Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1214 E. 2022/841 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1214 Esas 2022/841 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1214
KARAR NO : 2022/841

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/03/2017
NUMARASI : 2015/635 Esas 2017/237 Karar
DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : İtirazın İptali
DAVA TARİHİ : 28/09/2015
KARAR TARİHİ : 16/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 28/06/2022

Taraflar arasındaki itirazın iptali istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının müvekkili şirket ortağı olduğunu, müvekkilinin hamil olduğu çekin davalı tarafından bankadan tahsil edilmesine rağmen müvekkilinin hesabına aktarılmadığını, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini belirterek davalının takibe itirazın iptaline, %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalıya dava dilekçesi usulüne uygun olarak tebliğ edilmesine rağmen davalı süresi içerisinde davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile dava konusu 35.104,00 TL tutarındaki çek bedelinin davalının hesabına borç kaydı yapıldığı, çek bedelinin daha sonra dava dışı … hesabına ortaklar cari hesabı mutabakatı açıklamasıyla borç kaydı yapıldığı, çek bedelinin davalının hesabına alacak kaydı yapılmak suretiyle davalı hesabında borç-alacak bakiyesine ilişkin bir tutarın kalmadığının tespit edildiği, davacı şirket kayıtlarında dava konusu çek bedeli yönünden davalının borcunun sona erdiği, davacı şirket defterindeki aleyhe hususun aksinin davacı tarafından kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; eksik incelemeyle hüküm kurulduğunu, müvekkilinin davalıyla ortaklar cari hesap mutabakatı bulunmadığını, defter kayıtlarında davalının izlendiği ortaklardan alacaklar hesabının nakdi bir ödemenin yapılması veya şirketin personel, demirbaş alımı gibi herhangi bir ödemesinin yapılması neticesinde alacaklanmadığını, muhasebe tekniği açısından şirketten alacağı bulunan diğer ortağın şirketten alacağına mahsuben kapatıldığını, bu durumun şirket ortağının borcunun olmadığını göstermediğini, muhasebe tekniği açısından diğer ortağın şirketten alacağı olan tutardan davalının şirkete olan borcunun mahsup edilmesine yönelik bir muhasebe kaydı olduğunu, davalının dava konusu çek tahsilatı ile uhdesine aldığı tutardan şirket adına herhangi bir ödeme yapılmadığını, para girişi olmadığını, ortaklar arasında hesap mutabakatına ilişkin bir belgenin imzalanmadığını, defterde görülen hususun bilanço tekniği yönünden yapılan bir mahsuplaşma kaydı olduğunu, bu itirazlarının değerlendirilmediğini, davalının da beyanlarında mutabakattan, mahsuplaşmadan bahsetmediğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava; davacı şirket adına düzenlenip davalı şirket ortağı tarafından tahsil edilen çek bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
6100 Sayılı HMK’nın 355.maddesi gereğince, istinaf incelemesinin istinafa gelen tarafın sıfatı ile istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak kamu düzenine aykırılık bulunup bulunmadığı hususu gözetilerek ilk derece mahkemesinin taraflar arasındaki ihtilafta görevli mahkeme oluşu ve eldeki davada kesin yetki kuralına da aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla işin esasına girilerek yapılan incelemede;
Ankara 13. İcra Müdürlüğünün 2015/6027 sayılı icra takip dosyası, çek sureti, banka dekontu, davacı şirket imza sirküleri, dava dışı … Bankası müzekkere cevabı, yargılama aşamasında mali müşavir bilirkişiden alınan 30/11/2016 tarihli bilirkişi raporu dosya içerisinde yer almaktadır.
Dava konusu Ankara 13. İcra Müdürlüğünün 2015/6027 sayılı icra takip dosyası incelendiğinde; davacı tarafından davalı borçlu aleyhine toplam 37.094,83 TL alacağın tahsili talebi ile icra takibi başlatıldığı, ödeme emrinin davalı borçluya bila tebliğ edildiği, davalının 30/03/2015 tarihinde takibe konu borca itiraz ettiği, itirazın yasal süre içerisinde olduğu, işbu itirazın iptali davasının İİK’nun 67. maddesi uyarınca, itiraz dilekçesinin davacı alacaklı vekiline tebliğ tarihinden itibaren başlayacak olan 1 yıllık hak düşürücü süre olan 28/09/2015 tarihinde açıldığı dosya içeriğiyle sabittir.
Yargılama aşamasında davacının ticari defterleri üzerinde yapılan incelemeye ilişkin alınan bilirkişi raporunda, davalı tarafından tahsil edilen çekin davalı hesabına borç kaydedildiği, bu bedelin daha sonra … hesabına ortaklar cari hesabı mutabakatı açıklamasıyla borç kaydı yapıldığı, çek bedeli davalı hesabına alacak kaydı yapılmak suretiyle davalının cari hesabında borç/alacak bakiyesine ilişkin bir tutarın kalmadığı, davacı ticari defterlerinde 31/12/2014 tarihi itibarıyla davalıdan ticari defter kayıtları üzerinden oluşan bir alacağının mevcut olmadığı, davalının 31/12/2014 tarihi itibarıyla 10.875,00 TL sermaye taahhüt borcu bulunduğu tespit edilmiştir.
Davacı şirketin dosya içerisinde yer alan imza sirkülerinden davalının 17/07/2013 tarihinden itibaren 3 yıl süreyle davacı şirketin münferit yetkilisi olduğu görülmüştür.
Dosya içerisinde yer alan dekonttan davalı lehine düzenlenen çekin hamil sıfatıyla davalı tarafından 04/08/2014 tarihinde, 35.093,50 TL olarak dava dışı bankadan tahsil edildiği anlaşılmıştır.
Davacı yan lehtarı olduğu çekin şirket ortağı olan davalı tarafından bankadan tahsil edildiğini, çek bedelinin şirkete ödenmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine davalının haksız olarak itiraz ettiğini iddia etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda bilirkişi raporu hükme esas alınmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında davalının davacı şirket ortağı/yetkilisi olduğu, şirketin lehtar olduğu çekin davalı tarafından dava dışı bankaya ibraz edilerek tahsil edildiği hususlarında herhangi bir ihtilaf bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık, davalının tahsil ettiği çek bedeli nedeniyle yetkilisi olduğu şirkete borcu bulunup bulunmadığı, var ise miktarı, davalının icra takibine itirazının haksız olup olmadığı hususlarından kaynaklanmaktadır.
Davacı vekilinin istinaf itirazları incelendiğinde, davacı yan davalı şirket ortağının tahsil ettiği şirket çek bedelini şirkete ödemediğini iddia etmiştir. Dosya içerisinde yer alan dekont ile de çekin davalı tarafından bankadan tahsil edildiği sabittir. Bu durumda ispat külfeti davalı üzerinde olup, davalı şirket ortağı/yetkilisi, bankadan tahsil ettiği şirket çek bedelini şirkete ödediğini usulüne uygun delillerle ispatlamakla yükümlüdür.
Yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu ile, davacının ticari defter ve kayıtlarında davalının bankadan tahsil ettiği çek bedeli ortak hesabına borç kaydı yapıldıktan sonra şirketin başka bir ortağının hesabına ortaklar cari hesaplar mutabakatı açıklamasıyla bu ortağın şirketten olan alacağına binaen borç kaydı yapılmış, çek bedeli davalı hesabına alacak kaydı yapılmak suretiyle cari hesabında borç alacak bakiyesinin kalmadığı tespit edilmiştir. Davacının ticari defterlerinde yer alan kayıt aleyhine delil niteliğindedir.
Bu durumda mahkemece, yargılama aşamasında alınan bilirkişi raporu karşısında davacının kendi ticari defter ve kayıtlarında davalıdan olan çekten kaynaklanan alacak bakiyesini sıfırladığı, defter kayıtlarına göre davalıdan tahsil edilen çek nedeniyle bir alacağının kalmadığı, davalının ispat külfetini davacının aleyhine delil teşkil eden ticari defter ve kayıtları ile ispatladığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
Tüm bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin davanın reddi yönündeki kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiş ve takdiren aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Açıklanan Nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/(1)-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacıdan alınması gerekli olan 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 31,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 49,30 TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 16/06/2022

Başkan – … Üye – … Üye – … Zabıt Katibi – …

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.