Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi 2020/1209 E. 2022/849 K. 16.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21.Hukuk Dairesi 2020/1209 Esas 2022/849 Karar
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
21.HUKUK DAİRESİ

ESAS NO : 2020/1209
KARAR NO : 2022/849

TÜRK MİLLETİ ADINA
KARAR

İNCELENEN DOSYANIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/10/2019
NUMARASI : 2016/576 Esas 2019/790
DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVA : Alacak (Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 01/07/2016
KARAR TARİHİ : 16/06/2022
GEREKÇELİ KARARIN
YAZILDIĞI TARİH : 07/07/2022

Taraflar arasındaki rücuen alacak istemine ilişkin davanın yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükme karşı davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın Özelleştirme Kurulu’nun 02/04/2004 tarih ve 2004/2 sayılı kararı ile özelleştirme kapsamına alınmasının ardından …’a ait dağıtım sisteminin 20 farklı dağıtım bölgesine ayrılarak her bir dağıtım bölgesi için ayrı bir anonim şirket kurulduğunu, sözü edilen dağıtım şirketlerinden birinin de müvekkili olduğunu, müvekkilinin ayrı bir tüzel kişiliği ve sermayesi bulunan özel hukuk hükümlerine tabi ticari şirket olduğunu, müvekkili şirket ile davalı … arasında 24/07/2006 tarihinde İHDS imzalanarak sözleşmede belirtilen bölgedeki dağıtım işlerinin müvekkili şirkete devredildiğini, İHDS’den önceki iş ve işlemlerden doğan üçüncü kişilerin hak ve taleplerinden sözleşme hükümlerince davalının sorumlu olduğunu, İHDS’den önceki dönemde düzenlenen kaçak elektrik tutanakları ve yapılan tahsilat sebebiyle üçüncü kişi tarafından Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2006/63 Esas sayılı menfi tespit-istirdat davasında davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına dair verilen kararın Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 16.04.2009 tarihli ve 2008/6512 Esas ve 2009/3233 Karar sayılı kararıyla onanarak kesinleştiğini, kesinleşen bu karar üzerine davacı vekilince yargılama giderlerinin tahsili için Bakırköy 7. İcra Müdürlüğü’nün 2008/5264 E. Sayılı icra takip dosyasına müvekkili şirketçe 08.07.2008 tarihinde 2.257,58 TL ödendiğini, davacı tarafından fazla ödenen bedelin iadesi için Bakırköy 7. İcra Müdürlüğü’nün 2008/5263 E. Sayılı ilamsız icra takip dosyasında müvekkili şirketçe 27.05.2008 tarihinde 19.018,41 TL yatırıldığını, ödemeye sebep teşkil eden olay işletme devri hakkı sözleşmesinden önce meydana geldiğinden davalı şirketin sorumlu olduğunu, ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili şirketçe ödenen 2.257,58 TL bedelin ödeme tarihi olan 08.07.2008 tarihinden itibaren, 20.218,41 TL bedelin ödeme tarihi olan 27.05.2008 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; TBK’nın 73. maddesi gereği rücuya dayalı alacak davasının 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu ve dava tarihi itibarıyla bu sürenin dolduğunu, özelleştirmeye ilişkin iş ve işlemleri yerine getirmekle yükümlü olan …’ın 24/07/2006 tarihinde şirketlerle imzalamış olduğu İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin ihale şartnamesi ve hisse devir sözleşmesi ile birlikte yorumlanması gerektiğini, elektrik dağıtım şirketinin tüzel kişiliği, hakları, borçları ve yükümlülüklerinde herhangi bir değişiklik olmaksızın sadece hisselerinin el değiştirmesinin söz konusu olduğunu, davacının dava dilekçesinde kabul ettiği üzere 2004 yılından itibaren bölgede dağıtım faaliyetine başladığından 24/07/2006 tarihinden önceki dönemde dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü iddiasının gerçek dışı olduğunu, Özelleştirme İdare Başkanlığı’nın 04/04/2012 tarihli yazısında; devre esas bilanço düzenlemeleri yapılmak suretiyle geçmişe yönelik borç ve alacak işlemleri kesinleştirildiğinden geçmiş yıllara ilişkin olarak …’tan herhangi bir talepte bulunamayacağının açıkça belirtildiğini, bu durumda davacının müvekkili kurumdan herhangi bir alacağının kalmadığını, özelleştirme modeli gereği şirketin devre esas bilanço düzenlemeleri çerçevesinde …’ın birikmiş tüm borçlarının … tarafından üstlenildiğini ve şirketin bilançosuna sermaye arttırımı yoluyla … tarafından kaydi olarak kaynak sağlandığını, işletme hakkı devir sözleşmesinin 7. maddesinin alt bentleri de gözetildiğinde tespit tutanağına konu olan ve 7. maddedeki kriterler esas alınarak belirlenen dava ve icra dosyaları derdest veya daha sonra açılacak olan dosyaları kapsamadığını, dava konusu edilen miktarın …’ın %100 hissesinin …’a ait olduğu dönemde gerçekleştirilmiş olup devre esas bilanço kayıtlarında söz konusu bedelin davacı şirket lehine alacak olarak yer almadığını, zira söz konusu alacak davasına ilişkin talep edilen bedelin …’ın devre esas bilanço tarihi olan 30.04.2013 tarihinden önce ödenmiş olduğu anlaşıldığından dava konusu ödemenin müvekkilinden talep edilemeyeceğini, davacının işletme hakkı devri sözleşmesinin 18.6 maddesi, hale şartnamesinin 22 (d), (f) ve (p) bentleri ile hisse satış sözleşmesinin 9. maddesinin 3.,4. ve 11. bentleri gereği müvekkilinden talepte bulunamayacağını, dava konusu edilen tutarın davacı şirketin %100 hissesinin …’a ait olduğu dönemde gerçekleştirilmiş olup, devre esas bilanço kayıtlarında söz konusu bedelin davacı şirket lehine alacak olarak yer almadığını, henüz hisse devri yapılmadan ödeme yapılmış olmasına bağlı olarak hisse devir tarihi itibarıyla ortada 3. bir kişi alacağı ile ilgili de bir ihtilaf ve uyuşmazlık bulunmadığını, taraflar arasındaki işletme hakkı devir sözleşmesi ve Özelleştirme İdaresinin talimatları doğrultusunda taraflarca takip edilen dosyalara ilişkin ayrım çalışmaları neticesinde dava dosyalarına ilişkin imzalanan tespit tutanağı ekindeki dava ve icra dosyalarına ilişkin listenin her iki şirketin yönetim kurulunun onayından geçmek suretiyle kesinleştiğini, söz konusu listelerde rücu davasına konu dava dosyası yer almamakla birlikte bu dosyaya ilişkin herhangi bir ihtirazi kaydın da bulunmadığını, işletme hakkı devir sözleşmesinin 7. maddesinin alt bentleri de gözetildiğinde tespit tutanağına konu olan ve 7. maddedeki kriterler esas alınarak belirlenen dava ve icra dosyalarının derdest olan dosyalar olduğunu, dolayısıyla hisse devir tarihi öncesinde tamamlanmış dosyaların bu kapsamda değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, derdest veya daha sonra açılacak olan dosyaları kapsamadığını, davacı ile abonesi arasındaki ilişkinin sözleşmenin 7. Maddesi kapsamında üçüncü kişi olarak değerlendirilemeyeceğini, dava tarihinden önce temerrüde düşürülmeyen müvekkilinden ödeme tarihinden itibaren avans faizi talep edilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporuna ve toplanan tüm delillere göre; taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinden kaynaklanan rücuen alacak istemiyle açılan davada dava konusu alacağın taraflar arasında imzalanan işletme hakkı devir sözleşmesine dayanmış olması nedeniyle zamanaşımı süresinin 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146. maddesi uyarınca 10 yıl olduğu ve davanın bu süre içerisinde açıldığı anlaşıldığından davalının zamanaşımı itirazı yerinde görülmediği, dava konusu ödemelere ilişkin olarak yapılan inceleme sonucunda, dava dışı … hakkında davacı tarafından tutanak ve fatura düzenlendiği, 16/03/2006 tarihinde borcun taksitle ödenmesi yönünden işlem yapıldığı, dava dışı … tarafından tüm ödemelerin işletme hakkı devir sözleşmesi sonrasında davacı kuruma yapıldığı, akabinde ise açılan dava ile bağlantılı olarak davacı tarafından kendisine yapılan ödemelerin dava dışı …’ya icra dairesi kanalı ile iadesinin sağlandığının anlaşıldığı, taraflar arasında düzenlenen 24/07/2006 tarihli işletme hakkı devir sözleşmesi imzalandığı ve İstanbul Avrupa yakasında bulunan elektrik dağıtım işinin davacıya devredildiği, dava dışı … tarafından sözleşme sonrasında düzenlenen faturalara ilişkin ödemelerin davacıya yapıldığı, akabinde davacı tarafından kendisine yapılan ödemelerin mahkeme kararı ile bağlantılı olarak dava dışı kişiye iade edildiği, dava konusu tutarın işletme hakkı devir sözleşmesi sonrasında davacı tarafından tahsil edilen, ancak mahkeme kararı uyarınca iade edilen fatura bedeline ilişkin olduğu, dava konusu bedelin davacı tarafından tahsil tarihi ile iade tarihleri dikkate alındığında işletme hakkı devir sözleşmesi sonrası döneme ait oldukları, bu hali ile işletme hakkı devir sözleşmesinin 7.4 maddesinde belirtilen sorumluluğun davalıya ait olduğuna ilişkin hükmün uygulanamayacağı, dava konusu bedellerin ödenmesinden davacının sorumlu olduğu (Yargıtay 11. HD. 15/05/2017 tarih, 2016/7540 e, 2017/2886 k) gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İSTİNAF SEBEPLERİ
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesi kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, zira, rücuya esas mahkeme kararına konu fatura bedellerinin 3. Kişi tarafından istirdata konu edilen bedellerin ödendiği tarihe göre değil, dağıtım faaliyetinin davalı tarafından gerçekleştirildiği dönemde tutulan 22.10.2005 tarihli faturadan kaynaklanan menfi tespit davası olduğu gözetilerek karar verilmesi gerektiğini, somut olayda sadece işletme hakkı devir sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiğini, davanın tarafları hisse satış sözleşmesine taraf olmadıklarından hisse devir sözleşmesi kapsamında bilanço düzenlemelerinin dava açısından bir belirleyiciliğinin bulunmadığını, sadece ödemeye konu olay borcun doğum tarihinin işletme hakkı devir sözleşmesinin imzalandığı 24.07.2006 tarihinden önce olup olmadığına bakılması gerektiğini, mahkeme kararında kabul edildiğinin aksine ödeme tarihinin sorumluyu tespit etmede bir belirleyiciliğinin bulunmadığını, dayanak mahkeme kararında borcun sebebi olarak gösterilen 22.10.2005 tarihli tutanağın tutulmasından kaynaklı müvekkili şirket tarafından yapılan tüm ödemelerden davalının sorumlu olduğunu, tahsilat yapılan dönemde paranın yine davalının kasasına girdiğini, ileri sürerek açıklanan bu ve re’sen gözetilecek nedenlerle ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
HUKUKİ NİTELENDİRME, DELİLLERİN VE İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ
Dava, davacının işletme devir hakkı sözleşmesi hükümlerine istinaden davalıya karşı rücuan alacağın tahsili istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamında yer alan Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 16.04.2009 tarihli ve 2008/6512 Esas-2009/3233 Karar sy. ilamı ile onanan ve kesinleşen dava konusu Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 22.02.2008 tarihli ve 2006/63 Esas-2008/25 Karar sy. İlamında …’nın davacı, … Dağıtım AŞ’nin davalısı olduğu menfi tespit -istirdat davasında davacıya ilk okuma 29.09.2003 son okuma 22.10.2005 tarihleri belirtilerek 25.082,70 TL tutarında fatura tahakkuk ettirildiğini, davacının ölçü panosunun mavi plastik mühürlü olmasına rağmen yanlış ölçüm yapıldığının tespit edildiğini ileri sürerek davalı kurum tarafından tahakkuk ettirilen 25.082,70 TL bedelli faturadan dolayı borçlu olmadığının tespitine, fatura bedelinin tahsil edilmesi halinde istirdadına karar verilmesi istemiyle açılan davada; davanın konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir. Davacı alacaklı vekili tarafından işbu mahkeme ilamına dayalı davacı alacaklı lehine hüküm altına alınan yargılama giderlerinin tahsili için başlatılan Bakırköy 7. İcra Müdürlüğü’nün 2008/5264 Esas sayılı ilamlı icra takip dosyasında ferileri ile birlikte toplam 1.911,00 TL’nin tahsili, davacı tarafın fazla ödemenin iadesi için yapmış olduğu Bakırköy 7. İcra Müdürlüğü’nün 2008/5263 Esas sayılı ilamsız icra takip dosyasında toplam 21.028,00 TL’nin tahsili talep edilmiş, davalı-borçlu … tarafından Bakırköy 7. İcra Müdürlüğü’nün 2008/5263 Esas sayılı ilamsız icra takip dosyasına 03.06.2008 tarihinde 19.018,41 TL; Bakırköy 7. İcra Müdürlüğü’nün 2008/5264 Esas sayılı ilamlı icra takip dosyasına ise 10.07.2008 tarihinde 2.257,58 TL ödenmiştir.
Taraflar arasında akdedildiği hususunda her hangi bir ihtilaf bulunmayan 24/07/2006 tarihli İşletme Hakkı Devir Sözleşmesinin 7.1 maddesinde; sözleşmenin imza tarihinden önce başlamış idari ve hukuki ihtilafların takip edilmesi, çözüme kavuşturulması ve bundan kaynaklanan her türlü sorumluluğun …’a ait olduğu, 7.4 ve 7.6 maddesinde de; dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde bu faaliyetler nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabının … olduğu hükme bağlanmıştır.
Dayanak Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin ilamında ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesi”nin onama ilamında davacı -3. Kişi … tarafından davalı … aleyhine dava açtığı anlaşılmış olmakla, bu durum karşısında yapılan ödemenin rucüen alacak talebi taraflar arasında imzalanan İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’ne dayandığından bu davada uygulanması gerekli olan zamanaşımı süresi ödeme tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 125. maddesine (Türk Borçlar Kanunu’nun 146. maddesi) göre 10 yıllık süreye tabidir. O halde eldeki dava davacı tarafından dava dışı 3. Kişiye ödemenin yapıldığı 03.06.2008 ve 10.07.2008 tarihlerinden itibaren henüz 10 yıllık yasal zamanaşımı süresi dolmadan 01.07.2016 tarihinde açıldığından davalı vekilinin zamanaşımı def’i yerinde görülmemiştir.
Somut uyuşmazlıkta davacı tarafından dayanak mahkeme ilamında davacılar vekilinin banka hesabına yapılan ödeme İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi’nin imzalandığı tarihten önceki döneme isabet eden olaya dayanmaktadır. Rücuen alacağa dayanak olan Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin davanın davacısı da bu sözleşme çerçevesinde üçüncü kişi konumunda olup İHDS’nin 7.4 ve 7.6 maddeleri gereğince davacının ödediği tüm bedeli davalıdan rücuen talep ve dava hakkı bulunmaktadır. Rücuen alacağa dayanak davadaki uyuşmazlığın dağıtım tesislerinin mülkiyetine ilişkin olmaması karşısında sözleşmenin 7.2 maddesi uyarınca davacının ihbar yükümlülüğü de bulunmamaktadır (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 23/03/2016 tarih 2015/13510 esas 2016/3219 karar sayılı emsal içtihadı).
Davalı vekili davacı …’ın elektrik faturasını tahsil ettiği, mahkeme ilamının takibe konulması sonucu fazla tahsil edilen bedelin davacıdan geri alındığı, davacının herhangi bir zararının bulunmadığı yönünde itirazda bulunmuştur. Rücuen alacağa dayanak olan Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’ndeki davanın yargılaması sırasında dava konusu olup borçlu olunmadığı halde ödendiği iddia edilen elektrik fatura bedeli davacı tarafından taksitler halinde 16.03.2006- ila 15/02/2008 tarihleri arasında ödenmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davacı tarafından kullanılan eksik elektrik bedelinin 10.091,43 TL olduğu davacının 25.082,70 TL menfi tespit talebinin 14.991,27 TL kısmının yerinde bulunduğunun alınan bilirkişi raporuyla belirlendiği, dava konusu fatura bedeli ödendiğinden konusu kalmayan davada karar verilmesine yer olmadığına ilişkin hüküm kurulmuştur. Dava dışı 3. Kişi tarafından işbu ilama dayalı olarak yargılama giderlerinin tahsili için başlatılan ilamlı icra takip dosyasına davalı-… tarafından Bakırköy 7. İcra Müdürlüğü’nün 2008/5264 Esas sayılı ilamlı icra takip dosyasına ise 10.07.2008 tarihinde 2.257,58 TL; söz konusu mahkeme şlamında fazla tahsil edildiği belirtilen bedelin alacaklısı tarafından başlatılan Bakırköy 7. İcra Müdürlüğü’nün 2008/5263 Esas sayılı ilamsız icra takip dosyasına davalı-… tarafından 03.06.2008 tarihinde 19.018,41 TL ödenmiştir.
Davacı tarafından rücuya esas davada karar tarihinden önce yapılan ödemelerin tamamı 16.08.2006 ila 16/11/2007 tarihleri arasına ait olup 24.07.2006 tarihinde imzalanan işletme hakkı devir sözleşmesinden sonraki tarihlidir. Bir başka anlatımla yapılan ödemeler davalı … tarafından değil, davacı … tarafından tahsil edilmiştir. İstirdatına karar verilen 22.10.2005 tarihli elektrik faturası nedeniyle haksız tahsil edilen bedel davacı … kasasına girmiştir. Taraflar arasında akdedilen İHDS hükümleri uyarınca dağıtım faaliyetinin … tarafından yürütüldüğü dönemde dağıtım faaliyetleri nedeniyle üçüncü kişiler tarafından ileri sürülecek her türlü talebin muhatabı …’tır. Bu durumda davacı … tarafından haksız tahsil edilerek kasaya giren ve mahkemece kısmen fazla tahsil edildiği belirlenen elektrik faturası nedeniyle davacının dava dışı 3. kişiye ödediği bedelden davalı sorumlu olmayıp, davacı sorumludur.
Öte yandan, hisse Satış Sözleşmesi’nin 9.4. maddesinde “…İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla”, 22. maddesinin f bendinde “Alıcı ihale konusu hisseleri devir aldığı tarihten önceki döneme ilişkin olarak İşletme Hakkı Devir Sözleşmesindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla…” hükümleri yer almaktadır. Anılan hükümler gözetildiğinde Hisse Satış Sözleşmesi karşısında İşletme Hakkı Devir Sözleşmesi öncelikle uygulanacaktır.
Sonuç olarak yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı vekilinin, istinaf başvuru kanun dilekçesinde yer verdikleri itirazların yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İstinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun ilgili Tarifesi hükümleri gereği istinafa başvurusunda haksız çıkan davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf maktu karar harcından başlangıçta peşin alınan 54,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 26,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına, varsa kullanılmayan gider avansının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda uyuşmazlık konusu miktar dikkate alındığında HMK’nın 362. maddesi gereğince kesin olmak üzere, tarafların yokluğunda oy birliği ile karar verildi. 16/06/2022

Başkan – Üye – Üye – Zabıt Katibi –

Bu belge 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu hükümlerine göre UYAP sistemi üzerinden elektronik imza ile imzalanmıştır.