasen ticaret ünvanının ayırt edici eki niteliğinde olmayıp, faaliyet konusuyla ilgili ek niteliğinde bulunduğu, davacının ibaresiyle karışıklığa sebebiyet verdiği, davalı ünvanı ile davacılar ünvanının iltibas oluşturmaya açık olduğu, ayırt edilmesinin kolay olmadığı, bu itibarla davalının ünvanında bulunan “…” ibaresinin müşteri nezdinde karışıklığa sebebiyet vereceği, bu itibarla terkin talebinin yerinde olduğu, ancak davalının tescilli ticaret ünvanını kullanımı yasal olduğundan haksız rekabet ve tecavüz teşkil etmeyeceği, bu kullanımın TTK’nun 52. maddesinde tanımlandığı gibi ticari dürüstlüğe aykırı olduğu, “…” ibaresi dışındaki ünvanda yasaya aykırılık bulunmadığı, “…” ibaresinin terkini gerektiği anlaşılmıştır.
Öte yandan, davacılar vekilince sunulan dava dilekçesinde, tecavüzün sonucu olan maddi durumun ortadan kaldırılmasına, bu ünvanı taşıyan ticari emtia ve belgelerin imhasına karar verilmesi talep edilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere davacının davalının ünvanında bulunan … ibaresinin terkinini talep etmesi yerinde ise de, tescilli ticaret ünvanını kullanımı yasal olduğundan haksız rekabet ve tecavüz teşkil etmeyeceğinden davacının “…” ibaresinin terkini talebi dışındaki sair taleplerinin reddi gerekmiştir.
Hal böyle olunca, mahkemece davalı ile davacıların faaliyet alanları farklı olmakla birlikte davalının ticaret ünvanındaki … ibaresinin iltibasa neden olduğu, davalının, davacıların … ibaresini taşıyan tescilli ticaret ünvanını, ticari dürüstlüğe aykırı bir biçimde kullandığı, davacının terkin talebinin yerinde olduğu, davalının tescilli ticaret ünvanını kullanımı yasal olduğundan bu durumun haksız rekabet ve tecavüz teşkil etmediği gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yetersiz bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi kararında isabet görülmediğinden davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
A)1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/09/2019 tarih ve 2017/881 Esas 2019/678 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜNE, davalının ticaret ünvanı olan “…. Tic. A.Ş.” de bulunan “…” ibaresinin ticaret sicilinden terkinine,
3-Fazlaya ilişkin talebin reddine,
4-Alınması gereken 80,70 TL harçtan peşin yatırılan 31,40 TL harcın mahusubu ile bakiye 49,30 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
5-Davacılardan alınan 31,40 TL peşin harç ile 31,40 TL başvurma harcı olmak üzere toplam 62,80 TL harcın davalıdan tahsil edilerek davacılara verilmesine,
6-Davacılar tarafından yapılan 750,00 TL bilirkişi ücreti ile 127,00 TL posta ve tebligat masrafı toplamı olan 877,00 TL yargılama giderinin kabul ret oranı gözetilerek 438,50 TL’nin davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
7-Davacıların yargılama aşamasında vekille temsil edildiği anlaşıldığından kabul edilen kısım gözetilerek 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacılara verilmesine,
8-Davalı yargılama aşamasında vekille temsil edildiği anlaşıldığından reddedilen kısım gözetilerek 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen alınarak davalıya verilmesine,
9-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
10-HMK’nun 333. maddesi gereğince gider avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
B)1-Davacılar tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacılara iadesine,
2-Davacılar tarafından tarafından istinaf aşamasında yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davalıdan tahsili ile davacılara verilmesine,
3-Davacılar tarafından yargılama gideri olarak yapılan 100,00 TL posta giderinin davadaki haklılık durumu gözetilerek 50,00 TL’nin davalıdan alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin kısmın davacılar üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacılar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/09/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.