Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1236 E. 2022/1045 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1236 Esas 2022/1045 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1236
KARAR NO : 2022/1045

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

BAŞKAN : … …
ÜYE : … …
ÜYE : … …
KATİP : … …

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/07/2020
NUMARASI : 2019/374 Esas 2020/240 Karar
DAVACI : … –
VEKİLLERİ :
DAVALILAR :
DAVA : İtirazın İptali (Genel Kredi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 12/07/2019
KARAR TARİHİ : 15/09/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 16/09/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna, davalılar vekilince ise süresinde katılma yoluyla istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin belirtilen miktarda borcu olmadığını, icra takibinde borcun nasıl hesaplandığı anlaşılamadığından takibe itiraz edildiğini, faiz oranının fahiş olduğunu, hesap kat ihtarnamesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, temerrütün oluşmadığını, takip ile temerrüte düşürüldüğünü bildirerek davanın reddine, %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, davalı …’ın sadece 20/04/2017 tarihli sözleşmede kefil olduğu, davalı …’ın ise davacı ile davalı şirket arasında akdedilen sözleşmelerde kefaleti bulunduğu, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile davacının davalılardan alacaklı olduğu miktarın tespit edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalıların icra takip dosyasında 354.436,00 TL asıl alacak (davalı … 118.860,56 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla), 13.234,74 TL temerrüt faizi, (davalı … 4.790,08 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla), 661,73 TL BSMV (Davalı …’ın 239,50 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) toplam 368.332,43 TL’lik alacağa (davalı … 123.890,14 TL’sinden sorumlu olmak kaydıyla) davalıların yaptığı itirazın iptali ile takibin belirtilen bu bedeller üzerinden devamına, devamına karar verilen asıl alacağın %20’si oranındaki 70.887,20 TL (davalı … 23.772,11 TL’sinden sorumlu olmak üzere) icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kefil …’ın 20/04/2017 tarihli sözleşme ve kefalete ilişkin ek protokol ile asıl borçlu lehine açılmış veya açılacak her türlü kredilerden doğmuş ve doğacak bütün borçlarından kefalet limitine kadar sorumlu olduğunu kabul ve taahhüt ettiğini, …’ın tüm kredilerden kefalet limiti kadar sorumlu bulunduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; devamına karar verilen asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesinin hukuka aykırı olduğunu, borçlu olunmayan tutarların ödenmesini engellemek amacıyla ödeme emrine itiraz edildiğini, kötü niyet bulunmadığını, hesap kat ihtarnamesinin usulüne uygun olarak tebliğ edilmediğini, kararda bu hususun değerlendirilmediğini, müvekkilleri aleyhine hüküm kurulmasının hukuka aykırı olduğunu bildirerek kararın müvekkilleri lehine kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
4. İcra Müdürlüğünün 2019/1145 sayılı icra takip dosyası, takip dayanağı genel kredi sözleşmeleri, hesap ekstresi, kredi ödeme planları, yargılama aşamasında bankacı bilirkişiden alınan 03/03/2010 tarihli bilirkişi raporu, hesap kat ihtarnamesi, kredi kartı sözleşmesi dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu 4. İcra Müdürlüğünün 2019/1145 sayılı icra takip dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı borçlular aleyhine toplam 370.059,29 TL alacağın tahsili talebi ile icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçlulara 31/01/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçluların 04/02/2019 tarihinde takibe konu borca itiraz ettiği, itirazın 7 günlük yasal süre içerisinde yapıldığı, itirazın davacı alacaklı vekiline tebliğ edilmediği, işbu itirazın iptali davasının İİK’nun 67. maddesi uyarınca, itiraz dilekçesinin davacı alacaklı vekiline tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre olan 12/07/2019 tarihinde açıldığı dosya içeriğiyle sabittir.
Yargılama aşamasında banka kayıtları üzerinde yerinde yapılan inceleme sonucu alınan bilirkişi raporunda, davalı …’ın kefalet imzasının bulunduğu 16/09/2013, 07/01/2016 ve 20/04/2017 tarihli genel kredi sözleşmelerinden sorumlu olduğu, davalı kefil …’ın ise sadece 20/04/2017 tarihli genel kredi sözleşmesinde kefil olduğu, anılan davalının bu sözleşme kapsamında kullandırılan 300.000,00 TL limitli taksitli KGF kredisinden sorumlu tutulabileceği, davalıların 30/12/2018 tarihinde temerrüte düştüğü, davacının davalı şirket ve …’dan toplam 368.409,05 TL, davalı …’dan ise toplam 124.199,65 TL alacaklı olduğu yönünde kanaat bildirilmiştir.
Davacı ile davalı şirket arasında 16/09/2013 tarihli ve 250.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesi imzalandığı, sözleşme limitinin 15/04/2016 tarihinde 750.000,00 TL’ye artırıldığı, davalı …’ın aynı limitlerle sözleşmede müteselsil kefil olarak imzasının yer aldığı, 07/01/2016 tarihli 900.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinde davalı …’ın aynı limit ile müteselsil kefil sıfatıyla imzasının bulunduğu, 20/04/2017 tarihli 2.000.000,00 TL limitli genel kredi sözleşmesinde ise davalılar … ve …’ın aynı limit ile müteselsil kefil sıfatıyla imzalarının yer aldığı, davalıların anılan sözleşmelerde yer alan kefalet imzalarının sözleşme tarihlerinde yürürlükte bulunan TBK’nun 583 vd. maddelerinde yer alan şekil koşullarına uygun olduğu dosya içeriğiyle sabittir.
Davacı yan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunduğunu, alacağının tahsili için başlatılan icra takibine davalıların haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiş, davalı yan ise davanın reddini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle yukarıda özetlendiği şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Taraflar arasında genel kredi sözleşmesi imzalandığı, kredinin ödenmediği iddiasıyla davacının kredi hesabını kat ettiği, alacağın tahsili için icra takibi başlattığı, davalıların icra takibine itiraz ettikleri hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, takip tarihi itibarıyla davacının davalılardan genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağı bulunup bulunmadığı, alacak var ise miktarı, davacının bu alacağı davalılardan talep edip edemeyeceği, davalıların icra takibine itirazının haksız olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, davacı banka ile davalı şirket arasında 3 ayrı genel kredi sözleşmesi akdedilmiştir. Davalı … tüm sözleşmelerde müteselsil kefil olarak yer almakta ise de, davalı … sadece 20/04/2017 tarihli genel kredi sözleşmesinde müteselsil kefil olarak yer almaktadır.
Davalı … ancak kefaletinin bulunduğu 20/04/2017 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borcun bulunması halinde kefil sıfatıyla borçtan sorumlu olacaktır. Kefaletin asıl borçlunun doğmuş ve doğacak borçlarının teminatı olması sadece kefalet imzasının bulunduğu sözleşme için geçerlidir. Bir başka anlatımla, kefil imzasının bulunmadığı genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borçtan sorumlu değildir.
Yargılama aşamasında banka kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonunda düzenlenen bilirkişi raporu ile davacının takip tarihi itibarıyla 3 ayrı genel kredi sözleşmesi nedeniyle toplam 368.409,05 TL alacağının bulunduğu, alacağın toplam 124.199,65 TL’lik kısmının ise davalı …’ın kefalet imzasının bulunduğu 20/04/2017 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklandığı tespit edilmiştir.
Davacı vekili 01/07/2010 tarihli celsede bilirkişi raporuna bir diyeceği olmadığını beyan ederek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Bu durumda mahkemece, davacının takip tarihi itibarıyla davalı …’ın kefaletinin bulunduğu 20/04/2017 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacak miktarı tespit edilip, diğer alacağın kaynaklandığı 16/09/2013 ve 07/01/2016 tarihli sözleşmelerde ise davalı …’ın kefaletinin bulunmadığı, anılan davalının borçtan sorumluluğunun sadece 20/04/2017 tarihli genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan borç ile sınırlı olduğu gözetilerek davalı … hakkında açılan davanın yazılı şekilde kısmen kabulüne karar verilmesi isabetlidir.
Davalılar vekilinin katılma yoluyla istinaf itirazına gelindiğinde; davalılar vekili davacı vekilinin istinaf başvuru dilekçesinin tebliği üzerine “Davacı vekilinin istinaf dilekçesine karşı cevaplarımızın sunulmasından ibarettir” konulu dilekçesinde karara karşı itirazlarını ileri sürerek kararın kaldırılmasını talep etmiş, istinaf harçlarını ise yatırmamıştır. Davalının anılan dilekçesi istinaf itirazlarını da içerdiğinden katılma yoluyla istinaf dilekçesi niteliğindedir. 6100 sayılı HMK’nun 344. maddesi gereğince istinaf kanun yoluna başvuru esnasında alınması gerekli olan harç ve masrafların ikmali için gereği yapılmak üzere ilk derece mahkemesine müzekkere yazılmıştır. İlk derece mahkemesince eksik harç ve masrafın tamamlanması için, davalılar vekilinin azledilmesi nedeniyle davalılara HMK’nun 344. maddesine uygun olarak muhtıra çıkarılmış olup, davalılar 1 haftalık kesin süre içerisinde eksik harcı yatırdığından davalılar vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusu esastan incelenmiştir.
Hesap kat ihtarnamesi davalı asıl borçlu şirkete ve diğer davalılara usulüne uygun şekilde 28/12/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir. Kat ihtarı ile verilen 24 saatlik atıfet süresinin sonunda davalılar 30/12/2018 tarihinde temerrüte düşmüştür.
Hal böyle olunca, mahkemece davalıların 30/12/2018 tarihinde temerrüte düştüğü, anılan tarihten takip tarihine kadar temerrüt faizi işletileceği gözetilerek anılan hususları içeren ayrıntılı ve denetime elverişli bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Öte yandan, hüküm altına alınan alacak genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Alacak likit, bir başka anlatımla bilinebilir ve hesaplanabilir niteliktedir. Bu durumda, mahkemece davacı alacaklı yararına İİK’nun 67/2. maddesi uyarınca icra inkar tazminatına hükmedilmesi usul ve yasaya uygundur.
Mahkemece davalıların icra takibine itirazlarının haksız olduğu tespit edilen toplam miktar üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, hüküm altına alınan asıl alacak miktarı üzerinden icra inkar tazminatına hükmedilmesi isabetsiz ise de, davacı vekilinin bu yönde istinaf itirazı bulunmadığından aleyhe hüküm kurma yasağı gözetilerek bu husus eleştirilmekle yetinilmiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın kısmen kabulü yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun, davalılar vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun, davalılar vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsil edilerek hazineye irat kaydına,
3-Davalılardan alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar harcının peşin alınan 6.290,20 TL istinaf karar harcından mahsubu ile fazla alınan 6.209,50 TL’nin sayman mutemed alındısında ismi yer alan davalı …’a iadesine,
4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi uyarınca gerekçeli kararın tebliğinden itibaren iki haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz kanun yolu açık olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 15/09/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …
… … … …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.