Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1215 E. 2023/609 K. 26.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1215 Esas 2023/609 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1215
KARAR NO : 2023/609

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : KONYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ :20/11/2017
NUMARASI : 2016/696 Esas 2017/1039 Karar
DAVACI
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 08/11/2016
KARAR TARİHİ : 26/04/2023
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 26/04/2023

Taraflar arasındaki menfi tespite ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı tarafından müvekkili aleyhine Konya 10. İcra Dairesinin 2016/11166 Esas sayılı dosyası ile takip başlatıldığını, takip konusu senedin müvekkilinin sahibi ve ortağı bulunduğu şirketin borçlanmış gibi gösterilip, alacaklı hanesi …. Şti olarak yazıldığını, müvekkillerinin sanki kendi şirketine borçlanmış ve kendi şirketlerinin müvekkilinden alacaklıymış gibi gösterildiğini, bu durumun hayatın ve ticari yaşamın ilkelerine aykırı olduğunu, müvekkilinin …. Şti’inden 17/01/2015 tarihi itibariyle ayrıldığını, şirketle bir ilgisinin kalmadığını, bu nedenle davalı bankaya Konya 7. Noterliği kanalı ile 19/01/2016 tarihinde … yevmiye no ile kefaletten rücu konulu ihtarname çekildiğini ve şirketten ayrıldığı tarihteki borçlardan ve kefaletten sorumlu olduğu, daha sonraki tarihli sorumlu olmayacağına dair beyanda bulunduğunu, müvekkilinin kefaletten sorumluluğunun çekilen ilk krediye ait olduğunu, diğer borçlarla bağlantısının bulunmadığını iddia ederek müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespiti ile davalı bankanın kötüniyetli takip nedeniyle %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafın iddialarının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davaya konu bononun TTK’nun 776.maddesindeki şekil şartlarına uyduğunu, bonoya dayalı olarak Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1773 D.İş sayılı dosyası ile alınan ihtiyati haciz kararı alındığını, davacının ödememe protestosuna itiraz etmediği gibi ihtiyati haciz kararına karşı da itirazda bulunmadığını, bononun tanzimine yönelik iddia ve itirazların ancak cirantaya karşı ileri sürülebileceğini ve davanın …. Şti’ne karşı açılabileceğini, bu yönden davanın husumetten reddinin gerektiğini, davacının 17/01/2015 tarihi itibariyle şirket ortaklığından ayrılması ve kefaletten rücu ettiğini bildirmesi suretiyle süresiz kefalet sözleşmelerinden doğan müteselsil kefalet sorumluluğunu ve borcunu ortadan kaldırmayacağını, açılan davada ispat yükünün davacı borçluya ait olduğunu bildirerek davanın usul ve esastan reddine, %20 kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece; dava ve takibe konu 27/09/2014 keşide tarihli 26/10/2016 vadeli 250.000,00 TL bedelli tanzim borçluları davacı … ve …, lehtarı …. Şti. olan bononun davacı tarafça boş olarak imzalanan belgenin davalı banka tarafından taraflar arasındaki anlaşmaya aykırı olarak düzenlendiğinin 6100 sayılı HMK 200 ve devamı maddeleri uyarınca yazılı delille ispatlanmadığı, kredi borçlusu ….Şti. ile davalı banka arasındaki kredilere ilişkin kefaletten Konya 7.Noterliği 19/01/2016 tarihli …yevmiye nolu ihtarnamesiyle borcun doğumundan sonra davacının tek taraflı rücu beyanının geçersiz olduğu, davacı tarafça ibraz olunan 25/01/2016 tarihli ibranamenin davalı banka temsiline ilişkin İstanbul Beyoğlu 48.Noterliği 16/04/2014 tarih … yevmiye sayılı imza sirküleri banka yönetim kurulu kararı uyarınca şubeye temsili kişilerin D grubundaki herhangi birinin imzası ile şube adına 2.derecede imza yetkisine haiz E grubu yetkililerinden herhangi birisinin müşterek imzalarını taşımaması sebebiyle davalı bankayı bağlayıcı şekilde usulen imza yetkililerince düzenlenmediği gerekçeleriyle davanın ve İİK 72.maddesi uyarınca usulen infaz edilen tedbir kararının bulunmadığı gerekçesiyle davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 25/01/2016 tarihli “ibraname”başlıklı belgenin bankayı bağlamadığına ilişkin mahkeme gerekçesinin yerinde olmadığını, müvekkilinin söz konusu belgenin davalı bankanın temsil yetkilisi bulunan görevlilerince imzalandığı yönündeki inancı nedeniyle olağan güven ve bilgisizlikten doğan iyi niyet karinesinden yararlanması gerektiğini, belgenin yetkili temsilci tarafından imzalanıp imzalanmamasının bankanın iç ilişki ve iç işlemleri yönünden yalnızca kendisini bağladığını, belgedeki imzalar inkar edilmesine rağmen mahkemece bu konuda imza incelemesi yaptırılmamasının HMK.nun 290.maddesine aykırı olduğunu, takip konusu senedin teminat senedi olduğuna dair delil sunulmamış olup mahkemece banka kayıtları üzerinde inceleme yapılarak böyle bir borcun bulunup bulunmadığının araştırılması gerekirken eksik incelemeyle karar verildiğini bildirerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davalı alacaklı tarafından davacı borçlu aleyhine Konya 10. İcra Dairesinin 2016/11166 sayılı dosyası ile başlatılan icra takibi nedeniyle borçlu bulunulmadığının tespiti istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Dava konusu 29/09/2014 tanzim 26/10/2016 vade tarihli 250.000 TL bedelli bono, Konya 10. İcra Müdürlüğünün 2016/11166 esas sayılı takip dosyası, 25/01/2016 tarihli “İbranemedir” başlıklı belge, ticaret sicil kayıtları, Konya Cumhuriyet Başsavcılığının 2016/56961 soruşturma nolu dosyası, temel bankacılık hizmetleri sözleşmesi, Konya 7.Noterliği 19/01/2016 tarihli …yevmiye nolu vs deliller dosya arasında mevcuttur.
Konya 10. İcra Dairesinin 2016/11166 Esas sayılı dosyasının incelenmesinde; davalı tarafından davacıya karşı 26/10/2016 tarihli bonoya istinaden 245.000,00 TL asıl alacak, 563,84 TL işlemiş faiz, 400,00 TL ihtiyati haciz vekalet ücreti ve 82,35 TL ihtiyati haciz gideri olmak üzere toplam 246.046,19 TL üzerinden kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile icra takibi başlatıldığı, takibin derdest olduğu görülmüştür.
Davacı … ve arkadaşı tarafından yapılan şikayet sonucunda bilişim sistemleri banka veya kredi kurumlarının araç olarak kullanılması sebebiyle dolandırıcılık, resmi belgede sahtecilik suçlarından davalı banka çalışanı şüpheli … hakkında başlatılan soruşturma sonucu Konya Cumhuriyet Başsavcılığı 2016/56961 soruşturma no 2016/36572 karar no 23/12/2016 tarihli kararı ile müştekilerin senet üzerindeki imza ve yazıları kabul ettikleri dikkate alınarak olayda herhangi bir suç unsuru bulunmadığı gerekçesiyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, müşteki …’nın karara itirazı sonucu Konya 1. Sulh Ceza Mahkemesi Hakimliği 2017/1325 D.İş sayılı 21/02/2017 tarihli kararı ile kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda usul ve yasaya aykırılık görülmediğinden itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça ibraz olunan 25/01/2016 tarihli “İbranamedir” başlıklı belgenin ve ticaret sicil kayıtlarının incelenmesinde; davalı banka çalışanları … ve … tarafından düzenlendiği, …’in davalı bankanın D grubu imza yetkilisi olmasına rağmen diğer imzası bulunduğu belirtilen …’ın banka idare ve temsile yetkili yada imza yetkisi olan bir kişi olmadığı, davalı banka temsiline ilişkin İstanbul Beyoğlu 48.Noterliği 16/04/2014 tarih … yevmiye sayılı imza sirküleri banka yönetim kurulu kararı uyarınca şubeyi temsile D grubundaki imza yetkililerinden herhangi birinin imzası ile şube adına 2.derecede imza yetkisine haiz E grubu yetkililerinden herhangi birinin müşterek imzaları ile şubeyi temsil ve ilmazama yetkili oldukları anlaşılmıştır.
Davacı yanca, davalı bankaya borçlu bulunmadığının tespiti istemiyle eldeki dava açılmış ve 11/04/2017 tarihli dilekçe ekinde borcun sona erdiğine dair 25/01/2016 tarihli “İbranamedir” başlıklı belge ibraz edilmiş olup, söz konusu belgede davacının, kefili olduğu dava dışı …. Ltd. Şti.’ne verilen her ne nam altında olursa olsun verilen kredilerden, borç paralardan ve teminat mektubundan/ senetlerden dolayı borçlu, müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla 25/01/2016 tarihi itibarıyla bankaya hiçbir borcunun bulunmadığı, ayrıca 26/10/2016 vade tarihli 250.000 TL miktarlı …. Ltd. Şti. İle … ve … ile yapılan sözleşme/senet ile ilgili de bankanın hiçbir hak ve alacağının bulunmadığı belirtilmiş, belge davalı banka adına … ve … tarafından imzalanmıştır.
Mahkemece anılan belgede imzası bulunan …’in D grubu şube yetkilisi olarak müstakilen imza yetkilisi olmasına rağmen imzası bulunan …’ın şubeyi idare ve temsile yetkili ya da imza yetkisi bulunan bir kişi olmadığı, bu nedenle imza yetkisinin olmadığı, davalı banka temsiline ilişkin İstanbul Beyoğlu 48.Noterliği 16/04/2014 tarih … yevmiye sayılı imza sirküleri banka yönetim kurulu kararı uyarınca şubeye temsili kişilerin D grubundaki herhangi birinin imzası ile şube adına 2.derecede imza yetkisine haiz E grubu yetkililerinden herhangi birinin müşterek imzaları ile şubeyi temsil ve ilmazama yetkili olması karşısında 25/01/2016 tarihli ibranamenin davalı bankayı bağlayıcı şekilde usulen imza yetkililerince düzenlenmediğinin açık olması karşısında davalı tarafın belgenin sahteliğine ilişkin iddiasının araştırılması yönüyle imza incelemesine gerek görülmemiş ve söz konusu belgeye itibar edilmemiş, davacının takip konusu borç nedeniyle sorumluluğunun devam ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İstinaf incelemesi sırasında yürürlüğe giren 22/07/2020 tarih ve 7251 Sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 35.maddesi ile yapılan değişik HMK’nun 353/1.a-6 maddesi “Mahkemece uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış veya değerlendirilmemiş olması ya da talebin önemli bir kısmı hakkında karar verilmemiş olması” hükmünü içermektedir.
Yukarıda açıklandığı üzere mahkemece 25/01/2016 tarihli “İbranamedir” başlıklı belgeye itibar edilmeyerek ve dava konusu borç nedeniyle davacının sorununun devam ettiğinin kabulü ile davanın reddine karar verilmiş ise de; söz konusu belgede davacının, dava dışı …. Ltd. Şti. ‘nin davalı bankaya olan tüm borçları ve dava konusu senet nedeniyle borçlu, müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatıyla 25/01/2016 tarihi itibarıyla davalı bankaya hiçbir borcunun bulunmadığı belirtilmiş olması ve davalı banka şubesince düzenlenmiş olması karşısında belgede imzası bulunan … ve …’in 25/01/2016 tarihli ibranameden başka davalı banka adına, her ikisinin birlikte işlem yapıp yapmadığı, yapmış ise söz konusu işlemlere yönelik itiraz bulunup bulunmadığı, işlemlerin bankaca kabul edilip edilmediği, bu suratle davacının yanıltılıp yanıltılmadığı tespit edilerek, … ve …’in birlikte yaptığı ve banka açısından bağlayıcı kabul edilen başkaca işlem bulunmaması halinde ise dava dışı …. Ltd. Şti.’nin davalı bankaya kredi borcunun bulunup bulunmadığına ilişkin banka kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak borç miktarının ve dolayısıyla -şirketin davalı bankaya olan borçları nedeniyle düzenlendiği konusunda ihtilaf bulunmayan- dava konusu icra takibinin dayanağı bono nedeniyle borçlu olup olmadığının, varsa miktarının tespiti uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delil niteliğindedir. Mahkemece ise bu hususlara ilişkin herhangi bir araştırma ve değerlendirme yapılmamış, banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yapılmadan uyuşmazlığın çözümüne etki edecek deliller toplanmadan karar verilmiştir.
Hal böyle olunca mahkemece bankacı bilirkişiden dava konusu kredinin kullandırıldığı şubeye ait banka kayıtları üzerinde yerinde inceleme yaptırılmak suretiyle, … ve …’in birklikte davalı banka adına 25/01/2016 tarihli ibranameden başka işlem yapıp yapmadıkları, yapmış iseler itiraza uğrayıp uğramadığı, banka tarafından bağlayıcı kabul edilip edilmediği, bağlayıcı kabul edilmemiş ise borç miktarı ve davacının sorumluluğu hususlarında rapor alınıp, sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli niteliğe sahip delil toplanmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.
Hal böyle olunca, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli nitelikte olan delillerin toplanmadığı ve değerlendirilmediği anlaşılmakla 6100 Sayılı HMK’nın 22/07/2020 tarih ve 7751 Sayılı Yasa’nın 35.maddesi ile değişik 353/(1)-a.6.maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/(1)-a.6 maddesi gereğince KABULÜNE,
2-Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/11/2017 tarih 2016/696 Esas 2017/1039 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın karar veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/(1)-a.6 ve 362/(1)-g.maddeleri uyarıca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.

Başkan- Üye – Üye – Zabıt Katibi

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.